İddaalı Toplum
İddaalı Toplum

Yazının başlığına bakıp ilk etapta bu ne kardeşim diyebilir birçok kişi. Aslında bu başlığı anlayabilmek için sadece bu yazıyı okumamıza gerek yok. İçinde yaşadığımız topluma baktığımız zaman az çok nerede olduğumuzu, çevremizin ne kadar hızlı değiştiğini ya da ‘hızla döndüğünü’ hemen kavramak mümkün. Çok değil, daha 10 sene önce, yani daha dün gibi değil mi, 2000’lerin başı. Yani ‘Milenyum Çağı’na toplum olarak merhaba dediğimiz, ‘çağın’ bize mutluluk, değişiklik getireceği umuduyla; evet daha dün ‘merhaba’ demiştik. Aslında o günden bu yana toplum olarak çok şeylerin değiştiğini gördük. Neler görmedik ki; bir ‘Keriz’ niyetine yolunan halkın yaşadığı bir ‘Kriz’. 3’lü koalisyondan birden ‘Tek’e düşüp, ‘’durmak yok, yola tam gaz devam’’ denen bir toplum yarattık. Bu da bir umut oldu, ‘milenyum’dan çok şey bekleyen halk için. O kadar çok kaptırdık ki kendimizi siyasete, artık o eski tabirle kahvehanelere giren siyasi muhabbet, evimizin eşiğine atılan ve iş dönüşü koltuğunun altındaki ekmekle eve dönen adamın, alıp da ilk okuduğu iş oldu. Ne komik değil mi, bu satırları yazarken bile siyasetin buradan konuşulması beni bile tedirgin etti. Ama amaç, burada siyaseti konuşmak değil. Zaten haddimize değil, demokrasinin tam olarak uygulandığı(!) bir ülkede kalkıp bunu buralara taşırmak.Amaç ne peki, siyasetle, ekonomi ile uluslararası ilişkilerle, aile yaşamıyla ilgisi olmayan ya da buna karışmaması gereken toplum bireylerinin asli görevi ne olmalı? Herkes haddini bilerek ‘otur oturduğun yerde’ denilen bir pozisyonda mı olacak; yoksa ‘yeter artık söz milletin’ (!) deyip de, milletin itmesiyle koltuğa gelenlerin, koltuk sevdasına kapılıp milleti itilmekten kurtaramayanların, yeri geldiğinde ‘halkım’, yeri geldiğinde ise ‘Ananı al da git’ diyenlerin sırtını mı sıvazlayacak bu toplum. Aslında onu bile yapamıyor artık.

İddaalı Toplum
İddaalı Toplum

Nereden nereye… Asıl 2000’lerden başlayıp sizlere, normal bildiğimiz ayakla, elle oynanan bir ‘top’ ile ‘Top’lum arasındaki yaklaşımın perdesini aralayacaktık. Ve bu perde arkasında değil de aslında tam da önünde oynanan bir oyundan bahsedecektik. Evet, insanlar artık bu yukarda saydığımız etkenlerden dolayı son 10 yıldır hadi özellikle son 5 yıl olsun, büyük bir uğraş içersine girdi. Uğraş derken sakın yanlış anlamayın. Bu bir alın teri ile çalışılıp, alın teri para kazanma gibi bir iş değil. Daha doğrusu iş gibi görünmekten ziyade uğraş halini alan bir pozisyonda bulunuyor. Acele bir yere gitmeniz gerektiğinde bir taksiye binip, yol boyunca şoförün sizinle Almanya 2. Lig takımları arasında oynanan maçlardan bahsetmesi, kahvehanede oturan birçok kişinin İskoçya 2. Lig takımlarını bile bilemesi, mahallenin bakkalı gelen müşterilere aldırmadan ‘hadi Atalanta at şu golü’ demesi, toplumun ‘top’ ile ilişkisinin ne kadar fazla olduğunun açık bir kanıtı. Eskiden her işte, her alanda ‘iddialı’ olan toplumumuz, bu konuda artık her şeyden daha ‘iddaa’lı bir konuma geldi.

İddaalı Toplum
İddaalı Toplum

Az önce anlattıklarım belki, toplumu buna sevk etti. Bir toplum, siyasetten, ekonomiden, sosyalleşmeden uzak tutulduğu zaman ya da geri bırakıldığı zaman ki, buna çoğu yerde yozlaşma, geri kalma gibi tabirler de eklenir, muhakkak kendisine yararının olduğunu düşündüğü ancak; yarardan çok zarar göreceği bir dala tutunur. Gerçi ‘iddaa’ olayında birçok dal vardır; hani bilirsiniz, futbol, basketbol, voleybol dalları v.s… Son yıllarda toplum içinde hızla yayılan bu oyunlar toplumu çok farklı bir yere götürebilir. Yasal denilen ve devlet eliyle yapılan bu oyunlar, çoğu insanı tembelliğe, boş umutlara, tüketime ve daha birçok olumsuz yöne doğru itiyor. Toplumun temelini oluşturan çocuklara aynı şekilde yansıyor. Bazı insanlar bu tür oyunlardan ev geçindirmeye çalışıyorsa, oturup düşünmek ve nerede olduğumuzu, açıkçası ne halde olduğumuzu çok iyi tartmamız gerekiyor. Şimdiki ‘İddaalı toplum’u, eskiden her alanda çalışkan, dinamik olan ‘iddialı toplumuza’ acilen geri çevirmeliyiz.