bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Antik Yunan kadınları

nazokiraze | 18 December 2009 10:45

Antik Yunan devrinde kadın tamamen babasının hükmüne bağlı bir yaşam sürerlerdi.

Atina’da üst düzey kadınların dışındaki kadınlar dışarıda yüzünü örterken ,şölenlere alınmazken Sparta’da kadınlar ile erkekler eşit haklara sahipti.Kızların da erkekler gibi eğitim alması sonradan Atina’da da uygulanmıştır. Sparta bu serbestliği yüzünden pek çok kere eleştirilmişti.

Kadınlar genellikle bol giysiler giyerler,mücevher ve kozmetik kullanırlardı.Yunan kadınlarının şıklık ölçüsü, yüzlerini beyazlatan pudralar, boyanan tırnaklar, sürülen esanslar ve enselerine yaptıkları topuzlardı. Galenadlı hekim Yunan kadınları sürsün diye yağlı krem yapan ilk kişidir.

Bornova Bornova İzlenimleri

uuuucar | 18 December 2009 09:43

Bornova Bornova
Bornova Bornova

Altın Portakal almadan önce de Ece Temelkuran‘ın kardeşi İnan Temelkuran ‘ın uzun metrajlı film çekmiş olduğunu duydum ve bu filmi merak etmeye başlamıştım.Tabii Altın Portakalı da alması ilgimi,merakımı arttırdı.Çok fazla izlemek istediğim halde Bursa‘da o kadar sinema salonu olmasına karşın, vizyonda yer bulamadı.Saçma sapan,hiçbir halta yaramayan,sadece para kazanıp insanların cebindeki üçbeş kuruşa göz diken tüccar filmleri yüzünden bu filme gidememiştim.Ta ki Bursa Nilüfer Belediyesinin kendi kültür merkezinde bu filmi gösterime soktuğu ana kadar.Bu haberi aldım ve hemen ertesi gün filmi izlemek için koştum,biletimi aldım ve gösterim saatini bekledim.Bekledim,bekledim fakat gelen giden yoktu.Boş denilebilecek salonda, çok az kişiyle bu filmi izledim.Salondaki en genç kişi bendim (25 yaşındayım).60 yaşlarında bir çift,50 yaşlarında bir kadın,40 lı yaşlarında iki adam ve 30 lu yaşlarında üç kadın vardı,benim dışımda.Bütün arkadaşlarımın hatta babamın bile; “2012 yi izledin mi?” gibi sorularından sıkılmama rağmen hala “izlemedim ve izlmeyeceğim” demeye devam ediyorum.Kimse bana “bornova bornova ‘yı izledin mi?” diye sormuyor ,ki zaten çoğunun böyle bir filmden haberi bile yok!

toy story- lasseter

massay | 17 December 2009 16:57

Yıl 1996.
Film teknolojisinde ilk adım atılır,
gösterime giren “Toy Story” filmi ile…
Tamamen bilgisayar teknolojisi ile ortaya konan filmde kamera yok, film yıldızı yok, film yok…
Herkes şaşkın.
Dijital sahnelerin arkasına dikkatlice bakılır, her şeyin nasıl bu hale getirildiği bulunmaya çalışılır.

Beş Hollywood yıldızı, Oakland California’da buz gibi bir odanın içinde tebrikleri kabul etmek için 24 saat beklerler. Oda sıcaklığının bu kadar düşük tutulması, serinlemeleri için değildir; bu yıldızları yöneten 300 yüksek güçlü Sun bilgisayarının, San Francisco Körfezi üzerinde parlayan güneşin saçtığı sıcaktan etkilenmemesi için…

Kimsenin oyuncuların rahatıyla ilgilendiği yoktur aslında.
Görevlilerin derdi bilgisayarları korumaktır.
Çünkü anabellekte, “Toy Story” adıyla gösterime giren ve gişe hasılat rekorları kıran filmin “master” ı saklıdır.

“Toy Story”, Pixar adlı şirketin şahaseri olarak değerlendirilir. Çünkü o, tamamen bilgisayar destekli canlandırma tekniğiyle yapılmış olan ilk uzun metrajlı filmdir.

SANAL HAYATLAR

hag | 17 December 2009 16:28

Sanal yaşam tarzı hepimizin bir parçası oldu.Gerçek yaşamda sahip olamdığımız hayat standartlarına sanalda olsa sahip olabiliyoruz.Facebook günlük rutinimize dahil oldukdan sonra sohbetlerimiz yazışma üzerine kuruldu.İlk altyapı çalışması ceptelefonlarından mesaj yollamak ile başladı.Sonra mail gönderme ve ardından MSN geldi.ICQ bu konuda patlama yarattı ve Facebook herkesin dahil olduğu büyük bir sohbet ortamına dönüştü.Sanal bombardıman altında Facebook üzerinden oynanan oyunlar yaşamımızda ikinci bir sanal hayat kurulmasına yol açtı.Farmville,Cafe World,YoVille bu oyunlardan bazıları,bunların içinde ençok tutan Farmville.Tarla sahibi olmak ne çok özlem duyulan birşeymiş.Gerçi zevkli bir oyun,ama gerçek hayattaki sohbetleri bile değiştirdi.Arkadaş ortamlarında (Tarlana ne ektin,bana koyun yollasana,hemene gidip ürünleri toplamam lazım) gibi garip diyologların doğmasına neden oldu.Sanalla gerçek yaşamı birbirine karıştırdık.Her geçen gün internet başında geçen zamanımız artıyor.Sosyalleşme topluluk içinde olamaktan çıkıp internet üzerinden oluyor.Sohbet ve tartışma sitelerinde sanal arkadaşlarımız doğuyor.Gerçek ismini ve yüzünü bilmediğimiz insanlarla dertleşir bir hale geliyoruz.Bilgisayar başında hareketsiz durmaktan vücutlarımız hantal bir hal alıyor.Bunlar teknoloji ve internetin birer getirisimi yoksa gerçek yaşantımızda sahip olamadıklarımızı sanal dünyadamı arıyoruz.Zamanımız evde ve internet cafelerde oyun başında helak olurken hayatın güzelliklerini ve yüzyüze ilişkileri öldürüyoruz.

Kusulmuş sevdayım

astral | 17 December 2009 15:44

Toplamda ben neyim, artık o yok; benden ne çıkar? Bir eksilir bir çoğalır mıyım? Sabah mavi akşam sarı mıyım? Çevrim dışı içim dışım, şimdi ben neyim? Kusulmuş bir sevda mıyım? Akmış bir rimel ve sonrasında çok sonrasında ‘tüh!’ denilebilecek bir keder miyim, çift atılan düğümlerde?

Yanan mumum dileği kaç enkarne sonra gelir? Boynumun borcu dediğin yalnızlık, boyuna 1.90 geldiğinde; zaferler iç patlama olsa da, yetmiyorsa şayet ve sen, üç günde 5 saat uykuyla sürdürülebileceğini öğrenmişsen; hızlı aramada kullanılmayan bir tuş olmuşsan, tortuları oturmuşsa, fenilanin ve sibitramini birlikte almana karşın sonuçlanmamış bir intiharsan hala, hala sabahsa, serin atılmış ‘kimlikli’ imzalarda eğrelti ve kemiksi bir gülüşsen hala;

Bu, sen değilsin

astral | 17 December 2009 14:56

Ne saçma sapan biliyor musun? -Tamam, gururunu kırmış olabilirim.- her şeysin diyorsun sonra hadi eyvallah, bitti. Nasıl?
Hani harbiydin? Hani doğruydun? Hani yeni, farklı, başka; her şeyi anlayan sorgulayan, sabahlara kadar tartışan sendin?

Nasıl istediğin zaman hayatımda oluyorsun, istediğinde çıkıyorsun? Aşk böyle bir şey mi? Nerde kaldı o kadar laf? O kadar lafı derken dedim ki hep, ‘Söz değil, davranışlar önemli. Ben davranışlarını göreceğim ve bu sözleri bana hayat boyu söylemesen de neden söylemiyorsun demeyeceğim. Nerdesin şimdi? Ortalıktan tüyen adam? Gerçek miydin sen? Yalan mı, düş mü? Farkın ne? En çok ben gerçeğim demen mi, -üzerinde çok durmuştuk- o zaman en çok sen ikna ettiğine göre en simülasyon aşkta sendin, ha?