bildirgec.org

özgürlük hakkında tüm yazılar

Neden Linux / Neden Pardus?

semih016 | 05 December 2009 11:47

Bir çok kişi gibi bende sorardım kendime Windows varken bu Linux aşkı nedendir diye? Ne bulurlar sorusunun cevabını aramadım aslında şimdiye kadar.

Ama gün geldi araştırma gereği hissettim. Uzun süre internetten araştırmalar yaptım. Kullanıcı yorumlarını ve karşılaştırmaları okudum. Oldukça dikkatimi çekti. İlk başlarda hadi canım! demekten alıkoymadım kendimi.

Nitekim araştırmacı ruhum ortaya çıktı yine ve ben kafaya koydum Linux kullanacaktım. Ama sevinerek belirtmeliyim ki Linux ta, Windows gibi sadece Microsoft’a bağlı kalmanız gerekmiyor. Yerli ve yabancı alternatifleriniz bulunmakta.

ilk kadın general Kurmancan Datka

admin | 03 December 2009 09:45

Kırgız tarihinde hala önemli bir yere sahip olan bir kadından bahsedilir , bu kadın Metal para kullanılmayan Kırgızistan’da, Som denen paranın elliliğinin üzerinde yer alan Kurmancan Datka’dır. Kurmancan DatkaKırgız tarihine mal olmuş kadınların en önemlilerinden biridir, kadın generaldir.Kırgızistan’da cesareti, özgürlüğü,mücadeleyi simgeler. Tarihin ilk kadın generalidir.

19. Yüzyılda Güney Kırgızistan’ı yöneten Kurmancan Rusya’ya dahi söz geçirerek Kırgız halkının yol olmasını engellemiştir.

BU DA GEÇECEK Mİ?

kahvekokusu | 02 November 2009 15:16

Nefesinle can bulup, sesinle can verecek bir tek cümlenin iki dudağının arasından dökülüp bana gelmesini öyle çok bekledim ki… Kaç saattir sürüyor bu intizar ya da kaç gündür, saymadım… Batan güneş, işte bir gün daha bitti haberini alay edercesine fısıldarken kulağıma, her sabah yeni bir umut ekleyip bir önceki güne, bekliyorum aynı musaberet ile… Belki bugün diye…

Kahvaltımı sensiz yapıyorum… Tadı tuzu yok hayatın… Çayım hep acılara demliyor kendini ve hep boğazımda bir düğüm…

DOYA DOYA YAŞAMAK

teacher07 | 20 October 2009 10:44

Birileri diyor ki:
“Türkiye’de Müslümanlığımı doya doya yaşayamıyorum.” Zaten en özgür sensin, yaşa be kardeş…
Soran olmaz mı? Dur bakalım, doya doya yaşamak ne demek? Miyonların doya doya yaşamak istediği şey farklıdır. Obur doya doya yemek, kimi doya doya macera yaşamak, kimi güç, kimi para, kimi sex, kimi din, kimi de doya doya bilgi ister. Bu kadar farklı yaşamları doya doya yaşayanların ülkesine demokrasi dense gerektir.

Londra’da Pakistanlı Müslümanlığı, eşcinsel eşcinseliğini, solcu solculuğunu yaşıyor. Fransa’da Budist Budist’liğini, Yahudi Yahudi’liğini, Ateist Ateistliğini doya doya yaşayabiliyor. Örnek çoğaltılabilir. Bunlar demokrat toplumlardır. Türkiye’de bunları kim doya doya yaşayabiliyor? Aslında doya doya yaşamak konusunda Bazı toplumsal kısıtlamalar vardır. Zenginler doya doya , fakirler doymaya doymaya yaşamaktalar. Bizde “demokrasi” dediğinde mangalda kül bırakmayan doya doyacılar, doyamayanların haklarını doya doya engelliyorlar.

Portfolio’nuz için 14 İpucu

JaAaa | 24 August 2009 17:03

Son zamanlarda sosyal ortamlarda da artan rekabetler ve bu işe yeni girenler için sektörde tanınma ve güven büyük önem arz etmekte.Bu da kişisel web siteleri –portfolio– oluşturmak için büyük bir neden.İşte tam bu noktada portfolionuzun nasıl olması gerektiğini ve bir kaç ipucunu yazacağım.

1. Kolay iletişim
Sitenizin üzerinden insanların size kolayca ulaşabilmelerini sağlayın.
2. Kim olduğunuz?
Kim olduğunuz hakkında açık ve samimi olun.Yaptığınız işleri ve halen yapmakta olduğunuz işleri yazın.
3. Görsellik
Yaptığınız işleri uzun uzadıya anlatmayın.Başlıca bilgileri verin ve işinizin -en iyi- görüntüsünü paylaşın.

EMMA GOLDMAN: dans edemeyeceksem bu benim devrimim değildir!

mucizemsin | 06 August 2009 10:45

Emma Goldman, 27 Haziran 1869 yılında, o dönemler Rusya’nın kontrolünde olan Litvanya’da bir Yahudi ailenin kızı olarak dünyaya geldi. 13 yaşındayken ailesi ile birlikte St. Petersburg’a taşındı. Kısa bir süre sonra II. Aleksander’ın öldürülmesiyle başlayan siyasi kargaşa ve baskıdan Yahudiler de etkilendi ve katliamlara maruz kaldılar. Aile bu karışık ortamda maddi sıkıntılar yaşadı ve Goldman okulu bırakmak zorunda kalarak bir fabrikada çalışmaya başladı. İlk kez devrimci düşüncelerle burada karşılaştı, ayrıca Çernişevski’nin “Ne Yapmalı?” adlı eserinden çok etkilendi ve bu ileride oluşacak olan anarşist düşüncelerinin temelini oluşturmaya başladı. 15 yaşında babasının onu evlendirme fikrine karşı çıktı ve 17 yaşında ailesinin isteği üzerine kız kardeşi Helena ile birlikte ABD’ye göç etti.

Burada da bir tekstil fabrikasında çalışmaya başladı. 1886’da yaşanan HayMarket Olayı sonrasında dört anarşistin öldürülmesi olayından etkilenerek, anarşizmle ilgilenmeye başladı. 1887 yılında fabrika işçisi olan Jacob Kersner ile evlense de anarşist hareketler ile ilgilenmesi evliliğini kısa sürede sona erdirdi. Ailesini ve kocasını bırakarak NewYork’a gitti.

Burada ABD’deki anarşist hareketin önemli figürlerinden olan Alexander Berkman ile tanıştı ve beraber yaşamaya başladı. 1892’de de Berkman ile birlikte Henry Clay Finch’e (Homestead Pennslyvania fabrikasında yapılan grevi silahlı muhafızlar yollayan kişi) suikast planları yaptılar, fakat plan başarısızlıkla sonuçlandı. Henry Clay Finch yaralanarak kurtuldu. Berkman 22 yıl hapse mahkum edildi.

Dumansız Hava Sahasına Hazır Mıyız???

| 29 July 2009 15:15

TBMM`de 3 ocak 2007`de kabul edilen ve sigara yasağıyla ilgili hükümlerinin bir bölümü 19 Mayıs 2008`de yürürlüğe giren 5727 sayılı Kanun uyarınca 19 Temmuz gününden itibaren konutlar hariç tüm kapalı alanlarda sigara içilemeyecek.Sigara içmeyen bir birey olarak öncelikli olarak bu duruma sevinmiştim. Hatta bu uygulamanın tüm ülkelere örnek bir faaliyet olduğuna inanmıştım. Fakat kısa bir süre sonra gördümki sosyal çevrem ve ailemle her istediğimiz yere gidemez olduk. Bu durum birde onların gözüyle bakmamı sağladı . Bir nevi özgürlükleri ellerinden alınmış oldu. Çok nadir mekanlarda püfür püfür içebileceklerdi sigaralarını. Herşeyde olduğu gibi bunda da bir dayatma söz konusu. Böyle olunca da kimsenin bu örnek olacak duruma saygı gösteresi gelmiyor. Herkesin iradesiyle verebileceği karar yasayla korunmaya alınıyor. Hiç olmazsa bir yaş sınırlaması getirselerdi 18 yaşından küçükler için geçerli olsaydı. Bu bireyler zaten iyiyle kötüyü ayırabilecek durumdalar. Paralel olarak işletmeciler ve mekan sahipleri de bu durumdan kan ağlıyor. Hem gelir düzeylerinde hem de müşteri oranlarında fahiş azalmalar var. Ola ki bir işletmede sigara içen ya da sigara içmeye izin veren işletmecilere 560 liradan 5bin 600 liraya kadar para cezası var.

ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin….

| 17 July 2009 13:42

hiç karşılıksız sevdiniz mi?
ya da sevildiğinizi sanıp hayal kırıklığına uğradığınız oldumu?
hayatımın en güzel yıllarında bu durum başıma geldi. bir sürü peşimde dolaşan hani derler ya elimi sallasam ellisi varken hemde… ıssız adam filmi vizyona girmemişti henüz. habersizdim kimsenin kimseye bi mecburiyeti olmadığından. Canı istediğinde canının istediğini yapabileceğinden… Ağzımdan çıkan sözdür benim ailemden öyle gördüm göremedim peş peşe çıkan sözcüklerin sahteliğini.. tam da içine hapsolmuşken hemde çıkamadım duvarlarından anlayamadım gerçeklerii. hapsoldum işte..çünkü ben en iyisine layıktım en değerli en temiz en saf vs vs.. bunun anlamı nedir ki? en iyisine layık olmak? karşımızdaki anlamaz mı baştan iyi olduğumuzu bu sonradan öğrenilen bir kavram mıdır? ıssız adamın biri beni bulmuştu işte..sonra da aynı şekilde aniden gidiverdii.1 sene geçti küllerimi gömdüm topraklaraa filiz vermediler daha. kurtulmuştum özgürdüm artık. hayatı öğrenmiştim bir bakıma. dün telefonum çaldı evet oydu. ben içine hapsolmuş çekirdeğinim senin…

İnsan ve Dünya

furkan iren | 17 July 2009 09:44

Beni ondan ayıran bunu çizebilmem midir?
Beni ondan ayıran bunu çizebilmem midir?

kişiselleştirilememiş bir yaşamaktı
özgürlüğümüze gem vuran,
en dirençli zamanlarında bizleri yorgun kılan,
mantıklı düşünceleri savurup atan,
hep “birlik” olmak isteğiydi “ayrılığı” doğuran.

oysa ki zenginliğin ve tabiatın esasıydı;
bir bütün üzerindeki farklılıklarımız…
yaşamın, doğanın döngüsüydü eşitsizlik.
herkes ve herşey aynı güçte olsaydı
bütün kurtlar aç, bütün kuzularda otsuz kalırdı!
yağmur yağmaz ve kış hiç gelmezdi!
güneş doğmaz ve ay batmazdı!
eğer masallarda ki kadar güzel bir gezegenimiz
varsa şayet biri bana anlatsın:
neden var bunca savaş?
neden mutsuz gördüğüm tüm tebessümlü maskeler?
neden yaşamak için binlerce kurallarla sınırladık kendi kendimizi,
(oysa ki çok basitti yaşamak ve nefes almak!)
neden daha da fazlası için hep bir kavga?
ve sorularla dolu bir beyin ve cevapsız dudaklar..
biri narkozla uyuşturmuş gibi her birimizi
her duyulana “iman”ı, her söylenene “itimat”ı
kabulenilemezliğe “tahammül” ve sessizlik haksızlığa..
dünyanın yaradılış fıtratındaydı acımasızlık
birileri yaşamak için diğerini öldürmek zorunda kalırken
diğeri yaşamak için kaçmak zorundaydı

Ey Ruhum …

zyprexa | 27 June 2009 18:23

Her ruh yarımdır.
Ey ruhum kurtul artık bu çelimsiz bedenden.
Öldürmek değil bu. Yada öldürmekse bile öldür.
Ey ruhum duymuyor musun beni.
Çek al kendini nefes yolumdan tamda ben ağzım açık bir şekilde
bakarken dünyaya.
Usulca sıyrılırken içimden yavaşça okşa ama.
Ve yükselince saçlarımın dibinden, öylece bir bak aciz bedene.
Nasıl yıkıldığına bir bak. Seni bunca zaman hapsedene.
Ey ruhum azat ediyorum özgürsün.
Ki zaten bilmiyorum günahın neydi de sahibin ben oldum.