Evrim günümüzde sosyal bir mesele halini almış bulunmakta. Bunun sebepleri çeşitli olmasına rağmen çoğunlukla özetlenebilecek tek bir sebepten bahsedebiliriz: Bu konuya taraf olanların tamamının kolektif cahilliği.Teoriyi savunan da karşı çıkan da birbirinden farklı noktalarda durmuyor. Teoriyi savunmak “bilimsel” olmadığı gibi karşı çıkmak da “dini” değil.

Bu grupların nerelerde hata yaptığını ifade etmek gerekli.1) Evrim Teorisi’ni savunmak
* Evrim Teorisi canlılar hakkında moleküler veya moleküler olmayan çıkarımlarda bulunmak, sonuçlara gitmek, deneysel veya teorik bulgular edinmek için kullanılan bir modeldir. Kesin olarak doğru değildir. Bir genel kabulden ibarettir. Bilimsel verilere dayanarak kurulmuştur. Ama değişmez bir doğruluk içermez. Bundan 5-10-25-50 yıl sonra geçerliliğini kaybedebilir. Kendisiyle uzaktan yakından ilişkisi bulunmayan farklı bir teori bu teorinin yerini alabilir.* Tam da bu sebepten Evrim Teorisi değişmez ve herkes tarafından kabul edilmesi gereken bir hakikatmiş gibi savunulamaz. Zaten biyoloji bilimine kendisini adayanlarca bilimsel yöntemlerde kullanılması dışında, sosyal alana taşınması, din’e, ideolojilere, fikirlere karşı çarpıştırılması, sadece bir model olduğundan dolayı yanlıştır, cahilcedir.* Bilim sanıldığının aksine Tanrı’nın olmadığına deliller getirmek için uğraşmaz. Evrim Teorisi de hiçbir şekilde Tanrı’nın olmadığını ispat edemez. Bu yüzden teorinin dindar insanlara karşı kullanılması da en hafif tabiriyle saçmadır. Bilim bulgulardan hareket eder. Tanrı kavramı pozitivist bilimin ilgi alanında değildir.* Tanrı gibi mükemmel bir varlık, canlıları evrim yoluyla da yaratma kudretine sahiptir. İsterse bunu kendisinin hiç bu sürece müdahalesi yokmuş gibi göstererek de yapabilir.2) Evrim Teorisi’ne karşı çıkmak
* Şu anda özellikle iki dini grup tarafından yapılmaktadır. Hristiyanlar ve Müslümanlar.* Hristiyanlar dogmatik ve sabit kurallara sahip kutsal kitaplarından dolayı (özellikle Tanrı’nın evreni nasıl yarattığına varacak kadar detaylı anlatımları içermesi) bu teorinin karşısında konumlanmak durumunda kalmaktadırlar.* Burada hatalı hareket eden ise teoriye peşinen karşı çıkan müslümanlardır. Bu müslümanların genellikle birincil kaynakları da Harun Yahya müstear isimli Adnan Oktar’ın yazdıklarıdır. Adnan Oktar kilise tarafından yazılan evrim karşıtı yayınları türkçeleştirmekten başka bir işlev görmediğinden mütevellit, bu karşı çıkan müslümanların kaynakları kilise olabilmektedir.* Oysa İslam’ın yaratılış hakkında kesin sınırları yoktur. İslam’a göre Tanrı “ol.” der ve “o şey olur.” Nasıl olduğu, Tanrı’nın evreni nasıl yarattığı, hangi süreçlerden geçirdiği ise anlatılmamıştır. insanın çamurdan yaratılması hadisesi de böyledir. İnsan’ın hammaddelerini ayrı ayrı birleştirdiğinizde gerçekten de çamur elde edersiniz. Burada yaratılış süreci değil hammaddeden bahsedilmektedir. Dolayısıyla bir müslümanın sürecin nasıl geliştiğine dair yorumları muallaktır.* Dolayısıyla Tanrı çamurdan yarattığı bu insanı dilerse evrimden geçirerek de meydana getirebilir. Dilerse tüm canlıları birbirinden evrimleştirerek de yaratabilir. (Evrim Teorisi bu görüşü çok uzun süre önce bırakmıştır.) Dolayısıyla teorinin İslam’daki Tanrı inancıyla bağdaşmayan bir yanı yoktur.