bildirgec.org

umut hakkında tüm yazılar

ben size para vereyim sizse duygularımı

il mare | 31 January 2009 09:21

Aklın esir aldığı bir köle de benim.
Göztepe’de yıllardır ikamet ettiğim halde sizin çok iyi farkına varıp da benim varamadığım portakal ağaçları orada duruyormuş meğersem.Hem de en sevdiğim renk olan turuncu turuncu!

Hep siyahları görmüşüm;masumlukları,temizlikleri,mutluluğu,aşkı,sevgiyi,tüm güzellikleri demirden bir duvar gibi arkasında aç susuz bırakan siyahı görmüşüm.Unutmuşum beyazı,maviyi,turuncuyu,sarıyı.Ancak kış aylarında,televizyonların on saniye yer verdiği kar manzaralarında görür olmuşum beyazı.Sonra yine haber sunan o güzel insanın yüzündeki acımsı ifade,bir kötü haber daha…SİYAH Ardında gülen bir yüz,belli ki iki medyatik insan aşklarını itiraf etmişler yine;onların beyazları işte,tekrar acımsı bir ifade,5 ölü 10 yaralı!!!Bir gülüyor bir ağlıyor spiker,yani siması öle söylüyor.Kendi de farkında değilne yaptığının,içindekileri bilmiyor,ağlamalı mı gülmeli mi,ya da sadece rolünü mü yapmalıen güzel ve en mağdur şekilde?Ona da öğretilmişti.Bir robot gibi,bunu okuyunca tebessümü yerleştir yüzüne,bunda ise kaşlarını öyle bir şekle sok ki yüzündeki acıma duygusu kimsenin gözünden kaçmasın.

Koza

ceyhunak | 28 January 2009 09:55

Kozamı yırtıyorum zorla,
Artık kelebek olmak istiyorum.
Ömrüm kısa olacak biliyorum,
Varsın olsun…
Ama özgürce uçmak istiyorum yine de.
Rengarenk kanatlarım olsun,
Ahenkli kanatlarımla, Umut semalarda.
Her kanat çırpışımda, yaklaşıyorum sana.
Umut semalarda ya,
Maviye bulandım şu anda.
Güneşten kızıl alıp, kuşanıyorum boynuma.
Sonra;
Hafif bir yağmur yağar,
Renklerim ıslanır.
Bir pelerin giyinirim, rengi ebruli..
Zamana inat uçarım, Ulaşırım sana.
Seni görünce konarım omzuna,
Soyunur tüm renklerim sana,
Senin renklerine bulanırım, kanatlarım sende kalır sonra.
Bu denli severken seni,
Ölmek mubah her renk uğruna.

Eş Kenar Muhakeme

Kuruvaze | 23 January 2009 13:44

Ne zamandı hatırlamıyorum, bildiğim tek şey; ölmek için zamansız bir gündü! Bir çok zaman olduğu gibi. (?)————————–Bütünsel bakış açısının, kuşatacağı manzaralar kadar devasayken… ne kadar çömelinse de ayrıntılarına erişilemeyecek kadar soğukken… en yüce fırtınalara rağmen sürüklenemeyecek kadar toprakken… hiç umulmadığı kadar vazgeçilmesine rağmen, hatırdan çıkmayacak kadar dağınıkken…————————-“Hayır! Hayır, sadece bu kadar değil” denileceğinden emindi. Bu yüzden, gömdüğü şehirler dirilemesin diye; ahiret haberini yalanladı gizlice. Yamamaktan aciz olduğu için, gedikleri daha da büyüttü haince. Kimseye sezdirmese de, bedduaların şahlanışını tahkikle dizginledi sessizce.———————————–Kubbe aralandı. Yere doğru sürüklenen boşluğun esintisiydi, saçlarımızı dağıtan. En geniş şapkalarımız bile kelimizi gizleyemezken, sadece kepeklerimizden şikayet ettik. Atamadığımız adımların hesabını; ellerimiz yerine, ayaklarımızdan sorduk! Hayır, biz hiç uslanmadık!———————————————–Tik tak, tik tak, tik tak… sarkaç hiç durmayacakmış gibi bir o yana, bir bu yana. Hiç susmayacak sessizliğin arasındaki sinir bozucu tekrar… tik tak, tik tak, tik tak… saat nihayete çeyrek var. Ve zemberek son sürat varış noktasına savrulurken yolculardan biri seslendi “Çıldırmış olacak ki; yaşanmayan dakikaları da hesaba kattı” diye. Hepimiz gibi o da fikr etmiyordu, israfın hesaptaki negatif etkisini.

********************************************************************************

Üç köşeli odanın etkisinde, okuduğu tablolar sadece uyuklamanın simgesiydi. Islak bakmış olacak ki, duvardaki resimler kurumak için akmaktan kendilerini alamadılar. Duvarları tek tek yokladı, sezgilerine güvendi Bergson gibi. Emindi ki bir gün bir çıkış kapısı muhakkak bulacaktı. Ellerinin bıraktığı izler tekrar edince canını acıtıyordu. Bu yüzden ayaklarına bulaşan görüntülerin ağırlığını kabul etti ve yine bir kenara çöktü. Düşündü uzun uzun içinde bulunduğu odanın bu halini;

İÇ SESLENİŞLERİM

ferplexfol | 22 January 2009 12:01

Yalnızlığı göğüsleyebilirim yalnız olduğum anlarda.
Hasret türküsü söyleyebilirim kalbine, kalbini acıtsın diye hasretim.
Umut tohumu toplayıp yüreklerden,
Aşk meyvalarıyla sarılmış umut ağacı dikebilirim kalbinin en ücra yerlerine.
Sevgi ile işlenmiş hançerlerle kalbine saplanabilirim.
Siyah gökyüzündeki incilerle umuda göz kırpabilirim.
Ufuk çizgisinde umutlarımı çizeceğim ufkun sınırlarına.
İz bırakırsam ufukta,
Fark yaratabilirsem kalbimde ve kalbinde
Beklerim umutlarımla sonsuzlukta.
Eğer sonsuzluk toprağında umut ağacı meyvalarını sunacaksa bana cömertçe.
Gökyüzü güneşle aydınlandığında donmuş kalbimin umutlarını ısıtacağım günışığıyla
Dimdik duracağım yalnızlığın, karanlığın, hasretin, umutsuzluğun karşısında.
Üşüyen bedenimi içimde var olan senle ısıtacağım
Es deli rüzgar toz duman içine kattığın umutlarımı getir bana
Meğer sevgiyi büyüten alışkanlıklarmış.
Dayanılmazlıklara dayandıracağım alışkanlıklarımı
Üzerine düşeni yapacak bu yaşadıklarım.
Eğer bu kalp unutursa iç seslerini, seslenişlerini
Şiir mısrasında, kafiyesinde,ölçüsünde her seslenişinde sessizce sende kalacak hissettiklerin.

Kırık Şans

Kuruvaze | 22 January 2009 10:13

Zamanı susmak gerekiyordu! Lakin hangi zaman olduğu çok açık değildi. Bu gün, yarın, yoksa dün MÜ? (!) aslında açıktı, ve açık olmak zorundaydı. Aksi taktirde ölmek, yoksulluğa doğmakla eş değerdi.Birkaç sallantı, birkaç gerginlik ve zarlar atıldı. Köşelerinden ayakta kalarak bütün düşeşlere ihanet, isyan sergilendi. “Şans” dedi bir kişi, lisanından utanarak. “Şans” dedi ikinci bir kişi, ne söylediğini unutarak.Kimdi, ya da ne idi şansı çekici kılan? Aşırı ısınmışlığı tutmaya yetenekli bir el miydi? Yoksa… Yoksa hiç var olmayan, lakin var olacağına inanılan bir “ŞEY” miydi şans. Kimdi ya da ne idi şansı çekici kılan?Tam karşımda duruyordu. Yansımadan açılan kapıdan geçmem için, bakmam yeterliydi. Görülen o ki; etrafı kaplamış olan karanlıkta, kendine yer bulması oldukça zor olmuştu. Şöyle bir gerindi ve yerine yerleşti. Elleriyle kendisine çeki düzen verdi, tozunu aldı. İşaret parmağını yalayıp havaya kaldırdı. Işık en iyi hangi yönden savruluyorsa, tespit edip yüzünü o yana doğru çevirdi. Ellerini açıp, mırıldanmaya başladı. Dinlemeye yeteneksiz kulaklarım sayesinde, sadece izleyebiliyordum olanları ve olacakları!Dudaklarının hareketi sona erdikten sonra, ellerini indirip, gök yüzüne doğru bakmaya başladı. Simasının memnuniyetinden anlaşılıyordu ki, görmek istediğini görebiliyordu. O gök yüzünü, bense onu izliyordum. Birden susturdu simasını, simasıyla beraber yansımasını.

*************************************

Çatladı tohum, parçalandı toprak. Devinirken kök, ağaç oldu yansıma. Dallarının yarımlık uzantısında, ayna sivriliğinde meyveler verdi, beslendiği ışık yağmurunda. Karanlığın endamında semiren iblise karşı, hüküm verilmiş, kararın parmaklıkları ölçülmüştü. Geçmişe ait simalar yırtılırken, geriye sadece kemiklerden sızan yenilik izi kalmıştı.

ÜMİDİM, GENÇLİKTEDİR.

Asturias | 08 January 2009 13:34

Hep nereye doğru gittiğimiz tartışıldı, her kuşağın bir öncekinden daha korkutucu olduğu söylenip duruldu. Gelecekten şüphe edildi. “Genç” sözcüğü hep birilerini korkuttu. Oysa biz, yapabileceklerimizin (yoksa yapamayacaklarımızın mı demeliyim?) farkındaydık. Endişe bizden yana değil, yaşamdan yana olmalıydı.

“Kuşlar, çiçekler, böcekler” beklendi bizden hep, oysa biz hiç dokunmadık ki onlara… Hep unuttuk, hep unutulduk… Biz en rutubetli köşelerde hep küf tuttuk.. Biz en çok “egsoz” kokusunu sevdik, hiç bilmedik papatyadan fal da bakılabileceğini, biz hep sapan yaptık, hiç öğrenmedik “bülbül”ün “yâr”da olabileceğini ve biz hep en irileriyle paylaştık yattığımız yeri böceklerin, hiç azar yemedik annemizden elimize aldığımız karıncaya şaşkınlıkla bakarken…

2008 biterken. yılın en iyi kitabı?

kahramancayirli | 30 December 2008 10:58

bu yılın da en çok tartışılan edebiyatçısı: orhan pamuk
bu yılın da en çok tartışılan edebiyatçısı: orhan pamuk

Yeni yıla girmemize tam bir hafta kalmışken geçen yılı değerlendirelim isterim. Geçtiğimiz yıl içinde en çok severek okuduğunuz kitap hangisi oldu?

esaslı okurlarının pek beğenmediği siyah süt ile: elif şafak
esaslı okurlarının pek beğenmediği siyah süt ile: elif şafak

Bu yıl en çok satan kitapları biraz sayarsak değerlendirmemiz daha kolay olacak muhtemelen: Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi epeydir beklenen bir romandı ve elbette çok sattı. Murathan Mungan’ın Kadından Kentler’i de uzun haftalar boyunca listelerin üst sıralarında yer aldı.

ŞAFAK “460……………1”

ferplexfol | 24 December 2008 15:05

Şafak sayılır mı,biter mi?
Sayıları severim aslında.
Sayacağım hiç aklıma gelmezdi.
Geçer mi bu günler sensiz
Sayılı gün geçer derler.
Kim demiş geçmiyor,
Geçen bir gün bir yıla tekabül ediyor benim takvimimde…
Beklemek ne acı umut etmek gelmesi için…
Ya gelmezse…

YILMAZ GÜNEY: “Vatanından Çok Uzakta, Sürgünde Ölen Sinemacı”

| 05 December 2008 11:17

Akdeniz’in şirin bir köyünde (Yenice/Adana) Pütün soyadı ile dünyaya gelen Yılmaz Güney (1937-1984), sefalet içinde büyüdü. Köy hayatından kurtulup üniversitede iktisat fakültesinde okumayı başardı. Genç yaşta devlet yönetimi ile çekişmelere katıldı. Güney, 1958 yılında “Üç Bilinmeyenlerin Eşitsizlik Sistemleri” adlı öyküsü yüzünden komünizm propagandası yapmakla suçlandı ve 1961 yılında yargılanarak, 18 ay hapis ve 6 ay sürgün cezasına çarptırıldı. Bu hüküm ile yönetmen yardımcılığı, senaryo yazarlığı ve başrol oyunculuğuna kadar geldiği sinema kariyeri yarım kaldı.

Yılmaz Güney, yüzden fazla macera filminde oynadı. “Türk Sinemasının Çirkin Kralı” lakabı ile sevildi.
1966 yılında senaryosunu yazıp aynı zamanda oynadığı, Lütfi Akad’ın yönetiminde çekilen “Hudutların Kanunu” adlı filmi, Güney’in sinema kariyerinde dönüm noktası oldu. Film, büyük beğeni topladı.

Zamazing Yeşil Teknoloji Yarışması Sonuçlandı

serversistemci | 26 November 2008 23:42

Zamazing Yeşil Teknoloji Yarışması
Zamazing Yeşil Teknoloji Yarışması

Zamazing’ teki “Yeşil Teknoloji” konulu yarışma sonuçlandı. Log Teknoloji Dergisi, İnnobees ve Balbadem sponsorluğunda devam eden yarışma 23 Kasım pazar günü bitmesi gerekirken güzel bir çekişme ile salı akşamına kadar uzayarak sona erdi.

Yarışmayı Kazananlar;

  1. Milyonlarca İnsan İçin Umut “Solvatten” (Güneş Suyu) – serversistemci (ben)
  2. Güneş enerjisiyle şehri temizleyen bina – konami
  3. Havayla Çalışan Otomobil – mavi182002

Diğer yarışmacı arkadaşların yazılarıda bireysel tutulma sırasıyla aşağıda ;