bildirgec.org

toplum hakkında tüm yazılar

İddaa’lı Top’lum

ayagizer | 09 June 2010 11:22

İddaalı Toplum
İddaalı Toplum

Yazının başlığına bakıp ilk etapta bu ne kardeşim diyebilir birçok kişi. Aslında bu başlığı anlayabilmek için sadece bu yazıyı okumamıza gerek yok. İçinde yaşadığımız topluma baktığımız zaman az çok nerede olduğumuzu, çevremizin ne kadar hızlı değiştiğini ya da ‘hızla döndüğünü’ hemen kavramak mümkün. Çok değil, daha 10 sene önce, yani daha dün gibi değil mi, 2000’lerin başı. Yani ‘Milenyum Çağı’na toplum olarak merhaba dediğimiz, ‘çağın’ bize mutluluk, değişiklik getireceği umuduyla; evet daha dün ‘merhaba’ demiştik. Aslında o günden bu yana toplum olarak çok şeylerin değiştiğini gördük. Neler görmedik ki; bir ‘Keriz’ niyetine yolunan halkın yaşadığı bir ‘Kriz’. 3’lü koalisyondan birden ‘Tek’e düşüp, ‘’durmak yok, yola tam gaz devam’’ denen bir toplum yarattık. Bu da bir umut oldu, ‘milenyum’dan çok şey bekleyen halk için. O kadar çok kaptırdık ki kendimizi siyasete, artık o eski tabirle kahvehanelere giren siyasi muhabbet, evimizin eşiğine atılan ve iş dönüşü koltuğunun altındaki ekmekle eve dönen adamın, alıp da ilk okuduğu iş oldu. Ne komik değil mi, bu satırları yazarken bile siyasetin buradan konuşulması beni bile tedirgin etti. Ama amaç, burada siyaseti konuşmak değil. Zaten haddimize değil, demokrasinin tam olarak uygulandığı(!) bir ülkede kalkıp bunu buralara taşırmak.

FELAKETEN REZALET

il mare | 16 March 2010 11:34

Böyle rezillik olmaz…
Toplum zaten psikopatlaşıyor,normal insan sayısı aklı bozuk ve bozulmaya müsait insan sayısının önünde yüzü kızarık,diz çökmeye hazırlanıyor; ama bir televizyon programında, ağızdan ağıza arsızca dolanan bir sakızın yalandan baloncuğunun içine sığdırıldığı sözde bir 70 milyonu geçtim, en önemlisi,en yakınları tarafından izleniyor olan bir adamın katıldığı bir televizyon programında, bu adamın gördüğü muamele ,çirkinlik, programın kendisinin ve amacının basitliğinin de önüne geçen ya da tamam , belki de tam tamına örtüşen yaklaşım tarzları içler acısı gerçekten… Sonra gel de psikopat olma,cinnet getirme… Bu kadar da cahil olunmaz ki…

Açık havada sosyal psikoloji dersi

admin | 09 February 2010 12:31

Açık havada sosyal psikoloji dersi
Kahraman Çayırlı

Haberler malumunuz. Kadınlar güçbela, arada derede doğurdukları bebeklerini bir şekilde yok etmeye, yok kılmaya çalışıyorlar. Özgeçmişler, hikayeler biraz değişiklik gösterse de öz bu. Erkek egemen haber dilleri, medyalamaları hazırola geçti hemen, etiket hazır: Vicdansız anne(ler). Metinler, yazılar tek taraflı, kadınlar ve bebekleri var ortada, ya babaları? Niye kimse babalardan söz etmiyor.Vicdansız olan anneler değil bir kere. Özellikle aileleri olmak üzere tüm toplum olarak biz (vicdansızız) suçluyuz. Anneyi değil, hepimizi tutuklamalılar. Hepimiz, her birimiz suçluyuz. Açık havada sosyal psikoloji dersi. Toplum, kurallı kollarıyla öyle sıkboğaz ediyor ki bireyi, düşünün bebeğini tuvalette doğurup çöp sepetine atabiliyor, birey. Ailenin, toplumun “sosyal etki”si diye buna denir işte. İşaret parmaklarımız hazır: Anne suçlu, kadın suçlu. Tecavüze uğrayan masum kız çocuğunu hangi mantıkla suçlayabiliyoruz, sizin aklınız alıyor mu? Klişe ama mantığınıza sığıyor mu?Topu birbirimize paslamaktan hiç yorulmuyoruz. O suçlu, bu suçlu herkes bir başkasına atıyor suçu, tamam. Kimsenin olayların derinine bakası yok. Üstünkörü, hadi bir suçlu bulalım hemen, naylon poşeti geçirelim kafasına, tamam artık tanrılara kurban olarak onu sunarız. O üniversite öğrencisinin bebeğini çöpe atmasında senin, benim hepimizin suçu var. Düşünün bu kadar uç bir noktaya varabiliyor sosyal etki dediğimiz olgu. Koca bir topluma karşı kendini savunmaya çalışan birey.

ÖZGÜRLÜK

mavilikler | 15 January 2010 11:16

Farkında mısınız? Yanlış giden birşeyler var sanki. Çok büyük bir ihtimalle farkında değilsiniz. Çünkü farkında olsanız, zaten sürdüremezsiniz daha fazla, bu yanlış gidişi. Durursunuz benim gibi… Böylelikle devam edip etmemek için vereceğiniz karara, yeterli olacak zamanı verirsiniz kendinize… Ve benim gibi görürseniz herşeyi; içerisinden çıkıp gidişin, ona dıştan bakabilirseniz, siz de yürümeye devam etmekte zorlanırsınız benim gibi.

Çünkü dışarıdan bakınca görmemek için, görme işlevine sahip olmaması gerekir gözlerinizin. Çünkü o kadar belirgindir ki herşey! Bir dolu çelişki vardır öncelikle. Haksızlık, insan doğasına aykırılık, insafsızlık vardır.

ruhuma patlayan TOKAT

astral | 15 January 2010 09:07

facebook.com
facebook.com

Sakince oturmuş sıcağımda, kitap okuyordum, altını çize çize… Alacaklıların kapı çalması vardır ya, kapıya birden panik halinde vurulmaya başladı. Korktum. ‘Kim bu geri zekalı insan?’ diye geçirirken aklımdan, buğulu o küçükten göremediğim halde; yine de baktım, ‘Kim acaba?’ diye…

Hemen açtım kapıyı çünkü Elif’ti, balımdı, en yakınımdı. Deli gibi ağlıyordu. Sarı ıslak saçları jölelenmiş gibi ayrık ayrık duruyordu. Sırılsıklamdı. Sırılsıklam ve yıkıktı. Makyajsız yüzüyle dahi, çok çok güzeldi küçük çilli beyaz suratı. Kızarmış gözleriyle bana bakıyordu, boynuma sarıldı. Kapıyı kapatmama dahi izin vermeden sarıldı, boynuma dayadığı kafasından sular damlıyordu. İçerlemiş kadın tüm isyanıyla anlatmaya başladı. İçeri geçtik… Ellerini avuçlarıma aldım, kreşten beri beraber olduğum arkadaşımın hayatı kaymak üzereydi ve yine yanımdaydı, şimdi anlatmaya ihtiyacı vardı. Dinledim, başka ne yapılabilirdi ki…

eski Mısır kadınları

nazokiraze | 30 December 2009 10:51

Eski Mısır’da kadına diğer toplumlara göre daha çok önem verilirdi, zenginlerin hareminin olmasına ragmen, zengin olmayanlar genellikle tek eşliydi.Kaynaklara göre o dönem Mısır kadınları iri gözlü ve Avrupa kadınlarına göre daha dik memeliydi. Ayrıca günümüz makyajına çok yakın olan makyaj stilleri Mısır kadınının olmazsa olmazıydı.Zaten kozmetik kültürü Mısır’dan gelmiştir.

Heykellerden de anlaşıldığı üzere Mısırlı kadınlar süslerine aşırı düşkünlerdi, tırnaklar boyanır, saçlar yağlanır, yüze makyaj yapılırdı.Gözlere sürülen siyah sürmenin dışında kadınların peruk ta kullandıkları bilinir.Takılan mücevherler ise genellikle altın olurdu, ayaklara kadar bilezik takılırdı.

Eski Mısır‘da kadınların kullandıgı peruklar papirus lifinden yapılır , peruk takılmadan önce başa sıcakta eriyip hoş koku salsın diye bir macun sürülürdü.

PERDELEMEK

admin | 06 December 2009 16:05

Son zamanlarda fazlaca basketbol seyretmiş olmalıyım ki; oradaki “perdelemek” ifadesi aklımdan gitmiyor nedense.

Ama basketteki gibi de düşünemiyorum perdelemeyi, kelime anlamını ve toplumsal kulanımını da düşünüyorum.

Basketbolda perdeleme; kendi oyuncunu tutan rakip oyuncuyu engelleyerek, kendi arkadaşına rahat basket atma imkanı verme amacını güder.

Şimdi gelelim perde ve perdelemenin toplumsal ve siyasal yanına… Efendim malumunuz olduğu üzere perde, evlerimizde yaptığımız şeylerin komşularca ve gereksiz kişilerce izlenmesini engellemek amacı ile düşünülmüş, bu şekilde konumlandırılmış ve bulunduğu zamandan bu yana bu amaçla kullanılmıştır. Meraklı gözlerden uzak kalmak amacıyla bulunmuştur özetle.

Toplumbilim, kimin için? Giriş – Toplum?

binyatisa | 25 November 2009 12:58

Bu yazı biraz iç dökme gibi olacak. Burada genelde rastlanılabilecek, hazmedilmemiş ham bilgilerden ve alıntılardan oluşan “şu böyle demiş, bu böyle buyurmuş, o da şu şekilde cevap vermiş” şeklinde derlenmiş bir yazı okumayacaksınız. Bu yüzden belki de bu yazı size bir şey katmayacak, böyle bir iddiası yok, hoş bu da konuya nereden baktığınıza göre değişir. Burada yalnızca bu konuya ilgi duyan ve bu konu üzerine biraz kafa yormuş bir insanın kafa karışıklığını, bir düşünceler dizisi belki bilgi/düşünce yığını ya da çöplüğü ile karşılaşacaksınız.

Plan şöyle olacak; ilk bölümde toplum ne zaman oluştu, toplumbilimnasıl kendisine yer buldu ve ilgi odağı oldu ondan bahsedeceğim, ikinci bölümde de toplumbilimin kullanılış şekillerinden, üçüncü bölümün de aslında toplumbilimin nasıl ve kimin için var olması gerektiğinden bahsedeceğim. Ya da bahsetmeye çalışacağım.