bildirgec.org

şehir efsaneleri hakkında tüm yazılar

aldan/mak, ahmet altan\’ı aldatmak

zift | 26 September 2002 16:08

herkez de tutturdu bir ahmet altan tartışması gidiyor, boş işler bence bu hal. adam ortada oysa, gerekirse çalacak kadar işine aşık! lakin dili ve kurgusu kuvvetli, ama dibine kadar da edepsiz ki buna sanat diyenlerden de değil, bir adam ahmet altan, babası ve kardeşine çekmemiş, kuyruğu acıyınca yorganın altına elini atan gözlemleriyle, zavallı sandığı tarihimizden kendine iyi konular bulur ya da en afaki konu sayılan kadını anlatır. aslında her ikisini yaparken de kadını kullanır. halimiz… o kadar komiktir ki aydın yazarlarımız da! tezgahtarlar da sever adamı, erkekler çaktırmadan okur… beyaz sakalı ve saçıyla sözüm ona karizması da tamdır. neden peki bunca tartışma, nerden çıktı bütüm bu gazete haberleri. DİKKAT AÇIKLIYORUM. her roman adetinden para kazanan yazar kendi reklamını yaptırmaktadır. ve saygın gazetecilerimiz! de buna alanen bilerek isteyerek alet olmaktadırlar. hala buna alışamamış olanınız kaldıysa altına ahkam atsın şerefli basın mensupları vs. diye. bu dönemde parayı bastırıp alamayacağınız az şey var -gibi- habermiş, tartışmaymış. kaaaahhh… yerim ben bu gündemi… ahmet altan’ı tartışmak için çenesini yoranların cebine koy parayı, doğu perinçeği, yada ayşe özgünü tartışsınlar….

cem uzan sms yolluyor.

jeyjey-hafif | 24 September 2002 22:34

parktayız.Arkadaşın telefonuna mesaj geldi.Cem uzan dan. O klişe sözler var: ‘Açıllıın açın türkiyeninin önünüüüüüü türkiye geliyoooor’ bu ne ya. bi sms atmadıkları kalmıstı….

izmit’te sonbahar…

ELOY | 24 September 2002 14:31

izmit’te sonbaharı seviyorum…belki kendi şehrim olduğu için. ama en çok her zaman üzerine giydiği kasvetli sonbahar havasını seviyorum. akşamları sevgilisiyle demiryolu caddesinde yürüyen insanları, bütün gün sahilde içen kimsesiz şarapçı çocukları. gece yarısı daha bi seviyorum izmit’i boş ve ıslak sokaklarımda yere vuran ışığın yansımasını seviyorum. yağmurumu seviyorum bir başladımı durmak bilmeyen yağmurumu. yağmur şehrin gözyaşlarıdır bence öyle dağların denize paralel olmasıyla alakadar değil. istasyonumu seviyorum. biramı yudumlarken bütün izmit’i gördüğüm tepelerini, kıla, tüye, yüne, boka pisküle herşeye festivalleri olan değirmendere‘yi seviyorum. köyümü seviyorum… birde evimi…

başlık girmekten yana değilim!

llus | 22 September 2002 16:24

acaip birşeyler oluyo yaşam kof. acaip bişeyler inatla oluyor ve içim kof.

yine gidişler sonsuz ve sürekli kalış. yine karanlık köşelerden..bidik adamlar fırlıyo..vuruyorlar..ölmüyorum

atari oyunu gibi..üç can hesabı üzerinden ve yeniden başlarım zannettiğim ama skorlara ulaşamadığım yalnızlık günceleri

tutuyorum. fiilen batıyosun. adın kalıyo. Dun gece yine karanlık ve yukses sesli muziğin kulaklara işleyiverdigi bir sandalye den izleidm onu. patladi icimde bir sey. sonra dedim ki söz ver kendine hani o şarkıda ki gibi denizleri seviyorsan dalgalarida seveceksin, uçmayı seviyorsan düşmeyi de bileceksin. ayh be olamıyor be.. naapsam patlıyo..

kişi içre bombalar.. kişi içre süreçler. tamam deyişler eksik kalıyo.. olmaz dediklerim bir bir onaylanırken bi yıldız kayıyor ve ben ölmeyi diliyorumm. bir yıldız kayıyor adını bilmediğim biri ölüveriyor ama bişi dilememiş oluyor işte. o yalanlar hep mi dooğru gibi de ben inanınca dümdüz olan labirent bu kadar.. karmaşıkken basitleşen bi çözülen , bi kayboluş.

bu duraktan öyle bi yolcu geçmedi. basım agrıyor hafta sonu ve calişiyorum kime ve neden bilmiyorum motley crue dinliyorum bitter pill ama basim agriyor maillerime bakiyorum bedava telefon kazandınız başlıklı mail goruyorum küfür edesim geliyor spamcilerden nefret ediyorum mervecik1980 diye alinmiş accountlardan da nefret ediyorum. telefonunu burun deliğine sokmak istiyorum. uzay aracımı getir lütfen. derhal uzaklara kaçmak istiyorum…

Sekizinci kaşık neskafeyi de koyup karıştırdım sıcak çamuru…

Kyoshiro | 17 September 2002 22:40

Kaşık ne kadar güzel birşey diye düşünüyorum. Varlıktan oval haznesiyle kütleler alıp eğik kenarları sayesinde etrafa döküp saşmadan ağzıma götürebiliyorum. Her kaşık ayrı bir güzel zaten. Allah bunu icad edenden razı olsun – o da ne demekse üstadım – . Aslında çatal da şahane ama biraz doğaya özenti gibi geliyo

. Hayvan dişlerinden esinlenme yani. Orhan Pamuk gibi. Bir de bıçak var ama zaten onun insan keşfi olduğundan bile emin değilim. Bence yunuslar keşfedip bize vermişler. Ben böyle düşünüyorum hiç karşı çıkmaca yok.

Lenslerimi de çıkarmadım bir aydır gözümden. Tembellik apayrı bir zevk canım. Var mı benim gibisi? Elmanın ortasını da yiyorum israf olmasın diye. Aslında ayıklamak zor oluyor. At hepsini ağzına. Ağaçtan babam düşse yerim.

Bu kadar. Canımın sıkıntısı hala geçmedi. Ekşi kahve iyi gelmiyor sinirlere. Hayır efendim hiç de iyi değil.

Bitti!

118 | 12 September 2002 16:36

Zihinsel kapasiteleri tek ya da iki kelimelik küfür üretmenin ilerisine geçemeyenlere diyecek birşeyim yok. Diğerlerine var:

QUAD ERAD DEMONSTRANTUM

yol-kıl-tüy

threewishes | 10 September 2002 19:18

07.00

Evden çıktım ; aheste aheste iskeleye yürüyorum…8 de ankara yolcusuyum.Tam altıyol a çıkarken yerde yeşil birşey gördüm dikkatlice baktım minik bir kuş ,hayatımda gördüğüm en güzel ,yeşil minik bir kuş…kıpırdamıyo…avucuma aldım zaten parmağım kadar ; daha sıcacık ; sanırım bir kaç dakika önce ölmüş…yara izi yok kan yok…Bir süre avucumdaki bu güzel yaratığa bakakaldım …neden sonra yanımdan geçen bir adam ölmüş mü dedi …irkildim ; evet diyebildim sadece… Orada bulduğum yerde kaldırım taşlarının üzerinde bırakamazdım…Avucumda kuşla yürümeye başladık amacım toprak bulup gömmek … Her taraf taş beton be kardeşim ; toprak kalmamış memlekette…En sonunda çarıkçıda köşedeki eczanenin önünde bir çiçeklik buldum , dibi toprak ,oraya gömdüm… Böyle yola mı çıkılır ya ; zaten yol korkum var bi de üstüne böyle tam benim zırlıycam bir olay hahhh şiş gözlerle bindik otobüse …

hayal

u.k.o. | 10 September 2002 15:55

aklıma takıldı yazamadan edemeyeceğim.önce bir varsayım= Dünya’ya bir meteor çarpsın ve insan nesli sona ersin. Bir grup uzaylı da dünya hakkında araştırma yapmak için uzay mekiklerine atlayıp dünya’ya gelsin. araştırmalar sonucunda bir film CD’si bulunsun(hemen bir film sallayayım “Geleceğe Dönüş”) CD bozuk olduğu için bir iki saniyelik bir bölüm izleyebiliyorlar. izledikleri sahne “arabanın gök yüzünde uçtuğu” sahne. Bu sahneye bakarak bizim hakkımızda teoriler üretiyorlar. gelişmiş bir ırkmış falan filan. şimdi alalım bunu eskiye uyarlayalım. Mağaralardaki resimlere, şekillere. onlar belki bir film senaryosu adam eline bir çubuk alıp kare kare göstererek hikaye anlatıyordu diğerlerine. bizde inanılmaz teoriler üretim hayal gücümüzü konuşturuyoruz onlar hakkında.

Ohhhhhhh beaaaa tatildeyim işte yuuppiiiiii!… diye başlamıştım oysa

crematorium | 08 September 2002 04:43

Ohhhhhhh beaaaa tatildeyim işte yuuppiiiiii!… diye başlamıştım oysa.

Eve vardığımızda saat 21 gibiydi. Bişiler yedik, bi kaç muhabbet derken “hadi yatalım artık” dedik. Hmmmm….işte en sevdiğim kısım. Annemle koyun koyuna yatıcam. Öylede uykum var ki!

Ohhh Allahım! Anneeee…… Horultusu yükseldikçe ya öksürüyorum ya da dönüyorum yatağın içinde. Bi anlığına susar gibi oluyor ama nafile. Tekrar başlaması sadece 10-15 saniye. Nasıl uyuyacağımı düşünürken beynim yavaş yavaş uyuşmaya başladı bile. Bu iyiye işaret. Uyku moduna geçiyorummm.

Sonra bi sesle irkildim. Hemen döndüm arkamı, annem. “Ne oldu?” dedim, EBEEBEHUHAHMMMIKII dedi. Kabus görüp bağırmış olacak. Yine bıraktım kendimi. Kaslarım iyiden iyiye gevşedi. Bilmiyorum kaç dakika geçti, bu sefer de titremesiyle uyandım. “Bebeğim ne oldu yaaaa? Rüya mı gördün?” Dedim. Düşüyodum dedi. İyi güzel de, ben zaten tabansızın tekiyim. Nasıl uyuycam şimdi? Eee uyuyamadım tabi, huzursuzum napıyım. Kalktım, evi dolaştım… Karanlık zaten! Bir bıçağım eksik. Sonra tuvalete girdim, tam oturdum, geçtim işleme….Hass……elektrikler kesildi! Zifiri karanlık! Hay Allah napıcam ben şimdi? Sanki Freddy’nin Türkiye çıkartması-Elm Sokağı 7. Anneeeeee!!!!………..

18 Ağustos 2002

Manisa Tarzanı’nın hikayesi

Kezzapo | 31 August 2002 22:32

Asıl adı AHMEDDİN CARLAK (Dog. 1899 bagdat – Ölüm 31 mayıs 1963 Manisa ) İlginç yaşamıyla bir dönem Manisa kentinin simgesi haline gelen kişi. Asker olarak katıldıgı kurtuluş savaşında gösterdigi yararalılıklardan ötürü kırmızı şeritli istiklal Madalyası ile onurlandırırldı . Cumhuriyetin ilk yıllarında manisa ya gitti ve topkale adıyla anılan dagın yöredeki bir kulubede yaşamaya başladı. Saçını ve sakalını kesmeden üstünde yanlızca bir şortla dolaşan Ahmeddin … …bu görünümü ve dogal koşallara uyumlu biçimde yaşaması nedeniyle tarzan yada Manisa tarzanı olarak anılmaya başladı. Ahanada Resmi. Ayrıca kentin agaçlandırılmasında büyük emegi geçti ve sonradan manisa belediyesinin kadrosuna alındı. Kentteki dogal yaşamın korunup canlandırılmasında önemli katkıda olan manisa tarzanı türkiyenin ilk çevre korumacısı sayılabilir. Aynı zamanda dagcılıkda yapmış üyesi oladugu manisa dagcılık kulübü ekipleri ile birlikte Agrı ve Cilo daglarına ; Aladagların Demirkazık doruguna tırmanmıştır. Yaşamının sonunadegin kentteki agaçların ve çiçeklerin bakımını sürdüren Manisa tarzanın anısını yaşatmak için yaptırılan büst 1972 de mevlevihane yakınına dikilmiştir.