bildirgec.org

ölüm hakkında tüm yazılar

Atların Ağlatan Çaresizliği

Rear Window | 27 April 2007 11:40

İşte insanların acımasızlığına dair bariz bir örnek: Ankara Atatürk Orman Çiftliği’nde duyanların kanını donduracak bir vahşet yaşanıyor. Türkiye’nin çeşitli illerinden toplanan yaralı, hasta ve sakat atlar, pislik içinde ve at ölüleri arasında vahşi hayvanlara yem yapılmak için kesilecekleri günü bekliyor. Ölen hayvanların bedenleri arasında saman yiyerek yaşamaya çalışan atlardan bazıları ise kırık ayakla acılar içinde ölümü bekliyor. Devamı için: http://www.haberturk.com/haber.asp?id=20943&cat=200&dt=2007/04/23

Ruh Evi- NEVİSTİ

nevdalist | 19 April 2007 11:18

evim evim güzel evim
evim evim güzel evim

İlk fikir kopanisti’den çıktı, ahanda burada. Sonra yorumlar gırla birbirini takip etti ve şöyle bir sonuca vardık. Vardık değil mi? İş ortağıma soruyorum, olur da vazgeçmiştir, o zaman başka bir ortak bulmam gerekir. NEVİSTİ’nin açılımı: Neye Eğiliminiz Varsa İsteyin Size Tastamam İndirelim.
Efendim ruh evi açıyoruz. İntihar etmek isteyenler, acaba nerede yapacağım diyenler, elimi kana bulamam diyenler bize başvurabilir. Tabi ki, bazı şartlarımız var. Öncelikle 16. noter Nihat Beyan Beyfendiden intihara uygundur yazısı getiriyorsunuz. Ruh evinden geldiğinizi söylerseniz size indirim yapacaktır. Sonra bizim kapımızı çalıyorsunuz. İşte diğer kurallar:

1-Bir yakınım içerde, bakıp çıkacağım cümlelerini yemiyoruz.
2-Gayet steril koşullarda çalışıyoruz. Sterilizasyon konusunda şikayetiniz olmasın.
3-Bir yakinini getirene, bir bedava. Fiks menü hesabı.
4-Her türlü tekniğimiz mevcuttur. Çatıdan mı atlamak istiyorsunuz, biz varız. Çatıya beraber çıkıyoruz. Elnizi tutuyoruz, selamlarınızı alıyoruz. Baktık siz konuşmayı iyice uzattınız. Çaktırmadan bir tekme atıyoruz, hopp aşağıdasınız.
5-Ödemelerimiz peşindir. Katıyyen kredi kartı, bonus, çek mek kabul edilmez.
6-Öyle canım sıkıldı, intihardan vazgeçtim olayları yok. Ruh Evi’nin kapısından içeriye girdiğiniz an, her şey bitmiştir. Geri dönüş yoktur yani.
7-Eee ne duruyorsun? (göbek atsana diye tamamlamayacağım) Ruh Evi’ninn kapıları size açık.

yeni bir hayat!…

linet | 16 April 2007 16:28

Louvre Müzesi Mona Lisa’nın tablosunun karşısındaydım, Da Vinci Şifresi kitabını okuyup 21 metrelik cam piramit girişi gözümde canlandırmaya çalışmış ama başarılı olamamıştım. Birgün burada olacağım aklıma gelmemişti, sadece bir kez uzaklara gidelim dediğimde nereye sorusuna Paris e gidelim demiştim, istemsiz plansız aklımdan geçmeyen biryer olarak dilimden çıkıvermişti. Kafamdaki bu hatıra beni rahatsız etti, ondan uzaklaşmak için tabloya daha dikkatli baktım, bu gülüş dudakların hafifçe kıvrılışı neden onu hatırlatıyordu, bu kadar alakasız bir şey bile düşüncelerin kafamdan uzaklaşmasına neden olmamış, daha acı bir şekilde hafızamda canlanmaya başlamıştı.

Ölüm İsteği

| 07 April 2007 02:02

Sinirliysen,birine kızıp üzüldüysen,birileri yüzünden diplerde sürünüyorsan ölmek istersin,ölümle cezalandırmak istersin insanları.Öldüğünde kıymetini anlasınlar ve içlerinde onlar da ölsünler,dibi boylasınlar istersin.İkinci tekil şahısa konuşuyorum…Bilmiyorum kaç kişi daha benim kadar manyak,kaç kişi daha karşısındakini cezalandırmak için ölmek istiyor.Belki de bu bir ceza değil,belki ölme isteğinin ta kendisi.Asıl olan da ölmek zaten.Ne için,kimin için olduğunun ne önemi var ki…Tekrar bilmiyorum demek geliyor içimden…Bilmiyorum bu ruhsal bir sorun mu…Her insanın sinirlendiğinde,sevdiklerine ceza vermek istediğinde bu şekilde kafasında kurup kurmadığından haberdar değilim.
Boşluktayım,denizin dibini boylamak ve boğulmak istiyorum,zaten kendi oksijensiz kalmış boşluğumda boğulmaya yüz tutmuşken.
Martin Eden geliyor aklıma…bir zamanlar severdim kitap okumayı,kaybederdim kitaplar arasında kendimi.Artık okuyamıyorum.Tozlu sayfalar arasında birşeyler aramaya çalışmak anlamsız gelmeye başladı.Mutlu sonlara hasret ben birtek Martin Eden’ı seviyor.Yakındı o bana…Mutlu olmaya çabalayan,sonunda hayatın anlamsız,dumanlı boşluğunda kendini yok etmeye karar veren karakter.
Haklıydı…
Yaşamaya değmezdi ki
Bu hayat
Hep sıkıcıydı…
İçinde yaşanılanlar bayat