bildirgec.org

kültür hakkında tüm yazılar

Türkiye’nin yeni sloganı: Herkese açık

makaleci | 29 December 2007 12:05

Türkiye’nin 2008 reklam kampanyalarında kullanılacak görseller ve görsellerin alt sloganı belirlendi.

Reklam kampanyalarında kullanılacak görsellerin alt sloganı, “Turkey, Open for everyone – Türkiye, Herkese açık” olacak. “2010 İstanbul Kültür Başkenti” afişlerinin sloganı ise “Promise of life – Yaşam vaadi.” Detaylar burada ve şurada

yabancılaşma!

zaganet | 23 December 2007 10:28

gitgide yabancılaşıyoruz! evet gerçekten yabancılaşma içerisindeyiz.
çok önceleri dedelerimiz, babalarımız, almanya, amerika vs gibi ülkelere çalışmak için gittiler ve buraya çoğu istemese de ya da istenmeseler de temelli yerleşmek zorunda kaldı ve oranın vatandaşı oldu, onların çocukları ise bulundukları ortama ayak uydurarak oraların bir parçası tam vatandaşı oldu hatta kimileri bile tamamen türkçeyi unuttu nedeni çoğu okullarda türkçenin olmayışı yada seçmeli ders olarak okutulması (göstermelik) ben bunun gibi basit bir örnek verdim asıl vurgulamak istediğim şu;

Hitler ve Türkiye üzerine

delizade | 21 December 2007 01:54

illus: delizade

“…çünkü şeref ve namustan yoksun milletler er geç hürriyet ve istiklallerini kaybederler.”

Sizlere I.Dünya Savaşı öncesinde Almanya üzerine Hitler‘in bazı tespitlerini aktaracağım. Yazının sonunda belirttiğim benzerlik üzerine düşündürebilirsem ne mutlu.

Hitler, erken gençlik döneminde ve bir asker olarak hem cephe gerisinde hem de cephede yaşadığı tecrübelerden sonra zorunlu olarak, neden-sonuç ilişkisi kuran siyasi bir kafa yapısına sahip olmaya başladı ve hırsla, kinle ve haksızlığa uğrayan bir insanın ezikliği ile her geçen gün kendisini bu minvalde besledi. Oldukça fazla kitap okuyordu, ülkesinin her unsuru üzerinde disiplinli ve itinalı bir gözlem yapmaktaydı. Bu yolda günde 16 saat okuyup çalıştığından bahseder. Bu beslenme uzun bir dönemi içine almaktadır. Tarafsız olmaktan elbetteki çok uzakta olan bu fikir yürütmeleri sonucunda ülkesi Almanya üzerine aşağıdaki tespitleri yapar. Hitler’in eğitim, aile, evlilik, fuhuş ve basın üzerine bazı tespitlerine yer vereceğim bu yazıda.

SANA SEVİYORUM SEN GİDİYORSUN

| 13 December 2007 18:11

Her şey gün gibi aşikar. Ne denebilir. İçimde yalnızlığın derin sancısı. Kimi zaman gün batımında tükenip sonsuz karanlığına tanıdık bir aydınlık olmak istiyorum. Ve kimi zaman sensizliğimi sessizliğinle aldatıyorum. Tekrar geri dönüp dokunuşlarını istiyorum.
Sen gidiyorsun.
“Senden kaçtım, senden korktum ve kaçtım” deyişin kulaklarımda. Ne acı çekmiştim bunları duyduktan sonra. Neden diye soramamıştım çok sevdiğim için. Sadece seni sevdiğimi söyleyebilmiştim. Bir müddet daha konuşup sadakatinden bahsetmiştin. Ben sana her zaman olduğu gibi o anda çok güvenmiş ve her zaman benim ol istemiştim.
Sen gidiyorsun.
Hiç farkına vardın mı bilmem yaşadığım yalnızlığın kaç kişilik olduğunu ya da bana kaç kişilik aşkı yaşattığını. Senin hiç haberin yokken ağladığım boş odalarda yüreğim sancılardayken sadece sesini duymak istedim. Bilmesen de omuzlarında sarsılarak ağlamak, sensizliğin hesabını göz yaşlarımdan sormak istedim.
Sen gidiyorsun.
Hep sana aşkım demek istedim ve sen duymaya cesaret edemeyince, söyleyemeyip ruhumun dehlizlerinde hapsettim kelimelerimi. Ve çıkmazlarımda kaybettim yüreğimi. Öyle sessiz sedasız kimi zaman kimi zamanda bir çığ gibi.
Sen gidiyorsun.
Her an benimmiş gibi saçlarının kıvrımlarında kaybetmek istedim parmak izlerimi. Bakışlarında kör olmalıydı gözlerim. Ve hep ben seninmişim gibi sana emanet ettim bir yanımı. Bir zaman sonra senden uzağa düşeceğimi bilmeden ben hep senden yana yıktım yüreğimi.
Sen gidiyorsun.
Dualarımın baş kahramanı her zaman sen oldun, sen bilmesen de. Kutsamak için ruhunun derinliklerini senin günahlarını istedim yaratıcıdan benim olsunlar diye. Ateşin her zerresine karşı kendimi siper etmek istedim delicesine. Elin, ayağın ve bakışların olayım istedim.
Sen gidiyorsun.
Önce sesime ses gelmez oldu ardından sesin gelmez oldu, yüreğim perişan, hislerim sensiz yalnızlığı buldu. Hoş seninleyken de yalnızlık vardı şehrimin sınırlarında. Ama böylesi daha acı. Ve böylesi ölgün bir susuzluk gibi. Yavaş yavaş kavruluyor yüreğim bedenimin bir yerlerinde. O bile şaşkın o bile kimsesiz şimdilerde. Gidecektin biliyordum. Bir gün gidecektin. Ama beni ölüme terk edip sen yaşarken değil.
Ve şimdi sensizlikte sana ölüyorum ve sana seviyorum. Evet doğru duydun sana seviyorum ve sen gidiyorsun. Ölürken ilk defa sana aşkım diyorum.

FAHİŞEDEN TEK FARKI

| 12 December 2007 20:26

Yazan her insanın istediği, daha pervasız ve kendi sınırlarından aştığı gibi başkalarının sınırlarını da aşmak. Ve yazılardaki fikirleri bir fahişenin arzulu bedeni gibi sunmak herkese kimi zaman. Katlanılması gereken hastalık ve kötü nefeslere aldırmadan. Tahrik olmak için her yeni dokunuşu beklemek gibi, yazabilmek için her seferinde yeni bir ilhamı beklemek. Ve bir fahişe gibi zevk verdikçe mutlu olan zevk aldıkça kimi zaman pişmanlık kimi zaman mutluluğu uman.Yazılarda fahişenin boynunu bükmüş kadın inceliğini görür insan kimi zaman. Ve aynı zamanda kendini savunmaya hazırdır, tırnakları dışarıda hırçın. Bırakıverin yazılarınızı öylece isteyen istediğini söylesin, yazı kendini bilir ve kendini savunur. Ve bir o kadar incinir.bir fahişe nasıl, ona iyi davranmayan her beden sahibine lanetler okuyup bir daha açmazsa evinin kapılarını, öyle kapar yazılanlar kendisini hor gören her fikre kapılarını. Anlaşılmazlığın zindanına buyur ederler insanlığı. Lakin dokunuşların üzerinden uzun zaman geçerse bir kez daha açar kapılarını. Ki bu dönüş uzun zaman olmalı ve de senin isteğinle olmalı. Seni özlemişçesine, sana taparcasına ve hiç vazgeçmemişçesine ve gözdesiymişçesine, açar kapılarını.Yazılar merhametin sınırlarını zorlayan bir yalnızlık akımı kimi zaman. Kimi zaman sessiz sedasız yol alır iklimlerden, kimi zamansa bir çıkmaz yazgısı olur kalır kör zihinlerde.Sen her nasıl söylersen söyle, nasıl sevmeye çalışırsan çalış, bulabileceğin tek şey onun dokunuşlarını hissetmendir istediğin tek şey.Ve bir yazının fahişeden tek farkı hayatının herhangi bir gecesinde yaşadığın her hangi bir doyum olmamasıdır. Mabedin kıldığın sevgilin gibi her gecedir doyumun, belki de her an…

Twitter Birleşik Arap Emirlikleri’nde Yasaklandı

mturkmen | 07 December 2007 23:44

Bilirsiniz ki bir ülkede tamamen yasaklanmak sizin oradaki erişiminizi komple engeller. YouTube bunu Pekin, Tayland, Fas, Avustralyave diğer ülkelerde yasaklanarak büyük ölçüde hissediyor. Buna benzer, MySpaceve Facebookisimlerini sayamadıkları ülkelerde yasaklandı.

Twitterşimdi kervana Birleşik Arap Emirliklerinde yasaklanarak katılıyor. Artık bu ülkeden Twitter’a ulaşmaya çalışanların karşılarına şu şekilde bir mesaj çıkıyor:
Ulaşmaya çalıştığınız sitenin içeriğinin dini, politik, ahlaki ve kültürel yapısı Birleşik Arap Emirlikleri’ne uymadığı için siteye erişiminiz engellenmiştir.
Kaynak: Mashable