bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Emeksiz ikramiye’nin tadı, emekli ikramiyesinin emeği.

Siradanbiri | 21 April 2008 15:32

Bir yanda, televizyonlarda hemen hemen her gün para dağıtan yarışmalar, bir yanda yıllarca emek verip üç kuruşa emekli olan insanlar. Birbirinden ne kadar uzak gibi görünse de, göründüğü gibi değildir her şey. Tek bir yarışmada binlerce yeni paraya bir anda sahip olma kolaylığı!!! getiren sistem, yıllar boyunca emeğini çalıştığı işe vakfeden insanlara o kadar anlayışlı davranmaz. Bir parmak bal çalınan ağızlar, bu yarışmalar ve daha pek çok enstrüman, zaten yoksulluğun pençesine bırakılmış topluma bir ur gibi yerleşir, hazırcılık denen kötülüğün yeşermesi için var gücüyle katkısını yapar. İnsan güdüsünün kolaya zayıflığını besleyen bu ruh durumu bir yana, çalışanın haklarından yapılan kısıtlamalar, hak arama çabalarına getirilen baskılar, kayırmacı iş bulma sistemi gibi gerçeklerde yeni sistemi pek güzel beslerler.

Şans mı ? Şanssızlık mı?

sbaskentli | 21 April 2008 13:22

Uzun bir aradan sonra dün hatunumunda şehir dışında olmasının yarattığı psikolojik bozuklukla dün akşam az bir miktar tv seyrettim.

Acun Ilıca nın varmısın yokmusun isminde ki programına denk geldim.

Kızcağızın bütün eş dost ve akrabasını toplamışlar. Hep birlikte terliyorlar. Kutuydu maviydi kırmızıydı derken baya bir debelendiler.

Arada bir banka arıyor kızın aklını çelmye çalışıyor. Velhasılk en sonunda izleyenlerinde malumu olduğu üzere kız daha fazlasına cesaret edemeyip 70.000 ytl ye razı oldu.

Anca sanırım programın formatı gereği Acun bey kutu açtırmaya devam etti.

Başka Bir İstanbul Sabahı

pilli pati | 21 April 2008 08:46

off
off


Başka bir İstanbul sabahı, aklımda şu şarkı vardı. Kirliydim. İçim dışım hem de… Acayip kirli! Herşey çok çabuk kirleniyordu. Kirlenmek sadece çocukken güzeldi.

Sabahın ilk ışıklarında İstanbul’un üstündeki yaraların kabukları yavaş yavaş kalkıyor, gri bulutların altından henüz iyileşmeye yüz tutmuş ama daha bir hayli zaman isteyen yaralar gibi duran o yer yer pembelikler, güneş ışıklarının bulutlara yansımasıyla muhteşem bir görüntü oluşturuyorlardı.

Bir Kaşınma Analizi

pilli pati | 21 April 2008 08:46

kaşıntı
kaşıntı


Ne oluyor da kaşınma ihtiyacı hissediyoruz?

Bu soruya yanıt vermek için bile kafanızı kaşımanız gerekmiş olabilir. Tuhaf değil mi? Zira ben de kaşıdım ve bu konuyu araştırmaya koyuldum. Bulduğum bilgileri de paylaşmadan edemedim.

Normal bir kaşınma hissi için, beynimiz deri altındaki sinir hücrelerine vakti geldiğinde kaşınma eyleminin sinyalini iletiyor. Sinir hücreleri harekete geçiyor ve kaşınmamız gerektiğini anlıyoruz. Çünkü derimizin yenilenmeye ihtiyacı var. Ölü hücrelerin, birçok başka yolla vücuttan atılması gibi bu yolla da atılarak yenilenmesi gerekiyor. Bunu da kaşınırken, havlu ile kurulanırken, giyinirken ya da soyunurken bir anlamda sağlıyoruz. Bir an aklıma eski zamanlarda zırhlarla savaşmak durumunda olan şövalyeler geliyor. Onlar için ne de büyük bir sorun olmuştur bu konu, düşünsenize!