bildirgec.org

kuyu hakkında tüm yazılar

Tüm kuyular açılmalı!

kahramancayirli | 11 May 2009 14:01

Tüm kuyular açılmalı!
Kahraman Çayırlı

Kuyulardan çıkan ne? Kesif bir erkeklik, damıtılmış bir ikiyüzlülük, bilinçaltından kuyulara inmiş bir inkar. Sormaya utandığımız sorular, kaş-göz işareti yaparak kapatılan yanıtlar, kapatılan kapılar ve nihayet üzeri kapatılan kuyular…

Kuyulardan çıkan ne? Çocuklarını “aslan oğlum” diye seven, sırtlarını sıvazlayan anneler, oğullara zorla giydirilen “sert, ağlamaz, alınmaz, kırılmaz” gömlekleri, “hiçbir şekilde zayıf görünmeme” zırhlı elbiseleri… Erkeklik, erkek olmak resmen bir ateş bu topraklarda; kendisi yanıyor, toplumu da yakıyor. Erkeklik, ateşten bir çerçeve. Demirden çizgiler çiziyor hayatımızın her yerine. Gürültülü kahkahalar attırmıyor, kibarlıktan hazzetmiyor; hep tetikte, hep dikenler üstünde.

Kırgın, kızgın ve yalnız: Metin Erksan

kahramancayirli | 20 April 2009 16:16

Kırgın, kızgın ve yalnız: Metin Erksan

Kahraman Çayırlı

Yılanların Öcü’nün Bayram’ı, Susuz Yaz ve Kuyu’nun iki farklı Osman’ı, Acı Hayat’ın Nermin’i ve Sevmek Zamanı’nın Boyacı Halil’i… yalnızlardır. Metin Erksan’ın yalnız insanlarını izleriz hep perdede. Hepsi ya en baştan yalnızlar ya da yaptıkları seçimler onları yalnızlığa sürüklüyor. Metin Erksan yalnızlığın, varoluşumuzun doğal bir sonucu olduğunu söyler. İnsan yalnızdır hep; doğarken de, ölürken de…

Ne bir evlilik ne de bir çocuk. Fiziksel yalnızlığından öte koyu, yoğun zihinsel yalnızlığıdır esas olan, Erksan’ın. Kalabalıklar içinde, kalabalıklara karşı bir yalnız, o. Devrinin ilerisinde bir beyin: Yenilikçi, cesur, isyankâr bu yüzden de anlaşılamayan, filmlerindeki karakterleri gibi yalnız bir sinema adamı.

EN BÜYÜK ELMAS MADENİ

mhbbslmn | 13 March 2009 10:44

Dünyanın en büyük elmas madeni olarak bilinen Sibiryadaki Mirna elmas madeni tam 525 metre derinliğinde ve aynı zamanda yeryüzündeki en derin çukur. O kadar derin ki uçakları içine çekebilecek türbulanslara sahib o yüzden uçakların o bölgeden geçmesi uluslararası alanda yasaklanmış…

En büyük çukur
En büyük çukur

Sibirya’nın Mirna kasabasında bulunan bu maden tam olarak 1.2 km alana sahib. 1952 yılında bölgede elmas bulunmasıyla başlayan madencilik girişimleri sonucunda bölge bu hale gelmiş ve rezerv bitincede terk edilmiş …
Ancak bu büyük çukur hala büyüklüğüyle insanların dikkatini çekmekte. Rus Alrosa firmasi tarafından işletilmiş olan maden bir zamanlar dünya’nın elmas merkezlerindendi…

Nasıl bir oyun ?Nasıl bir bilmece ?

adoxxoda | 09 October 2008 08:28

Şekil 1
Şekil 1

Bundan 8-9 sene önce lisedeyken öyle arkadaşlardan birisi bir oyun göstermişti(Şekil 1). İşte bunu çözebilene büyük para vereceklermiş diye söylemişti.Bizde tabi talebeyiz uğraşıp duruyoruz.Öyle yapıyorum olmuyor böyle yapıyorum olmuyor.Kafayı yeme derecesine gelmiştim.Hızımı alamadım tabi evde de uğraşıyorum.Babam gördü oho dedi bu benim çocukluğum zamanımda da vardı demezmi.Bende o dakka bıraktım işte o zamndan beri kimse bulamamış benmi bulacağım diye.Neyse oyunumuz şöyle.Yukardaki şakildeki gibi üçtane ev var (üçgen şekiller ) üç tanede kuyu var.Amacımız bu üç kuyudan üç eve ayrı ayrı su götüreceğiz ( Şekil 2 ).

Şekil 2
Şekil 2

Aman canım ne var bunda basit demeyin.Ama iş bu değil tabi asıl olay şu.Öyle bi yol bulmalıyız ki bir geçtiğimiz yol diğer yolu kesmemeli ( Şekil 3 ).

Şekil 3
Şekil 3

Hadi uğraşın bakalım yapabilecekmisiniz.Ha birde sabırlı olmak gerekli.:) Kolay gelsin

İçinde…

plakton | 01 December 2007 17:24

Hangi seviyedeyim bilmiyorum… Kaç seviyesi vardır bu işin onu da bilmiyorum… Hangi işin diyorsunuzdur… Mesela ayrılığın… Mesela terk edişin… Mesela terk edilişin… Bir kentten ayrılmanın… Mülteci olmanın… Sevdiğin birini kaybetmenin… Bir savaşı yitirmenin…
Acının…
Hep seviyeleri vardır. Her adımda… Her nefeste…
Artan…

Artık sen ile kurulan, senin ile başlayan, senin için olan cümlelerimi çıkardım hayatımdan. Yaşadıklarımdan ve yazdıklarımdan attım. Oysa hiçbir zaman “ben çizdim” dememiştim. Ama kesilen en ağır cezayı hep ben ödedim. Artık gülerek yüzleşiyorum olur olmaz cezalarla…

You’ll be loved, No worries! – 2

pilli pati | 26 November 2007 14:07

– O kahrolası ailenin, dizginleyemeyip başıboş bıraktığı çocukları yüzünden, birgün başımızın belaya gireceğini biliyordum zaten! Madem ilgilenmeyecektiniz, neden birinci çocuktan sonra bir diğerini dünyaya getirdiniz? Başımı belaya sokacaklarından adım gibi emindim. Bahçeme sızdıklarını ve kuyuya giden kapağın üzerindeki çiçeklerin etrafında oynamaya başladıklarını gördüğüm an, kalbim nasıl da bu veletler yüzünden hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Birşeyler yakındı. Olacaktı. Hissediyordum. Neyse ki; polis erken davranamadan ben şu an içinde bulunduğumuz sığınağı bizi kimseler bulamasın diye aylar öncesinden hazır etmiştim. Böylelikle, senin bütün ilgin benim üzerime olacaktı sevgilim! Ama neden, bana boş gözlerle bakıyorsun? Senin için yaptıklarımı az mı görüyorsun? Hmm? Hayatımı senin için ne büyük tehlikelere attığımı bile bilmiyorsun üstelik…

You’ll be loved, No worries! – 1

pilli pati | 16 October 2007 09:56

...


– Bahçede bulduğumuz, üzeri çim ve çiçeklerle örtülmüş bir kapağı kaldırınca kızı alıkoyduğu mahzene doğru inen 50 basamaklı bir merdivene rastladık. Aşağı inince de, zeminden daha derine kazılmış bir kuyu bulduk. Kuyunun iç çeperlerine muntazam taşlar döşenmiş. Kuyu ne bir insanın tırmanabileceği ölçüde dar, ne de taşlar yerlerinden sökülebilecek ölçüde gevşek döşenmiş. Muntazam bir iş. Kızı orada tutsak etmiş.
– Peki aşağıdaki inceleme ne durumda?
– Henüz tamamlanmadı. Kızın, tutsak olduğu süre boyunca kuyunun taş duvarlarına kendisine atılan kemikleri kullanarak, bir takım mesajlar kazıdığını tespit ettik. Fotoğraflanma süreci bittiğinde raporu size ileteceğiz, efendim. Ayrıca kuyunun dibinde muhtemelen kaçmak için bir nevi tırmanma çabası esnasında kırılmış insan ve kedi tırnaklarına rastlandı. Onların da DNA analizi sürüyor.
– Şüpheli, ilk kez kaçırdığı bu kız için bir hayli hazırlık yapmışa benziyor.
– Evet, efendim. Aşağıda bulunan tesisat; bir insanın normal ölçülerde nefes almasına yetecek kadar havanın içeride dolaşmasını temin eden bir havalandırma sisteminden oluşuyor.
– Kızın ailesine bulgular hakkında bilgi verildi mi?
– Evet. Hatta kızın taşlara kazımış olduğu mesaj içerikli yazıların bir kısmı da ilk bakışta anlam bütünlüğü taşımadığından, belki ailesi çalışmalarda bize bir ipucu verebilir diye deşifreden sorumlu ekibimiz, çalışmayı aile ile birlikte sürdürüyor.
– Demek ki; kız o mesajları kazırken psikolojik ve fizyolojik açıdan bir hayli bitap düşmüş olsa gerek!
– Evet, sanırım. Yazıların anlamlı olan bir kısmının, kızın tutsak edildiği ilk zamanlarına denk düştüğünü varsayıyoruz. Daha çok kendi kendisine yazılmış, kurtuluş ümidinden asla vazgeçmemesi yönünde destek veren sözcükler bütününden oluşuyor, gibi. Birçoğu ana dilinde, fakat başka bildiği dillerde de mesajlar kazımış. Bu ifadelerin kendisini psikolojik anlamda daha iyi hissettirme ihtimali olduğu için bu yönde bir uğraş verdiğini sanıyoruz. Örneğin; “You’ll be loved, No worries!” (Sevileceksin, Üzülme!) diye yazmış. bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Fakat öte yandan, “The end is near!” (Son yakın!) diye kazıdığı ayrı bir ifadenin ümitle mi yoksa ümitsizlik içinde mi kazınmış olduğunu henüz anlamlandıramadılar. Kendisini tutsak eden şüpheli şahsın kıza olan ifadeleri; eğer kızı o kuyudan yakında çıkaracağı şeklinde olmuşsa kızın bu davranışı bir ümit olarak görmüş olabileceğini düşünüyoruz. Sonuç olarak; o tutsaklıkta dahi şüphelinin kendisi ile kurmuş olduğu iletişimler kız için herhalde bir hayli önem arz etmiştir. Kendisi ile birlikte uzun süreler aç ve susuz bırakılmış bir kedi ile birlikte derin bir kuyuda, genellikle karanlık ya da loş bir ortamda bulunmak insanın psikolojisini alt üst etmeye yeter herhalde…
– Kedinin de bu şartlarda içgüdüsel olarak miyavlamış olması gerekmez mi? Etraftan bir insan çığlığı, imdat çağrısı ya da uzun süreli kedi miyavlaması duyan olmamış mı?
– Arada bu tür sesler işittiğini söyleyen aynı aileden 7 ve 9 yaşlarında iki çocuk olmuş fakat aile çocuklarının hayal gücünün bir ürünü olabileceği varsayımı ile olayın üzerinde durmamış. Nitekim, daha önce de çocukların anne ve babalarına şaka mahiyetinde birçok hareketi olmuş. Bunu mahalle sakinleri de doğruluyor. Bir keresinde, aile evlerinin çatısının batı kanadını komple yenilemek zorunda kalmış. Sebep de, çocukların üst katta kendi odalarında hazırladıkları tutkallı bir karışımı, uçan kuşlar konduğunda yakalamak adına pencereden bütün ara çatıya dökmeleri… Aile bu yüzden Doğal Yaşamı Destekleme Derneği ve Yerel İdareler ile mahkemelik bile olmuş. Neyse ki; çatıya konup bir daha havalanamayan kuşların bakım ve tedavi masraflarını üstlenmeleri karşılığı açılan mahkemeler çabuk sonlandırılmış.
– Peki aileden yine de bu iki çocukla konuşup, sesleri günün hangi zamanlarında, ne şekilde duydukları konusunda bilgi aldınız mı?
– Çevredeki ailelerle soruşturmasını yürüten ekibimize bu konuyu da hemen ileteceğim, efendim.
– Lütfen! Çünkü hayal gücü geniş bile olsalar, ifadelerindeki en ufak bir detay bizim için çok önemli olabilir. Çocuklarla soruşturmayı bir Pedagog gözetiminde gerçekleştirsinler.
– Emredersiniz, efendim.
– Hmm, You’ll be loved, No worries! İlginç!

Devam Edecek

kuyuların en sihirlisi buralarda

kahkar | 13 January 2007 17:35

Yıllar önceydi. İnsanlar suyun kuyulardan ve pınarlardan çıkabileceğine bile şaşırıyor, bu duruma hayret ediyorlardı. Bir açıklama yapmak gerekince ise, bunun bir büyü veya mucize olduklarını söyleyenler oluyordu (yani uyduruyorlardı). Bu yüzden birçok kuyunun kutsal olduğu düşünülürdü. İşte bundan ötürü, Keltler kuyuların başında kurbanlar keserlermiş, Romalılarise kuyularını tanrıçalarına adarlarmış.

Ülkemizde Efes dolaylarında varmış, bir de.

Vuslat

| 26 October 2006 20:02

kuyudaki güneşi getir
ıslak bir omzun ağırlığını da
nerede başlar sahi
bir buluta düşerken üşümek

yoksul bahçesi zamanın acı
küsmeyi bırak kalemine acı
ilk yaz düştü ellerimden bu kaçıncı
vuslat zamanı bir gövdedir sancı