http://www.kenthaber.com/Arsiv/Haberler/2007/Aralik/04/Haber_299217.aspx
uncategorized hakkında tüm yazılar
Alışverişimi Türk’ten yapıyorum param PKK’ya gitmiyor
nebilim | 04 December 2007 11:18
http://www.turksolu.com/164/ataberk164.htm
Çırak (the apprentice) yarışması, Türk versiyonu başladı…
kemanci | 04 December 2007 11:17
http://eminimsi.blogspot.com/2007/12/apprentice-eminimsi-v1.html
Çalışanlar, Asgari Geçim İndirimi İçin Beyanname Verecek
ladress | 04 December 2007 10:32
http://ladress.blogspot.com/2007/12/alanlar-asgari-geim-indirimi-iin.html
F A R K
gkaraarslan | 04 December 2007 10:32
ne zaman vazgeçtik gerçeklerden?
neden dönmedik yoldan?
yalan sinsice keyif sürerken tahtımda…
bizler neden görmedik gerçekleri?
suskunca zaman kaybettik…
boşladık bazen herşeyi
zamanı dondurmak istedik…
gücümüzün farkına varmadık.
bazı şeyleri kaybederken güçsüzleştik…
neden hedeflerimiz uğruna umut beslemedik?
ruhumuzda kendimizde hissetmeden gençliği
geçip gitmesine izin verdik
neden?
boşa geçen zamanlarda neden düşünmedik ne olacağımızı…
bakmadık dünümüze
bugünü düşünmek için…
neden?
fazla güçlü mü sandık kendimizi
yoksa fazla umursamaz mı?
egomuzun yükselişini ne zaman düşünmedik?
kimin ne düşündüğü,ne zaman umrumuzda olmadı?
neden sessiz kaldık düşüşe
onlar bırakıp giderken
yas tuttuk arkalarından…
ama onlar ?
düşündük belki onları
ama başarısızlıklar,başarımızdı aslında…
neden farketmedik bunu?
şimdi yok olmaktayız bu dünyanın içinde belkide
ama hala farkında değiliz…
düşünmek bu kadar yorucu mu?
Granada
ezgik | 04 December 2007 10:05
La Granada!
İspanya’nın ne kadar zengin bir kültüre sahip olduğunu anlamak için gidilmesi gereken yerlerden biri Granada.Gidemeyenler için de internette bulamyacağınız bazı şeyleri anlatmak istedim.Zamanında Endülüs Emevileri’nin büyük güç sahibi olduğu, yılın pek çok gününde görülen güneşin sıcaklığının insanların kanlarına işlediği bir yer…
Türkler Granada’ya “gırnata” demişler.İspanyolca’da granada “nar” demek.
Şehrin nüfusu 500.000 kadar.Şehir merkezinde yaklaşık 300.000 kişi yaşıyor; bunların 80.000’i öğrenci.Granada’ya öğrenci şehri diyenler de var.Yarım saat içinde ister Akdeniz’e isterseniz de Sierra Nevada sıradağlarına ulaşabilirsiniz.Şehir dağ eteğinde kurulu olduğundan evlerin balkonlarından çok güzel manzaralar görmek mümkün.Şehrin ana caddesinden (Gran Via) on dakikalık bir yürüyüşle de geçtiğimiz yaz yapılan dünyanın yeni yedi harikası seçmelerine aday olan Al Hambra Sarayı’na gidiliyor.Hal böyle olunca da Granada İspanya’nın en çok turist çeken yerlerinden biri olmuş.Yine şehrin ana caddesinden kısa bir yürüyüşle (zaten şehirde otobüse ya da arabaya hiç gerek yok; heryer yürüme mesafesinde) “Albaicin” adlı çingene mahallesine ulaşılıyor.Unesco’nun korumasında, özel evlere sahip bu mahallede flamenko müziğinin en iyi icracıları ve dansçıları yetişmiş.Hatta flamenkonun Granada’da doğduğu söylenir.Granada’nın özellikle gençler ve öğrenciler için en güzel yanlarından biri “las tapas”.Tapa Türkçe’de meze anlamına geliyor.Bir içecek sipariş ediyorsunuz ve yanında yiyeceğiniz geliyor.Bunlar sandviç, makarna , sebze ya da deniz ürünleri(en çok sevileni) olabilir, tercih sizin.İspanya’nın her yerinde görülen bu yemek kültürünün Granada’ya özel yanı burada ücretsiz olması.Siz sadece içeceğinizin ücretini ödüyor, “tapa”nızı afiyetle yiyorsunuz.En zevkli akşam yemekleri de arkadaşlarınızla her “tapa”nızı başka bir kafede yemek.Zaten yemek bahane…Granada İspanya’nın en büyük şehirlerinden olmamasına rağmen birçok ülkeyle karşılaştırıldığında pek çok olanağa sahip.Şehirde gelişmiş bir bilim parkı kurulmuş.Yürüyüş yapmak ya da dinlenmek için de güzel parklar var.Avrupa’nın birçok şehrinde olduğu gibi de müzeler çok önemli bir yer tutuyor.Birçok şair, yazar, besteci de Granada’da uzun yıllar yaşamış veya burayı hep ziyaret etmişler.Manuel de Falla bunlardan bir tanesi.Al Hambra Sarayı yakınlarındaki evi bugün müze haline getirilmiş.Manuel de Falla’nın arkadaşı olan besteci Claude Debussy de onu ziyarete gelmiş ve Al Hambra Sarayı’nın bölümlerinden biri olan “La Puerta del Vino” “Şarap Kapısı” nın adını piyano için yazdığı bir prelüdüne vermiş.Al Hambra Sarayı Arapların temizliğe ne kadar çok önem verdiğini ve o yıllarda Avrupa daha karanlık çağını yaşarken onların ne kadar medeni olduğunu gösteriyor.Saraya giden ağaçlarla kaplı yolun iki tarafını küçük su yolları çevreliyor.Granada’nın en sevdiğim yanı sokaklarında dolaşırken duyduğunuz mutluluk ve farklılık hissi.Katedralin yanında küçücük bir sokaktan; lüks mağazaların, yolların, kafelerin olduğu modern bir caddeye geçiyorsunuz.Bir anda üç kişinin yan yana ancak yürüyebileceği; çaycılar, eski arap kıyafetleri, araplara özel eşya ve takılar satan küçük dükkanların olduğu tam bir arap sokağı karşınıza çıkabilir.Tarihin, geleneksel yaşamın, farklı dinlerin ve modern toplumun olumlu-olumsuz herşeyi ile bir araya geldiği mükemmel bir karışım sanki Granada…
Hakkımı Helal Etmiyorum Sana
arseli33 | 04 December 2007 09:36
Gidişinin üzerinden aylar geçti.Senin hayatından ne sevdalar geçti kimbilir.Ben kalbimin yaralarını sarmaya çalışırken sen kalbine kaç aşk daha sığdırdın.
Sözüm vardı,ardında sonuna kadar durduğum”Bu gidiş bütün gidişlerden farklı olacak,hasreti içimizi zehir gibi yakacak bilirim…Haritanın bir ucunda sen bir ucunda ben,bekledik bekleyeceğiz”
Gözyaşları,feryatlar,uzaklıklar,araya giren zaman ve hasret acısı.Daha gidişini bile kabullenememiştim ki,omuzumu sıvazlayıp’Allah kavuştursun’diyenlere teşekkür bile edememiştim ki…Ta ki seni üniformalarla görene kadar.3 ay 5ay 7 ay 14 ay, gece nöbetleri, iştimalar, gidip gelmeler, ayrı yerlerde aynı hislerle yaşatıığımız sevgimiz.
Ve her gidişin bir dönüşü…Merhaba aşk,merhaba sevdam..
O kapıdan içeri girdiğin anda yaşadığım heyecan ve gözlerimde daha fazla hapsedemediğim yaşlar.Dualarımız kabul olmuştu.Yaşanan onca acıya rağmen verilen emek ve bütün zorluklara karşı yıkılmayan aşk kulağıma şunları fısıldadı^^Bir daha ayrılık yok, bir daha gitmeler yok.Senin hakkını nasıl öderim ben^^
Yaşadığımız en büyük ayrılık buydu.Ve farklı iklimlerde zoru başarmıştık.
Sonra senin yasakların hayatıma taştan duvarlar ördü.Güvensizlik mi diye düşündüm gecelerce.Olamazdı.Hayatımın tek odak noktasıydın ve hayatım zaten senin avuçlarındaydı.
Çelişkili sözlerinle boy gösterdi ayrılık.Kalbindeki tek aşkın ben olduğuma öyle inandırmıştın ki beni bir anlık yanılgın beni gerçekle yüzleştirdi.İhanet beni de vurdu hemde en güvendiğimden, can damarımdan.
Sonrası hep pişmalıklar.Açılmayan telefonlar,karşılıksız bırakılan mesajlar,gözyaşları içinde kıvranışlar…Sonrası hep hüsran.Telafisi mümkün olmayan hatalar.Hayatımdan ellerini çekmeni söylediğimde ki haykırışların ve içimde büyüyen öfkem.
”Senin hakkını nasıl öderim” diye bana sorduğunda kullanmadığım cevap hakkımı şimdi kullanıyorum;
Sen senin için yapılanları çiğneyecek kadar nankörsen bende sana hakkımı helal etmeyecek kadar acımasızım.Sana hakkımı asla helal etmiyorum…
Şaşıran Yazı
pilli pati | 04 December 2007 09:13
.
Seni, yaklaşan geceye nasıl tanıtmalıyım? Bir bardak suyu kana kana içer gibi mi? Yoksa, gözlerini sessizce ufuk çizgisinde dinlendirir gibi mi?
Nelerden bahsetmeliyim? Düş kurar gibi mi yazmalıyım? Yoksa bir yolculuğu anlatır gibi mi? Belki de alıp başımı gitmeliyim bu satırlarda, güneşin battığı yere…
Ardımda koskoca bir şehir beni özlemeli. Sırtıma azgın okyanus dalgalarını salmalı, ama ben asla dönmemeliyim bildiğimden.
İstanbul gibi var mı seveni söyle? (şiir)
anadoluca | 04 December 2007 02:18
http://www.kuark.org/atmaca/?p=121
Kelimeler de yaşar
xcrescentx | 04 December 2007 01:19
kelimeler de yaşar aynen bizim gibi… kelimeleri anlamak için onları tanımalısın yoksa sadece uzaktan onun dedikodusunu yaparsın ancak. onların maskelerini düşürmek için yaşamalısın onlarla beraber. ilk kızgınlık, sevinç, ve üzüntüyle tanışırsın ve anlarsın aslında ne anlattıklarını sonra daha bir özenle seçersin tanıdıkça nerede kullanacağını.
ardından özlem gelir o kendisini tanıtır onuda anlarsınız, seversiniz ve
heyecanlanırsınız çünkü ardısıra kavuşmayla tanışacağını bilirsin, o ise dünyalara
bedeldir senin için. sonraları nefreti öğrenirsin ve istemezsin onunla yakınlaşmak
ama mecburen onuda tanırsın…