bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

biraz da eskilerden…

pilibitenbebek | 16 May 2008 17:10

3haziran2oo6…
taksim yepyeni bir büyüye daha imza attı..merak ediyorum daha nelere tanık olacak acaba istiklal?
2de buluşacaktık.. trafik vardı geç kaldım.. mesaj attım sana 10-15 dakika geç kalacağım ben dedim.. o sıcakta beklememek için girdin burger king’e 2 kola içtin..tam 2 yi 10 geçe girdim burger’ın kapısından.. işte beni gördün o anda ve dedin çok fıstık olmuşsun sen ya.. işte o an başladı büyü.. konuştukça konuştuk..üniversiteden, eskişehir’den, dumandan, taksimden…her konudan konuştuk belki de.. düşündük buradan çıkıp ne yapsak diye.. ben buraları bilmiyorum eskişehirliyim ben dedin 18sene boyunca istanbul da yaşamana rağmen… elini cebine soktun ve bekledin koluna gireyim diye.. işte başladık istiklalde yürümeye.. özlemişim ya dedin..biliyordum o özlemin içinde ben de vardım.. benimle böyle büyülü bir gün yaşamayı istiyordun.. bilmiyordun ki o büyü beni sana aşık edecekti.. saat tam 3e kadar yürüdük istiklal’de..

karanlıkta kaybolmak

pilibitenbebek | 16 May 2008 16:20

karanlıkta kaybolmuşum haberim yok.
aklımdan geçenleri bilen yok.
unutmaya hevesim çok da, gitmeye kalksam gidecek yerim yok.
gözlerimi açtığımda karşıma çıkan hiç yok.
gel yanıma otur diyecek olsam, yanımda yer yok.
zaman çok, beklemekten başka bir şey yaptığımız yok.
kendi kendimi azat etmeye cesaretim var da umudum yok.
bir bok bildiğim de yok ama başımdaki belalar niye bu kadar çok?
gözlerimi açsam?
meğer çoktan açmışım, hatta karanlığa da alıştırmışım.
bunca zamandır haberim yok.

Lazerin Keşfi

| 16 May 2008 14:51

http://forumistannet.bloggum.com/yazi/lazerin-kesfi.html

BİR ÇUKUR VE BİR UÇKURUN HİKAYESİ

emotionnnnn | 16 May 2008 14:25

Bendeki anılarını arşivleyen, sendeki duyguları perçinleyen bir çukurum ben sadece senin için.
İçine girdiğinde zevk veren, sıcak, samimi, bildiğin, tanıdığın bir çukur.
Girerken yaşadığı heyecanı, çıkarken elveda ya teslim eden senle, girerken aldığı hazzı, çıkarken hüzünle dolduran bir çukurun ilişkisi bizimkisi.
Sana gözyaşlarını temsil eden ıslaklığıyla veda eden bir çukur. Kurumasıyla da veda vaktinin geldiğini anlayan ve bunu gerçeklik sanan, bir garip çukur.
Kazdığın, ardından sızdığın ama kalıcı olmaktan korktuğun, senden sonra doldurulamayan karanlık bir çukur.
Boşluğunu hasretle doldurmuş ve buna hayretle alışmış bir çukur ve bir sıradan uçkur hikâyesi bizimkisi…

yıllar,yollar,zorlar bitiremez bu aşkı.Ben istemedikçe…

emotionnnnn | 16 May 2008 14:05

Dün gece uzun zaman sonra ilk kez gördüm Sen’i. Ve ne kadar uzun olduğunu daha iyi anladım, verdiğimiz aranın. Meğer ne uzun zaman ama ne kısa bir mesafeymiş aramıza giren. Bir adım ötendeymişim meğer. Bir adım ötemdeymişsin Sen de. Hiç ilerleyememişim beni son bıraktığın yerden ve kalakaldığım o halden.
Yine sana dokunmak istedim konuşurken. Gözlerinin içine bakmak istedim ve belki de Sen’in de içini benimki gibi yakmak… Dinlemek istedim bensizken yaptığın, yaşadığın her küçük ayrıntıyı. Anlatmak da istedim sensizliğimde Sen’i arayarak yaşadığım tüm yanılgıları, yalan aşklarımı, benim bile inandığım o sahte duygularımı ve bunu her fark ettiğimdeki kaygılarımı.

son kuşlar ayağına takar: hal hal

kahkar | 16 May 2008 13:39

Gökyüzünde uçup duran, özgürlüğüne düşkün kuşları hepimiz biliriz. Hatta kollarımızı açıp onları taklit ettiğimiz bile olur. Dahası, onlara öykünerek uçaklar filan yapmaya koyuluruz. Bir de, utanıp sıkılmadan onlara masallarımızda bile yer veririz: anka kuşu, kelaynak, mavi kuş vs. Peki ama, onları yakından tanımak için bugün ne yapılabilir? İşte, bunun cevabını kısaca bir kelime veriyor: halkalama.


Kuşlara meraklı olan kimseler, çatılarında veya balkonlarında bulundurdukları kafeslerle veya küçük kümeslerle birlikte kuşları rahat ettirmek için çalışmalara koyulurlar. İşte, misafirleri için gerekli yemleri de hazır ettiler mi, bir tek kuş sütünün eksik olduğu ziyafet sofrası da tamamlanmış olur. Bunun kuş sağlığı için basit yöntemlerden biri olduğu söylenebilir. (Demek ki, kuşlar bulduğu değil, umduğu yemeği yerlermiş.) Tabi, akla gelebilecek en temel sorun kuşların bizleri bırakıp gitmesidir. İşte bu probleme engel olmak için, kuşların ayaklarına ip bağlanır. Hatta bunu bir arkadaşımdan görmüştüm ilk. Kuşların ayakkabıları olmadığı için bunu yapmak zorunda kaldığını anlatıp durmuştu. Kendisi karıncayı bile incitmeyen biri olduğu için, bu yaptıklarından büyük üzüntü duyardı. Halkalamaya dönüş yaparsak, bu ip yerine halka kullanıldığını söyleyebiliriz.