bildirgec.org

pembe hakkında tüm yazılar

Pembe ÜÇGEN

admin | 04 March 2009 13:07

Susmak=Ölüm (SILENCE=DEATH) yazılı poster
Susmak=Ölüm (SILENCE=DEATH) yazılı poster

Pembe üçgenin tarihteki serüveni, Adolf Hitler’in adını yavaş yavaş dünyaya duyurmaya başladığı, II. Dünya Savaşı’ndan hemen önce Almanya’da iktidara gelişiyle başlar. II. Dünya Savaşı’nda cinsiyet kavramları üzerinde yaşanan ırkçı politikanın en önemli simgesi haline gelir; pembe üçgen…
Bu üçgeni oluşturan çizgilerin içini dolduran pembe renk, yılların kötü anılarını yutmuş gibidir…
Sanki hiçbir şeyi görmemiş, duymamış gibi durağan…
Yaşanan acıların ve bu büyük trajedinin en önemli temsilcisi olmasına rağmen, sadece duruşuyla anlatıyor tüm isyanını…
Beyazla kırmızı arası bir karışımın sessiz çığlığı gibi; Beyazın saflığı, kırmızınınsa sıcaklığı ona konuşarak anlatacak bir şey bırakmamış adeta…

Ama şu bir gerçek ki; geçmişte Nazi rejiminin yok etmeye çalıştığı bir grubun, farklılığı için kullanılan bu etiket; o tarihlerde yaşamaya hakkı olmadığı düşünülen eşcinsel toplumu ifşa ederken, bugünse eşcinsellerin dünyada, özgürlük ve eşitlik adına verdiği mücadelenin en büyük görsel ifadesi haline gelmiştir.
Bu nedenledir ki; bahsi geçen “Pembe Üçgende”ki PEMBE, sadece bir renk olmaktan ziyade tarifi o kadar da kolay olmayan bir karışım, o ÜÇGENse; varoşlun en anlamlı geometrik formu haline gelmiştir.

Ters Pembe Üçgen
Ters Pembe Üçgen

1970’li yıllarda eşcinsel hakları savunucuları, geçmişte Naziler tarafından bambaşka bir anlamla kullanılmış olan pembe üçgeni, eşcinsellerin özgürlüklerini genişletmek adına verdikleri mücadelede tekrar gündeme getirdiler.

oğlumun laptopu.

nazokiraze | 20 February 2009 16:30

Az önce eve girdim, çok şükür sağ salim kavuştum evime, oğlumla her dışarı çıkışımız benim eve gelince şükretmemle sonuçlanır. Çünkü tavukçudan, nalbura kadar cama yapışma eylemlerine girişir benim oğlum. Arabasındayken kendini yerlere atma imkanı olmadığından bugün her zamankinden daha rahattık, ama yine de imanım gevredi.

Bugünki hedef laptoptu,evet küçük çocuklar için üretilmiş ufak, laptop kılıklı tuşlarından zil sesi çıkan oyuncaktan bahsediyorum. Oğluma haftada muhakkak 4 yada 5 tane oyuncak alınır, bu ya benimleyken üç-beş liralık arabalardan yada babasıyla çıktıgı zaman babasının fiyat limiti olmadan aldıgı işe yaramaz pahalı oyuncaklardan ibaret olur.Eşim ben ne aldıysam gidip aynısının büyügünü ve iyisini alır, bana nispet yapar. Oysa haftada alınan oyuncakların yarısından çogunu hemen kırdıgı için ben almak istemiyorum en pahalısını oyuncakların.

bir sömestre daha bitti sayın seyirciler.

nazokiraze | 09 February 2009 11:27

Hayatın her gününün tabakhaneye bok yetiştirir gibi geçmesinin en yakın örneğine şahidim bir kez daha. Sömestre tatili ne zaman geldin? ne çabuk bittin yahu, anlamadım.

Yarın yine altı buçukta kalkıp kız okula yollanacak, akşamdan hazırlanacak, ütülenecek bilmemne. Başladık yine, büyükşehir trafiği yine azacak,kuduracak, ödev telaşı şimdiden sardı evleri, bu arada kızım için acı bir tesadüf olan bir şey var,karnenin alındıgı gün bozulan bilgisayarı, bugün itibarıyla yapıldı ve yarın tamirden alınacak. Sömestre tatilini bilgisayarsız, arada bizimkini homurdanarak kullanan, hiç bana benzemeyen bir kitap okumama huyuna ragmen isteksiz de olsa bir kaç kitap okuyan( mecburiyetten), tüm gün aktivite yapmış olsak bile akşamın vakti pff canım sıkılıyor diye ıkınıp sıkınan kızım sonunda yarın hem okuluna hem bilgisayarına kavuşuyor.

kim yok oluyor?

il mare | 31 January 2009 10:33

Pembe perdelerimin arkasından dışarı baktığım zaman anlarım kendimin hayatımın yaşamımın kıymetini.İçerideyken herkes ben gibi ya da benden daha iyiymiş gibi gelir.Duvarı boyalı odalar,renkli bir avize ama heryere aynı renkte ışık veren bi ampul.Pembe değil benim ışığım dünyam gibi sarı.Kitap okumak için başucuma koyduğum ışık florasan ama,beyaz.Bilmem kaç saat dayanıyormuş,farkında olmadan yapılan bi tasarruf!Dışarı bakarım sonra,pembe perdelerim siyah olur birden.Dışarıda çöpleri karıştıran çocukların ellerindeki kirleri hissederim perdemde ve yüreğimde.ve acısını.Acırım ama acımayı hiç sevmem.Bişey sanıyormuş gibi olurum kendimi.Çünkü hiçbir hakkım yok onlara acımaya.Bugüne kadar onlar için hiçbirşey yapmadım çünkü.Hayatın vahşileştirdiği kişiliklrinden korktum hep,onları görünce diğer kaldırıma geçtim,uzaktan izleyenlerden oldum hep.Halbuki acıma duygusunun içinde çabaların verdiği sonuçsuzluk vardır.İçten içe ağlama vardır.Bunu kendimde görememek üzer beni.Artık neye gerçekten üzülüp sevindiğimi bilemem.Dünyanın dört bir köşesinde sadece kameraların takıldığı,bunlar haricinde kamerasız yerlerde kimbilir kaç canın gittiği bilinmeyen haberler üzer gibi yapıyor beni.Spikerle uyum sağlayarak izliyorum haberi,ölümü.spiker acı bir ifade veriyor suratına acı haber gelince,arkasından murat taşdemir banuyu öpmüş,gülüyor bizimki.Kendime bakıyorum bu saçma haber yüzümde hafif bir tebessüm beliriyor!İŞTE O ZAMAN KENDİME GERÇEKTEN ACIYORUM!Esas acınacak kişinin kendim olduğunu anlamakta geç kalmıyorum.Bi de kuşlara acıyorum.Eskiden babamın da benim de hersabah istinasız bayat ekmekle beslediğimiz minik serçelere;mutfak balkonumuza konup bizden pirinç isteyip yine istisnasız onları bulgurla pirinçle beslediğimiz ve annemin pirinç kavanozunun yarılandığını görünce beni tatlı tatlı azarlamasından sorumlu olan güvercinlere acıyorum.Acıyorum çünkü kendimi yararlı hissediyordum onlara karşı.Karınlarını doyurdum onların belki benim sayemde rahat uyuyorlardı.Yoldan geçen yaşlılar da simitle çekirdekle besliyorlardı onları,hepsinin yüzünde bir tebessüm…Kuruyemişçilerin önleri mısırları kapmaya çalışan birbirine kanat atan güvercinlerle doluydu,onların yanından geçip kanatlarının oluşturduğu rüzgarı hissetmeyi seviyordum.Şimdi yok oldular ama asıl yok olan biz olduk.Onlar var hala,panjurların altında korunuyorlar yağmurdan ama biz yokuz artık.Gitgide yok oluyoruz.Kahrolası tıp bizi iyi yapacağı halde yok ediyor.Hergeçen gün bişeye dokunmamak,birşeyi yememek zorunda kalıyoruz.Birşeyden daha soyutluyoruz kendimizi.Tıp,teknoloji bizi yokediyor.Bunların getirdiği mikroplar bizi yokediyor.Taş devrinde yaşamayı o kadar isterdim ki…Kendi kendimizi yok etmemeyi öyle çok isterdim ki…

Bayanlar için Tasarlamak

kapuska | 25 July 2008 14:04

Bayanlar için tasarım denince illa pembe olacak tabusunu ezen Joongoo Lee Samsung için tasarladığı bu harici hard disk ile yumuşak hatları ön plana çıkarmış. Siyahın sofistikeliğini, kaplama malzemesi olarak ayna etkisi veren PVD kaplamayı kullanan Lee, bu ürünü tasarlarken her bayanın çantasının bir yerinde olan makyaj kutusundan ilham almış .

Optik İllüzyonlar – II

tentena | 10 July 2008 11:09

İllüzyon, bir stimulusun yanlış yorumlandığı bir algı yanılmasıdır. Optik İllüzyonlar – I yazıma olan ilgiden sonra bulabildiğim başka illüzyonlarıda yayınlayacağımı söylemiştim. Yine etrafta sıkça görmediğimiz bazı başarılı optik illüzyon örnekleri aşağıdaki gibidir.

Eğri Kule İllüzyonu
Eğri Kule İllüzyonu

Resimlerdeki kulelerin ikiside aynı açıyla eğik durmaktadırlar. Ancak tek bir fotoğraf karesi gibi yanyana tutulduklarında sağ tarafdaki daha eğik gibi görünmektedir.

Renk Algılaması
Renk Algılaması

inanması güç ancak resimdeki pembe karelerin hepsi aynı tondalar. İnanmayanlar photoshop’la test edebilir.

Negatif
Negatif

30 saniye kadar bu resmin ortasına baktıktan sonra açık tek renk bir duvara yada beyaz bir kağıda bakın, bir görüntü göreceksiniz ve siz baktıkça görüntü daha da netleşecek.

Anında Etki
Anında Etki

ortadaki noktaya bakın ve kafanızı ileri geri oynatın; resme biraz hareket katmış olacaksınız!

dijitürk reklamını şikayet ettim sonucunu bekliyorum (RÖK)

neoturk | 03 November 2007 13:36

reklam öz denetim kurulu
reklam öz denetim kurulu

reklam öz denetim kurumunu duymayan varsa , öğrensin reklamlar hakkındaki şikayetlerini dile getirebileceğiniz ve cidden işe yarayan bir kurum. Yeni dijitürk reklamını bu kuruma şikayet ettim.Cidden işe yarayan dedim çünkü daha önceki bir şikayetim görüşmeye alınmış ve sonuç bana iletilmişti. Bakalım bu reklamda ne gibi sonuç olacak sizlerle paylaşayım istedim.

dijitürk ün en son reklamı , satışını yaptığı dijital alıcı ve hizmeti , sadece cinsel bir metağ olarak tanıtılması 2a maddesine uygun değildir. Reklamda gösterilen kadın iç çamaşırı , yabancı uyruklu bir bayan ve konuşma tarzı endirekt yönden cinsel çağraşımlar yapmaktadır. Bu şikayette bulunmamın amacı özellikle reklamın yayın saatidir. Bu reklam prime-time dan sonra yayınlanmaya uygundur, söz konusu olan reklam ise saat 11.00 gibi yayınlanmıştır. Reklam yayın saati ve reklam içeriği hakkında kurumunuzun sahip olduğu yaptırım yetkilerini kullanmasını , gerekli işlemin başlatılmasınına dair isteğimi bilgilerinize arz ederim.

Şikayetleriniz için

Pembe Google

CNKT | 16 October 2007 18:25

pinkle.net adresinden ulaşılabilen Pinkle arama sistemi Google altyapısını kullanıyor ve “eğer Google pembe olsaydı nasıl olurdu” sorusuna da biraz cevap vermiş gibi duruyor.

Pinkle: Pembe Google
Pinkle: Pembe Google

MODA DELİKANLIYI BOZAR

makaleci | 20 September 2007 09:36

2007-2008 KIŞ SEZONU ERKEK MODASI : 1 2

  • Erkekler modayla ilgilenmeyi sevmezler, sevmez görünmek isterler…
  • Kendi hem cinslerinden yakın bir arkadaşı modaya uygun bir kravat bile taksa, : (eğer seçilen renk biraz kırmızılı pembeli ise) ne o, sen yakında ağdayada başlarsın, ha ha ha!şeklinde derin espri anlayışları ortaya çıkıverir…
  • Eşleri veya sevgilileri tarafından alışverişe çıkartıldıklarında (çıkartılmak diyorum çünkü kendi rızaları ile gitmek pek çıkmak istemezeler) bir an evvel ortamdan kendilerini atmaya çalışırlar, yanlarındaki kadın bu erkeğin fikrine kıymet verip : nasıl yakışmış mı? bunu mu alayım dediklerinde, olmuş olmuş! hadi gidelim diye estetik bilgileri dahilinde onay verirler…
  • Moda gereksiz, para tuzağı, insan kendine yaraşanı giymeli! derken hem cepteki parayı hem de toplumdaki delikanlılık imajını(!) korumuş olurlar…

Ama olan modanın tanımına olur: neredeyse bir sanat eseri ortaya çıkarmak için yapılan bir hummalı bir çalışma, yaratıcılık süreci, birçok yaratıcı fikrin arasından süzülüp vitrinlere gelebilen seçilmiş fikirler lağvedilir bir anda, moda olur üvey evlat, kafası çalışmayanın meyledeceği bir para tuzağı…Evet bu son tanımlamalar(!) modayı öcü olarak göstermek isteyenlerin kendi dünyalarında itina ile ürettikleri tanımlamalar…