bildirgec.org

sıkıntı hakkında tüm yazılar

BİR BİLİNMEZLİK YAZISI

il mare | 13 March 2010 11:55

Hiçbirşey yapmak istemediğin zaman , hiç yapmak istemediğin şeyleri yaparsın… Ne yapacağını en bilmediğin anda, hiç izlemediğin dizilere takılırsın,aptal repliklerin aptal duygularını dudaklarına musallat edersin; en zayıf anındır işte, içinde sıkıntılarla boğuşurken, izlediğin her şeyin içine kontrolsüzce,balıklama dalarsın… Birilerinin aptal dudaklarından çıkan sözler senin dudaklarının bunca zaman zaptettikleridir sanki, birisinin gözleriyle akıtmaya çalıştığı duygu seli, bunca zaman içinde kaybolduğun bir çağlayandır sanki… ( “Suyun intiharı gelir aklıma şelale deyince”,Birhan Keskin’in bu dizesini hatırladım nedense şimdi…) En fenası, yapı kredi ,coca cola reklamlarına falan ağlamaktır kolaylıkla,ya da şimdilerde şekerbank bile… Susarsa susarım,susarsam susar, susarsalar susarızz’lar, anlamsız uyarlamalar, donuk sessizliklerdeki fosforlu naralar.

can sıkıntısında ne yapacağını bilemeyenlere…

ledriw | 25 December 2009 16:55

domood yılbaşı logosu
domood yılbaşı logosu

Domood.com “can sıkıntısında ne yapacağını bilemeyenlere…” sloganıyla yola çıkmış basit ve sade bir site. Amacı canı sıkıntısını gideren önerilerde bulunmak. Sitede “mood” olarak adlandırılan öneriler bulunuyor. Sitenin açıklamasına göre; “mood: canın sıkılındığında aklına gelen şey oluyor” . Site ayrıca her ay en güzel moodlara 20-50 lira arası para vereceğini söylüyor. Erdil yaşaroğlu gibi büyük karikatüristlerin de destek verdiği siteden bir kaç mood örneği;
“Kadir gecesinde inş. bugün kimsenin duası kabul olmaz diye dua et islam alemini kısır döngüye sok. (mert41)”
“kalorifer peteğinde piyano çalma antremanı yap (du bakiim)”
“annenizin telefonun açılış notuna “kullanmadan önce çalkalayın” yazın telefonu kapatın annenize verin.sonra şamatayı seyredin. (massama)”
Girmenizi tavsiye ederim gayet eğlenceli bir site.

SIKINTI

admin | 04 March 2009 14:30

Uyuyorum,kalkıyorum;
Sıkılıyorum.
Okuyorum,yazıyorum;
Sıkılıyorum.
Çalışıyorum,yatıyorum;
Sıkılıyorum.
Sıkılmadan geçecek an yok mu şu dünyada
Yoksa her şey bir sorun mu yaşanan bu zamanda?
Canım sıkılıyor canım!
Artık yazmayacağım

UMUT

admin | 21 February 2009 12:07

Bu gün ilk defa hayatımda hiç tanımadığım bir bayanla mesajlaştık. Herşey öyle güzeldi ki sanki yıllardır berabermişiz her gün konuşuyormuşuz gibi geldi, bilmiyorum içimde tuaf bir duygu açıklayamıyorum aşk desem değil, dostluk desem değil, içimde öylece bi kenarda duran kuru boşluğu doldurdu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyor, deli gibi yanında olmak istiyorum yanımda olsa yeter. Ben derdimi anlatsam o dinlese o anlatsa ben dinlesem ama olmadı.
Beni dinledi içimde ki tüm sıkıntıları attım, kuş gibi uçup giderken bütün o ağırlıklar yine üzerime yığın yığın üstüme yüklendi birde onun sıkıntısı. Bir derdim varken iki oldu oldumu bu şimdi tek bir cevap vermeden, tek satır cümle yazmadan neden bırakıp gittin. Umarım yine gelirsin ve beni bu yükün altından kaldırırsın.
Bekliyorum
Gel hadi gel artık.!

uçurumlar

lecteur | 26 October 2008 17:06

bir an=her an, ölümsüzdür. uyanışlar da… rüyası, tanımadık bir parkta yürüyen ve banklardan birine kıvrılıp yatan biri idi (ne eksik ne fazla) ve uyandığında ölümsüzleştiği anda değildi artık. (onunla, bir daha, ebediyen, görüşemeyecek.) yeni doğmuş güneşle terli teninin içinde etrafına baktı. kötü bir rüya görmüş olmalıydı. yada o öyle düşündü . ve şimdi, iki an, iki uyanış olmalı onun için ; ‘ölüm’süzcesine kendisinde kalmış geçmişinde; bir rüyası, bir de gerçeğe uyanış için. ilk hangisi gelmeli?
.bedeninde uyuşukluğu bu yeni dünyanın renklerini canlılandırıyor, ağır ağır. demir örgü çitlerin ardından tek katlı bir bina görünüyor. bir çekirdekçi çiğ sarı taburesinin üstünde iki kalın kara kaştan ibaret, uyukluyor . ayağa kalktı ama devam etmedi : ” “üşüyorum” ” . parkın bitimindeki dev gross market, beyaz cüsseli bir… kapısız penceresiz . kör, hafızasını yitirmiş bir suçlu gibi . araba park yerlerinde dalları kesilmiş yarı ölü ağaç gövdeleri kökleşmiş . sarı çizgilerle sınırlandırılmış zeminde istisnasız herbirinde (..) işareti. . yüzünün sol yarısına buz gibi bir rüzgar çarpıyor . ” “sabah ayazı” ” . tek yaprak dahi kımıldamadı . markete giden yolun caddeyle buluştuğu yerde betondan yontulmuş birkaç ağaç. viyadüklerde üzerlerindeki tozdan duyulmaz olmuş amazon çığlığı anıtları, ağaçlara raptedilmiş pirinç bir ibare : özrün kabahate itildiği uçurum anıtı. onlar doğduğunda bu şehir oradaydı . ve bir zaman sonra şehir, değişmeyen şehirdi onları değiştiren . çünkü şehir onlara, yaptıklarına, anıtlarla veriyordu cevabını; şehrin içinde boğulmamaktı tek amaçları artık, tek becerebildikleriyse buydu . …boğulmak… .

AŞKA DAİR BİLMEMKAÇINCI YAZI…

nazokiraze | 09 October 2008 14:01

AŞKA DAİR BİLMEMKAÇINCI YAZI…
Her zaman gidecek yer vardır deriz, bir çözüm vardır deriz ama inatla aşk tercihlerimizdeki terslikleri, acıları çekmeye devam ederiz.Demek ki yanyana omuz omuza olmak hala bir umudun varlığı demek. Beraberken değişimler, trajediler, sıkıntılar daha kolay göğüsleniyor.Acılar yalnızda yaşanıyor ama birlikte daha dayanılabilir belkide…
Herşeye rağmen beraberiz kızarız bağırırız ama terketmeyiz. Terk etmek bu kadar kolayken benden bu kadar deyip gitmeyiz. demiş adamın biri. Bu heryerde geçerlidir.Savaşta, barışta, hayatta, direnişte, aşkta.

İş Yeri Kabusu

adoxxoda | 07 October 2008 11:00

İşten ayrılıyorum.7 senedir çalıştığım firmadan kopuyorum. Patron dalkavuklarından iğreti geldi artık insanları görmekl istemiyorum. Bu gün konuştum patronla öye boş bir neden diye sordu. Bende kendimce verdim cevabımı yıllarımı verdiğim firmayı yine ben istemedim. Karmakarışık iç ilişkileri herkesin farklı davranması rahatsız etti beni.

Adam gibi adam olalım dedik kendi işimize baktık ama olmuyor insanın çevresinde huzur olmayınca olmuyor işte. 7 sene önce depocu olarak girdim işe 3 ay sonra satışa geçtim. Tezgahtar arakadaş askere gitmek zorundaydı. Benden başkada yapacak kimse yoktu. Gerçi o zamanlar bir kaç kişi gelmişti ama bakkala gitcem diye çıktılar çıkış o çıkış. İşte bu yüzden iş bana kaldı. En iyi şekliyle yaptım işimide gece 3 lere 5 lere kadar mesai yaptım. Pazar günleri çalıştım. Sonra eleman döndü askerden onun gelmesiyle sürgün hayatım başladı. Bakırköyde bir parakende mağazası açmışlardı. Bense toptan mağazasındadım buraya gelen müşterilere toptan mal satıyorduk. Sonra perakendeye verdiler yine bir şey demedim. Gerçi bakırköyde bir mağazada bulunmak çalışma saatlerine rağmen iyiydi 2 kişiydik. Kendi yağımızda kavruluyorduk.Aradan bi 2 sene daha geçti bu seferde ben tecilimi bozdurup askere gitme gereği duydum gittim. Geldiğimde firma bir bina almıştı orda bütün faliyetlerini sürdürüyordu. Toptana geçmek zorunda kaldım bende 3 ay çalıştım çalışmadım kesimhaneye verdiler. Eyvallah dedik orda da çalıştık.

hiçliğe bir adım

absence of mind | 15 August 2008 12:56

aslında hiç yazasım yok..şimdi sorsanız yaşayasım bile yok zaten..ama kahrolası kalbim durmak için tanırın emrini bekliyor.
isyankarım evet..bütün dünyaya lanet şarkıları dilimde..küçük asi bir kadının yalnızca kendi kulaklarına değen sesiyle..bu dünyanın bir acil çıkış kapısı olmalı.
ahmağım işte, alnımda yazan bu! hatta avuç içimde de bu yazıyor olmalı.kimbilir baksanız belki de heryerimde.
oysa dünya böyle yanlışlıkları bünyesinde izole etmiyor..bir yanlışım kim bilir nelere bedel.artık yoruldum, erik dallarının en ince dallarına tırmanabilen o küçük kız bendim değil mi? bendimi yırtıcı kuşlar kemirdi.çoçukluğumu hatırlamalıyım, beni ancak çoçukluğumdaki korkusuzluğum kurtarabilir.
ama şimdi korkuyorum..bir şehrin en ıssız köşesine fırlatılmaktan korkuyorum.ben güçsüz biriyim belki de.belki de katatonik vaziyette, bir odada geçirmeliyim ömrümü, insanlardan, hayattan uzakta depresyonumun dibini süpürmeliyim.

Yalnızlık Kimsenin Tercihi Değildir, Mecburiyetidir.

BAYEMRE | 09 August 2008 11:59

Dünyaya da sahip olsan sana kendini özel hissettirecek birisi yoksa hayatında, anlamsızlık denizinde kulaç atıyorsun demektir. Bu düşünce ile yola çıktığımda yaşamımı irdelemeye başladım. Neyim var neyim yok döktüm önüme, anlamlı mı anlamsız mı diye…

Sahip olduğum her şeyin bir anlamı var elbet. Boşlukta mıyım, değilim ancak bunun sebebi hayatımda kendimi özel hissettirecek birinin var olacağına karşı taşıdığım umuttan dolayı… Yoksa yalnızlık, sadece “O”’a mahsus.
Kimileri yalnız olmak kendi tercihim der ve sadece kendini kandırır. Yalnız yaşamayı kimse istemez ama şartlar ya da kendi bencillikleri yüzünden bunu başaramazlar.
Yalnızlık benim tercihim diyenleri incelediğimde ve onları çözmeye çalıştığımda gördüm ki; hayatlarına birisi girene kadar kendilerini böyle savunuyorlar. Ne zaman ki artık onların da hayatında biri var, işte o zaman savundukları “yalnızlık benim tercihim” düşüncesini ilk karalayan onlar oluyor.
Yalnızlık kimsenin tercihi değildir, mecburiyetidir. Vakit ise nakittir, bu bağlamda hayatımızdaki yalnızlığı terk etmenin yollarına bakalım, fikirleri ciddiye alalım…

Sizin yalnız yaşamanızın bahanesi nedir?

Ananas

guney01 | 07 July 2008 23:50

bloggerdasonraki blog düğmesini bilirsiniz.bugun can sıkıntısından sonraki blogları gezerken yabancı bir blogda bu resim’e rastladım.sizinde görmenizi istedim sadece.