güzin ablamız
güzin ablamız

DERDİNİ SÖYLEMEYEN DERMAN BULAMAZİşim gereği gün içerisinde birçok gazeteyi okuyup inceliyorum. Hürriyet gazetesinin Kelebek eki bunlardan biri… Kelebek’te özellikle Güzin ablanın yazılarına mutlaka göz atıyorum. Yorumlarında katılmadığım noktalar olsa da, Genç kızlar ve erkekler için ibret dolu birçok hayat hikâyesi yayınlanıyor burada. Psikoloji, psikiyatri, rehberlik alanına giren birçok diyalog kayda geçiyor bu sayfada. Bu özelliği ile sayfa birçok akademisyenin araştırma konusu olmuş.
Merak ettim araştırdım. Okuyucuların sorunlarını dile getirdiği ’dert’ köşeleri ilk olarak İlhami Safa’nın 1936 yılında yayınlamaya başladığı Yeni Hayat dergisinde başlamış. “Aramızda” isimli köşeye gelen mektuplar “Âdem Baba” rumuzuyla yanıtlanıyormuş. Ancak şu bir gerçek ki basının gerçek anlamda ilk dert ortağı Güzin Abla olmuştur.
Güzin Sayar ilk kadın sayfa sekreteridir. 1960’larda Hürriyet Gazetesi’nde kendi ismiyle köşe yazarlığına başlamıştır.. Güzin Abla’nın “Derdini söylemeyen derman bulamaz” biçiminde özetlenen köşesi, kısa zamanda okuyucuların çok dikkatini çekmiş. Bu köşenin çok rağbet görmesi üzerine bütün gazeteler tarafından taklit edilmeye başlanmıştır.
Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Güzin ablanın köşesini artık O’nun adına kızı Feyza Algan hazırlıyor. Ancak hala birçok okuyucu Güzin ablanın yerine, yazılara kızının cevap verdiğinin farkında değil. Bu onlar için çok da önemli bir şey değil.
Güzin ablanın kızı aracılığı ile kesintiye uğratılmayan tatlı dili, farklı tarzı, özgün köşesi birçok dertliyi cezp etmeye devam ediyor. Özellikle, aşk, meşk, cinsellik, aile sorunları ile ilgili birçok konu bu sayfada cevabını buluyor.Bu anlamda, Güzin ablaya yazılan mektuplardan biri kayıtlara şöyle geçmiş: “Ablacağım, çok sevdiğim arkadaşım geçenlerde ailesi ile beni tanıştırmak için evine davet etmişti. Anne babası evde yoktu. Onları beklerken bana limonata ikram etti. Ancak arkadaşım kendi limonatasını içtikten kısa bir süre sonra kendinden geçip uyuyakaldı. Bütün uğraşılarıma rağmen kaldıramadım. Adeta sızıp kalmıştı. Ablacağım, acaba sevdiğim erkek te bana söylemediği bir hastalık mı var?”
Bu mektuba Güzin ablanın cevabı şöyle: “Sevgili kızım, ne hastası? Ne kadar şükretsen az. Verilmiş sadakan varmış.”