uncategorized hakkında tüm yazılar
Beni Tanımayan Sevgilime Mektup 1
huaryu | 07 December 2007 17:55
Dün yine seni gördüm sevgilim. Saçlarını sarıya mı boyamışsın ne? Pek de yakışmış doğrusu. O aptal sarışın(!) güzellerden olmuşsun. Bu sarışınlık; bakışlarındaki hırçınlığı almış, iyice hanım ve hanımcık olmuşsun. Zaten bir erkeğin kalbini yerinden ancak bir sarışın oynatabilir. Esmer ise; oynamış kalbi yerine getirebilir.
Sağ işaret parmağınla saçını oynarken fark ettim. Parmağının etrafına saçını dolamak isterken, daha ikinci turda saçların firar ediyor parmağından. Buradan saçlarının normalden biraz daha sert olduğunu anlıyorum sevgilim. Demek ki elimle saçını yavaşça okşamalıyım. Halbusem hep saçlarını; parmaklarımın arasından dökülürken hayal ederdim. Lakin bu olamaz artık. Hem seni rahatsız da edebilir. Tırpan parmaklarım, pırasa saçlarındayken.
Şimdi bunları sana söylerken saçlarının esmer hafif kıvırcık halini hatırladım. Nasılda dökülüyordu yüzünün etrafından. Onca çay görmüştüm, onca dere. Fakat böyle deli akan bir şey görmemiştim. Gözlerinin kenarından süzülen saçlarını gördüğüm zaman. Saçlarını usulca ellerimle okşamalıyım. Yeni sarı saçlarını. Sarışın saçlarını. Muzip gülüşünü yapmalısın bana. Tıpkı dün, sağ elinin işaret parmağına saçlarını dolarken yaptığın gibi.
Bir erkeğin elleri ne hisseder senin saçlarını okşarken? Bunu ne sen biliyorsun ne de ben. Ben bilmeliyim, sana da anlatmalıyım. Her şeyi anlatmalıyım sana. Önce kendimi sonra kendini. Saçlarını da anlatıcam sana. Sarışın saçlarını.
Kızıma Mektup 1
huaryu | 07 December 2007 17:53
Pis kaltak!Senin ahlak anlayışın bu mu? Gidiyorsun kendi bedenini ona buna peşkeş çekiyorsun. Sen dinsiz değil; terbiyesizsin. Bu yaptıklarını ateist bile yapmaz. Son mektubunda “özgür olmak ve dünyanı dilediğince yaşamak istiyorum” demiştin. Bu senin yaşadığın rezil hayat özgürlükle tarif edilemez. Sen bedeninin, heva ve heveslerinin şimdilik kölesisin. Yakında kurbanı da olacaksın.Son mektubumda sormuştum, lakin cevap vermedin. Söyle uyuşturucu kullanıyor musun? Lütfen. Ben senin babanım. Bunu bilmeye hakkım var. Eğer kullanmıyorsan da en azından buna bari başlama. Zaten yaşlı ruhum, her gün senin bu hallerinle bin kez ölüyor. Bari gencecik ölü bedenini bana gösterip de bedenimi ilk ve son kez ölüme gark etme. Lütfen kızım ruhunu bu kadar zehirlediğin yeter. Bari vücüdunu zehre teslim etme.Ah kızım! Sen küçükken, bir keresinde pikniğe gitmiştik. O üyük meşe ağacının dibine sermiştik naylon kilimimizi. Sonra halattan salıncak yapmıştık sana. Gamzelerin kulaklarına varmıştı. Nasıl da gülüyor ve eğleniyordun. Hep böyle geçecek sanmıştım. Neden böyle oldu güzel kızım? Neden böyle oldu.Sana mektubumun başında yazdığım şeylerden ötürü özür dilerim. Üstünü çizip çıkarmak istemedim. Gör istedim sarsak ruhumun aksak hallerini. Çok kötüyüm kızım. Hala bir parçamsın. Silip atamadığım. Silemiyeceğim seni. Bunu isteme benden.
03.12.1997 12:50 karşıyaka.
Baban utku
CEO’lar ne kadar kazanıyor?
ladress | 07 December 2007 17:30
http://ladress.blogspot.com/2007/12/ceolar-ne-kadar-kazanyor.html
HETERODİEGETİK Mİ ETTİK?
| 07 December 2007 17:08
önceleri, yazdıklarının başkaları tarafından okunduğu düşüncesi onu çok huzursuz ediyordu.
mahremiyetine uzanan eller gibiydi yazdıklarına yönelen gözler… karnını, kollarını, yüzünü, sırtını, bacaklarını
ve hatta penisini avuçlayıp sıktıklarını, incelediklerini düşünüyordu.
bir orta malı…
yazdıklarının üç kuruş da olsa para getirmesi, sevenlerinin oluşu, destekleyenler hoşuna gidiyordu.
bireyselden yola çıkıp evrensel insanlık hallerini anlatmaya girişmesi herkese açık sitelerde epey kolaydı.
çeşitli kliklerin hüküm sürdüğü edebiyat çevresine girmeyi
hem istiyor, hem de tiksiniyordu.
yazdıklarını da beğenmiyordu. iki kalasa dayadığı,
kupkuru bir heves.
Nedir bu TSM dejavuu?
Dejavuu88 | 07 December 2007 16:21
Henüz çok küçüktüm, annemlerin yatak odasındaki saksafon biçiminde tasarlanmış antika küçük radyodan Müzeyyen Senar dinlemeye alıştığımda. Her sabah aynı sırayla o eşi benzeri olmayan, o zamanlardaysa özündeki fevkalade tadı henüz damağımda hissetmediğim şarkılar çalıyordu ve tek eğlenceli kısmının sıradaki şarkıyı tahmin etmekten ibaret olduğunu sandığım bastı bacak zamanlarımdı.Hilal Çelebi Demirağ’dan akşam oldu hüzünlendim ben yine dinlemeye ne dersiniz?
Hafif’in Bittiğinin Resmidir!
| 07 December 2007 15:48
http://arsiv.pilli.com/yazi/memecodes-basimiza-memeor-yagacak#yorum-430825
Yeni Genel Müdür İbrahim ŞAHİN TRT’yi uçuracakmış
nebilim | 07 December 2007 13:38
http://www.nebilim.net/2007/12/yeni-genel-mdr-ibrahim-ahin-trtyi.html
Tony’i hatırladım
belguzaar | 07 December 2007 13:20
Aniden geldi mahallemize. Sanki 40 yıllık buralı gibiydi. Bizimle koşup oynamaya bizi koruyup kollamaya and içmiş gibi yanımızdan ayrılmıyordu. Elimizden gelse gece eve alıp birlikte yatacaktık. Biz mahallenin azgın çocukları son dostumuz Tony’e gönülden bağlanmıştık. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu neredeyse. Taaa ki belediyeciler onu bizden ebediyen alıp götürünceye kadar. İnternette dolaşırken resmini aşağıda verdiğim bu tatlı köpek aynı Tony’mize benziyordu. Mezarı kendi gibi şehirleşmenin kurbanı olmadı. Artık yetişkin olan tüm arkadaşlarım da benim gibi oradan geçerken Tony’i hatırlıyorlar mutlaka. Sevgili Tony seni unutmadım. Rahat uyu.
Tony
elveda
gkaraarslan | 07 December 2007 12:18
sözler de suskun artık
kelimeler bitik
çalıntı cümleler derdime derman değil
duygularım son dörtlüğü tamamlamak için çırpınıyor
çırpınışlar var içimde
kesik kesik sonu olmayan ışıksız cümleler
gözyaşlarım akamıyor artık
hüzün benle bütün
yavaş yavaş damarlarımda geziniyor ayrılık
anılar sadece hatırlanmak için değil artık
seni anlatmak basit olsun istemiyorum
ama anlatacak bir yolunu da bulamıyorum
o yüzden bunları sana yazıyorum
belki bir başlangıçtır seni anlatmak için
ama hala bulamıyorum ışıklı kelimelerimi
ışığım sendin çünkü
şimdi karanlıkta yapayalnızım
zamanı durdurmak istemiyorum artık
ilerlesin durmadan seni benden alıp gitsin
hak ediyor musun beni,şiirlerimi,,duygularımı,
yoksa ben mi kördüm o aydınlık güzel ışığında
elveda…