bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Ülkemiz

sigortaciaxa | 16 November 2009 13:28

Yazı yazarken içimizdekileri kağıda dökmek ve insanlar ile paylaşmak isteriz… Genel anlamda yazılarım güncel konularla beraber kafama takılan konularla ilgilide yazıyorum.İstedim ki senelerdir başımızınüstünde ağırlık yaban yüreklerimizi yaralayan terör konusunda benim de söylemek istediklerimibilgisayar ekranlarına taşıyayım. Bu yazıdan sonra beni içeri alırlarsa burdaki eleştirmen grubumdantemiz iç çamaşırı getirmelerini isteyeceğim… :))

Senelerdir 2 kardeş aşiret birbirini vuruyor. Aşiretlerden biri Türk tarafı bir diğeri Kürt tarafı
ben Türküm ama Kürtüm de çünkü doğduğumdan beri onlarla yaşıyorum. Kankalarım, yakın dostlarım, komşularım var Kürt kökenli! beraber yeriz beraber içeriz. Aramızda hiç fark yoktur. Ben onları severim. Onlarda benive bu durum bütün Türkiyemiz de de böyle ama nasıl oluyorsa senelerdir birbirlerimizi öldürüyoruz.

iki teker üzerinde baba futbol liga

kahkar | 16 November 2009 12:55

Motosikleti sadece bir ulaşım aracı olarak görenler, tez vakitte fikirlerini değiştirsinler. Çünkü iki teker ile pekala spor yapılabilir. İşin içerisinde futbol olduğuna göre, herkes buna ilgi bile gösterir. Hem sonra, sahalarda görmeye alışık olmadığımız görüntülere rastlanabilir. Ne de olsa çılgınlıkta sınır yok!

motobol futbolcuları
motobol futbolcuları

Kros motosikletlerini kapan 4 kişi ile en baba futbol oyunu başlıyor. 5 kişilik bir takım ile oynanan motosikletli futbolda kalecilere iki teker yasağı getirilmiş. Bu kural forvet oyuncuların sağlığı için düşünülmüş. Maçta çıkan olayların sayısı böylelikle azalmış. Ama tabi, kıran kırana geçen bir motor sporunda futbol kavgalarının önüne geçilmiyor. Profesyonel bir oyun var sahada.

gol pozisyonu
gol pozisyonu

Pu’su’

aRRoGaNTe HoMbRe | 16 November 2009 12:05

Yine o deli eden su sesi. Kafamın tam ortasına düşüyordu sanki ve bir süre sonra gerçekten dayanılmaz oluyordu. Müziğin sesini yükseltip duymamaya çalıştım, olmadı. Benimle alay ediyordu. ‘ Şıp, şıp, şıp. Benden kaçış yok. Şıp, şıp, şıp. Beynini deleceğim senin. Şıp, şıp, şıp.’ Contayı defalarca kez değiştirmeme rağmen nasıl bu kadar kısa sürede eski performansına dönebildiğine anlam veremiyordum. Lavabonun içindeki kirli tavanın yerini değiştirdim. Su damlasının düştüğü noktaya bulaşık süngerini koydum. Sonuç tatmin ediciydi, gülümsedim. Arkamdan tehditkar bir şekilde bağırdı. ‘Seni pislik. Emin ol geri döneceğim. Hem de daha kuvvetli bir şekilde.’ Sesi zihnimde bir süre yankılandı ve kayboldu. Artık rahattım.

Mutfak ve oturma grubunu ayıran ve odanın tam ortasına koyduğum akvaryumun etrafında bir tur attım. Balıklarım onlar için aldığım küçük hediyelerle bayağı ilgiliydiler. Biri hazine sandığının içine girip çıkıyor, diğer ikisi mavi renkli taşların arasında birbirlerini kovalıyorlardı. Bir süre onları seyrettim. Daha sonra kitabımı aldım ve kanepeye sırtüstü bir atlayış yaptım. Ayağım kanepenin hemen yakınındaki sehpaya çarptı. Sehpanın üzerindeki, parmak izleriyle dolu su bardağı ve bir arkadaşımın yıllar önce hediye etmiş olduğu acayip şekilli vazo devrilip düştü. Vazonun şekli o kadar garipti ki, düşmesine çok da şaşırmadım. Esas şaşırtıcı olan o şekle sahip bir vazonun düşmeden durabiliyor olmasıydı. Bardağın dibinde kalan birkaç damla ise parke zemine aktı. Biraz doğrulup mutfak tezgahına doğru baktığımda, bana bakıp pis pis sırıttığını gördüm. ‘Biz her yerdeyiz.’ diye bağırdı. Uzanıp havlu peçeteyi aldım, zemini sildim ve ona tekrar gülümsedim.

margot pezevengi.

haytaazrail | 16 November 2009 10:02

karı tam vaktinde geldi; gelmeseydi, bekleyen herif kalkıp gitmek üzereydi. gitmeye kararlı olduğunu içtiği kahvenin hesabını ödemesinden çakozladım, ama karı geldi. ne geliş; heybetli bir söğüt ağacı gibi salına salına, tower anasını satıyim, belledi herkesin anasını.. adam tebessüm etti ,öptü orasını burasını oturdular..

margotun tam önüne parkını etti sarışın; trafiğe isyan hali, kapısını tekmeyle ieteleyişindeki “sen de araba mısın? elimizden neler geçti,bakma sana bindiğimize” hışmı o an etrafındaki her nesneye bakışındaki, küçümser ve aşağılama haline örnekti. kadını al paketle, dağa kaldır, kavrulabildiğin kadar kavrul bedeninde, baktığın her yerine odaklan.. sperm bankan yeterse ne ala. bellenmeyecek bir siması da yok gavurun kızının; yemyeşil fırlak gözleri, hüzünbaz bakışları, kadınca ağlak yüzü ve hamasi bir ince gülüş dalgası.. bundan ibaret.

21.yüzyılın Superhomosapiens’i İnsan amaç değil, köprüdür…

turritopsis | 16 November 2009 09:41

Üst insan fikri insanlığın yaratılışından beri beyinleri kurcalamaktadır. Efsane ve öykülerimiz, izlediğimiz filmler süper kahraman hayallerimizi canlandırmaktadır. Ancak insanların evrimi antropolojik özelliklere değil de, yeni düşünce ve duygu şekillerine yansımalıdır. Bunun dışında yeni tip insan eskisini yenmeli ve yerini almalıdır. Bunları Nietzsche’nin Zerdüşt’ü “buyurmakta”: “Ben size üst insanı öğretiyorum. İnsan yenilmeli. Siz insanı yenmek için ne yaptınız ki?
İnsan, hayvan ve üst insan arasında gerili duran bir iptir, uçurumun üzerinde duran bir iptir…
İnsanın büyüklüğü onun bir amaç değil, bir köprü olmasındadır.
İnsanda sevebileceğimiz şey ise onun bir geçiş ve düşüş olmasıdır.”

Dalgın bir yaşam

sigortaciaxa | 15 November 2009 19:49

Soğuk bir kış günü hayal edin. Kar yağmış hava çok soğuk ama kar yağdığı için hissedilmiyor. Saat :07:15 e kurulmuş! 6:45 de uyanıyorsunuz! Daha yarım saat olduğunu görünce seviniyor. Geri yatıyorsunuz. Ama beyin bir kere kendini programlamış 07:00 de tekrar uyanıyorsunuz! 15 dk. Daha var deyip yatıyorsunuz. Saat : 07:15 de zil çalıyor. Artık kalkma vakti yatak sıcak dışarısı soğuk içinizde kurtlar geziyor. Bir 5 dk. Daha yatsam mı ? ama yatarsam giyinmem, günlük bakımım, kahvaltım derken geç kalırım. Diye düşünüyor ve yataktan fırlıyorsunuz.

İlk “Terminatör”

turritopsis | 15 November 2009 17:18

İlk göz protezi
İlk göz protezi

Arkeologlar İran’ın güneydoğusunda 4.8 bin sene önce yaşamış olan bir genç kadının iskeletine rastlamışlar. Olabilir, ne var bunda dersiniz… Ancak kadının göz çukurundan bir zamanlar onun görmesini sağlayan yapay bir nesne çıkmış…

Kadının kalıntıları çok eski bir mezarlıkta bulunmuştur. Mezardan iskeletin dışında toprak kap, deri çuval ve bronz ayna da çıkmış. Bu buluş sayesinde bilim adamları eski devirlerde bile organ protezlerinin kullanıldığı hipotezini kanıtlamayı başarmışlardır.

İstanbul’un Fethi

24black mamba24 | 15 November 2009 14:30

Roma İmparatorluğu‘nun ikiye ayrılması sonucu İstanbul, Ortodoks Hiristiyan dünyasının merkezi haline gelmişti. Çok önemli bir şehir olan İstanbul, farklı kültürleri bünyesinde bulunduruyordu. Ortodoks Rumlar’ın çoğunlukta olduğu İstanbul’da Yahudiler, Türkler ve Araplar’da bulunuyordu.

İstanbul, bazı devirlerde Arap ve Türkler tarafından kuşatılsada alınamamıştı. Osmanlı Devleti için stratejik ve ekonomik bir öneme sahip olan İstanbul, Hristiyan dünyasının Osmanlı Devletine karşı en büyük kozuydu. 1451 yılında tahta çıkan II Mehmet, Bizans’ı Osmanlı Devleti’nin en büyük engeli olarak görmüştü.

Ayda Su Bulundu!

angelsdemos | 15 November 2009 12:01

Dün gece nasanın resmi web sitesinde açıkladığı habere göre ayda su bulundu!Tahminlere göre ayın 25%’i suydu!

Nasanın “Moon Mineralogy Mapper-M3” adlı uydusunu gönderip verileri birleştiren Nasa’ya göre bir çok bölgede ince bir tabaka halinde su bulunmakta.

Science dergisinde yayınlanan makalede, M3 cihazının ; yüzeyden parlayan ışığın analizi sonucunda Hidrojen ve Oksijene bağlı kimyasal element tespit etti.

M3 cihazı ayın mineral haritasını çıkarmaya yarıyor.
Ay’da suyun sadece kutup bölgelerindeki kraterlerin dibinde ve karanlık kısımlarda bulunduğuna dair teorinin çürütüldüğünü belirtildi.