Kof adamların diyarında kıstırılmış yığınlar,Öfkeyle saldırıyor meydanlara..Kof adamların danteleli kadınları, ipek halılardan izliyor cehennemi..Nisan dalları gibi ince tiranlar bir bir seriliyor yerlere..Esirler kapıları zorluyor tıpkı Bastil’de ki gibi.Korkma diyor korkma, bir ananın sesi,Bu gelen baharın sesi..Kıstırılmış , tutulmuş, sövülmüş halkların çocukları“boş sözler söylemeyin” diyorlar bize boş sözler..Güneş hala tepemizde mi onu söyleyin yeter..
yorumlar
Sevgili Ivandenisovic, şiirini okudum.
mısralarında anlatılmak isteneni şöyle anladım.Kıstırılmış,tutulmuş,sövülmüş halkların çocukları vaatlerden sıkılmışlar.Vaatlerin gerçekleşmesini istiyorlar.Güneş hala tepemizdemi diye soruyorlarsa,hapisteler yada soğuk ve karamsar bir haldeler güneşin sıcaklığını hissedemiyorlar yada yaşadıkları olumsuzluklardan dolayı başları öne eğik güneşe bakamıyorlar. İlk başta baharın sesi diye yazınca gerçek bahardan bahsettiğini doğanın uyanışını anlattığını düşünmüştüm.Neden bunu öfke ve cehennem ile ilişkilendirdiğini anlamamıştım.Sonra düşündüm bu bahar istenilen beklenilen dönemin gelmesini simgeliyor galiba.Bu siyasi bir şiir sanırım.Anladıklarım doğrumu yoksa yanlış mı anlamışım.Kestane kebap acele cevap 🙂 Bu cümle de aklıma kestane kebap yazısını okuyunca geldi 🙂
şu an kebap halindeyim acelen ne?
Tamam kebap halinden kurtulunca yazarsın.Acelem yok.Sadece espri yaptım.
budur!yalınlığı ve de içine sürüklediği derinliği ve tabiki kafiyelerin uyumu. keyif aldım, kaleminize sağlık.