bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

gözyaşı

gayei hayal | 27 November 2007 23:52

GÖZYAŞI

Silmiyorum artık akan gözyaşlarımı,
Niye sileyim ki,dindiriyor acılarımı.

Ne kadar sadık bir dostmuş gözyaşı,
Sensizliği yaşarken anladım bunu.
Zonklayınca insanın şakağı,başı.
Ne sen yetiştin imdadıma ne sabır taşı.
Silmiyorum artık akan gözyaşlarımı,
Sokaklarda,caddelerde ağlıyorum doyasıya.
Sokağa inat,gölgelere inat,kaldırımlara inat,
Görmedi böyle bir yaş,ne Mecnun ne de Ferhat.
Mecnun sevemez Leyla’yı,benim seni sevdiğim kadar,
Ferhat sevemez Şirin’i,benim seni sevdiğim kadar,
Fakat Leyla da,Şirin de sevdi onları senin beni sevmediğin kadar.
Silmiyorum artık akan gözyaşlarımı,
Niye sileyim ki,dindiriyor acılarımı.

yalancı papatya

gayei hayal | 27 November 2007 23:24

YALANCI PAPATYA

Adı çıkmış papatyanın bir kere,
Düşman olmuş seven kız ve erlere.
Papatya sen gözükme bu gözlere,
Ah papatya adın çıkmış bir kere.

Yalanın adı sende özü ise beşerde,
Sevdiğini söyleyen tutmaz elini şerde.
Ah papatya sevgi dolu yeşer de,
Öğrensin sevmeyi, sevemeyen beşer de.

İnsanlar gönül tartar senin taç yaprağınla,
Sevgileri denk değil, taşınla toprağınla.
Sevgi arar dururlar, gündüzler elde mumla,
Bulamayınca onu, dikerler iki kukla.

Ne oldu ki sevgiye, oyun oldu dünyaya,
Değerini kaybetti, döndü paslı hurdaya.
Yer yok artık kalplerde dağlar delen sevdaya,
Suçlusu da sen oldun, sen garibim papatya.

Bir alkoliğin kızı olmak…

arseli33 | 27 November 2007 22:36

Hayat bize sinemesında rol verirken ne yazık ki seçme şansımız olmadan yazmış senaryolarımızı.Kimimiz dört ayağı üzerine düşmüş kimimiz boynu bükük kabullenmişiz alnımıza yazılanları.
Ağlamaya alıştırdığımız gözlerimiz,paramparça olmuş kalbimiz içinde boğulmuş düşlerimiz.Yaşarken yaşadığını bile hissedememek…Evet benim yolculuğum^^yaşadığını bile hissedemeyenler^^arasında.
Bir şişe içkinin kölesi olmuş bir baba ve hergün o babanın zulmüyle parçalanan hayatlar.Gülmeyi unutmuş gözlerin feryatları…Yok olan üç hayat…
Herşey babamın alkolle tanışmasıyla başladı.ilk önce kişiliğini kaybetti sonra yavaş yavaş çevresini.Daha düne kadar itibarı olan biriydi,şimdi ünvanı olan biri^^alkolik^^Herkesin geçmişinde gülerek anımsadığı yada aklına gelince hayıflandığı bir çok anısı vardır muhakkak.Düşündükçe ya hiç uyanmak istemez o rüyadan yada hiç hatırlamamak ister.Gerçeğe döndüğünde iyi yada kötü yine onu geçmişin o tozlu raflarındaki yerine koyar.Benim gerçeğim o tozlu raflardaki hatırlamak bile istemediğim hayattan ibaret.Uyandığımda gülüp geçemiyorum çünkü hep tanıdık rolleri oynuyorum.Huzursuz bir ortamda,kalpleri bile atmayan üç canın dramı..
Hayatının en şaşalı dönemimde(ki buna hayat denirse)tek sırdaşı yalnızlık olmuş,hayallerine bile elçilik edemeyen,4 duvar arası yaşadığı hayatında tebessüme yer olmayan,insanlardan kopuk ve belki başka bir insanın ömrü boyunca yaşayamayacağı kadar çok sorumluluğu omuzlarına yüklemiş bir delikanlı..
Gözlerinin feri sönmüş bir anne.Hayatla verdiği mücadeleye yorulmadan devam eden,yüzünde acılarını anlatan çizgilerin izlerine rağmen gülmeyi başarabilen ve bunca acıya,gözyaşına hüsrana rağmen dimdik ayakta durabilen fedakar bir anne..
Ve ben;Anlatmakla bitmez içimdeki düşkırıklıkları.Hayallerime bir adım yaklaşmışken onlara dokunamamamın sızısı.İçimdeki çocuğu hıçkırıklara boğarak ağladığım geceler.önyargılarım,güvensizliğim,tamamlanmamış cümlelerim,neresinde olduğunu bilmediğim bir hayat,soru işaretleriyle doldurulmuş geleceğim,ve ardı arkası kesilmeyen bir sürü…… Hep kesik,hep eksik.
Evet hayat bana seçme hakkı vermedi belki ama keşke onları değiştirebilme,düzeltebilme gibi bi imkanım olsaydı.Ne zaman alkol görsem bi yerlerde hep o eriyen hayatım gelir aklıma…

“Çoklu Çıkmaz”, Sokağı…

pelitas | 27 November 2007 21:49

Tüyleri diken diken gecenin
yakamoz parıltısı vurmuş martı kanatlarına
Sobalardan arta kalan duman kokusu var
ve de rüzgar uğultusu
Uzaktan bir tren çığlığı geliyor
ve yıldızlar yalın ayak yürüyor
Ay bile ahkam keser haksızlıklara
gecelerin şahidi olmaz aldanışlarına
Derken, son perdelerde kapanıyor
ve bir şakıcı geliyor
İstanbul’un ağladığını söylüyor nakaratlarında…
Bir gece daha geçti
yanlış zaman insanlarına aldanarak
çoklu çıkmaz sokağında…

musallat korkutmadı ama kulakları patlattı…

| 27 November 2007 18:11

aynı köyde büyüyen suat ve nurcan, herkesin gıpta ettiği, birbirini çok seven bir çifttir. evlilik kararı aldıktan sonra bu aşka bir cin musallat olur ve olaylar gelişir.

filmi seyredenlerin genel kanısı, beklenen korku duygusunu vermediği ve çok gürültülülü olduğu şeklinde.

bu arada da türkler korku filminden korkar mı, korkmaz mı geyiği başladı. korkarız veya korkmayız onu bilemem. ancak aklınıza gelen en ciddi konuyu bile sulandırmakta üstümüze yoktur. türkler korkar mı, korkmaz mı geyiğine de aşağıdaki paragraf uyar.

çok sarhoşum..

dralivolkan | 27 November 2007 17:19

sarhoşum lan şu anda. ne yazacağımı bilmiyorum fakat bu lanet hayat değmez hiç bi b.ka. harfleri zor buluyorum ama ne yazsam bilmiyorum. nefret mi, hasret mi, ne bu ne? kendimi öldürsem değeri yok, ne yaptığımı bilkmez haldeyim. derdimden sana ne? neden içtim bu kadar? sana ne? ulan niye buraya yazıyorum? yirmi dolar oldu mu acaba hesabım? kaç kişi tuttu lan yazılarımı? kopanisti ne demek olum? mim mi serbest mi bu hayat? ciddi sarhoşum ve ciddi nefret doluyum. bana biri nefretin resmini göndersin de görsel olarak çekici hale gelsin bu yazı. hepinizi..