Böyle rezillik olmaz…Toplum zaten psikopatlaşıyor,normal insan sayısı aklı bozuk ve bozulmaya müsait insan sayısının önünde yüzü kızarık,diz çökmeye hazırlanıyor; ama bir televizyon programında, ağızdan ağıza arsızca dolanan bir sakızın yalandan baloncuğunun içine sığdırıldığı sözde bir 70 milyonu geçtim, en önemlisi,en yakınları tarafından izleniyor olan bir adamın katıldığı bir televizyon programında, bu adamın gördüğü muamele ,çirkinlik, programın kendisinin ve amacının basitliğinin de önüne geçen ya da tamam , belki de tam tamına örtüşen yaklaşım tarzları içler acısı gerçekten… Sonra gel de psikopat olma,cinnet getirme… Bu kadar da cahil olunmaz ki…Sen bir adamı televizyona çıkarmışsın, üstelik bir evlilik programına.Herkese kapılarını açmışsın, işçiye de mühendise de …Eğer sen giriş kapını her kesimin girebileceği kadar geniş tutuyorsan, kapının diğer,buyur ettiğin tarafında, o her kesimin alışık olduğu,beklentisi içerisinde olduğu,onların yaşam tarzlarıyla örtüşecek davranış ve fikirlerin var olduğunun da garantisini vermek zorundasın. Sen bu kadar geniş kesimi programına buyur ediyorsan, o kadar da geniş bir psikolojik anlayışa sahip olmak zorundasın…Duyarlı olmak, leb demeden leblebiyi anlamak, karşındaki insanın yaşam tarzı ve kişiliği hakkında hatırı sayılır derecede aşağı yukarı doğru bir kanıya varmak ve ona göre davranmak zorundasın…Çıktıysan oraya,zorundasın. Hadi seni çıkardılar oraya,sen kazanıyorsun ama onlar senden daha çok kazanıyor,hadi onların gözleri daha kör; ama senin tek gözün hep açık olmak zorunda,sen,ekran önünde biri olarak çok daha duyarlı olmak zorundasın,beynin varsa bu zorunluluğun neye, nasıl, ne şekilde hizmet ettiğini de anlarsın…Öyle yönetirsin eteğine topladığın,alkış tutan güruhunu da…Bir adam gelmiş,bir bayan için…Boyu uzun,fiziği düzgün,saçları kır…Böyle yazınca hollywood’dan bisürü sexi aktör gelir değil mi insanın gözünün önüne…Oradaki adamın yüzü koyu,kaşları koyu,dağınık biraz,bakışları da çok anlamlı değil öyle…Hani bakınca daha az bi ihtimal verirsin hollywood’dan olduğuna.Neyse,geçelim..Konuşması ise bir İstanbul beyefendisi gibi değil,ama taşrada doğup büyümüş gibi de değil,ortalarda biryerde,ama düzgün denilebilir. Ben bunları bu şekilde,derdimi anlatmak uğruna sıralamaktan bile rahatsız olurken , hayatında ilk defa kameraların ve ışıkların önüne çıkan ,zaten gergin olduğunu çok da zor tahmin edilmeyesi olan bu aynı zamanda gayet düzgün giyimli adamın karşısında, yüzleri boyalı,bacak bacak üstünde taliplerini bekleyen bir kalabalık, elden ele dolaştırdıkları mikrofona teker teker tükürerek, bu adamın, paravanın diğer tarafında oturan saçı başı yapılı,yüzü boyalı,mini etekli, modern(!) görünümlü ve adamınkine yakın şiveya sahip kadın için hiç de uygun olmayacağını dillerine getiriyorlar. Ya çok komik… Program zaten komik, ama şahit olduğum yaklaşım tarzı hakkaten trajikomik!Böyle programlar zaten almış başını gidiyor ama bari hem kendinizi hem seyircilerinizi eğitin ya…İnsan ağırlıyorsunuz orda.Adam ,kendince evlenmek için,yani en erkek sıfatını takındığı bir durumda,üstüne bir de cesaretini toplayıp çekingence gelmiş ,o sandalyeye oturmuş,elinde de bir gül,kimbilir ne umutlarla aldı onu.Yakınlarına da haber vermiştir elbet izleyin beni diye.Karşılaştığı muamele ise, yanındaki kadının ona göre fazla modern olduğunu dile getiren ukalaca çatılmış kaşların altındaki böyle bi bilmiş gözler. Sizin demek istediğinizi anlıyoruz,neye değinmeye çalıştığınızı;ama böyle olmaz. Belli ki, paravanın ordaki kadının beklentilerinin farklı yönde olduğunu şey etmişsiniz orda olduğunuz süre içinde,ya da tamam, kadın süper sosyetik olsun, olmaz bu ikisi diyorsunuz,eyvallah. Ama bunu, kadını zaten televizyondan görüp kendine yakıştırmış olan adama,” bilmem ne hanım sizin yanınızda modern kalıyor” şeklinde derseniz, ve de adamın doğal olarak “beni tanımadan böyle bir yargıya nasıl vardınız” sorusuna da “dış görünüşe göre konuşuyoruz biz burada,gördüğümüzü söylüyoruz,GÖREVİMİZ BU” şeklinde de cevap verirseniz, öyle olmaz işte. Orada, tanıdıkları tarafından ekrandan izlendiğinin farkında olan,elindeki gülle oturan adamın kapıldığı hissiyatları merak etmiyorum,çünkü gerçekten biliyorum.Kendini nasıl zor tutup ,boyalı kafalara nasıl dalmak isteyip de dalamadığını,estafurullah estafurullah ikilemesini ağzından eksik etmeyişinin arkasındaki kaynamaya başlayan kanını hissettim sanki ben oturduğum yerden…Ama gerçekten helal olsun,her ne kadar üstüne bir de agresif olmakla suçlansa da bu adam,bence kesinlike bozmadı istifini,hiçbir saygısızlık etmedi karşısındakilere. “ Ben de gayet modern yaşayan bir insanım, bir işyeri yöneticisiyim ben…” şeklindeki savunmalara da girişmek zorunda kaldı maalesef. Topal Zuhal girdi orda hemen devreye sonra, “yönetici miydin sen,teknisyen mi “ dedi(olaya bakkk!),adam da “hem teknisyen hem de yönetici” dedi…Koskoca adamın girdiği muhabbetlere bak…Ona da oh olsun,programın kalitesini de yaşayarak öğrenmiş oldu… Henüz paravanın ardındaki kadının tek kelime konuşmayıp onun yerine hala birsürü insanın içinde bulunduğu dialoglar karşısında artık iyice gerilip sıkılmış olan adam, yeni gelen bir yorumun gelmesine izin vermeyerek bu muhabbetlerden sıkıldığını ve artık bilmem ne hanımın konuşmasını istediğini dile getirdi..En doğal hakkı..Getirmez olaydı…Kaşları kalkık topal Zuhal bunun üzerine,programın KENDİSİNE AİT olduğunu,işleyişe adamın karar veremeyeceğini söyledi,yani tersledi…Birsürü lak lak eden kadın, karşıda tek bir adam…Ya ne yazık ya… Adam da işte,oraya bu tür muhabbetler için değil,asıl amacı olan bilmem ne hanımı görmek için geldiğini söylemek isteyerek kendini savunmaya geçecek gibi olduğunda topal Zuhal sözümü kesmeyiniz lütfennn diyerekten araya girdi,adamı sus pus etti,programın tarzının da bu olduğunu ve oradakilerin yorumlarına ihtiyaç olduğunu falan zırvaladı ve istiyorsa adamın çekip gidebileceğini de! Sonra bilmem ne hanıma sordu, “bu şartlar altında paravanı halaaa açtırmak istiyor musun bayan bilmem ne..??” Kadın Allahtan acık insaflı çıktı da açtırdı saolsun,adam, kadına bağlanmış umutlarını tazeleyip yaşanan gerginliği bir kenara bırakmaya dünden razıydı belli, mahcup mahcup “kusura bakmayın,böyle bi sıkıntı oldu ama” diyerekten elindeki tek gülü verdi,oturdu yerine sonra… Gözlerinde, kadının,hakkında yapılan tüm yorumlardan etkilendiğinden emin olan ama sadece hepsinin yanlışlığını kanıtlamak için küçük bir şans istiyormuşcasına bir bakış vardı, ama işte,kadının yanıtı HAYIR dı… Adam acelece uğurlanarak ve efendice teşekür ederek yolunu,kadın da yeni yeni cici cici taliplerini beklemek üzere yerini aldı…Yani bu tabiî ki sadece, bir örnek …Kimbilir günde kaç kez aynı muhabbetler dönüyordur,aynı rencidelere kaç insan maruz kalıyordur…Ama bu tarz muamelelere izin vermek,bu ülke insanları için fazla lüx değil mi??? Ortalıkta bu kadar geçim derdi, yorganları aşan ayaklar,birbirini bir türlü tutmayan hesaplar,kafaların üstünde sıkça çakan bol rakamlı baloncuklar ve daha neler neler,sosyal kaygılar,dışlanmayla beraber yabancılaşmalar,her zaman her yerde yüzlere vurulan,evet,artık çekinmeden tokat gibi suratlara çarpılan bu ayrımlaştırmalar vesaireler kol gezerken,bunlardan biri bile bir insanın psikolojisini bozmaya müsaitken; geçmişinin,yaşam koşullarının,nasıl bir psikolojiye sahip olduğunun bilinmediği,kimbilir belki de geçirdiği zor süreçlerden sonra psikolojik tedavisi yeni bitmiş ,hayatta ilk defa görülen bir adamın, bir televizyon ekranında aşağılayıcı bir muamele görmesi, bu tarz yaklaşımların sakıncasız bir şekilde devam etmesi onu komplekslileştirmez mi,belki zaten öyle ise psikopatlaştırmaz mı, sinirini başkalarından almasına zemin hazırlamaz mı??? Belki çocuğu vardı o adamın,bilmiyorum,ama eğer izlemişse, en başta tazecik bir çocuk,babasının bilmem kaç tane kadın karşısında gördüğü muameleden fazlasıyla etkilenmez mi,sağlıksızlaş mı??? Ya bunun sonu var mı?Bu tarz programlara yapılan eleştirilerden farklı bir şey yazmadım ben belki,yeni bir şey söylemedim,hatta bayacak derecede aynı şeyleri tekrarlamış olabilirim ama bugün adeta yaşayarak,empatinin doruklarına ulaşarak izlediğim sahne beni gerçekten kötü yaptı, hiçbirşey gözümde bu kadar aleni olmamıştı.Hiçbir cinayetin nedeni,getirilen cinnetlerin,türlerce sapkınlığın,sapıklığın,başıbozukluğun kaynağına hiç bu kadar yakın hissetmemiştim kendimi sanki.Milyonlarca kişinin önünde aşağılanmanın sakıncalı görülmediği bir durumun yerleşmiş sıradanlığının, günlük hayatlara yansıdığında ne derece yıkıcı bir etkiye sahip olabileceğine dair kafamı hiç bu kadar yormamıştım herhalde…Esas şimdi anlam veriyor gibiyim,her gün yeniden bilenen bıçakların ne derece dayanmış olduklarını toplumların kemiklerine…