Ve tanrı… neden bu kadar uzağa gitmişti ki ? Uzun cümleler lazım tanrı adına. keşke bizler tanrıları yargılasak. sevmeye zorunlu kılsak acı çeker gibi.görmeye zorunlu kıldırsak bir sürü kimsesizliği.. sevgisizliği damarlarına kadar şırıngalasak. tanımadığı ailelerin yanlarına göç ettirsek;nerden geldiklerini bilmeden..ayrılıklar kondursak başlarına,kimsesizlik şakaklarına kadar işlese. ve en acımasızı da neden dahi bile soramasalar..gitmeler bırakalım da duygularına yenik düşsünler.erimese suskunluğu, dinmese çaresizliği,ısıtmasa ellerini kimsecikler. bakalım kolay mıymış salt ibadetlere sığınmak…günahı öğrendim. Ne kadar suçluymuşum..tanrıya bir ayna lazım kendine bakabileceği..kendi günahlarıyla beraber inandırmaya çalıştığı cehennem de yanar mıydı acaba .. tanrı mıydı suçlu olan ya da birileri bu hayatı yaşayacaktı da mı denk geldi.? Neye benzer bu tanrı inancı?acımasızlığa mı benzer bir babanın tanrıya benzemesi? üzülme yavru tanrı hayat böylede güzel.. bazen umut,bazen hüzün, en çok sen ! gözlerimi fark ettim. Bakmayı bilmiyorlar hayata dair bişeyler görmesin diye.hayat kabullenmek zorunda olmak çok zormuş.hayatı kabullenmenin insafsızlığına yenik düşer mi herkes.. kalbim iyiydi de peki kimdi yanında olan. Baharın ilk aylarında sabah güneşinin doğuşu neden bu kadar riyakar gelir bu bedene.neden baharın kokusunda yalnızlığı çekiyorum içime.? yaralı kalacak ufacık bir duygu, duvar saatinden gelen tik tak seslerine konsantre olurken, zaman akıyor onu bir gün kaybederim korkusuyla affetmeyi mi planlayacağım sürekli ?zihninin oyununda neden zar hep yek gelir ? emniyetsiz bir güven kimi nereye kadar götürebilirse o kadar sürmüştü bu kısa yolculuk..yaşam üç beşininki gibi umursamadan geçmiyor.. Büyümeye dair hiçbir şüphem kalmamıştı..çocukluğumu özlediğime göre gayet büyümüş olsa gerektim.. büyümüştüm ve özlemlerim de artıyordu haliyle. neyi özlerdi bu temiz, erken vurulmuş duygular? Güçlü,terk etmeyi çok iyi başaran,başladığı sevgilerin hepsini tek tek yarım bırakan, derinliklerinde gizli duygular barındıran, meydansız yüreği mi ? acaba kime kaldı, kimi sevdi bu kadar bu arsız vicdan? Bir hediye paketiydi senin sevgin. duygularının ihbarından kaçınan bi poşetin içinde,umudun rengindeki kurdaleyi söktüm..senden gelen her şey değerliydi. Bilseydim acaba açmak ister miydim diye düşündüm sonradan Açtığım için mi pişmandım yoksa hediyeyi kabullendiğim için miydi bu baş ağrısı? Görseydim önceden,bilseydi hediyenin bu denli verimsiz sonuçlar doğuracağını teşekkkür edip öper miydim sensizliği? hediyeyi zihnimin ve kalbimin ücra köşelerinde,kimsenin haberi olmadan saklar mıydım sonsuza dek ?. Ve yine bir gece yarısı bir ses tonuna,bir sıcaklığa, herhangi birine işte ihtiyaç duyduğum anda hediyeyi açtım,baktım yine..Cümleleri erken körelmiş bir kişilikti senin bana en büyük armağanın… aldığım ilk zamandaki gibi teşekkür ettim buruk bir hüzünle ve yerine koydum onu.. baştan çıkarıcı bir özellikti senin mürekkebe benzemen.ne zaman ne yazar, ne dökülür içinden,ne zaman biter.. özlemlerinden vazgeçer mi insan, kimsesizliğin erken vurulmuş bir saatinde gecenin, ? neden yapar bunu.. intikam kuvvetli olacak..benim için de öleceksin ben gülerken !! yanaklarına nasıl hasret kaldıysam hep , öyle bir sızı oluşacak sende?içindeki sıcaklığı fark edeni terk etmek işine mi geliyor yoksa pişman olacağın bir durumun başlangıcına merhaba mı diyordun?senin için yapılan ne olursa olsun her şey fazla sana. İçinde hep masum kalan nefretimi kendimle paylaşma dürtüsü mü artık ne denirdi buna bilmiyorum fakat gömleğine çok uzun zamandır elimi sürmediğim gayet belliydi.çift cepli gömleği,üzerine sinmiş olduğu koku..ilginç geliyordu şimdi.. yoksa eskiden mi özlerdim bunları.. eskilerde mi kaldı sevgi.. sevgi neydi ve neden severdi insan?