bildirgec.org

sevgili hakkında tüm yazılar

Arama bitti mi dersin ?

3mmigros | 02 July 2007 13:39

Sahte uykularımdan yine kan ter içinde bir kabusumdan daha uyanıyorum. Ne zaman bitecek bunlar, soru işaretsiz, vicdanım rahat en son ne zaman daldım rüyalarıma ? Aranan huzura yaklaştığımı hissettikçe hissizliğe kapılıp uzaklaşıyorum. Hiç bitmeyeceğini bildiğim yolda koşuyorum sanki.Yeni günü karşılıyorum elimde hiç eksik olmayan sigara ve kahve bir de yalnızlığım. En son ne zaman renkliydi rüyalarım, hayallerim ve dünyam. O günlerden kalan kayıp, yırtılmış, bulanıklaşmış anılar.Belki de benim bullanıklaştırdığım belki de başkalarının, ama bulanıklığı kesin. Eskilerde arıyorum ışığı, geri döner belki kaybettiğim renk paletini ve boyalarımı bulurum, çizerim yine bulutları, çiçekleri, dağları, ortasında akan dereyi sonra da boyarım onları. Belki saçma bir arayış ama karamsarlıktansa biraz umut beslemek arada eskilere ait güzel bir kelime duymak, bir gülümseme belki bir kahkaha duymak bu zamanlarda mutlu ediyor. Belki aranan mutluluk budur, eğer öyleyse kaybetmemek için çabalamam boşa gitmeyecek değil mi ? Eğer yanılıyorsam da geçirdiğim zamanın mutluluğu ve yalnızlığa sarılırım yine. Belki birgün o güzel uykuya beraber dalıp aynı hayallerle süslü rüyayı paylaşırız yanyana birisiyle.
05:57 28.06.07

‘Babam bilmesin!’

darjeeling | 14 June 2007 14:49

Aslında dün gece yazmayı kafaya koyduğum ama uykunun azizliğine yenik düştüğümden geciken bir yazıdır bu…
Dün gece iki kanal arasında mekik dokuyan bu nacizane bedenimin tabi ki bir sorunu vardı: Eğlence mi duygusallık mı?A kanalında ki o milyonları ekrana bağlayan komedi dizisine mi kendimi kaptırmalıydım yoksa d kanalındaki o aynen ruhuma hitap eden duygusal diziye mi odaklanmalıydım? İki arada bir derede kalınca iki diziyi de yarım yamalak izledim. Neyse bu benim yaşadığım ruh halinin özetiydi. Asıl konuya gelelim..
Dün gece D kanalında ki duygusal dizide bir kısım vardı. Aslında dizide tüm düğümün çözüldüğü kısım. Baba evde olan biten herşeyi öğreniyor, ama EN SON kişi olarak. Bilmeyenler için bir hatırlatma, baba, bekar olan kızının evli olan kızının kocasıyla kaçtığını öğreniyor ve tam bir yıkım yaşıyor. Benim takıldığım kısım şu oldu. Neden babalar hep en son öğrenir bazı şeyleri? Bunun altında şu olmalı diye düşündüm. Ufaklığımızdan beri özellikle biz kız çocukları çoğu şeyi babamızdan saklamamız gerektiği şeklinde eğitiliyoruz. Baba, sevgilimiz olduğunu en son öğrenir çünkü baba sevgilimiz olduğunu öğrenirse kızar, şarkıcı olmak istediğimizi hatta bir yerde şarkı söyleyip para kazandığımızı en son baba bilmelidir(elimizden gelse hiç bilmemelidir) çünkü o kızar, regl olduğumuzu bile babadan saklarız(bazen anne koşa koşa gider söyler ona) çünkü regl olmak ayıptır,baba bilmemelidir, ya da artık bakire olmadığımızı en iyi ihtimalle anne bilebilir, baba bilmemelidir cinayet çıkabilir.
Neden bu tarz şeyler bize ayıp ya da tu ka ka şeklinde öğretiliyor? Burda birazcık annelere dönüyorum ben. Anne, babanın neye kızacağını biliyor. Olay baba olmak ta değil erkek olmak heralde. Erkek adam çok rahat yetiştiriliyor. Kız evlat çoğu şeyden mahrum ya da yasaklı yetiştiriliyor. Baba, oğlu yanına gelip herşeyi konuştuğunda ona kızmazken kız evlat bu yukardakileri belki ömr-ü billah açıklayamıyor ona. (Anca biri istemeye gelecekte evlilik durumu olacak ta…)
O yüzden biz annemize çoğu zaman ‘babama söyleme sakın’ deriz. Anneler bizim sır küpümüz olur. Tabi sakladıklarımız çok vahim konularsa bu herşeyi sonradan öğrenmeler çok daha büyük sorunlara yol açar(dizide olduğu gibi) Bunları kafamda kurduktan sonra aklım birden babalara gidiyor. Şöyle düşünüp onlara da kısmen hak veriyorum. Bir baba diyorum gençliğinde eminim ki çoğu şeyi yaşamıştır ve kadınların hayatında karşılaşabileceği tehlike ya da sorunların ne olduğunu bilir çünkü o da bir çok kadınla bir çok şey deneyim etmiştir. Kendi deneyimleri onu kızını koruma psikolojisine sokar ve bu psikoloji altında anneye (sanırım) sürekli direktifler verir, kıza söyle ‘şöyle olsun,bunu yapsın bunu yapmasın’ diye..
Ne mi isterdim? Özgürce herkesin herşeyi konuşabildiği bir toplum,ahlak ve aile yapısı isterdim. Bu kadar ısrarcı bir tavırla erkek egemen toplum olmamamızı isterdim. Evet, onların bize kol kanat germelerini seviyoruz ama bu kadar erkeksi tavır kuşaklar arasında bu kadar büyük uçurumlara da yol açabiliyor. Babadan korkan kuşaklar yetiştiriyoruz.
Yukarda bahsettiğim koşulların tam aksini yaşayanlarınız da vardır, istisnalar tabi ki vardır ama yine de toplumun genelinin bu kavramlara uyduğunu düşünüyorum, malesef…

Kaynanayı Kaynar Kazana mı….?? (Suuguurccann)

| 07 June 2007 14:12

Kayınvalide kavramına çok iyi gözle bakan biri olarak yetişmedim. Ufakken daha bir sorguluyoruz çevremizde gördüklerimizi. Çocuk aklımla annemin babaannemden yakınmasından, televizyondan duydugum ” Kaynanayı kaynar kazana atalım! ” laflarından etkilenmemden dolayı, kayınvalide denilince hortlak sözcüğüyle eşit bir yere otururdu o kelime benim zihnimde. 7-8 yaşlarındayken çocukların gözleri radar gibi oluyor. Babaannemle annemi sürekli gözlerdim ikisi bir ortamdayken. Sevmezlerdi birbirlerini. Babaannem gelinini sürekli göz altında tutan pis kaynana rolündeydi kafamda, annem ise asi gelin rolünde.
O günler kayınvalide- gelin kavramını beynime yeni yeni oturttuğum günlerdi. Beynime oturmuş kayınvalide- gelin figürleri geliştikçe, ben küçücük aklımda ne zaman bu konu canlansa hep ” Pis kaynanalar” diye geçirirdim içimden. Çocuktum, maksat bir fikir sahibi olmak… Daha çok sorgulayıp düsünmeye, iyiyi kötüyü ayırt etmeye başlamamla beraber önceden kafamda kurmuş olduğum kayınvalide-gelin çatışması sahneleri yön değiştirdiler. Bu sefer her iki tarafin da üzerine eşit ağırlıklar koydum. Minicik kafama soktuğum ” Kaynanayı kaynar kazana atmalı” düşünceleri ne de bağnazdı öyle. Bu konudaki fikirlerim tam tersine döndü. Huysuz iki insan ne kadar anlaşabilirler??? Peki huysuz gelin-huylu kayınvalide ikilisi? Ya huylu gelin- huysuz kayınvalideler anlaşabilir miydi?
Velhasıl ben, insanları analiz etmeyi seven ben dönmüş dolaşmış yine kişilere ön yargılı olmamayı, hemen etiketler yapıştırmamayı, bütün insanlar arasında genelleme yapmamayı irdelediğim noktaya dönmüştüm.
Gel zaman git zaman S. ‘ nin annesi ile tanışmamla yeni bir kayınvalide figürü duruyordu karşımda. Herhangi bir teyze gözüyle bakıyordum. Biraz da bizim türk aile yapımızda hemen herkesi sahiplenme içgüdüsünün var oluş sebebi ile gelin rolünü kapıverdiğimi farkettim.İşte ben tam o sırada neyi anladım dersiniz?? Gelin-kaynana kavgalarının neden kaynaklandığını…

NASIL GİDER Bİ SEVGİLİ?

tarik09 | 24 May 2007 21:01

Nasıl giderler? 🙁
Bunu hiç bir zaman anlayamayacağım. Kısa bir ayrılık olacak bizimki ama üzülüyorum işte. Ben hiç bir zaman gidemedim sevgilimi bir yerde bırakıp. Anlamıyorlar mı bu kızlar acaba erkekleri? Onlarda üzülüyorlardır belki ama genede gidiyorlar. Ben hiç gidemedim. SÜREKLİ GİDİLDİ YANIMDAN.
Üzgünüm biraz yardıma ihtiyacım var galiba ;-(…..

KEŞFEDİLMEMİŞ ŞARKILAR

redorack | 21 May 2007 11:01

Keşfedilmemiş şarkılar lazım bize. Aldatmayan parçalar… Anısını beraberinde getirip de, asıl aidiyetini gizlemeyen şarkılar.

Kanlı bitirilmiş bir aşk hikayesinin ardından, ‘o seviyor’ diye döne döne dinlediğimiz, kendimizi ‘onun yüreğiyle dinliyorum’ diye kandırdığımız şarkıların, o çok değer verdiğiniz bir türlü eskimeyen aşkınızın, bir türlü eskimeyen eski aşkından kalan şarkılar olduğu geldi mi hiç aklınıza?

Her yaşanana ‘kara’ veya ‘pembe’ diyerek renk vermeye çalıştığımız ayrılık -veya birliktelik- evrelerinde, ne çok şeyle kandırıyoruz aslında kendimizi…

gelin iran kedisi

astral | 12 May 2007 13:24

Sevgili İran Kedisi Sahipleri,
kedim bir yaşına geldi. Yaramaz, hatun istiyormuş, ben anlamamışım. Ortalığa çiş yaparlarmış böyle zamanlarda, ben de telaşlanmıştım. Benimkine acil gelin aramaktayım, duyurulur.

Dün bir tane hatun buldum, gittim baktım erkek tarafı olarak lakin kızımız- Ankara kedisiyle karışmış- muhtemel. Vazgeçtim. Onunla yatmasın. Saf olsun. Sahibi de saf sanıyordu kedisini. İran kedileri ikiye ayrılıyor. Birinin burnu daha çok içeri basıktır, bunlar daha sık sağlık sorunu yaşarlar fakat tam İran kedisi özellikleri gösteren de bunlardır. Neyse ilk önce kızgınlık döneminde olan ( Ankara da) İran Kedisi bulalım sonra saf mı ona bakarız evvela.