bildirgec.org

sanatçı hakkında tüm yazılar

YALAN AŞK

cellatlina | 07 September 2009 19:47

Evde uyanıyorum ve banyoya yüzümü yıkamaya gitmeye yelteniyorum. Tam o anda bir eksiklik hissediyorum. Kulağımda… Hemen müzikçalara yönleniyorum ve gözümde uykunun izleri olduğu halde evvela müziğin sabaha dolmasını sağlıyorum.

Yüzümü yıkayıp aynaya bakıyorum. Gözlerimde, şişliklerde, dudaklarımın renginde bir güzellik arıyorum. Aynadakine bakan ben değilmişim gibi, ayndaki bir heykelmiş de onu izleyen bir seyirciymişim gibi bakıyorum aynaya.

Çok kısa bir müddet bakıyorum ama her sabah aklımdan bu geçiyor, eminim. Hani bazı şeylerin aklınızdan geçtiğini o anda kavrayamazsınız ya, sonradan öyle düşünmüş olduğunuzu anlarsınız.

belki bir ünlü görürüz.

kahramancayirli | 12 August 2009 14:21

resimupload.com adresinden alınmıştır.
resimupload.com adresinden alınmıştır.

Çocukluğum Marmaris’te geçti. Bir gün balkonda otururken, aşağıdaki berberin önüne Temel geldi, oturdu, sohbet ediyorlar. Mahallenin Muhtarları’nın Temel’i. Sonra birçok sinema filminde de gördük ki iyi bir oyuncu nitelemesini hak eden Erkan Can, o. Sivil hayatta ilk kez bir ünlüyle karşılaşmam böyledir.

satilikmarkalar.com adresinden alınmıştır.
satilikmarkalar.com adresinden alınmıştır.

Sonra yine Marmaris’te Marina’nın oralarda gezerken Cem Karaca’yı görmüştük annemle, yanında bir bayan vardı…

Gülriz Sururi,Emre Kınay.Hoşgeldiniz tanzimat kafaları..

koza86 | 20 May 2009 10:09

Ülkemin terakki etmiş “sanatçıları” teneffüse çıkmış öğrenciler gibi meydana atıvermişler kendilerini..
Sanırsınız ki sonsuz terakki, sonsuz refah için salınıyorlar..
Çoğunun geliri hatırı sayılır düzeyde.
Amaç ne?
Korku neden?
Ciğeri beş para etmez bir fikre inanmışlara karşı duruş mu?
Eğer öyle ise rüzgarda savrulan kum öbekleri gibisiniz?
Yoksa, yoksul kalabalıkların her melanete bulaşma ihtimaline karşı mevcut statülerinizin yerle bir olması tehlikesini sezmiş olmayasınız?
Yani moda deyimiyle “müesses nizamın” yerle bir olma ihtimali !.
Haklı olabilirsiniz elbette; Güriz sururi hanım,babasının süt ninesinden bile neler çekmiş!
ninesi ona kurandan dualar okurmuş “acayip kelimelere” bir türlü kafası basmazmış. Ama çok zeki olduğundan bunların arapça olduğunu anlamış..
“Acayip kelimeler”
Yesinler seni gülriz!
Efendim köy enstitüleri kapanmasaymış bınlar başımıza gelmezmiş!
Adama sormazlar mı ;köy enstitüleri mezunlarının şehirlere akışı birleştirici bir kültüre mi yol açtı?
Öyle olsaydı çin kültür devrimi ayakta kalmaz mıydı?
Gülriz, kirpiklerindeki aşırı rimelden önünü göremiyorsun. Al kocanı yanına keşanlı ali’yi, irma’yı oyna; Gerçekten de en iyi yaptığın işi yap..
Programa katılanlardan biri de Emre kınay..
Adamın ettiği lafa bakar mısınız?
” Darbe yapanlara devletin onay vermemesi lazımdı”
Güler misin, ağlar mısın?
Darbe yapanlar izin almazlar evladım, izne tabi değildir bu işler..
Teşkilatlı bir propagandanın sentetik aydınları, insanca bir düzenbazlık içindesiniz, bilerek veya bilmeyerek..

Seni kutluyorum

makaleci | 18 May 2009 08:56

Sanatçı dediğin muhalif olmalı, cesur olmalı antiemperyalist olmalı ve en önemlisi bunu açıklıkla dile getirebilmeli, mihmandarlıktan sıkılmamalı…

Medyaya teslim, popülist işlerden para kazanmaya bakarak, ben sanatçıyım masturbasyoncularına ben gülüyorum. Kendileri deve kuşlarının önde gidenleri oluyorlar efendim…

Ama Fazıl say; evrensel anlamda kabul gördüğü ve hiç bir reklama ve benzeri tanıtım çabalarına (!) ihtiyacı olmayan bir dev sanatçı iken muhalif duruşunu ortaya koyabiliyor, fikirlerini paylaşmayı bir ukalalalık yörüngesinde değil, sadece vatandaş duyarlılığı ile yapabiliyor.

çizim mi yoksa fotoğraf mı diye düşündüren muhteşem çalışmalar

xerre | 18 March 2009 18:55

karakalem çizimleri resme başlarken atılan ilk adımdır. bir nevi temeldir ve adından da anlaşıldığı gibi pek renk seçeneği yoktur bu çizimlerde. siyah ve beyaz.
fakat bazen öyle bir karakalem çalışmaları çıkar ki karşınıza şaşırıp kalırsınız. hatta ilk başta çizim olduğuna bile inanasınız gelmez.

işte tam da bu etkilere sahip çalışmalar çıkaran bir sanatçı biliyorum. adı Linda Huber. genelde ünlü isimlerin portrelerini çalışmaları arasına katan sanatçının şaheserleri birçok reklam, tv, kitap, internet sitesi ve çeşitli sanat galerilerinde kullanılmış.
çizim mi fotoğraf mı? ayrımını hemen yapamayacağınız işte o çalışmalar:

Empresyonist Bir Ressam ve Empresyonizm ile Realizm Arasında Bir Oğul…

| 10 February 2009 13:50

Self-Potrait; www.clarkart.edu
Self-Potrait; www.clarkart.edu

Empresyonist ressam Pierre Auguste RENOIR (1841-1919), terzi bir ailenin çocuğu olarak, Limoges’de dünyaya geldi. Ailesi, Renoir daha çok küçük iken Paris’e taşındı. Renoir, ondört yaşından onyedi yaşına kadar, bir porselen atölyesinde; bir porselen ressamın çırağı olarak çalıştı. Çalıştığı dönemlerde, ışık ve renk konusunda epeyce tecrübe edindi. 1862 yılında, Charles Gleyre’nin stüdyosuna girerek, Monet, Sisley ve Bazzile gibi önemli ressamlarla, sıkı dostluklar kurdu. Dostlarıyla, Seine ırmağı kıyısında; ressam sehpalarını kurarak çalışırlardı. Renoir, Monet gibi sadece doğa resimlerinden ziyade, insan figürleri üzerinde duruyordu.


“La loge”; satatic.howstuffworks.com

Renoir’in tarzı; Monet gibi, resimde izlenimcilik veya empresyonizm, yani 19.yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan ve bütün sanat dallarını etkisi altına almış bir akım. Resimde izlenimcilik (empresyonizm), ışık ve renkten oluşan gerçek görsel izlenimleri; ressamların kişisel yorumları ile duygularını da katarak yansıtmasıdır. O dönem itibari ile sanatçıların, kendi duygu ve düşüncelerine göre, var olan nesneleri veya figürleri yansıtmaları; sanatta bir devrim niteliği taşımıştır. Bu akımın öncüleri, Claude Monet ve Camille Pissaro olup, Renoir’i de katabiliriz…