bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

ikinci seks dosyası

taha3045 | 21 December 2009 12:49

Bir öpüşmenin insana 26 kalori kaybettirdigi açıklandı,öpüşürken salgılanan fazladan tükürük dişlerin de temiz kalmasını sağlıyor.

İtalya’da yapılan araştırmaya göre her gün çikolata yiyen kadınlar seks konusunda daha istekli. Erkekler ne kadar çok orgazm yaşarsa spermleri o kadar az oluyor.Kadınların yüzde biri sperme karşı alerjik.(devamı)

Leeds Üniversitesi tarafından yürütülen araştırmalar için yaklaşık 7.750 lira maaşla eleman aranıyor.(Aralık ayı haberi) Bu maaşın verilecegi kişi “Fuhuş ve gece ekonomisinde tüketim” konulu bir araştırma yapacak.

ÜMİT.

akoni | 21 December 2009 11:57

Ümit bir can simididir bence.Nasıl havasız susuz yaşayamazsak, ümitsiz de yaşamak olanaksızdır. Bulunduğumuz durumun daha iyisini,daha rahatını, daha sağlıklısını hep ümitle bekleriz. Ümitler hep yemyeşil, taptaze, dipdiri beklemektedir ufukta… Yaşamdan zevk almak, ayakta kalmak için bir ümit içimizde var olagelmiştir.

Geleceğimizin örgüsünde, bizi cesaretlendiren, yaşama sevinci veren duygudur ümit. Geleceğimizin yol haritasında pusuladır, yol gösterendir. İnsan yedisinde de, yetmişinde de ümitle yaşar..Ümidin bittiği anda yaşam çekilmez olur. Başarı durur, sevgi durur, inanç durur, yaşam durur.

Yirmi Liranın Arka Yüzü: Mimar Kemaleddin

vivian darkbloom | 21 December 2009 11:25

İsviçre frangının üzerinde Le Corbusier‘nin resminin oluşu Türk mimarlar tarafından şaşkınlıkla karışık bir hayranlıkla karşılanır. Ülkemizde mimarlara pek değer verilmediği, hala ne iş yaptıklarının anlaşılamadığı savı büyük ölçüde doğrudur. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı‘nın ne hususta çalıştığı kimilerince hala bir muammadır. Yirmi Türk Lirasının arkasında Mimar Kemaleddin’in resmini görüp “Bu adam da kim?” diyen vatandaşlarımızı da bu gibi sebeplerden ötürü anlayışla karşılamak gerekir. Mimar Kemaleddin’e Türk Le Corbusier’si demek biraz aşırıya kaçmak olsa da kendisinin -Dünya için bile tarihi bir değişim dönemine rastlayan yaşamı da göz önünde bulundurularak- Türk mimarisine-Türk Mimarisi diye bir kavramın oluşması da dahil olmak üzere-katkıları yadsınamaz.


Yirmi TL Üzerinde Mimar Kemaleddin Portresi ve Gazi Ünivesirtesi Rektörlük Binası

Mimar Kemaleddin Bey
Mimar Kemaleddin Bey
(1870-1927)

Kemaleddin Bey 1870 senesinde bir bahariye subayının tek çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelir. İlkokulu burada okuduktan sonra babasının görevi sebebiyle Girit’e gitmek durumunda kalır, orada Fransızca ve Arapça derslerine başlayıp, İstanbul’a dönünce de bu iki dili oldukça ilerletir. Liseden sonra mühendislik bilimlerine ilgi duyduğu için kaydolduğu Hendese-i Mülkiye Mektebi‘ni (İstanbul Teknik Üniversitesi) birincilikle tamamladıktan sonra, burada öğretim görevlisi olan Alman mimar August Jachmund‘a asistan olarak atanır. Osmanlı mimarisini incelemek için İstanbul’da bulunan Jachmund, Kemaleddin Bey’in öğrenci olduğu yıllarda Sirkeci Garı’nın tasarımında görevlidir. Kemaleddin Bey de bu oryantalist üsluptan etkilenir, bu etkinin izlerini sonraki yıllarda tasarladığı Edirne Garı gibi yapıtlarına da yansıtır.

Hendese-i Mülkiye’deki görevini dört yıl boyunca sürdüren Kemaleddin Bey bir yandan da açtığı özel bürosunda İstanbul’un çeşitli yerlerine inşa edilen köşk ve konakların tasarımını yapar. Jachmund’un da teşvikiyle aldığı devlet bursuyla mimarlık eğitimi için Berlin’e, Charlottenburg Technische Hochschule’ye (Charlottenburg Teknik Yüksekokulu, günümüz Berlin Teknik Üniversitesi) gönderilir.

Basübadelmevt

Kuduz maymun | 21 December 2009 10:54

Bu akşam soğukta el ele tutuşmuş bir kadınla erkek gördüm. Adam üşüyordu ve kadının sokulmasına izin vermişti.

Bu akşam üşüdüm. Yolda gelirken gözüme saman çöpü kaçtı. Dün de kaçmıştı.

Öğle yemeğimi evden getiriyorum. Ekmeğin arasına evdeki fıstıkezmesinden sürdüm. Aylık akbil almam lazım. Yola para yetiştiremiyorum.

Edvırt…

Sen benim sevgilim değilsin.

Atları da Vururlar, Değil mi?

absynthe | 21 December 2009 10:17

„Gösteri devam etmeli.“(Show must go on) sözünü çoğumuz duymuşuzdur, özellikle de filmlerde. Çok basit gibi gözükse de 20. Yüzyıldan itibaren dünyayı yönlendiren bu söz aslında. Önemli olan hayatların devamı değil, gösterinin devam etmesi ve her zaman bunu seyredecek insanların olması. Aslında ölümden daha güzel bir şov olamaz, çünkü insanların dikkatini çekiyor. Michael Jackson’ın ölümü örneğin. Son birkaç yıldır çoğumuz unutmuştuk onu, önemsemiyorduk. Herhangi bir şarkıcıydı çoğumuz için. Ölümüyle yaptığı sükseyi ölmeden önce yapmaya hazırlandığı konserlerde yapamazdı kuşkusuz.