bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

kahve hakkında bilinmesi fevkalâde ehemmiyet arzeden hususlar…

kopanisti | 01 July 2008 16:30

O olmadan asla düşünülemeyecek keyifli zamanlarınız vardır. Bir içecekten öte bir tutku olduğu söylenir içenler tarafından. Özel anların en önemli tamamlayıcısı rolünü üstlenir. Kimilerine göre bir vazgeçilmezliktir kendi vazgeçilmezler listelerinde.

Yoğunluk, aroma ve yumuşaklık olmazsa olmaz özelliklerindendir. Peki nedir bunlar, nasıldır, neye benzer, nasıl anlaşılır derseniz şöyle izah edebilmek kabildir.

Yoğunluk, Yudumlandıktan sonra, tadın ağız içerisinde kaldığı süredir. Yoğun kahvenin tadı, daha uzun süre hissedilir.
Aroma, Yudumlandıktan sonra içerdiği tat ve baharların genizde bıraktığı izlenimdir.
Yumuşaklık, tadının içerdiği farklılıkların, birbiriyle olan bütünlüğüdür. Yumuşak tadımlı kahveler, daha az farklı tat içerir.

dünden bugüne izler..

morfik | 01 July 2008 15:53

Nerden başlamalı,nasıl anlatmalı? Bütün samimiyetimi alıp dilim döndüğünce anlatmalı.
Sanal veya gerçek. İnsan her yerde bence aynı. Yok kötü bir giriş oldu. Bir anı ile başlamalı.
Bir doktor arkadaşım bir gün bana geldi. Suratından düşen bin parça. Belli işte her zamanki Mehmet değil. Tanımadığım bir yönünü yeni görüyordum yıllardır dost dediğim arkadaşımın. Eşi ile kavga ettiği anları bilirim. Sinek küçük ama mide bulandırır olaylarladaki tepkilerini de… Bir şey olmuş ama ne? Bir müddet öylece oturdu. Sormaya bile cesaret edemiyordum. Ne olabilirdi bu kadar kötü olan? Üç dört tane felaket senaryom vardı. Hiçbiri değildi başına gelen. Görevde iken beş yaşlarında tecavüze uğramış bir erkek çocuğu getirmişlerdi. Mutlak bir yerlerden duyduğu okuduğu bir olay karşısına gelmişti. Okuduğuna benzemediği apaçık ortadaydı. Olay polise intikal ediyor ve yapan kişi bulunuyor. Yirmi yaşlarında hani delikanlı diyoruz ya öyle biri. Gençliğimizden, geleceğimizden biri! Mehmet bu kişi ile karşılaştığında sinirlerine hakim olamayarak adamın burnunu kırmış. Sonra da benim yanıma gelmiş.

GÖZÜMÜN ÖNÜNDE YAŞANAN AŞK

WATERFAIRY | 01 July 2008 15:45

Ben aşk çocuğuyum babam ve annem aşkı tatmış beni de bu aşkın meyvesi olarak dünyaya getirmiş.
Aşka hasretliğim belki de bu yüzdendir yani ben masumum tüm suç aşıkların.Onların aşklarını izlemekten çok keyif aldım,aşk ne kadar sürer diye yapılan bilimsel çalışmalara kulak asmayın demiyorum fakat her olayda,her insanda farklılık olabileceğine inanıyorum bunun sorumlusu da annemdir.
Babamın olumsuz taraflarında bile sevecek bir nokta bulur hatta bana göre uydurur mesela babam çok dağınıktır annem bu durum için şöyle der “babanın saçtıklarını toplamak ya da kaybettiklerini bulmak bulmaca çözmek tadındadır”Anneciğim o kadar benimsemiş ki babamın eline aldığı her şeyi kaybetmesini lazım olduğunda annem hiç zorlanmadan bulur,getirir.Bunu nasıl beceriyorsun diye sorduğum da ise” O ben,ben de O’yum” demişti.
Nasıl yani?
“Aşk böyledir,sen ona katılırsın o da sana katılır aşk varsa “tek” olunur,parçandır,nereye neyi atacağını iyi bilirsin istediğin an onun gibi düşünür her kaybettiğini bulabilirsin” dedi.
Dedi de bir de ben anlayabilsem bu durumu sorun kalmayacaktı…
Şimdi bende “tek” olmak istiyorum.
Annem gibi çok seveyim,babam gibi de çok sevileyim.

İSTEDİĞİM SADECE AŞK ÇOK ŞEY Mİ İSTEDİM?

WATERFAIRY | 01 July 2008 11:11

Çocuktu bedenimiz,ama yüreklerimiz adam olmuş kocaman bir sevdaya bürünebilmişti,aşk bu işte dedirten bazen çılgın mıydık diye düşündüren anların mimarıydık biz.Bu kadar çok sevilebilir mi bir insan diye kızardım tenhada kendime,yatağımla bedenimi buluşturduğumda saten gibi kayardı ruhumda gün boyu seninle yaşadıklarım,başlardım tek tek mercek altına almaya.Bana şurada güldü(çok yakışıklıydı),şurada profilden baktı(çok etkilendim),burada “saçının tek teli için ölürüm” dedi (ona sarılmayı çok istedim ama utandım yapamadım),bende ona şöyle dedim,böyle dedim diye düşünmekten sabahı zor ederdim seni görmek seninle olmak ve anılarıma yeni sermayeler eklemekti isteğim.
Kaç gece ağladım senin için gözlerimin rengi dönecek sana çirkin görüneceğim diye korkarak hem de, çocukluk işte,bu uyduruğa inandım.
Doğum gününde sana aldığım hediyeyi beğenmedin saklama benden bunu çok iyi anladım ,insan aşkına hediye alırken aklına danışmalı benim gibi hatıra defteri almamalı.Yine tesellim oldun “sen bana en büyük hediyesin” dediğinde yüreğim bir başka bağlandı.
Aşkımız kulak memesi kıvamında sürerken ortada bıraktın yüreğimi,buruk bir hazandayım şimdi.Yapraklarımı savuran savurana…
Senden sonra sevemedim kimseyi seni sevdiğim gibi,kimse de beni sevmedi senin bebeğini sevdiğin gibi…
Denemedim sanma çok denedim yeniden sevmeyi,çok kırıldım,incindim ama vazgeçmedim kendimden.Dene kızım bir gün gerçek aşkı yakalayacaksın dedim kendime.Bazen inanırım bu yalanıma bazen gerçeklerin tokadı iner yüreğime nasıl da sızlatır bir bilsen.
Neler yaşadım nelere ağladım senden sonra belki hala yokluğuna alışamadım.Duygularıma bir ölçek fazladan katılmış kimin hakkı bu bilmem ama kimin duygusundan bir ölçek eksikse hep onları tanıdım haklarını almaya gelmiş gibi kırıp,saçıp üzdüler beni.

İstediğim sadece aşk çok şey mi istedim?