bildirgec.org

ölmek hakkında tüm yazılar

babanın ismini al istedim

bahard17 | 26 October 2007 13:04

sana bir babanın ismini vermeyi istedim birde yiğit adını baban gibi yiğit ol istedim. nasıl ki ben seni biliyorum tanıdığım en dürüst adamsın dediler ona sende onun yolundan git istemiştim. ama şimdi okadar uzakki ismin cismin şeklin ve en kötüsü hayalin bile uzak artık. belki geldiğinde bırakmamalıydım seni dinlemeseydim keşke o kulağımda çınlayan beynimi kemiren binlerce sesi. yapamadım işte olmadı oğlum güçsüzdüm sesim çıkmadı bağırıp haykıramadım canım olduğunu adını bile koyduğumu hayallerimde yüz hatlarını çizdiğimi diyemedim. şimdi af dilesem sende affedebilirmisin senden vazgeçen anneni

Ölürken Neler Hissedersiniz?

macro | 17 October 2007 09:00

Ölmek üzere olan bir insanın neler hissettiğini hiç düşündünüz mü? Gerçi bu ölümün çeşidine göre de değişir diyeceksiniz haklısınız . Buradanhaberin devamını okuyabilirsiniz ancak haberin asıl ilgi çeken tabiri caiz ise can alıcı yeri burası…

Harry Potter ölecek…

makaleci | 08 October 2007 12:20

Romanın yazarı, artık böyle bir fantezi roman yazmayacağını söyledi.

Sevindim! Çünkü büyülü sihirli dizileri eleştirip de bir taraftan bu filmi alkışlayamazdım. Dünyanın her yerinde kitap kuyruğu, gişe kuyruğu bu kadar fantastik bir olaylar zinciri için oluştuğundan beri bu konuda çok üzgündüm. Evet, hepsi bitmedi ama en azından birinin bittiğini düşünmek oldukça sevindirici.

Çocuklar için ve de teenage denilen yaş grubu için hiç uygun olmayan bir tür bence.

Darısı bu türün diğer örneklerine…

Biten Aşklara..

EfgaN | 23 September 2007 00:59

Yalnızlık mı? Bunu da yaşamak zorunda mı insan.. silemez mi bu duyguyu damarlardan.. unutamaz mı bu hissi.. mecburiyet midir bu yaşanması gereken. Ayrılığın acısı aşılanırken iliklere, elden bir şey gelemez mi.. Bu acının tedavisi, aspirini yok mudur.. pahalı mıdır? Bu illetin dertlisi çok iken, devası yok mudur.. uzakta mıdır? Sevmek nedendir yetmez bu acıyı hafifletmeye.. bitirmeye . Tek kelime kadar kısa mıdır sevmek..
ya aşk? Görmek için bakmak, hissetmek için dokunmak mı gerekir..

Dilin kemiği olmadığından mıdır bu kadar kolay bi”tir”mek.
Ölüm de var ama.. ölünce sevememek te var ama.. hâlâ bir şans var iken, nefreti püskürtmek bu şansın üzerine.. Niye ?..
Yoksa bize de mi ayrılık şarkıları.. Bize de mi yitiklik.. biz de mi yitirdik yürektekini.. hayallerimizde mi yakılan gemilerin içinde idi.. Dökülen gözyaşları söndüremez mi gemileri.. ya da boğamaz mıyız gözyaşları ile ayrılık denen illeti..
Bilmiyorum ?.
Unutmak istemiyorum..

ÖLÜYORUZ FARKINDA MISINIZ?

guddicini | 31 August 2007 19:52

Her gün yeni bir orman yangını- bugün yine 50 hektarlık bir orman yangını haberi var,sularımız tükeniyor,evimizdeki musluklardan sadece tısssssss sesi geliyor ,topraklarımız kurudu,sondaj yapılarak 100-150 metreden çıkarılan sular bile azaldı,ondan derinde su mu var,kaya mı bilemiyoruz.Bu da susuzluktan çatlayan verimli topraklarda yetişmesi beklenen sebzelerin veriminin düşmesini veya daha olgunlaşamadan kurumasını sağlıyor. Sular tükendikçe,suyla hayat bulan yaşam ortaklarımız da yavaş yavaş yok oluyor,onlar yok oldukça da bizler yavaş yavaş ölüyoruz işte,kaçınılmaz olan bu.Çiftçilik yaparak geçinen aileler,ekonomik sıkıntılardan dolayı yeni arayışlar içinde fidancılık yapıyor,çiçek üretiyor,hayvancılık yapıyor büyük sıkıntılarla.Kuruyan toprak,nasırlı ellerinde darmadağın olurken,güneşten daha çok yakıyor içini çiftçinin.Çocuklarına kalıp toprağını işlemesini öneremiyor dertli anne,gelecek göremediği için.Küçük Menderes havzası,ülkemizin en verimli ovalarından bir tanesi ama, yavaş yavaş kuruyor,yavaş yavaş ölüyor,kimse önlem almıyor.Bağrına bıçak gibi saplanan su tesisleri ovanın suyunu çekiyor,ağaçlar kuruyor,kimse buna çözüm üretmiyor.Sağlıkta da vardır bu,önemli olan hasta olmadan önce önlem almaktır,son aşamaya gelmeden çözüm bulmaktır.Yavaş yavaş ölüyoruz.Farkında mısınız?

CİNAYET

| 10 August 2007 09:07

Dayımlar bir üst katımızda oturuyordu. İlk defa görüyordum üst kata taşındıklarını. Evlerine gittim. Yengemle kavga ediyorlardı, neden olduğunu anlamadım. Üzüldüm. Mutfakta oturuyordum. Onları rahatsız etmek istemedim. Patırtı gürültünün arasına girmem hoş olmazdı. Dayım mutfağa geldi. Yüzüme bile bakmadı. Sinirliydi çok. Büyük bir hırsla açtı çekmeceyi, çatal bıçak şangırdadı hızla açılınca çekmece. İçinde bir tane ekmek bıçağı var. Aldı… Hızlı adımlarla mutfaktan çıkıyordu ki, bana döndü “git” dedi. Çok korkmuştum. Hemen indim alt katta ki evimize. Annemle korkmuştuk. Dayımla yengemin sesi kesilmişti. Çıt bile duyulmuyordu. Bir ara aşağıya birinin indiğini duydum ama korktum, bakamadım. Annemle korkmuştuk. Annem de duymuş kavgalarını. Çok garip bir sessizlik vardı apartmanda. Herşey susmuştu bir anda. Kapının arkasına oturduk annemle. Neler olduğunu anlamıştık ama sesimizi çıkarmıyorduk. Sanki ikimizde dilimizi yutmuştuk. Ben konuşamıyordum annemin beni dalgınlığımdan uyandırmak için attığı tokatlara rağmen. Şok geçiriyordum. Bir süre kapının arkasına sinmiş bir vaziyette sessizliği dinledikten sonra apartmanda çok hafif “pıt pıt” diye sesler duyduk. Annem cesaret edip kapıyı biraz aralamıştı. Kafamı uzattım baktım. Yukardan bizim kata doğru dönerek inen merdivende iki küçük ayak görebildim. Titriyordu. Sadece bakıyordum, hiçbir şey yapamıyordum. Dilimi yutmuş gibiydim, heryerim kaskatı kesilmişti. Minik ayaklar üç basamak daha inince kabarıp inen göğsünü gördüm. Andelinaaaaaa…Yüzüne bakmaya korksam da bir kaç basamak inince kan içindeki yüzü göründü. Bizi görünce ağlamaya başladı, elinde kanlı bir bıçak vardı. Ann-nee-an-nem yere- yer- de ya-ya-tı-yor” Biçağı yere atıp annemin boynuna atladı. Titriyordu her yanı. Hıçkırıyordu.