Değerli gazeteci Çetin Altan Pendik için şöyle diyordu bir yazısında:”Kırk yılda bir Pendik’e kadar gitmek ise, Viyana’ya gidiyormuşçasına bir heyecan yaratırdı evde. Hazırlıklara bir gün öncesinden hazırlanılırdı. Erenköy’den trene binip, pencereden dışarı bakmak…Bayramda alınmış bir ayakkabı kadar tazelik doldururdu içime…”Kendimi mutlu hissediyorum Pendik gibi bir yerde yaşamış olmaktan. Pendik yemyeşil doğası ve pırıl pırıl deniziyle bir cennetti … Rüya gibi bir olaydı oraya yerleşmek… Ömrümün yarısı orada geçti, inanılır gibi değil. Çok güzel dostluklarım olmuştu …En yakın, değer verdiğim arkadaşlarımı orada tanımıştım… Bitmeyen dostluklarımız hala devam etmekte. Hala görüşüp eski günleri anarız ara sıra…

Şimdi bir başka seviyorum Pendik seni, bir başka bakıyorum sana… Bazen öfkem kızgınlıklarım oluyor… Neden, niçin? Diyorum… Ama sen benim için özlemsin, kızsam da öfkelensem de geliyorum sana. Yaşadığım güzellikleri arıyorum belki… Sen de benim gibi değişmişsin, yıllar seni de yıpratmış. Çökertmiş kirletmiş… Büyümüşsün, trafik sorunun oldu. Denizin dolduruldu. İstemeden uzaklaştırıldın kıyıdan. Oysa ne güzel kokardın, yosun kokun bana huzur verirdi. Evimden seni izlemek ne güzeldi…Şimdi seni Hafif’tekilerle paylaşmak istiyorum. Onlarda güzelliklerine ortak olsunlar diyorum. Ama benim sende bulduğum tadı bulamayacaklar beklide. Evet ne güzelmiş diyecekler belki sadece.. Her ne kadar İstanbul’u artık sevmiyorum desem de bende yerin özel Pendik. Belki hasretim, belki özlemim olacaksın…