bildirgec.org

reyting hakkında tüm yazılar

Basınımızda Etik

alp06 | 15 December 2007 22:49

Uzun yıllar oldu ki gazete almaz ve Tv haberlerini dinlemez oldum. Neden derseniz sansasyon ve asparagasın ne kadar yayın kullanıldığını görmem beni bu kararı almaya itti. Basın yayın organlarının habercilik anlayışına internet oratamında habercilik yapan birçok haber sitesi de katıldı. Burada onların isimlerini zikretmiyeceğim.
Seviyesiz haberciliğe karşı o kadar seviyesiz yorumlar eklenmeye başlandı ki biraz yorumlar köşesini okursanız, okur seviyesinin ne düzeyde olduğunu çok yakından görürsünüz. Diğer haber sitelerindeki seviyesiz yorumlar dalgasına malesef hafif üyeleri de katılıyor. Küfürler hakaretler ortalıkta uçuşmaya başlıyor.
Belden aşağı ve reyting kaygısı ile habercilik yapanlara karşı elbirliği ile savaş açalım. Artık seviye ve üst düzey istediğimizi dile getirelim.

Ölümün ve Acının Reytingi Yüksektir

neoturk | 01 December 2007 17:48

ısparta uçak kazası
ısparta uçak kazası

Allah bu son uçak kazasında ölen 57 vatandaşımızın taksiratını affetsin , kendinelerine gani gani rahmet ve yakınlarına teselli versin. O uçakta bir yakınım yoktu ancak olduğunu varsayarak ve de bu iki gün içindeki tv , gazete ve özellikle internet haberlerini takip ederken. Olayın kazadan , bir acı olmaktan çıkıp , habercilikle alakası olmayan bir reyting malzemesi haline dönüşmesini büyük bir teessüfle izledim. Sanki bir film seyrediyorduk , aslında ölen kimse de yoktu çünkü acı bizim ocağımıza düşmemişti. Bizler tv mizin , bilgisayar ekranımızın başında oturmuş , editörlerce düzenlemiş haber süslü bir senaryoyu izliyorduk. Komplo teorilerinden, Dan Brown a kadar bu habere olan ilgiyi arttırmak için neler yapılmadı ki. İnternette bile uğrayanları siteye bağlamak için “AZ SONRA” kalıpları kullanıldı.
Kendinizi bu ölen vatandaşlarımızın akrabaları , yakın dostları yerine koyun bu haberler sizi nasıl etkilerdi ?
Acıyı ve ölümü reytingleştirmenin önüne geçebilecek bir şey var mı ?

Leşliğin Reytingi

andrew love sam | 22 October 2007 02:48

Neden bilmiyorum bu dünyada nerdeyse tüm kavramlar ve değerler içi boşaltılmış, çürütülmüş, yozlaştırılmış ve deforme olmuş durumda günümüzde. Bu yazının kahramanları ise deformasyon kümesinin daimi elemanları olan samimiyet ve içtenlik kavramları. Öncelikle kendilerine yazımıza hoş geldiniz diyorum. Yazı öncesinde kuliste konuştuk biraz ve onlarında aslında epey dertli olduklarını gördük bu ‘yeni imaj’ larından’. (evet aslında kavramların dili olsa ‘hayıııır bizler öyle değiliiiiiz, bunlar sizin uydurmanız’ derlerdi bize sanırım)

‘Belden aşağı’ dialoglar, espriler ve anlatılar samimiyet olarak adlandırılıyor artık ve alkış alıyor. Bu alkışların desibeli epey yüksek ve içerdiği bu gürültü ruhlarda kalıcı algı bozukluklarına neden olabilir. Ntv’de yayınlanan ‘haydi gel bizimle ol’ isimli programda oyuncu Müjde Ar’ın ‘ar-sız’ söylemleri çok sevildi ve duyduğuma göre youtube’da bu ‘çok içten’ oyuncumuza ilgi ve alaka epey artmış durumda. Reytingi hayırlı olsun. Etiketler: Ne harbi kadın.. ya çok samimi.. evet çok doğal.. işte bu ya kadınlarda espri yapabiliyor’u herkese gösterdi.. ne kadar özgüvenli..

Bir Dönemin Yerli Dizileri… :) Nelere Katlandık, Neler İzledik?

cossack35 | 23 May 2007 10:53

bir döneme damgasını vurmuş(!) hepimizi kangren eden şahane dizilerimiz… 🙂

1. Küçük İbo: bu diziye bir isim bulmak lazım demişler, ama sonra parlak zekalı bir arkadaş demiş ki, ya madem dizinin başrol oyuncusu Küçük İbo, o zaman dizinin adı da Küçük İbo olsun… Bu müthiş öneri ekip tarafından coşkuyla kabul edilmiş ve dizinin aranan ismi bulunmuştur. Dizide senaryo diye bir şey yoktur. Çok önemli bir olay olur, bu olayı bölüm boyunca 30 kişi birbirine anlatır dedikodusu yapılır ve bölüm biter. Yeni bir olay bulunana kadar eski olayın dedikodusu yapılır. Mekan derdi yoktur, dizinin seti bir ev ve bir kahveden ibarettir. Zaten başka mekana da gerek yoktur. Bunlar dedikodu yapmak için yeter de artar bile. Küçük İbo’nun muhteşem performansı görülmeye değerdir.

TELEVİZYONLA NEREYE GİDİYORUZ

kalasi | 12 May 2007 19:30

Televizyonla nereye gidiyoruz.

Kaynana programlarından sonra şimdide magazin mahkemesi, şu program bu program ve aklıma adı gelmeyen bir duzine program. Her programda kendini o konunun profesoru sanan insanlar. Reyting uğruna sahte konuklar sahte kavgalar. Muhtelif programlarda boy gösteren beyaz hoca ( profesör ) sırf reyting uğruna adamı cıkartıp konusturuyorlar. Din ile ilgili bir konu konusulacaksa ve amac gercekten bilgi vermek halkı aydınlatmaksa neden Diyanet İşleri Başkanını çıkarmıyorlar. Bir sürü depremle ilgili program yapıldı yapılıyor ve envayi çeşit adam çıkıp kendini profesör olarak tanıtıyor ve ahkam kesiyor. Ama 5 kişiden 3 ünün dediği aynı 2 sinin dediği farklı. Rasathanenin yetkilisi çıksın anlatsın anlatacağına. Demek istediğim halkımızda bu salak saçma kavga gürültü yalan hakaret içerikli programlara reyting vermesin artık.

cem yılmaz’lı türktelekom reklamlerı

shakaci | 28 April 2007 14:16

merakla beklenen telekon – cem yılmaz reklamları sonunda yayınlanmaya başlandı.. oynadığı bütün reklam filmleri olay olan, ürüne bulunduğu katkıdan dolayı, hep aranan adam olan cem yılmaz bu kez türk telekom reklamıyla karşımızda.. özellikle internet kullanıcılarını hedefleyen ttnet’e olan ilgiyi arttırmaya çalışan türk telekom bakalım bunu başarabilecek mi?
buyrun burdan izleyebilirsiniz..