amerika’da yayınlanan travel and leisure dergisinin yaptığı anket sonuçlarına göre avrupanın popüler şehirleri arasında istanbul paris,prag,venedik,barcelona,viyanayı geride bıraktı ve üçüncü sırada yer aldı.geçen yıl en iyi şehir sıralamsında 8’inci olan istanbul bu yıl 9’uncu oldu.
Biliyor muydunuz? :
-Eskişehir’de Adalar diye anılan yerin eskiden 5 tane adacıktan oluştuğunu
-Ortasından nehir geçen sayılı şehirlerden olduğunu ve bir zamanlar bu nehrin üstünde kayık kiralayıp dolaşabildiğinizi
-Eskiden Porsuk nehrinin renginin, Sümerbank basma fabrikasında dokunan kumaşın rengine göre hergün değiştiğini
-Neredeyse nüfusu kadar öğrencisi olduğunu
-Lületaşının ve Bor madeninin dünyada en çok Eskişehir’de çıktığını
-Safranbolu evleri gibi, Eskişehr’in de tarihi Odunpazarı evlerine sahip olduğunu
-Eskişehirspor’un kurulduğu sene 2. ligden 1. lige çıkan tek takım olduğunu
-Taraftarın bir zamanlar 20-25 bin kişiyle deplasman maçlarına gittiğini
-Gol kralı milli futbolcu Fethi HEPER’in, profesyonel futbolculuktan sonra profesör olan tek Türk futbolcusu olduğunu
-Eskişehirspor’un bir İspanyol takımını eleyen ilkTürk takımı olduğunu (Sevilla)
(Sizlerde bildiklerinizi eklerseniz paylaşmış oluruz)
Biz Eskişehir’liyiz
Flickr‘ın api hizmetini kullanarak hazırlanan bu hizmet ile güneşin doğumunun ve batışını dakikasına kadar öğrenebiliriz.
site google maps altyapısını da kullanarak bizlere dünyanın herhangi bir yerini aramamızı ve o bölgeye ait gündoğumu ve günbatımı tarihlerini listeliyor.
haritanın yanındaki Timezone offset kısmından saat farkını seçebiliriz (tr saati için +2 yapın), örnek olarak find a city kutucuguna istanbul yazdıktan sonra istanbul’a ait gündoğumu ve günbatımı saatlerini öğrenebilirsiniz.
tasarım ve sunumda insanlara güzel bir şeyler sunmanız için ya yaratıcı olmanız ya da elinizdeki şeyin ilham verici olması gerekir. işte aşağıda adı geçen 10 şehir ilham verici birer kaynak. seyahat anlayışınızı değiştirebilecek, hayatınıza farklı bir perspektif kazandıracak, gözlerinize rengarenk bir dünya sunacak, hayatınıza ışık katacak kısacası ilham alınacak 10 şehir, 20 fotoğraf. listeye sığmayan ancak tek başına listeye bedel şehrimiz İstanbul’a ithafen …
1.Fairbanks, Alaska:
2.Split, Hırvatistan:
Şurada Pipilotti Rist‘in işbirliğiyle Carlos Martinez tarafından St. Gallen merkezinde İsviçre‘de tasarlanan bir oturma odası görebilirsiniz. Bu oturma odasının diğer oturma odalarından farkı, şehrin merkezinde yer alması! Şehre renk katan projede oturma koltuklarından, çeşmelere ve hatta sahte arabalara kadar bir çok şey görmek mümkün. Proje ise bu konuda düzenlenen bir yarışma için hazırlanmış.
aneki dünya ülkelerinin ve dünya’daki ‘en’lerin istatistiklerini veren bir site. bu sitede dünyadaki ekonomik, sosyal, teknolojik, çevresel, akademik istatistik bilgiler verilmiş.
bu bilgilerden bazıları şunlar:
dünyanın;
en zengin kişileri,
en zengin adamı,
en zengin kadını,
en kalabalık şehirleri,
en pahalı şehirleri,
uzaya ilk insan gönderen ülkeleri,
en iyi, en kötü, en temiz, en tehlikeli şehirleri,
kadın liderli ülkeleri,
ençok alkol tüketen ülkeleri,
doğum oranı en yüksek ve en düşük ülkeleri,
ölüm oranı en yüksek ve en düşük ülkeleri,
akciğer kanseri, mide kanseri, karaciğer kanseri, pankreas kanseri, gırtlak kanseri, prostat kanseri, oranı en yüksek olan ülkeler,
çığ, kuraklık, deprem, tusunami, tehlikesi en yüksek olan ülkeleri,
en uzun ırmakları,
en yüksek dağları,
en sıcak ve en soğuk yerleri,
müslüman nüfusun en geniş olduğu ülkeleri,
yıllık çalışma saati en yüksek olan ülkeleri,
en eğitimli ülkeleri,
en büyük adaları,
en iyi havaalanları,
nükleer silahlı ülkeleri,
hristiyan nüfusun en çok olduğu ülkeleri,
en yeni kurulan ülkeleri,
en çok dünya güzeline sahip ülkeleri,
internet kullanıcılarının en çok olduğu ülkeleri,
en çok üniversiteye sahip ülkeleri…..
türkiye’nin sıralamaya girdiği istatistikler de şunlar;
okuma-yazma oranı en yüksek olan ülkeler sıralmasında 30. sırada,
asya kıtasının en zengin ülkeleri sıralamasında 8. sırada,
enflasyon oranında 10. sırada…..
ve diğerleri.
ayrıca en çirkin köpek, işte bu
en uzun yılan, en uzun boylu insan, en hızlı araba, en şişman adam, en esnek adam, en tembel hayvan, en çok can kaybı yaşanan deprem ve daha birçok istatistiki bilgiye ulaşabilirsiniz.
Hikayeye göre; eskiden şehirlere “şahsiyetlerine uygun” tılsımlar yapılırmış. Bu tılsımlar şehrin bir felakete maruz kalmaması ve ebediyen “yaşayabilmesi” için yapılırmış. Şehrin bu tılsımı ele geçirilirse ya da bir şekilde yok olursa, tabiat o şehri alır ve ebediyen ruhunu ortadan kaldırırmış. Otların kokusunu içime çekerken, nedense ilk bu hikaye geliyor aklıma. Şehirdeyken evimin camlarına çarpıp geri dönen rüzgar, şimdi üzerimden geçiyor.
Dağdayım. Yüksek bir dağ olduğu için ağaç yok. Önümde bir vadi uzanıyor. Vadi sanki yeryüzünün tüm yeşil tonlarını içeriyor ve ortasından geçirdiği dereyle denize ulaşıyor. Doğduğu ve büyüdüğü yeri görebiliyorum derenin. Bulunduğum yerden daha alçak tepelerin üzerlerinde bulut gibi görünen sis yoğunlukları var. Bunlar uzak yerlerde tepeleri adacıklar gibi gösteriyor. Yüksek yerlerde Karadeniz’in doğallığı ile ıslaklığı bir bütün. Ayakkabılarımın altında otlar yemyeşil ama ıslak. Rüzgar üzerimdekilerin ve çantamın kıvrımlı yerlerine çarpıp ses çıkartıyor. Biraz daha seyredip, yere uzanıyorum. Kollarımı iki yana açıyorum. Ellerim ve boynum ıslaklığı hissediyor. Doğrulup ayakkabılarımı çıkartıyor ve tekrar uzanıyorum. Gözlerimi kapatıyorum. Rüzgar üzerimden geçiyor.
Tatile çıktığımızda yanımızda bir harita olmasını isterzi. Mio Moov C310, bulunduğun yerin konumunu, şehir veya cadde ismini tahmin edecek şekilde tasarlandı. Hem de MP3 çalar özelliği ile eğlenceyi de yanında getirdi. Daha fazlası burada.
Kapı açıldığında aralıktan giren uzun saçlı kadın bana benziyordu. Ama tanıdığım o değildi. Kelimelerinde eskisi gibi saçmalayamıyordu. Bulamıyordum eskiden olduğu gibi onda benzer yanlarımı. Uzanıp dokunmak istediğim o teni eriyordu havanın mateminde. Sadece sıcaklığını istiyordum, o da yoktu bu atmosferde. Kalıpları eritip ruhunda şekle verdiğim o narinlik yerini tunç bir miğfere bırakmıştı. Bulamıyordum daha fazlasını ve daha azını gözlerinde. O, artık tanıdığım o değildi.
“Konuşma!” dedi bana bir anda.
Zaten payıma her zaman susmak kalıyordu ve bende öyle yapıyordum. Ve sadece sustum bir anda. İlerlediği soğuk havada bulduğum sadece ondan geriye kalan bu yalnızlık iklimiydi. Ama sonra… Birden durdu, adını sordu, cevap verecekken tam “Sus! Adımı kimseye söyleme” dedi.
