bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Bilmediğim görmediğim mekanlar…

| 26 May 2011 13:36

Koço’da bir akşam yemeğine niyetliydik ama olmadı efendim yolumuz sürpriz bir mekana düştü… Bu kadar yıllık Kadıköy’lüyüm hatta Moda’lıyım, burada böyle bir ambians-mekan olabileceğini düşünmemiştim.
Mazide yaşayan bir bar-caffe burası; O kadar çok mazide yaşayan bir yer ki, kırklı ellili yılların tüm nostaljisini bulabilirsiniz… Kafenin ön duvarı bir vitrin camı, fakat cam gözükmüyor. Orada çok eski yılların Moda’sı ve Kadıköy’üne ait resimler var. Her taraf resimlerle dolu…Hatta hiçbir yerde görmediğim Atatürk resimleri bile var. Marilyn monroe ve Humphrey Bogard resimleri ve daha niceleri…

Anlaşılamayan Kadın

ilterisk | 26 May 2011 11:09

İlk önce bir rahatlama hissedersin, bir gevşeme…
Sonra biraz durup, nerde olduğuna bakarsın, ne olumlu ne olumsuz hiç birşey hissetmezsin.
Aradan biraz zaman geçer ve bazı şeylerin eksikliği ortaya çıkmaya başlar. O artık yoktur yanında, başta sana güzel gelen bu yalnızlığın sadece filmlerde güzel bişey olduğunu anlarsın. Ne yazık ki hiç birimiz bir Issız Adam değiliz.

Şehirlerin Yeni Kültürü: Sokak Sanatı

| 26 May 2011 10:09

Sokak sanatı, tüm dünyada hızlı bir şekilde yaygınlaşan çok popüler bir  sanat türüdür.
Sokak sanatı, tüm dünyada hızlı bir şekilde yaygınlaşan çok popüler bir sanat türüdür.

Güney Afrika’nın başkenti Cape Town’dan Moskova’ya, Paristen Tokyo’ya birçok ünlü şehirde çöp tenekelerinin, sokak tabelalarının, yaya kaldırımlarının ve binaların üzerinde sokak sanatıyla karşılaşabilirsiniz. Sokak sanatı, küresel bir kültür haline gelmiştir ve sanat müzeleri, galeriler sokak sanatçılarının çalışmalarını koleksiyon yapmaktadırlar.

Mutlu olmak için…

zarifce | 25 May 2011 17:07

İnsan kibirli olmaz, alçak gönüllü davranırsa kendini abartmamış olur. Tüm acizliği ile her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünmez, çaresizlik tuzağına düşmeden her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarmaz, her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale getirmez, diğer insanları ezerek kendinden uzaklaştırmaz, iyiliği karşılık beklemeden yapar yaptığı iyilikle mutlu olur, tek başına mutlu olunamayacağını bilir, çevrenin mutluluğu için gayret gösterir, ölümden korkmaz bunun yerine ölüm gerçeğiyle yüzleşmeye çalışır, kendine yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine öfkesinin dinmesini bekler, söyleyeceklerini tartarak söyler eleştirinin keskin bir bıçaktan farkı olmadığını bilir, daima menfaatini düşünmez adil olur, hiçbir zaman yeise düşmez, paylaşmayı bilir, küçük çıkarları için kimseyi ezmez, başkalarına güvenmek için kendisi güvenilir olur, bencil olmaz tebrik ve takdir etmeyi bilir, yalan söylemez, iyi bir dostluğun paha biçilemez olduğunu unutmaz, önyargılarla hayatı kendine ve başkasına zehir etmez, bilmediği konuda yorumda bulunmaz, merhameti elden bırakmaz, kendini övmez övülmekten hoşlanmaz, sözünde durur, inancını diri tutarsa mutluluğun kapısını aralamış olur.

Erkekler sıkıya gelemez

ilterisk | 25 May 2011 16:30

dilemma durumu çok acayiptir dostlarım. 4 yıllık bir ilişkim vardı, Herşeyimi bilirdi her yaptığımı, her giydiğimi, her düşündüğümü… Bunlar aslında güzel şeyler ama iş artık baskı kurmaya gelmişse orda bir yerlerde bir kopukluk, bir problem var demektir.

4 yıldır çok sevdim ama gerçekten çok sevdim, bu tahammül edilesi zor durum oluşana kadar… Arada mesafeler vardı, kilometreler vardı, hepsine rağmen yürüttük bu ilişkiyi.

İlk önce bir güvensizlik sorunu oluştu -haklı olarak- baba aldatmış ve anne-baba boşanmış, bu durumdan etkilenen annenin tüm çevresi dul kadınlarla dolu, dolaylı olarak esas kızımıza da yansımış bu güvensizlik. Bu durum karşısındakine karşı bir üstünlük kurma çabasına dönüşmeye başladı daha sonralarda, ne kadar can sıkıcı bir durum siz tahmin edin. Yaklaşık 1 hafta ne arayıp ne sordum, kendimce kafamı dinlemek istedim, artık herşeyin hesabını vermek istemedim.

alexhkn | 25 May 2011 14:23

Ve tanrı… neden bu kadar uzağa gitmişti ki ? Uzun cümleler lazım tanrı adına. keşke bizler tanrıları yargılasak. sevmeye zorunlu kılsak acı çeker gibi.görmeye zorunlu kıldırsak bir sürü kimsesizliği.. sevgisizliği damarlarına kadar şırıngalasak. tanımadığı ailelerin yanlarına göç ettirsek;nerden geldiklerini bilmeden..ayrılıklar kondursak başlarına,kimsesizlik şakaklarına kadar işlese. ve en acımasızı da neden dahi bile soramasalar..gitmeler bırakalım da duygularına yenik düşsünler.erimese suskunluğu, dinmese çaresizliği,ısıtmasa ellerini kimsecikler. bakalım kolay mıymış salt ibadetlere sığınmak…günahı öğrendim. Ne kadar suçluymuşum..

İslamofobi

| 25 May 2011 10:37

border=

İslam dininden, kültüründen, yaşantısından, islam dinini benimsemiş kişi ve gruplardan çekinme, korkma, endişe ve nefret duyma olarak Amerikan dünyasına empoze edilmiş bir önyargıdır.

Kavram ilk olarak 1991 yılında 11 Eylül saldırılarıyla kullanılıp gündeme oturmuştur. İslamofobi kelimesi İslam dinini ve kültürünü bilmemekten kaynaklanan endişe, kaygı ve korku kültürüne dayandırılarak Müslümanlara ayrımcılık yapmayı meşru kılan bir düşünce yapısıdır. Bu yapı modern ırkçılık olarak tanımlayabileceğimiz dini; bir ırk olarak algılama, yorumlama ve İslam dinini bir inanç sistemi olmaktan çıkarıp Avrupa kültürünü benimsemeyen, batının değerlerine ayak uydurmayan bir öteki ırk kimliği olarak kurgulanmıştır.

Nesneleştirilen Kadın

| 25 May 2011 09:23

Günümüzde her şey tüketim nesnesi haline gelmiştir. Teknoloji gelişti. İnternet dünyası ortaya çıktı. Herkes her şeye ucuz ve kolay bir şekilde ulaşmaya başladı. Çeşitlilik, farklılık, bireysellik arttı. İhtiyaçlar ve beklentiler yükseldi. Bastırılmış istek ve arzular gün yüzüne çıkmaya başladı. İnsan, temel ihtiyaçlarını karşılamak ve aşmak için büyük çaba göstermeye başladı. Yaşamını haz ve tatmin üzerine kurguladı. İnsanının tek amacı; görsel, fiziksel ve tensel tatmine ulaşarak yaşamdan haz ve zevk almak oldu. Erkek egemen bir dünyada kuralları koyan da erkek zihniyeti oldu.

Günümüzde her şey tüketim nesnesi haline gelmiştir. Teknoloji gelişti. İnternet dünyası ortaya çıktı. Herkes her şeye ucuz ve kolay bir şekilde ulaşmaya başladı. Çeşitlilik, farklılık, bireysellik arttı. İhtiyaçlar ve beklentiler yükseldi. Bastırılmış istek ve arzular gün yüzüne çıkmaya başladı. İnsan, temel ihtiyaçlarını karşılamak ve aşmak için büyük çaba göstermeye başladı. Yaşamını haz ve tatmin üzerine kurguladı. İnsanının tek amacı; görsel, fiziksel ve tensel tatmine ulaşarak yaşamdan haz ve zevk almak oldu. Erkek egemen bir dünyada kuralları koyan da erkek zihniyeti oldu.

Engelli olan benim !

endop | 24 May 2011 13:42

Akşamüzeri parkta önüne çıkan genç adam korkuttu onu.Elinde dergiler vardı bu genç adamın , kibarca sordu ; ” Engelliler için yardım topluyoruz ,bu dergileride o yüzden çıkardık , bir tane almak ister misiniz ?” Cebindeki tüm parayı düşündü çocuk , acaba bu adam parayı bozabilecek miydi ? Bozsa bile bir sürü bozukluk nasıl taşınacaktı! ” Abi , öğrenciyim ben ya ” diye kendini savundu çocuk ve hızla uzaklaştı oradan , ayağında yeni alınmış ”converse”ler ,elinde 3g bağlantılı son model telefonuyla birlikte. Düşünmedi bile engellileri , ne önemi vardı ki onların , sayıları çok azdı zaten , hiç görmemişti onları yolda yürürken !

Beni bırakıp ona gitti .

endop | 24 May 2011 12:29

Birilerini sev , birileri için yaşa .. Artık buna devam edemem ki ben , çünkü; insanların gözlerine baktığımda arkasındakileri göremiyorum artık . Güveni kazanmak için çok mu geç , yeniden başlamak için .. Bence değil , tabiki ; gerçekleri gizlemeden . Gitmemi istersen , giderim gitmek üzmez beni .. Ama yalan söylüyorsan , işte o zaman kurtaracak hiçbir şey kalmamıştır masumiyetinden !

Birbirimizi severdik , ama bu basit yalanlar söylemeden önceydi . Şimdi ; gerçekten dost muyuz , yoksa vakit mi geçiriyoruz ? Cevaba gerçekten ihtiyacım var çünkü ; bir ihaneti daha kaldıramam ..