bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Büyük Beden, Küçük Ruh..

pillibebekkuyuda | 03 June 2008 01:36

Bölüm I

Hopla dur, zıpla dur..

Ne büyük bir bedeni vardı ; içinde taklalar atar, saklambaç oynar, yemek yer, yine de bir sürü dolduramadığı boşluğu olurdu..

O, yemeyi çok severdi..
Bir gün, dondurmasından, kara bir sinek çıktı..

Sinek, elini beline koyup,

-Daha nereye kadar ? dedi ona..

O,

-Sen kim oluyorsun, ölene kadar, beden benim değil mi, dedi..

Sinek çok sinirlendi.

-Etime dolgunum, görünüşüm pek iyi değil ama senin için fark eder mi?
Beni de ye, dedi ona..

Anlamıyorum

makaleci | 03 June 2008 01:32

Neyi mi?

Ne fark eder… Anlamıyor olduktan sonra cidden ne fark eder?

Çözemediğin şeylerin beni ısrarla çevrelemesi makus bir talih diye mi adlandırılacak bir süre sonra acaba tarafımdan,

yoksa

anlayamamaktan dolayı böyle bir kabullenişi tercih etmeyen bünyem çoktan asi bir duruş sergilemiş olabilecek mi?

Zor…

anlayamamak bile ne kadar zorken,

peki ya sonuç,

bunca zihin bulanıklığının bir bedeli, çözüme erişmenin yorulmuş ama emek vermiş tatlı vehameti var mı üzerimde? Hayır…

NASIL İŞ BATIRILIR

Abi | 03 June 2008 01:22

Sözü uzatmadan heman açıklamalara geçelim, yazının başlığını gören bir türlü iş batıramayıp da nasıl batırırım diye okuyacak sanabilir, onları bekletmeyelim; Buyrun garantili iş batırma teknikleri:
1- Aşık olun : Ne alakası var deme aşık olda gör gününü aşkın gözü kördür lafını sadece çirkinlere aşık olanlar için kullanıldığını sanıyorsan fena halde aldanıyorsun. Zaten aldanıyorsan iş batırma potansiyeli vardır sende kardeş.

2- Yüreğiniz işçiyle birlikte atsın : Ben zengin olunca kimseyi tanımam demeyin yanınınzda çalışanların özel sorunları ile bile ilgilenin. Uğur Mumcu boşuna yazmamış “sesleniş” yazısında “Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık. Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu. Yüreğimiz işçiyle birlikte attı. Yaşamımızın en güzel yıllarını birer taze çiçek gibi verdik topluma.”

PENDİK…

akoni | 03 June 2008 01:17

Değerli gazeteci Çetin Altan Pendik için şöyle diyordu bir yazısında:”Kırk yılda bir Pendik’e kadar gitmek ise, Viyana’ya gidiyormuşçasına bir heyecan yaratırdı evde. Hazırlıklara bir gün öncesinden hazırlanılırdı. Erenköy’den trene binip, pencereden dışarı bakmak…Bayramda alınmış bir ayakkabı kadar tazelik doldururdu içime…”
Kendimi mutlu hissediyorum Pendik gibi bir yerde yaşamış olmaktan. Pendik yemyeşil doğası ve pırıl pırıl deniziyle bir cennetti … Rüya gibi bir olaydı oraya yerleşmek… Ömrümün yarısı orada geçti, inanılır gibi değil. Çok güzel dostluklarım olmuştu …En yakın, değer verdiğim arkadaşlarımı orada tanımıştım… Bitmeyen dostluklarımız hala devam etmekte. Hala görüşüp eski günleri anarız ara sıra…

Şimdi bir başka seviyorum Pendik seni, bir başka bakıyorum sana… Bazen öfkem kızgınlıklarım oluyor… Neden, niçin? Diyorum… Ama sen benim için özlemsin, kızsam da öfkelensem de geliyorum sana. Yaşadığım güzellikleri arıyorum belki… Sen de benim gibi değişmişsin, yıllar seni de yıpratmış. Çökertmiş kirletmiş… Büyümüşsün, trafik sorunun oldu. Denizin dolduruldu. İstemeden uzaklaştırıldın kıyıdan. Oysa ne güzel kokardın, yosun kokun bana huzur verirdi. Evimden seni izlemek ne güzeldi…
Şimdi seni Hafif’tekilerle paylaşmak istiyorum. Onlarda güzelliklerine ortak olsunlar diyorum. Ama benim sende bulduğum tadı bulamayacaklar beklide. Evet ne güzelmiş diyecekler belki sadece.. Her ne kadar İstanbul’u artık sevmiyorum desem de bende yerin özel Pendik. Belki hasretim, belki özlemim olacaksın…

Turkcell CHP’ye belge vermedi

true | 03 June 2008 00:59

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Turkcell_CHPye_belge_vermedi__181869_1&tarih=02.06.2008&Newsid=181869&Categoryid=1

DTP

yildirimyild | 02 June 2008 19:10

http://www.sabah.com.tr/haber,E65239B1507842C1BC7BDAAAF1666DFF.html