bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Ne Kadar Geliştik : VEBA->AIDS

| 24 July 2009 15:52

HIV human immunodeficieny Virus yani insan bağışıklık yetmezlik virüsü ile adlandırılan çağın vebasının, 1980 yılında dünyada ,1985 yılında ise Türkiye’de tanısı konmuştur. Başlangıçtaki görüldüğü populasyon homosexsueller ve uyuşturucu bağımlılarıydı. Dolayısıyla hastalığa karşı bir ön yargı oluştu. Hastalık , ahlaksızların hastalığı ;yaptıklarının cezasını çeken hasta grubu olarak benimsendi. Ancak günümüzde çoğunluğu erkek olan ve heterosexsueller de ve çocuklarda dahi görülebilen bir hastalık haline geldi. İnsani olarak bakış açımızı tamamiyle değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Eski çağlarda Romalıların vebayla mücadelesi tecrit etmek suretiyle olurken günümüzde teknolojinin ilerlemiş olmasına rağmen aidse bakışımızda da bir tecrit söz konusudur. İzmirli küçük Yiğit’in başına gelenler hepimizin başına gelebilir.İlkokula başladığında kimse sıra arkadaşı olarak Yiğit’i istemedi.

Ben Seni

furkan iren | 24 July 2009 15:00

Sen beni ben de seni
Anlamadın mı?
Neden?
Sen beni ben de seni
Sevmeliyiz delice birbirimizi
Ben sana, sen bana
Bağlanmalıyız yürekten tutkuyla
Ve tutunmalıyız derinden
Sevmeliyiz delice
Ben seni sende beni
Sen beni bende seni

Testiyi Doldurup Kaçma Zamanı

vatanda | 24 July 2009 13:15

Günümüzde çevremizde ve ülkemizde olanları okudukça,izledikçe artık buralarda yaşanmaz diyorum sürekli. Eskileri özlüyorum belkide. Mumkun muddet en kısa sürede bir 50-100 milyar toplayıp. birde kendime ait ufak bir ev ufak bir bahçe diyorum sürekli. Kimse ile uğraşmayacağım neden yattın neden kalktın ne yaptın diye sorguya çekilmeyeceğimi. Eşimle cocuğumla birlikte yaşayacağım bir yer diyorum sürekli. Küçük bir ahır bir kümes diyorum 2 inek 10-15 tavuk diyorum. Bahçede bir sera organik ürünler yetiştireceğimi. 3-5 adet meyve bahçesi Kendim ailem ve çevreme vereceğim, meyve ve sebzeler yetiştireceğim, elimin toprağa değeceği. Çoğu insan hayal diyecek bana. Çoğu insan rüya görüyorsun diyecek. Ama neden diyeceğim bende. Dünyanın stresi derdi neden. Nedir bir insanın doyması için gerekli olan? Ben söyleyeyim yarım ekmek 1 baş soğan 🙂 Biraz da su 🙂 Yüreğinde sevgi,mutluluk,huzur olduktan sonra. Ailenin ihtiyacını karşıladıktan sonra ne gerekir ki. Bu yukarda saydığım ufak bahçe,Ahır,kümes ve ağaçlarla bunlara fazlası ile sahip oluyoruz zaten. Neden daha çok para neden daha çok imkan istiyoruz ki. Sürekli uğraşıyoruz Sürekli bir şeyler istiyoruz ? Hiç soruyormuyuz kendimize az da olsa bir gelir olduktan sonra ne gerekir ki. Zaten yukarıda saydığım şeyler varken inanın çok zengin bile olunabilir. İlla bir şirkete yada bir dükkana sahip olmak gerekmiyor yada çok fazla bir paraya. Şimdi 50-100 milyar çok denebilir ama inanın aslında yaşamımızı incelersek az bile. kendime bakıyorum 3-4 yılda elde edeceğim bir miktar. Bu parayı buluncada hayallerimi gerçekleştirmeye başlayacağım. Belki yolu düşen birisi düzcede misafirim olur. Hepinize sevgiler saygılar iyi günler.

Neden Yoksuluz ?

goddrawme | 24 July 2009 13:02

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=247627&Categoryid=4&wid=5

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ATATÜRKÇÜLÜK

| 24 July 2009 12:32

porttakal.com/haberim
porttakal.com/haberim
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk

Ülkemizde yer alan şeriatçı ya da anti laik kısmın dışındakiler Atatürkçülük ekseninde toplanır.Şeriatçılar Atatürk,Atatürkçülük gibi kavramlara uzaktan uzağa bakarken Atatürk’ün gazilik sıfatına takmışlardır nedense ve bundan kendilerine pay çıkarmak isterler. Gerek şeriatçıların bu yönde tutumları gerekse aydın ve filozofzarın Atatürkçülük tanımıyla Atatürkçülük bir ideoloji olarak toplumda yerini almıştır.Bununla birlilkte bir örgütlenme de kendini göstermiştir. Atatürkçülüğün temeli 19 Mayıs 1989’da Muammer Aksoy tarafından Atatürkçü düşünce derneğinin kurulmasıyla başladı.Bu dernek kurulduktan çok kısa süre sonra Muammer Aksoy faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir. Ardından Çetin Emeç, Turan Dursun,Bahriye Üçok’da aynı biçimde öldürüldüler.Devam eden yıllarda 1993’te Uğur Mumcu, 1999’da Ahmet Taner Kışlalı,2002’de Necip Hablemitoğlu suikaste uğradılar.Yıllar sonra bazı tetikçiler teslim olsa da bu cinayetlerin kimliği hala belirlenemedi. Çünkü suikastçilerin arkasında derin devletin parmağı olduğu düşünüldüğünden kimlikleri henüz ortaya çıkmamıştır. Bu bakımdan şeriatçılar Atatürkçülüğü kendileri için hayati tehlike arzeden organ olarak görmüşlerdir.Bu nedenle kısmi Atatürkçüler yani yarı şeriatçiler farklı bir Atatürkçülük modeli benimsediler. Gerçek devrimler rafa kaldırıldı .Yıllar sonra aydınlarımız bunun gizliliği için yani devrimci ruhun yok edilişini saklamak için tören Atatürkçülüğünü benimsediler. Biliyoruz ki cumhuriyet mitingleri yapıldı. Binlerce insan sokaklara döküldü. Ancak sonuç ne?? Bunu nasıl adlandıracağımı bilmiyorum ama halkımız kanıyor .Oy almak uğruna herşey yapılıyor bu ülkede. Derin devler parmağı her yerde. Her istediğini kolayca yapıyor göz yumuyor olmadık yerlerden çıkıyor. Ama halkımız gene uyuyor. Bir bakıyorsun mafyayla ahbab, bir bakyorsun şeyhlerle dervişlerle.. Son kötü anlayacağınız…sON’ a yaklaştık. Uluslararası arenada Türkiye’nin bu imajı aleyhinedir ayrıca Türkiye mafya,çete ,suiskastlar ülkesi olarak lanse edilmektedir. Oysa biz ne öğrenmiştik.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…..

aşkı yazmak

taha3045 | 24 July 2009 11:54

tüm yaşanmış,yazılmış,bitmiş aşklardaki kahramanlardan biriyim ben
hepimiz onlardan biriyiz
tüm doğuran kadınlar, tüm duygusal insanlar
kızlar,adamlar çaresiz,duygusal veya fettan
kim varsa yaşayan
tüm hikayelerin baş kahramanı onlar

daima bedel ödeyen
seven sevilen veya öyle oldugunu zanneden
geçmiş ve gelecek zamanlardaki tüm aşklardaki
gizli yada açık, hükümlü hükümsüz
sevmek hepsine dair

En güçlü imparatoru güçsüz kılan neyse
en basiretsizi tarihe geçiren de o
geçerli olanı yoksayan, en geçersizi geçerli yapan
kural tanımayan ve en sert kuralları koyan o
esiri en aydınlıkta hür eden de o
en özgür insanı tutsak kılan da..

1-2-3 Tıp!

ozanTi | 24 July 2009 11:04

Küçükken bir oyun oynardık. “1-2-3 tıp!” Denildi mi herkes susardı. Daha doğrusu oyun değil de büyüklerin çocukları susturmak için uydurdukları bir şey. Çocuklar azcık gürültünün dozunu artırınca hemen “1-2-3 tıp!” devreye girer, çocukları susturuverirdi. Hatta iş biraz daha büyütülür; bir de “Konuşanın ağzına yılan girsin.” denir. Böylelikle de çocukları bir korku alır, “Ağzıma yılan girmesin.” düşüncesiyle çocukcağızlar susup kalırlardı.

Ancak birazcık zaman geçince, büyüklerin birbirlerine bir şeyler anlatma ihtiyacı hâsıl olur ve oyunu ilk onlar bozarlardı. Sonrada çocuklar “Oyun nasılsa bozuldu, yılan benim ağzıma giremez.” düşüncesiyle konuşmaya başlar. Akabinde de gürültüyü iyice artırırlardı. Bu böylece sürüp giderdi.