bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Muhteşem bir zeka: GAUSS

delizade | 15 December 2007 02:34

Beethovenmüzikte ne ise, matematikte Carl Friedrich Gauss odur. Her ikisi de bir insandan beklenemeyecek dehayı hayatlarında sergilemişlerdir. Gauss sağ iken “Matematikçilerin Birincisi” (mathematicorum) ünvanını alabilmiştir.

Gauss’un dehası sadece matematikte gün yüzüne çıkmış değildir. Hatta bir çok alanda sahip olduğu bilgi ve beceri bakımından gösterilebilecek bilimadamlarının tarihteki sonuncu örneğidir denilebilir.

Gökbilimive Fizikteinsanoğluna büyük katkılar sağlamıştır. Elektrik ve manyetizma alanlarındaki araştırmaları için yıllarını harcadı. Dünyanın manyetik alan kuvvetini hesaplamak için geniş kapsamlı deneyler yaptı. Manyetik alanları ölçmek için mutlak bir ölçek de geliştirdi. Bu yüzden manyetik alan kuvvetinin standart birimi “gauss” adını taşır.

Manyetizmanın araştırmaları sonrasında ilk telgraf sistemini icat etmiş ve 1830 yılında laboratuvarı ile Göttingen arasında ilk iletişimi kurabilmiştir.(Samuel Morseise kendi telgrafının patentini 1840 da alabilmiştir.)

belçika’nın bölünmesi

odo | 14 December 2007 22:47

dünyada sınırların kalktığından, artık küresel bir köy olduğumuzdan dem vuruladursun gezegenimizdeki ülke sayısı hızla artmaya devam ediyor. son örnek: belçika.

burada, burada, burada ve burada bölünmenin eşiğinde olan belçikaya ilişkin yazılar bulabilirsiniz.

87.7

odo | 14 December 2007 22:34

bir radyo var. neyin nesi kimin sesi hiç bilmiyorum. haftalardır kesintisiz dinliyorum. frekansı öyle sanıyorum ki 87.7. değilse de, buna çok yakın birşey olmalı. çok güzel müzikler çalıyorlar. hani şöyle diyeyim. 100 parça çalıyorsa 95’ini büyük bir zevkle dinliyorum. konuşan eden yok. reklam neyim yok.

araştırdım. 87.7 frekansında veys fm’den sonra rokket fm yayın yapmış. ama her ikisi de şimdi mefta. bu yeni radyo neyin nesi çok merak ediyorum. bilen eden var mı acaba?

Keşke hep çocuk kalsaydım…

arseli33 | 14 December 2007 22:25

Neden sevgi hep içime tıkanmış bir hıçkırık olsun
Neden sevgiyi değil de, sevgisizliği öğretiyorsunuz?
Neden güveni değil de ,kuşkuyu öğretiyorsunuz?
Neden iyiliği değil de, kötülüğü öğretiyorsunuz?
Neden bütün bunlara karar vermemi engelliyorsunuz?
Tutkularımın, düşüncelerimin, isteklerimin, amaç ve hedeflerimin ne kadarı gerçekten kendime ait, kimin yaşamını yaşıyorum? Hayat benim, ama kontrolü kimde?Önemli olan başkalarının değil benim ne düşündüğüm değil mi?Hayatın büyük bir bölümünü kaçırmış olabilirim belki ama yeniden keyif alamazmıyım?
Hep incinmekten, üzülmekten korkarım.Endişelerim vardır ve bir çok duygumu bastırır üstünü örter, yokmuş gibi davranır onu sonsuza kadar yaşamaktan kaçarım.Başkalarının korkusu, benimde korkum olur.Onların sınırı beni de sınırlar.
Büyüdükçe umutlarımı, güvenimi, masumiyetimi, kendimi kaybetmekten korkuyorum.Yarın düşlerimde yatmıyor mu oysa.Düşlerimi kaybetmeden, çaldırmadan yaşamak bu kadar mı zor.Çevremde bir çok düş katili varken, gücümü elimden almaya çalışırlarken elimdeki mumlar ne kadar aydınlık sağlayabilir?
Bazen büyüdüğüme pişman oluyorum.Neden büyüdüm ki? Çocukken sahip olduğum yetenekleri kaybediyorum zamanla.Keşke hep çocuk kalsaydım, ya da hayata çocuk yüreği ile bakmayı başarabilseydim.O zaman kin tutmazdım, herşeyi hatasız yapma takıntılarım olmazdı, içimde kötü duygular barındırmazdım.
Yenik düşüyor herşey zamana
Biz büyüdük ve kirlendi dünya

Madımak’ın Altındaki Lokantaya Uyarı

absynthe | 14 December 2007 21:13

İlk defa geçen sene Simurg
adlı belgesel oyunu seyrettiğimde Sivas Katliamı’na sahne olan Madımak Oteli’nin alt katında hala bir kebapçı olduğunu öğrenmiştim. Oyunun yazarı iyimser bir bakış açısıyla kebapçının sahibinin orayı kapatmasıyla bitirmişti oyunu, ama gerçek bu değildi.

Maalesef o kebapçı hala orada. 37 kişinin yanarak öldüğü yerde insanlar nasıl oraya gidip yemek yiyor, o dükkanın sermayesi nasıl dönüyor bunları aklım almıyor ama, dükkanın kapatılması için uyarılar devam ediyor. Son olarak ‘Sebati İskender’ adlı lokantaya İskender markasının sahibi Yavuz İskenderoğlu’ndan da ihtar geldi. Yavuz İskenderoğlu, “Madımak Oteli altında bu tabela canımı çok yaktı. İşyeri sahibi tabelayı indirmezse tazminat davası açacağım” dedi.

neden?

absence of mind | 14 December 2007 20:09

ölüyor muyum bu defa?
inanmadığım bir tanrıya nasıl dualar ediyorum böyle, sadece biraz daha sürsün dayanım ömrüm diye.

‘Hala yazıyorsan ölmezsin sakin ol’, diye fısıldıyor tanrı..

Ya bunu sen yaparsan diye yakarışım…kendini öldür tanrı, kendini ifna et..beni bırak, beslemediğim karıncalar var bugün..senin de insanların aç, unuttun mu onları?

Biraz daha tadına varmak istiyorum öğütülmüş buğdayın, içime çekmek aromasını nergislerin, gizleri açığa çıkarmak istiyorum bir bir, ipek böceğinin tiz ayak seslerine eşlik eden şarkılar söylerken , ve feyzalmak istiyorum uçuşundan kelebeğin.

Ayyıldızlı Milli Forma Nasıl Oluştuğunun Hikayesi

iso1000 | 14 December 2007 18:55

Ayyıldızlı Milli Forma Nasıl Oluştu?

NIKE tarafından Milli Takımımız için yapılan Turkuaz renkli formalarla ilgili tartışmalar devam ediyor. Burada olduğu gibi, ”Turkuaz renkli forma Türkiye’yi ne kadar temsil edebilir?”

Fakat turkuaz renkli formlar giyilmeyi beklerken bugün Kazım Kanat’ın Sabah Gazetesi’ndeki yazısını okudum. Kazım Kanat yazısında ilk göğsü ayyıldızlı formanın nasıl oluştuğunun tarihi hikayesini anlatmış ve turkuaz renkli formaların hata olduğunu belirtmiş.
Sadece okuyalım..

ayyıldız
ayyıldız