Son zamanlarda fazlaca basketbol seyretmiş olmalıyım ki; oradaki “perdelemek” ifadesi aklımdan gitmiyor nedense.Ama basketteki gibi de düşünemiyorum perdelemeyi, kelime anlamını ve toplumsal kulanımını da düşünüyorum.Basketbolda perdeleme; kendi oyuncunu tutan rakip oyuncuyu engelleyerek, kendi arkadaşına rahat basket atma imkanı verme amacını güder.Şimdi gelelim perde ve perdelemenin toplumsal ve siyasal yanına… Efendim malumunuz olduğu üzere perde, evlerimizde yaptığımız şeylerin komşularca ve gereksiz kişilerce izlenmesini engellemek amacı ile düşünülmüş, bu şekilde konumlandırılmış ve bulunduğu zamandan bu yana bu amaçla kullanılmıştır. Meraklı gözlerden uzak kalmak amacıyla bulunmuştur özetle.Gelelim siyasal boyutuna; asıl işleri karıştıran da bu boyutu zaten dediğinizi duyar gibiyim. Demediniz mi, korkmayın efendim korkmayın, fikri suç kalkalı çok oldu. Hem deseniz de benden sır çıkmaz. Zira yıllar önce megafonumu bir yerlerde unuttum. Bir bulsam ne sırlar diyeceğim ama, bulamıyorum ki.Lafı dolandırmayalım efendim “toplumsal perdeleme” bazı önemli kurumların görevlerini yapmasını engellemek amacı ile onlara yerli yersiz suç isnat etmekle ortaya çıkar. Onları yıpratarak görevlerini yerine getirmesine engel olunup; rahatça meydanda at koşturmaktır kastım. Burada herhangi bir kurumdan söz etmiyorum, genel anlamı kastediyorum (Yazar da hafiften çekinmekte hatta bir arkadaşının adını arka arkaya söylemektedir ara sıra, arkadaşın adını ilerde zikrederim efendim.)Toplum yapısının ve de kurumların kullanılabileceğinin en temel göstergesi, onların saygınlığını alaşağı etmektir. Ancak bu şekilde o kurumların ve kişilerin üzerinde baskı kurulabilir. Belki şimdi deminden beri neler saçmaladığımı, arkadaşımını ismini (ki kendisinin ismi Yusuf) arka arkaya zikredişimin nedenini anladınız sanırım.Neyse efendim sözü fazla uzatmayalım da perdecilerimizin keyfini kaçırmayalım. Hayırlı perdelemeler…..