HIV human immunodeficieny Virus yani insan bağışıklık yetmezlik virüsü ile adlandırılan çağın vebasının, 1980 yılında dünyada ,1985 yılında ise Türkiye’de tanısı konmuştur. Başlangıçtaki görüldüğü populasyon homosexsueller ve uyuşturucu bağımlılarıydı. Dolayısıyla hastalığa karşı bir ön yargı oluştu. Hastalık , ahlaksızların hastalığı ;yaptıklarının cezasını çeken hasta grubu olarak benimsendi. Ancak günümüzde çoğunluğu erkek olan ve heterosexsueller de ve çocuklarda dahi görülebilen bir hastalık haline geldi. İnsani olarak bakış açımızı tamamiyle değiştirmemiz gerektiğine inanıyorum. Eski çağlarda Romalıların vebayla mücadelesi tecrit etmek suretiyle olurken günümüzde teknolojinin ilerlemiş olmasına rağmen aidse bakışımızda da bir tecrit söz konusudur. İzmirli küçük Yiğit’in başına gelenler hepimizin başına gelebilir.İlkokula başladığında kimse sıra arkadaşı olarak Yiğit’i istemedi.Onun tek suçu Kızılay’dan kan almaktı. Önlemleri çok basit olan ve bulaşma yolları belli olan bu hastalığa karşı önyargılarımızdan sıyrılmalıyız. Cinsel ilişki, kan yolu ve anneden bebeğe geçiş ile bulaşan bir hastalık olduğuna göre çocuğunuzun yanında masum bir aids mağduru başka bir çocuğun oturmasına ne ölçüde izin verirsiniz? Yoksa sizde Romalılar gibi hastalıkla mücadele edenleri dışlar mısınız? İster dışlayın isterseniz dışlamayın Türkiye’de 2008’de 2674 HIV 696 AIDS vakası olduğuna ( bunlar istatistiki olarak saptananlar) göre hepimiz hastalığa açığız. Amaç korunma yollarının bilinmesi Amerika’nın yaptığı gibi daha ilkokuldan eğitiminin başlaması, hastalığın çerçevesini daraltacaktır. Artık bizi insan yapan değerlere kavuşmalıyız.