bildirgec.org

prenses hakkında tüm yazılar

prens-es

morfik | 22 August 2011 12:28

Düşler çizgi oyunu oynarken -taş çizgiye düşerken- taşa takılıp oyuna küsen;
hikayeleri, şiirleri çok seven bir kız varmış.

Cehennem sıcağı bir ülkenin prensesiymiş. Yüreği ülkesinden sıcakmış. Gözleri can yeşili, lakin mavi olmasını dilermiş. Belki, çok güzel olmaktan da bıkıyordur insan, kim bilir… Çünkü saçlarını açtığında herkes büyülenirmiş.
Çoluk-çocuk tabirli karmaşalara düşünce ülkesini çıplak ayakla bir uçtan bir uca yalın ayak gezermiş. Ee aşk diye inandığımız; topuk kısmı aşınmış çorap olunca umutlarımız ayağa düşer, parmaklarımızı acıtırmış.

Erkekler Çıkarmak, Kadınlar Giymek İçin Para Öder

soylemedengecemicem | 17 January 2011 10:18

Almanya’da bir güvenlik şirketi tarafından çalışanlara sütyen giyme zorunluluğu getirilmesiyle işçi temsilcileri mahkemeye başvurdu. Peki, geçmişten günümüze neler oldu da kadınlar memeleri üzerindeki hâkimiyetlerini işverenlere kaptırır oldular?

Mary Phelps Jacop göğüs çevresi ve hayal gücü geniş Newyork’lu bir genç kadındır. İngiltere’nin sayılı ailelerinden birine gelin gider. O dönemde kadınlar korselerinin içinde minimum oksijenle hayatlarını sürdürmekteydi.

Kadınlarda görülen bayılmaların sıklığı, o zamanlar kadınların
Kadınlarda görülen bayılmaların sıklığı, o zamanlar kadınların ” histerik” varlıklar olmasına bağlanmış olsa da, günümüzde bunun nefessiz kalmalarının bir sonucu olduğu düşünülmektedir.

Kaçınılmaz son hikayeleri 1

nazokiraze | 12 November 2009 13:57

Timothy Treadwell ismini, belgesel severler yakından bilir. Kendini bazı sebeplerden ötürü ayılara adamış olan, belli dönemlerde ayılarla içiçe yaşayan, kız arkadaşıyla birlikte hayatını çok sevdiği bir ayının pençesiyle kaybeden bir ayı araştırmacısı.

Grizzly Man (Ayı Adam) adlı filmde Treadwell‘in hayatı ve ölümü yer almakta. 13 yaz boyunca ayılarla içiçe yaşayan araştırmacı, bir kere bile yanına silah almadı. Alaska’nın boz ayılarıyla barışçıl bir yaşam sürdürecegini düşünerek, kendinden emin bir şekilde her yıl yaptığı çalışmaları, kız arkadaşının da kendisinin de sonu oldu. Saldırının ses kaydı mevcut.

Timsah Avcısı olarak tanıdığımız Steve Irvin yaşamını dikenli bir vatozun ölümcül darbesi ile kaybetti. Sürekli timsahların üzerinde, yılanların dibinde görmeye alıştığımız Irwin’in bu şekilde ölmesi belgesel severleri şoke etmişti.

Ünlü edebiyatçı Honore De Balzac çok fazla kahve içmesiyle bilinirdi, öyle ki çalışma yaparken bir düzine kahve içtiği söylenir. Ölüm sebebi (17 ağustos 1850) koyu kahve olarak belirtilir.

Yazar Jerzy Kosinski intihar ettiğinde 58 yaşındaydı ve intihar notunda şunlar yazıyordu: “Her zamankinden daha uzun bir süre uyuyacağım. Buna sonsuzluk deyin.”

bahtsız prenses: Süreyya

nazokiraze | 03 November 2009 18:39

İran’da Şah Pehlevi döneminde yeşil gözleriyle sinema afişlerinden fırlamış güzellikte genç bir kızın fotografı Tahran’da bakan herkesi büyüler , bu kız küçüklüğünden beri hayal ettiği gibi sinema oyuncusu olup resimleriyle hayranlarını cezbetmese de bu fotograftaki bakışıyla çarpmıştır Şah’ı.

Fotografına bakarak kendisini Tahran’a davet eden Şah’ın yanına gitmeden önce babası Şah ile evlenmek zorunda olmadıgını hatırlatıp içini rahatlatır kızının , eğer begenmezse evlenme teklifini kabul etmeyecektir.Genç kız ve ailesi Tahran için özel olarak elbiseler diktirmek ister , bunun için adres Paris’tir.Muhammed Riza Pehlevi ‘nin dört gözle beklediği ve resmine aşık oldugu kişi sonradan Mahsun prenses (Prenses Soraya) olarak anılacak olan Süreyya İsfendiyari Bahtiyar ‘dir. (Karsılastıgim adam tahmin ettigimden cok daha ilginçti, yakışıklıydı. Görür görmez aşık oldum.- Prenses Süreyya’nın Hayatım adlı kitabından)

BİR ZAMANLAR PRENSESTİM

peripetty | 25 September 2007 15:30

Korkunç bir çığlık bu,kafamı dolduruyor,beni panik dalgalarında boğuyor. Bu umutsuzluk öyle boğucu ki soluk alamıyorum. Beni saran kolları hissediyorum ve bana söylenenleri duyuyorum. Ama çığlık sürüyor,sarsılıp uyandırıldığımda ve çığlık atanın ben olduğumu anladığımda bile dehşet devam ediyor… bu bir kabus. Her gece gördüğüm bir kabus,gün boyu gözlerimi yumdurmayan,geceleri yatağıma yatmaktan korkmama neden olan şey bu.Çocuklarımı,kocaman sırıtışları,kucaklanası vücutları,cılız bacaklarıyla yavrularımı görüyorum. Kabusumda gülümsemiyorlar,boş gözlerle aynı duvarlara bakıyorlar. Birbirinden ayrı odalara kapatılmışlar,odalarda ne kapı var ne pencere,yataklarına oturmuşlar,dudakları anneciğim! der gibi bükülmüş. Duyduğum kelimelerse sanki onların ağzından çıkmıyor,sürekli adımı söylüyorlar,sesleri keder ve tereddüt dolu. geldim! diye bağırarak cam duvarları kırmaya çalışıyorum,çığlık çığlığa onları sevdiğimi,herşeyin düzeleceğini söylüyorum ama beni duymuyorlar. Sadece ağlayarak adımı tekrarlıyorlar.Sonra bir kahkaha duyuyorum,alaycı,zalim ve tanıdık bir kahkaha. Sahibini tanıyorum. Eski kocam.Rüyalarım basit korku filmleri gibi. Hep aynı ve gerçekçi. Kurtarıcımın kollarında kendime geldiğimde sayıklayarak dehşetimin boyutlarını anlatmaya,onu da o deliliğe sürüklemeye çalışıyorum.Ben titreyip ağlarken beni kucaklayıp sabahın o ilk saatlerinde bilinçaltımla bilincimi uzlaştırmaya çalışıyor. Sadece bir rüya…bir kabus…benim yaşayan kabusum… Onyedi yaşında yaptığım seçimin bedeli. Öedediğim bedel çocuklarım. Bu bedeli ödedim çünkü bir zamanlar prensestim.

Büyüklere Masal:)

| 02 July 2007 09:32

Nevdalist masallar dedi, dürttü beni, bu çıktı:)

“Bir varmış bir yokmuşşş…Ülkenin birinde kendisini Cinderella zanneden ve “Elbet bir gün olacak lan bu balo!” diye söylene söylene temizlik yapan bir kız varmış. Dedik ya, hatun azimle baloyu bekliyor, tüm cefa bu balo için sanıyor.
Bir gün elinde elektrikli süpürge can hıraş halıyı süpürürken kapı çalmış. “Geldi yine adı batasıca üvey kızkardeşlerim” diyerek açmış kapıyı. Gelenler kızkardeşler değil…Tanımadığı bir adam kapıda. “İyi günler hanfendi. Ben elektrik idaresinden geliyorum. Ödenmemiş 2 faturanız yüzünden kesiyoruz elektriğinizi”…
Haydaaa! “E peki, kes kardeşim!” demiş kız (nam-ı diğer cinderella 2007)
Elektrik kesilmiş, halıyı süpürme işi yarım kalmış…Ne yapmalı? Kızımızın gözü uzun zamandır tekrar okumak istediği kitaba takılmış…Bu kitabı üniversite son sınıfta okumuş ilk defa. “Tanıklarla Sokrates”…Almış kitabı eline,
başlamış okumaya…Offf, paslanmış beyni…İlk okuduğunda ne biçim heyecanlanmışmış halbuki! “Aaa, adamın yakaladığı
detaya bak!” diye diye bir solukta okumuşmuş kitabı. Şimdi gitmiyormuş…
Yerine koymuş kitabı…
Geceyi mum ışığında ödenmemiş faturaya söverek geçirmiş. erkenden uyumuş.
Rüyasında prensi görmüş. “Cinderella, hazırsan çıkalım artık. Metroyu kaçırıcaz ama, hadi! Makyaj da yapmayıver!”
diye söylene söylene kapıda bekliyormuş prensi. Beyaz at yok. Pahalıymış beyaz at, metroyla idare ediyorlarmış.
Rüyanın devamını görememiş Cinderella 2007.
Ertesi gün işe gitmiş. Öğrencileri onu sinir etmek ve “Tüm emeğim havaya! Hiç çalışmıyorsunuz! Ne olacak sizin
haliniz?” şeklindeki tipik fırçasını dinlemek için ellerinden geleni yapmışlar. Cinderella 2007 eve döndüğünde çok
yorgunmuş. Bir bira açmış, oturmuş salonda en sevdiği koltuğuna. Başlamış düşünmeye:
“Bu masalın bir yerinde bir karışıklık oldu kesin! Kötü kalpli üvey anne ve kızkardeşlerimin işi bu, eminim. Yoksa
olacak iş mi canım? Yaş 32 oldu, elde var sıfır! Çocuk da yapamadım kariyer de! Nil mi dediydi bunu bana? Evet o
şapşal söylemişti. Anlamıştım zaten kafa bulduğunu…Otursun “Kek” yapsın o çatlak!”
Birası bitmek üzereyken prens aramış. “Sana geliyorum” demiş. “Tamam canım” demiş Cinderella 2007. Kalkıp ortalığı
toplayıvermiş. Saçını başını düzeltmiş. Prens gelmiş. Oturup içmişler onunla da. Sızmışlar sonra…
Günler böyle geçip gidiyormuş. Hep aynı…Sonunda Cinderella anlamış ki, arkadaşı Pamuk Prenses kadar ballı değil. O en azından 7 cücelerle yaşıyor, kira derdi yok, fatura derdi yok. E cüceler de sevimli çocuklar, koruyup
kolluyorlar bunu. Evi temizliyor iki kap yemek yapıyor, cüceler de evin geçimini sağlıyor, mis gibi hayat.
Rapunzel’i düşünmüş bizim kız sonra. “Ne ballı hatundur o da…” diye geçirmiş içinden…Saç güzeli seçildikten
sonra reklam filmleri, fotomodellik falan derken bulmuş yolunu. Şimdi Caddebostan’da sahile bakan bir evde tek
başına yaşıyormuş. Komşuları şikayetçiymiş gerçi kendisinden. “Bu kadın sürekli balkondan saçlarını sallayıp eve erkek atıyor” diye şikayet etmişler Rapunzeli yöneticiye. Çılgın uyuşturucu partileri veriyor çok gürültü yapıyorlarmış. “Aman neyse, bana ne canım…Benim derdim bana yeter” diye düşünmüş Cinderella 2007…

Sizin Meclis’te eşcinsel var mı?

admin | 29 March 2007 20:56

Türkiye’de diplomasi eğitimi için bulunan İsveç Veliaht Prensesi Victoria ve beraberindeki heyet Ankara temaslarında eşcinsellerin sorunlarıyla yakından ilgilendi. Prenses ve heyet üyeleri Meclis’te eşcinsel olmadığını öğrenince sasirdi.
Ama biliyor bunun gercek cevabini…..????Bizim mecliste escinsel varmidir acaba ???