bildirgec.org

Sinepil hakkında tüm yazılar

Koç Carter, Samuel Jackson Parkeye İndi

chuckie | 16 June 2008 10:11

Coach Carter Türkçe söylemek gerekirse Koç Carter bir basketbol filmi. 2005 yapımı olan filmin başrolünde Samuel Jacksonoynuyor. Jackson yine harika bir oyunculukla karşımızda. Yönetmen koltuğunda yılların tecrübesi Thomas Carter‘ ı görüyoruz.
Richmond lisesi basketbol takımı, tüm maçlarını kaybetmekteyken Ken Carter(Samuel Jackson)’a takımın başına geçmesi için bir teklif yapılır. Koç, teklifi kabul eder ve takımın başına geçer. Filmde de koç takımın başına geçtikten sonra olanlar, atlet-öğrencilerin yaşadığı zorluklar ve Koç Carter’ ın oyuncularını sokaklardan parkeye taşıma mücadelesi anlatılıyor. Ailelerin basketbola bakışı da çok net bir şekilde aktarılmış. Eğer basketbolu seviyorsanız 136 dakikalık bir şölen sizi bekliyor.
Filmin web sitesi burada.

15. Altın Koza Film Festivali Sonuçlandı

yunusss | 16 June 2008 09:45

İlk kez 1969 yılında düzenlenen ve adını Çukurova’nın pamuğundan alan Altın Koza Film Festivalinde bu yıl Dünya Sineması, Akdeniz Sineması, Romy Schneider 70 Yaşında!, En İyi 10 Türk Filmi, Kıssadan Hisseye Dünya, Altın Koza Kısa Film Seçkisi, Belgesel Gösterimleri ve KısacaAdana bölümlerinin yanısıra, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması, Akdeniz Ülkeleri Uluslararası Kısa Film Yarışması, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ile Onur Ödülleri ve Türk Sineması’nda Bir Usta Oyuncu bölümlerinde toplam 176 film gösterime sunuldu.

15.’si 2-8 Haziran 2008 tarihleri arasında gerçekleşen festivalin “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması” dalında ön değerlendirmeyi geçen 12 Türk filmi yarıştı.

A MOMENT TO REMEMBER – HATIRLANACAK BİR ANI

ggecim | 15 June 2008 13:17

İnsan beyni bazen öyle şeyleri unutur ve öyle şeyleri hatırlar ki, buna şaşırıp kalırız bazen.Mesela an gelir dedenizin ismini, hatta babanızın ismini bile unutabilirsiniz. Anlık hafıza kayıpları insanı çaresizliğe de düşürebilir.
Beyinin hala nasıl çalıştığını tam olarak çözememiş insanoğlu, nasıl durabildiğini de anlayamamıştır.
İşte, konusunu aşktan ve anılardan-hafızadan alan, A moment to remember – Hatırlanacak Bir Anı, kendisi de birkaç filme konu olmakla birlikte türünün en iyi örneklerinden.

“Şirinler” beyazperdede; “The Smurfs”

queennothing | 14 June 2008 18:51

1958 yılında Pierre Culliford’un (Peyo) çizgi romanlarından ortaya çıkan “Şirinler”in televizyonla ilk tanışması 1981 yılına dayanır. Yayınlanan 234 bölüm, dünya çapında milyonlarca kişinin kalbini fethetti.

Yıllardır televizyon ekranlarında hem çocuklar, hem de yetişkinler için klasikleşmiş bir çizgi film vardır; “Şirinler”. Bu küçük mavi bedenli yaratıklar, yaptıkları işlere ya da belirgin özelliklerine göre (uykucu şirin, tembel şirin, örgülü vs.) isimlendirilirdi. (Yetişkinler için bu durum eski Osmanlı Dönemi’ni hatırlatır; ne de olsa Şirinler’in de mantardan evleri kendilerinde bir şehirdi ve ‘büyükbaba’ları da başkanıydı.)
Tam 234 bölümü yayınlanan “Şirinler”, şimdi de animasyon film halinde karşımıza çıkmaya hazırlanıyor.

Shrek”, “Ice Age” gibi başarılı animasyon filmler akla gelince “Şirinler” için çoktan yapılmış olması gereken bir fikirdi aslında. “Şirinler”in film telif haklarını satın alan Sony Pictures, “Shrek 2” ve “Shrek 3”ün yazarları David N. Weiss ve J. David Stem ile görüşüyor.
Yönetmen Colin Brady ile anlaşan Columbia Pictures ve Sony Pictures işbirliğiyle gerçekleşecek sienema filmini “Shrek”te kullanılan teknik “live-action / CG” ile çekilmesi planlanıyor.
The Smurfs“, 2009’da vizyona girecek.

The Incredible Hulk (eleştiri)

menese | 14 June 2008 09:00

Bilindiği gibi Hulk, kızgınlığını, öfkesini bir seviyeden sonra tutamayıp başkalaşarak, kocaman, saldırgan bir yeşil canavara dönen bir adamın, Bruce Banner’ ın trajik hikayesini anlatır.
Bu trajedinin -hatırladığım kadarıyla- felsefesi yapılan ilk filmde, yönetmen Ang Lee‘ nin ‘derin’ bakışının bariz etkisi, sanki, kahramanımızın ‘basit’ hikayesinin önüne geçmiş gibiydi.

“Bir çizgi roman kahramanının böylesi bir derinliğe ne ihtiyacı var?” denebilir belki ama, bu anlayış bana farklı gelmiş ve -genel olarak- filmden olumlu duygularla ayrılmıştım.

The Incredible Hulk ise, yine alabildiğine trajik olsa da -doğrudan- bir süper kahramanın macerasını anlatıyor.
Üstelik, güzel yavuklusunu başka bir adamın yanında gören Bruce’ un, -neredeyse- kendisini jiletleyecek halleriyle bizi baş başa bırakarak yüreğimizi dağlayan, hüzünlü bir macera..

Sınır(da) – Frontier(s)

menese | 13 June 2008 14:51

Oysa film ne kadar da etkileyici bir başlangıç yapmıştı..
Karnındaki ceninin ultrason görüntülerine sesiyle eşlik eden genç ama yoksul bir kadının sitem dolu sözlerini işitiriz ilk önce.
Daha sonra da televizyon haber filmlerinin büyütülmüş kadrajlarından mamul, çizgili ve grenli görüntüler üzerine bindirilmiş, belirip, kaybolan isimlerle oluşturulmuş başarılı bir jenerik perdede akmaktadır.
Haber görüntüleri, Fransa’ da örneklerine oldukça sık rastladığımız ‘varoşlarda isyan’ havasındaki sokak gösterilerinden, yani, en son 1 Mayıs’ ı idrak etmiş biz İstanbullulara hiç de yabancı gelmeyen, gösterici-polis çatışmalarının genel enstantanelerinden ibarettir.

Hakkında fazlaca bilgim olmasa da bir korku filmi izleyeceğimi biliyordum elbette. Lakin, bu etkili görüntüler, filmle ilgili beklentilerimi ikiye katlamıştı.
Jeneriğin sonunda bu genel ve flu görüntüler aniden kesilip, filme özel, net görüntüler perdeye yansıdığında, şöyle, sosyal ve politik meselelerin de içinden geçtiği, korku ve de gerilimin doruğa ulaştığı bir film izlemeye kendimi hazırlamak üzere, koltuğuma iyice bir yayıldım.

The Godfather’dan Unutulmaz Replikler

chikusho | 13 June 2008 10:06

The Godfather (1972)
The Godfather (1972)

Imdb okuyucularının oylarıyla belirlenen En İyi 250 Film Listesi‘nde uzun zamandır en iyi film ünvanını kimseye kaptırmayan ve Baba serisinin ilk filmi olan The Godfather’dan unutulmayan diyaloglar;

[kendi kendine konuşarak söyleyeceklerinin provasını yapar]

Luca Brasi: Don Corleone, kızının düğününe beni de çağırman benim için büyük bir şeref. Umarım ilk çocukları erkek gibi erkek olur.
——————————-
Calo: Sicilya’da, kadınlar tabancadan bile tehlikelidir.
——————————
Don Corleone: Ailenle vakit geçiriyor musun? Güzel. Ailesiyle vakit geçirmeyen bir adam asla gerçek bir adam olamaz.
—————————–
Don Corleone: Ona reddedemeyeceği bir teklif yapacağım.
—————————–
Clemenza: Tamam, diyelim ki ikisini de vurdun. Sonra ne yapacaksın?
Micheal: Oturup yemeğimi bitireceğim.

Amadeus (1984)

absynthe | 12 June 2008 17:25

Milos Forman‘ın yönettiği 1984 tarihli bol Oscar’lı film Amadeus, Antonio Salieri ve Wolfgang Amadeus Mozart‘ın hayatlarını anlatıyor. Daha 5 yaşındayken saraylarda konserler veren Mozart’a özenen Salieri, günün birinde çok büyük bir müzisyen olmak ister. Tanrıya bunun için yalvarır, karşılığında ona hep sadık kalacağına ve bekaretini koruyacağına söz verir. Sözünde de durur ve nihayet Viyana saray bestecisi olur. Rüyasının gerçekleştiğini düşünen Salieri için herşey yolunda gitmektedir, ta ki Mozart Viyana’ya gelene kadar.
Kurgusu tarihsel verilerle çok uyuşmadığından eleştiriler almış olsa da, oyunculuk, müzik ve yönetmenlik açısından mükemmel, kesinlikle izlenmesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum.

Kemal Sunal: Sakar Şakir

mTanriverdi | 12 June 2008 17:11

Sakar Şakir
Sakar Şakir

Kemal Sunal’dan kahkahalarla dolu bir film Sakar Şakir. Bulunduğu kasabada sakarlığıyla etrafındakileri bıktıran sakar Şakir, aldığı telgrafla stanbulda’da ölen amcasından miras kaldığını öğrenir. Mirası almak için İstanbul yollarına düşen sakar şakir yolda bin bir türlü sorunla karşılaşır ve komedi burada başlar.
Oyuncular: Sakar Şakir (Kemal Sunal), Haci Şen (Ali Şen), Fatma Şen (Adile Naşit), Gardırop Fuat (Ünal Gürel) ve yönetmenliğini Natuk Baytar yapmıştır.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind

fckmeimfamous | 12 June 2008 15:41

Arıza filmlerin yönetmeni Michel Gondry‘nin üçüncü filmi “Eternal Sunshine of the Spotless Mind“, modern zamanın bilimkurgu’dan uzak bir bilimkurgu ve “You can erase someone from your mind. Getting them out of your heart is another story” (birini aklından silebilirsin ama kalbinden silmek başka hikaye) mottosuyla da dibine kadar bir aşk filmi. İkisinin nasıl biraraya geldiğini sormayın, filmi izleyin yeter.
Jim Carrey, Kate Winslet, Tom Wilkinson, Kirsten Dunst, Elijah Wood ve Mark Ruffalo‘yu kadrosunda barındıran film, Joel Barish‘in “ufacık bir işaret gördüğü her kadına aşık olan adam” Clementine Krucinzsky‘ye aşkını anlatıyor.
Clementine ile mutlu bir beraberliği olan Joel, ilişkisinin artık “sıkıcı çiftlerin ilişkilerine” benzediğini görür ve ilişki de kötüye gitmeye başlar. Son noktasında Clementine Joel’u terkeder ve Joel’a dair hafızasında ne varsa sildirir.