bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

TOPLUMSAL/SOSYAL GELİŞME

reddear | 23 November 2009 14:58

Toplumsal gelişme, en kısa tanımla, toplumla ilgili gelişmedir. Toplumla ilgili olan nedir? veya toplumla ilgili unsurlar neler olabilir? Diye sorayım ve yanıtını düşüneyim. İnsan toplumla ilgilidir. Toplumu oluşturan asıl veya esas varlık insandır. İnsanın oluşturduğu aile, eğitim, siyaset, ekonomi, devlet gibi kurumlar, hukuk, ahlâk ve töre gibi insan ve toplum yapımı normlar da toplumla ilgili unsurlardır. Buna göre insanî gelişme toplumla ilgilidir ve toplumsal gelişmedir. Ailevî gelişme de toplumla ilgilidir. Siyasî gelişme toplumla ilgilidir. Ekonomik gelişme toplumla ilgilidir. Devletin gelişmesi de toplumla ilgilidir.

Yüz haritaları karışan kadınlar

kahramancayirli | 24 October 2009 13:41

Yüz haritaları karışan kadınlar
Kahraman Çayırlı

seslendirme.org adresinden alınmıştır.
seslendirme.org adresinden alınmıştır.

40lı yaşlarına erişen kadınların yüzlerine bakamaz oldum. Zira aynı korkunç ifade var çoğunda. Kırışık yok, göz altı denen yer kaybolmuş, yüz deseniz gerginlikten kopmak üzere bir deriden müteşekkil. Orta yaşta kadınlarımızın bile yüz haritaları çoktan karıştı. Anlamlı, oynanmamış bir yüze rastlamak için epey uğraşmamız gerekecek belli ki bundan böyle.

imageshack.us adresinden alınmıştır.
imageshack.us adresinden alınmıştır.

Peki neden? Savaşa mı hazırlanıyor bu kadınlar? Yaşlılık, savaşılması gereken korkunç bir son olarak mı kodlandı zihinlerimizde? Üstelik sonu da yok. Eninde sonunda kırışıklar yerleşmeyecek mi yüzlerimizin muhtelif yerlerine?Aynı kadınlara uzaktan bakarsanız pek sorun yok aslında. “Canım acayip gençleşmişsin” “Her sabah aç karnına iki domates yiyeceksin, bütün gün elimde su şişesi ile geziyorum.” Tamam, biz de yedik zaten. Sahiden korkuyorum bir gün o yüz derileri kopacak, altından yepyeni insanlar çıkacak!Ve yüzlerdeki bu ifadesizlik çoktan bir moda vaziyetine erişmiş durumda, insanlar bu uğurda ev, araba satıyorlar (pardon, kriz mi vardı buralarda). Genç ve güzel görünmeyi öylesine soktuk ki insanların zihnine çeşitli medya araçlarıyla, insanlar yaşlanmaktan, kilolu görünmekten, çirkin görünmekten korkar oldular. Oysa sağlıklı olmak değil mi aslolan? 50 santim beli olan insan beslenme yetersizliğine gark olmaz mı eninde sonunda?İnsan kırışıklarıyla, zamanın yüzüne, vücuduna bıraktığı izlerle güzeldir. Kat edilen yolların, varılan noktaların emareleridir, yüzdeki her çizgi, germeye çalıştığımız her kırışık. İnsan bedeni, anlamlarıyla güzeldir. İstediğiniz kadar gerilsin deriniz, yüzünüzün hiç olmazsa bir yeri muhakkak haber verecek eski günleri. O zaman daha kötü görünmeyecek misiniz? O anlamlı, derin bakan gözler, 20 yaş gerginliğindeki derilerde nasıl da yabancı ve korkak görünüyorlar oysa.Bu ifadesiz, gergin yüzler bir savaş açtıysa yaşlı görünmeye; ben de aksi istikamette bir savaş başlatmak isterim. Sağlıklı, anlamlı görünmektir aslolan; kopma gerginliğinde, robot ifadesizliğinde derilerle gezmek değil. Şık caddelerde korkar oldum kadınların yüzlerine bakmaktan. İfadesizleşmiş, anlamsızlaşmış deri yığınları sardı, sarıyor her yanı…

İnsan niye evlenir

kahramancayirli | 13 October 2009 09:46

Üniversite birinci sınıftayım. Sosyal psikoloji dersi. Hocanın sorusu: İnsan niye evlenir? Ben “yalnızlıktan evlenir insan” diye yanıt veriyorum bütün sazanlığımla. Kopuyor sınıf. Sonra muhtelif yanıtlar geliyor değişik gençlerden, onları hatırlamıyorum şimdi.
Aradan geçen zamanla birlikte aynı soruya yanıtım pek değişmedi aslında. Sadece genişledi. Bu mevzuyu tek bir sebebe değil de bir sebepler bileşkesine bağlamak daha mantıklı.
Sosyal etki, statü endişesi gibi kavramlar giriyor devreye. “Herkes belli bir yaşa gelince kendi denginde biriyle evlenir.” “Evlenmeden çocuk sahibi olunmaz”… Aslında saymama bile gerek yok, hepimiz bu bilgilerle büyüdük, zihnimizin bir kenarında aktiflenecekleri saniyeyi bekliyorlar.
Çocuk sevdikleri için evlenenler, hayat yalnız geçmez diye evlenenler, yaşlanınca bana kim bakacak diye evlenenler. Anne-baba baskısından kurtulmak için…
Bir insan bir ömür boyunca aynı insanı sevebilir, kabul ediyorum ama aynı insana aşık kalamaz bence. Malum ömrü var. Bitiyor. Eninde sonunda. Başka bir boyuta geçiyor aradaki bağ.
İnsan niye evlenir peki? Yüz puanlık uzman sorusu.

Bayan ile yüzleşme

makaleci | 29 August 2009 12:55

Bayan! Bakar mısınız? Anahtarınızı düşürdünüz.

AAAAAAAAA! Yeter dedim artık ya! Nedir bu bayan kelimesi, odaksız, estetiksiz, anlamsız, uygun kullanımda olmayan ve daha kötüsü ezilmişliğin icadı bu kelimeyi daha sık duyar olmak canımı iyiden iyiye sıktı.

Bu varolmanın dayanılmaz hafifliği ca’ nım sitemizde (!) de bunun kavgasını yaptım, diye düşündüm…. Ve bakalım internet dünyası bu konuda neler düşünmekteymiş dedim. Sonuçlar nedense beni hiiiç şaşırtmadı. Buyrun;

yüzeysellik sorunu

admin | 07 July 2009 09:39

Dikmek amacıyla bir fidan alın. Gelişigüzel bir şekilde toprağın üstüne bırakın. Üstüne de bikaç avuç toprak atın.
Çimlenmek ve yaşamak şöyle dursun, fidan elbette kuruyup gidecektir. Oysa, belli bir derinlikte toprağın kazılıp, fidanın özenle yerleştirilmesi, toprakla örtülmesi gerekiyordu.
Derinlik şart!

Eğer yüzeysellik, sığlık yeterli olsaydı okulda okuma yazmayı ve dört işlemi öğrendikten sonra eğitim hayatı sona ererdi.
Oysa, her sorunun çözümü, her işin başarılması ayrı bir bilgi derinliği gerektirir.
Derinlik şart!

layıklık !

kaleidoskop | 06 June 2009 10:38

http://haber.gazetevatan.com/haber.vatan?detay=Hayata_dair_26&Newsid=240166&Categoryid=4&wid=5

Camdan kadınlar artık silkinmeli!

kahramancayirli | 25 May 2009 12:54

Camdan kadınlar artık silkinmeli!
Kahraman Çayırlı

Meselenin eğitim ve ekonomik bağımsızlık olduğunu savunuyordum. Değilmiş. Zihniyetimizin topyekûn değişmesi gerekiyor. Kadınlarımız, maaşlarını kocalarının ellerine sayıp, ayın geri kalanında harçlık dileniyorlarsa beylerinden, bağımsızlık nerede kaldı?Şu ana dek kaleme aldığım tüm makalelerde eğitimi çözüm olarak sunuyordum. Oysa “erkeğin aldatmasına alışacaksın” diyen sevgilisine gülümseyerek bakan, en büyük hayalinin evlenmek olduğunu söyleyen üniversiteli kızın sonu ne olur sizce? Şimdinin ataerkil söylemlerine itaat eden genç kızlar, çok değil birkaç sene sonra dayak yiyorlar kocalarından. Üniversite mezunu kocaların eşlerine, ilkokul mezunu ya da hiç okumamış kocalardan daha yüksek oranda şiddet uygulamaları, beni afallatıyor. Öyleyse okullarımızda sürdürülen eğitim-öğretimi, bir de erkek egemen kültürü yeniden üretmesi bağlamında yeniden irdelememiz gerek. Ama esas odaklanmamız gereken, aile. Gizliden gizliye babaları üzerinde otorite kurmaya çalışan, kırılıp bükülüveren anneleri gören, onları kendilerine rol model alan kız çocukları, büyüdüklerinde farklı mı davranacaklar?İlk olarak kadın-erkek hepimizin ciddi bir farkındalığa ihtiyacımız var. Özellikle de kadınlarımızın. İçselleştirdiğimiz bu eşitsizliği, hepimizin değiştirmek istemesi gerek. Hâlihazırdaki erkek-egemen düzeni her an, her dakika yeniden üreten medyanın böyle bir değişim sürecinde etkin rol oynayacağı, açık. Tüm gün kadınlarımızın ne denli mağdur olduklarını gösteren melodramatik yayınların yerini feminist bilinçlenmeye yönelik faydalı programlar almalı.İkincisi, eğitim sistemimizi düşünelim. Soru sormayı, araştırıp düşünmeyi teşvik eden bir eğitim sistemine doğru yol almalıyız. Yoksa kuru matematik-fizikle kimsenin hiçbir konuda bilinçlenemeyeceği gün gibi ortada.Zihinlerimizdeki tek boyutlu, altı boş feminizm tanımları da başlı başına bir yazı konusu. Her ne kadar popüler kültürün bir öznesi olarak görülüp, hep eleştirildiyse de, Duygu Asena’nın her kitabı, her cümlesi okuyanda bu konu üzerine sahici bir aydınlanma sürecini tetikleyebilir.

Bilgili ve bilinçli olmak

aggali | 14 May 2009 13:20

Dikkatli okuyunuz!………

(“Dostlar, Romalılar, vatandaşlar, beni dinleyin… Ben buraya Sezar’ı gömmeye geldim, övmeye değil.

İnsanların yaptıkları fenalıklar arkalarından yaşar, iyilikler ise çoğu zaman kemikleriyle beraber gömülür gider. Hadi Sezar’ınkiler de öyle olsun. Asil Brutus size Sezar’ın haris olduğunu söyledi; eğer böyleyse, bu ağır bir suç. Sezar da bunu pek ağır ödedi.

Şimdi burada Brutus’le diğerlerinin izinleriyle, çünkü Brutus şeref sahibi bir zattır; zaten hepsi, hepsi şerefli kimselerdir, evet müsaadeleriyle burada Sezar’ın cenazesinde söz söylemeye geldim. O benim dostumdu, bana karşı vefalı ve dürüsttü; lakin Brutus haris olduğunu söylüyor ve Brutus şerefli bir zattır.