bildirgec.org

zift

11 yıl önce üye olmuş, 17 yazı yazmış. 9 yorum yazmış.

Mehmet Akif Beki Neden sin? Nesin?

zift | 17 February 2003 09:51

Tarih 7 Şubat 2003 Cuma Mekan Dışişleri Konutu, Kanal 7 Televizyonu Başbakan Abdullah Gül ile İskele Sancak özel programı yapılıyor. Ekranda başbakan Gül ve Kanal 7 televizyonunun iki sunucusu var. Bunlardan bir tanesi Haber Saatinin sunucusu Ahmet Hakan Coşkun bir diğeri de M. Akif Beki…

İlk bakışta her şey olağan (hele ki içinde bulunduğumuz sıcak gelişmelerin olağüstülüğü düşünülecek olursa) başbakana sorular soruluyor, o cevaplıyor, bizi serinkanlılığa davet ediyor, barış ümitlerinden bahsediyor. İzlenme oranlarını bilmiyor olsam da bu programın bir çok kişi tarafından can kulağı ile izlendiği düşüncesindeyim. Başbakan pek alışık olmadığımız bir vakarla barışı sağlamanın yollarından bahsediyor. Kah ülke olarak bölgedeki etkinliğimizden söz ediyor kah atılan önemli adımlardan. Ama bir şey var, ekranda insanın yüreğini, gözünü, sinirlerini bozan bir şey. Sürekli “sırıtarak” sürekli bulvar gazetecileri tipinde sorular sorarak sivrilen bir “şey”. M. Akif Beki, programı izleyenler fark etmiş olabilirler. En hassas konularda başbakan tüm tonlamalarıyla, mimikleriyle saygı doluyken, sayın sunucu sırıtarak, el kol hareketleri yaparak, ekranın içine içine, başbakanın gözlerinin içine içine bakarak; “-e biliyorsunuzzz savaş çıkacak (sırıtır) siz siyasi geleceğinizi barışa adadınız,(hala sırıtır) peki barış gerçekleşmezse ne olacak? (el kol hareketleri de eklenerek ve sırıtarak cevap bekler)

hafif ey hafif titre de kendine gel

zift | 05 December 2002 15:33

hafif’e ne zamandır girip öyle bakıp çıkıyordum. neden se hiç bi yazılanın ayrıntılarını merak edemeden öyle bakıp çıkmalar yani. hoş ramazan ve ramazan sebepli hoşluklarım ve nahoşluklarım da mevcut gerçi ama yine de sarmıyordu vesselam. sonra karşılaştığım başka hafif çilerden de noldu hafif’e çığlıkları! yükselince… merak ettim ortaya bi yazı atarsam ne dersiniz başka şikayetçi olan varmıdır. yoksa sadece ben kendi hafifliğimimi kaybettim ne…

aldan/mak, ahmet altan\’ı aldatmak

zift | 26 September 2002 16:08

herkez de tutturdu bir ahmet altan tartışması gidiyor, boş işler bence bu hal. adam ortada oysa, gerekirse çalacak kadar işine aşık! lakin dili ve kurgusu kuvvetli, ama dibine kadar da edepsiz ki buna sanat diyenlerden de değil, bir adam ahmet altan, babası ve kardeşine çekmemiş, kuyruğu acıyınca yorganın altına elini atan gözlemleriyle, zavallı sandığı tarihimizden kendine iyi konular bulur ya da en afaki konu sayılan kadını anlatır. aslında her ikisini yaparken de kadını kullanır. halimiz… o kadar komiktir ki aydın yazarlarımız da! tezgahtarlar da sever adamı, erkekler çaktırmadan okur… beyaz sakalı ve saçıyla sözüm ona karizması da tamdır. neden peki bunca tartışma, nerden çıktı bütüm bu gazete haberleri. DİKKAT AÇIKLIYORUM. her roman adetinden para kazanan yazar kendi reklamını yaptırmaktadır. ve saygın gazetecilerimiz! de buna alanen bilerek isteyerek alet olmaktadırlar. hala buna alışamamış olanınız kaldıysa altına ahkam atsın şerefli basın mensupları vs. diye. bu dönemde parayı bastırıp alamayacağınız az şey var -gibi- habermiş, tartışmaymış. kaaaahhh… yerim ben bu gündemi… ahmet altan’ı tartışmak için çenesini yoranların cebine koy parayı, doğu perinçeği, yada ayşe özgünü tartışsınlar….

yahudiler dedim de/

zift | 17 September 2002 14:21

Elinize aldığınız tükenmez kalemlere iyi bakınız. Bugün bütün dünyanın tanıdığı küçük Yahudi kızı Anna Frank, 2. Dünya savaşı sırasında kamp anılarını, yaşadığı acı dolu günleri -kampta- yazmıştı. Fakat sonradan laboratuar tetkiklerinde farkedilir ki, anılarının en önemli, bütün dünyayı gözyaşına boğan bölümleri tükenmez kalem ile yazılmıştır. Bunları bu küçük kızın yazmasına imkan yoktur. Çünkü tükenmez kalem, 2. Dünya savaşından yıllar sonra keşfedilmiştir. Bu, İsraillilerin ne ilk ne de son günahıdır

“Üniversiteden mezun olmamıza bir yıl kala İsrail Büyükelçiliğinden bir iş bile aldık. (…) İsrailliler bize o kadar iyi para vermeye başladılar ki derslere bile girmeye başladık, çünkü büyükelçilik bize üniversitede propaganda yapma işini de vermişti. Edebiyat dersinde İsrailli yazarlardan, ekonomi dersinde Siyonistlerin başarılı iktisat politikasından, kimya seminerinde Nobel alan Yahudilerden bahsederek görevimizi yerine getiriyorduk. Yaptığımız propagandaya karşı çıkan hocalar hakkında da ırkçı olduklarına ilişkin şayialar çıkarıyor; imtihan soruları karşılığında öğrencileriyle sevişiyor, esrar partilerine katılıyor falan diye dedikodular çıkarıyorduk. (…) Başka işler de aldık. Örneğin Washington’un çeşitli üniversitelerinde okuyan Arap kızlarının namusunu korumaya düşkün Kuveyt Elçiliği de bizi onları kollamakla görevlendirdi. (…) Araplarla temaslardan sorumlu Jerry bu işten kârlı çıktı. Kızlara sarkanları kovalaya kovalaya kızların gözüne, kızlar da Jerry’nin yatağına girdi.”

devamını merak edenlere?

ittihatçılardan nefret ederken

zift | 11 September 2002 06:24

insan kızar ya, tavada yağın kız!masından farklıdır bu. kızar ve tepki gösterir. kızgın bir yağdan daha tehlikeli daha alevli olabilir. sözüm ona çağdaş! amerika yada destekçisi olanlar bizi ve tüm dünyayı kurtarmaya, çok ileri uygarlıklar yapmaya talipler…lakin ne hazin bir neticedir ki, bunun için bilinen her türlü çirkef, ucuz,…

gerici yöntemi kullanmaktan da geri durmuyorlar. afganistana 11

eylül bahanesiyle yapılan saldırıların ardından taliban rejimini alaşağı edenabd ve zevzekleri yerine koyamadıkları rejimleriyle halkı aç, halkı hasta, halkıperişan bıraktılar.

oysaki o bölgeyi tanıyanlar ve dürüst olanlar biliyorduki; taliban rejimi denenyönetim afgan halkının desteğiyle, hem de hiç zorlama olmaksızın varolmuş veyönetime geçtiği ilk andan itibaren kadınları tecavüzden halkı açlıktan ve çocuklarıölümden kurtaracak adamakıllı çözümler sunmuşturlardı.

hattizatında onbeşbin kişilik bir askeri güçle koca ülkeyi yönetimi altına almakimkansızlığı herkezce malumdur. peki amerika bir takım enerji pazarlıklarıylaizin verip kurdurttuğu talibanrejimine neden ateş püskürmeye başladı. aslında bunun da cevabı çok kolay,
çünkü kendine eyvallah çekmeyen bir rejim türkmen petrolünün orta yerinde barınamaz.

belki yazının bu kısmına değin gelen arkadaşlar e biliyoruz diyecekler.

bildiğinizi bilerek kısa bir kaç şey daha var yazmam gereken. gerici yobaz talibanrejimini alaşağı eden amerika arkasına onbir eylülünde rüzgarını alarak ırağasaldırmaya hazırlanıyor. türkiye ise musul kerkük petrolüne talip olduğunu açıkladıaçıklayacak. böyle bir zamanda bunca sıcak bir savaşın ki; hem de ırkdaş, dindaş,yoldaş olduğumuz insanlar ile bize neler kaybettireceğini söylemeye luzum yok.kısa olansa bu yenilik gelecek vaadleriyle kandırılan tc ve yaşayanları önümüzdekigünlerde çok sıkılacak üzülecek ve zor günler geçirecek. merak ediyorum bu sayfayabir gün bilmem kaç yüz ya da bin ya da tane askerimizi musuldaki çatışmalardakaybettik haberi linklememiz gerekirse ne hissederiz. yada ordaki katlettiğimizinsan sayısını öğrenince. çok standart bir söylem oldu bu kahrolsun abd lakinkahrolmasını istediklerinize kahrolsun diyemiyorsanız… daha ne kaldı.

ilgili linkler gülün küfredin diye…

bush