bildirgec.org

patron hakkında tüm yazılar

İşyerindekiler canınızımı sıkıyor

kenanaltun | 27 June 2007 07:43

İşyerlerinde yaşanan problemler, sıkıntılar, can sıkıcı durumlar ve çalışan kişilerin içlerini rahatlıkla dökebilecekleri bir portal uygulaması.
İşyerinizde anlaşamadığınız birine buradan haykırabilirsiniz.

Anadolu Hayat Emeklilik

esse | 07 April 2007 13:12

Anadolu Hayat Emeklilik TV reklamını izlemişsinizdir. Web siteleride güzel olmuş. Hatta patronunuza kendi şarkınızı yapıp yollıyabiliyorsunuz.

TBWA/ISTANBUL‘dan başarılı bir çalışma daha.

Şöför Kumbalewe

kopanisti | 06 April 2007 15:58

Kumbalewe, çok sevdiği eşine 4X4 cip almak için plazadan içeri girdi, seyehatten yeni döndüğü için üstündeki tulumunu bile çıkaramadan plazanın önüne 2 dorseli tırı ile yanaşmıştı. Karısı Abelebe nin doğum günüydü o akşam ve ona süpriz yapmak istiyordu. Şovrumdan içeri daldı ve cep telefonuyla mesaj çeken sarışın kızın masasının önünde durdu. Lacivert mini eteğinin üzerine giydiği daracık beyaz gömleğinin düğmelerini dolgun göğüsleri patlatacak gibi duran kız, Kaumbalewe ye küçümserce baktı ve hıh diyerek mesaj çekmeye devam etti. Mesajını bitirince de buyrun kimi aramıştınız acaba dedi. Kumbalewe şu yeni konsept 4×4 lerin en son segmentinin benzinli modelinden almak istiyorum ful akseseuarlı olsun lütfen dedi. Kız Kumbalewe yi baştan aşağı tekrar süzdü, heralde benimle kafa buluyor bu deli diye düşündü ama siizzz nasıl yanii, afedersiniz fiyatı 185000 avro da, bir şöför olarak şeyyy ehem dedi. Kumbalewe siz işlemlere başlayın parası hesabınıza yatar merak etmeyin dedi ve kıza bankanın telefon numarasını uzattı. Buyrun arayın bankayı Müdür Malabadi ye hesap numaranızı verin dedi. Güzeller güzeli dilber bu adam deli heralde deyip, bir saniye efendim ben şimdi geliyorum deyip izin istedi ve poposunu sallayarak bekofise geçip bankayı aradı Müdür malabadi yi istedi. Konuyu aktardı, Aldığı cevap karşısında mosmor oldu. Kumbalewe kıtanın en büyük nakliyat şirketi olan Homongolos un tek sahibiydi ödenmiş sermayesi 50 milyar dolar olan şirketinin banka hesabı ful krediydi. Kızcağız suratı şallak mallak vaziyette Kumbalewe nin yanına döndü ve ona beyfendi aracınız hazır alacakmısınız yoksa saralım mı dedi. Kumbalewe kıza bir kart uzatarak şu adrese gönderin dedi. Peki dedi kız. Kumbalewe cebinden bir 500 avro çıkardı ve kıza doğru yaklaşarak göğüs çatalının arasına sıkıştırmak istedi ama kızın göğüsleri o kadar dik ve sertti ki zorlandığını anlayan kız kendini öne doğru uzatarak omuzlarını arkaya çekti ve göğüs çatalının aralanmasını sağladı. Parayı bu pozisyında rahatça araya yerleştiren Kumbalewe elini çekerken taş gibi göğüslere sürtmeyi de ihmal etmedi. Al bu senin hizmetlerin için, şöförüm ama insanım dedi. Kız zevkten dörtköşe olmuştu. Ahhh ne hoş adam üstelik de zengin ve bekar, acaba versem mi diye düşünürken Kumbalewe söze girdi. Hanfendi gördüğüm en güzel sarışın bayansınız bana bir kere verirmisiniz kaç paraysa öderim dedi. Kız Alllaaaahhh körün istediği bir göz allah verdi 2 göz deyip kendisini kasarak puan toplayacağını zannetti ve ama dedi nasıl olur hem benim ücretim pahalıdır, size zor gelmesin dedi. Kumbalewe olsun dedi sen söyle ben öderim. Kız kredi kartı ekstremi ödeyemiyorum, borcu 3milyar yenitürk lirası oldu öderseniz olur dedi. Kumbalewe dışarda bekleyen tırı gösterdi kıza, uzun zamandır yoldayım kadın yüzü görmedim geç tırın içine dedi. Kız koşarak çıktı plazadan ve tırın içine girdi, içerde pala bıyıklı biri daha vardı. Kumbalewe pala bıyıklı olan Kamaşullah a, al dostum senindir dedi, kız ama ben sizinle şey mey deyince Kumbalewe cebinden 5milyar ytl çıkarıp kızın suratına çarptı ve al 3 istemiştin ben 5 veriyorum, kız yere saçılan paraları iştahla topladı ve soyunmaya başladı. Kumbalewe kıza döndü dolgun ve tamamen çıplak kalan taş gibi vücudundan gözlerini alamayarak bak kızım müşteri velinimettir, şöför de olsa zengin de olsa ona insan gibi davranman lazım, sonra unutma ki parayla imanın kimde olduğu belli olmaz hadi size iyi kayışlar dedi ve tırdan dışarı çıkarak Kamaşullah ile sarışın dilberi başbaşa bıraktı.

Mafya

voyage | 10 March 2007 15:32

Bu günlerde her suç işleyen gruba mafya denmeye başlandı. hatta tamamen alakasız durumlarda bile. mafyanın geleneksel anlamını ” İtalyan yada sicilyalı organize suç örgütü”. Mafya:Morte AiF rancesi Italia A nela yani “fransızlara ölüm diye haykırır İtalya” nın baş harflerinden oluşuyormuş. Sistem ise şöyledir:

Mafyadahiyerarşi sistemi uygulanır yani ailenin en rütbeli elemanı kararları verir ve diğer üyeler uygular. Yani mafya tek bir grup değil birçok aileden oluşan birbirleriyle kanlı savaşlar yapan ve yargınında pek dokunamadığı topluluklardır. Aralarındaki sorunları konseyler kurarak hallederler ve çoğu zaman birbirlerinin yollarından çekilirler. mafya ne politikaya ne de dine bağlıdır. İtalyan kökenler yüzünden bir çoğu katolik olmalarına rağmen mafya ailesine üye olduktan sonra mafya ailelerinden ve tanrılarından önce gelir.

Mutluyum, mutlusun, mutlu !

kopanisti | 23 January 2007 14:28

Yıllar önce bir tv. programında,
sunucu ve konukları sohbet ediyor.
Sunucu : Mutlu bir insan mısınızdır? Günleriniz nasıl geçer?
İşadamı : Sabah erken kalkarım, kahvaltımı eşimle beraber evde yaparım sonra yürüyüş yapar, eve döner banyomu alır işe giderim, Yönetim Kurulu ile toplantı yaparım, Öğlen aynı zamanda en iyi dostum da olan yönetim kurulumuzdan falan filanla falan restoranda yemek yeriz, öğleden sonra katılınacak toplantı varsa katılırım, vaktim olursa tenis oynarım, bazı akşamlar eşimle bir tiyatro veya sinemaya gitmeye çalışırım, evdeysem kütüphaneme girer kitap okurum, haftasonları tenis oynarım, hava güzelse tekneyle çıkarım, ailemle olmaya özen gösteririm, yürüyüşü çok seviyorum bol bol yürüyüş yaparım, atlı spor kulübüne giderim…….
Şair : Sen işadamısın, patronsun, tabi ki bu düzende mutlusun, İstersen öğlen yemeğini personelinle ye de bak bakalım seni böyle mutlu bir insan yapan işçilerin de mutlu mu?
İşadamı : Mutlu olduklarını sanıyorum, gak, guk, kem, küm

Maaşlı iş dünyası

sbaskentli | 16 January 2007 10:11

Yeniden merhaba maaşla çalışanlar dünyası ;

Yaklaşık bir yıl kadar önce bir daha dönmem dediğim bu dünya ya yeniden adım atmış bulunmaktayım. Mesaimin henüz 1 saati geçti ama ben daha şimdiden ortalıkda hiç kimse olmadığı halde çatlama ve patlama durumuna geldim. Psikolojik olarak bunun bir adı varmıdır bilmiyorum. Ama bir şekilde sabit maaşla ya da belli mesai saatleri arasında çalışıyor olma düşüncesi bile beni fazlası ile germeye yetiyor.

Maaşsız ortamda ne kadar başarılı olduğumuz ciddi bir tartışma konusu olsa da enazından uçsuz bucaksız bir huzur denizinin derinliklerinde yüzmektesiniz. Zaten maaşsız kendi özerk ortamımızda başarı elde etmiş olsaydık şu an burda bu aptalca satırları karalamak yerine her zaman ki gibi aptalca satırlardan karalıyor olurdum. Sanırım şu an hissettiklerimi bir kaç yüz yıl öncesinde köle olma ızdırabını tatmış olanlar ancak anlayabilirler.

Patron kovar oyunu

nuppie | 02 January 2007 12:56

İş yerindesiniz ve canınız biraz oyun oynamak istiyor, ama bilgisayarda ne oyun var nede patronlardan oynamaya fırsat var diyorsanız bu site tam sizlik,arkafonda excel tablosu görünüyor fakat sizden başkasının anlayamayacağı bir detay sayesinde oyunun tadını çıkarabiliyorsunuz. sitede arkadan gelen klavye sesleri ayrı bir hava katmış doğrusu.

işçi: 11 811

ozguradam | 17 December 2006 02:20

metropolis
metropolis

tik tak tik tak
zaman akıp gidiyor.
sistem, içinde beslediği karşıtlıkları hafızasından yararlanarak kendi bünyesinde eritiyor büyük bir ustalıkla.
çağımız koşulları köklü bir değişimi kaldırabilecek durumda değil.
geleceğe dair öngörülerimiz biraz kısırlaştımı acaba?
sınıf bilinci edinmeye çalışırken bilincimizin kontrolünümü kaybettik?
medya bizi maymuna çevirdi galiba.
o ne derse ona inanıyoruz. o ne yapmamızı isterse onu yapıyoruz. nezaman ne yiğeceğimizden tut nezaman nereye gideceğimize bile karışıyorlar.
canlı yayınla bize savaş izletiyorlar macera filmi tadında.hangi tarafı destekleyeceğimize bile onların yönlendirmeleri sonucu karar veriyoruz.
hissettirmeden beynimize bir takım yüklemeler yapıyorlar.gazete okurken televizyon izlerken, bankamatiklerden para çekerken, otobüs beklerken devamlı bir şeyler işliyorlar beynimize.
zihnimize yönelik sistematik bir saldırı söz konusu.
sınıfsal konumları gereği olsa gerek hükmetme arzusu ile yanıp tutuşuyorlar.
ne istiyorlar?
korkmamızı istiyorlar.
neden korkmamızı istiyorlar?
çünkü korkuyorlar.
kaybetmekten korkuyorlar.mal varlıklarını ve sözde demokrasilerini.
bir vatandaşın diyelimki işçi: 11 811′ in demokrasiden yararlandığı süre seçimden seçime sandık başındaki 3 dakika olabilirmi. tabi o 3 dakikalık süre bile yoğun zihinsel aldatmacalarla çok önceden şekillendirilmiş zaten.
kominist manifesto der ya “işçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecek hiç bir şeyi yok.Birleşen işçiler yenilmezler.” diye.