bildirgec.org

kelimeler hakkında tüm yazılar

İçinde…

plakton | 01 December 2007 17:24

Hangi seviyedeyim bilmiyorum… Kaç seviyesi vardır bu işin onu da bilmiyorum… Hangi işin diyorsunuzdur… Mesela ayrılığın… Mesela terk edişin… Mesela terk edilişin… Bir kentten ayrılmanın… Mülteci olmanın… Sevdiğin birini kaybetmenin… Bir savaşı yitirmenin…
Acının…
Hep seviyeleri vardır. Her adımda… Her nefeste…
Artan…

Artık sen ile kurulan, senin ile başlayan, senin için olan cümlelerimi çıkardım hayatımdan. Yaşadıklarımdan ve yazdıklarımdan attım. Oysa hiçbir zaman “ben çizdim” dememiştim. Ama kesilen en ağır cezayı hep ben ödedim. Artık gülerek yüzleşiyorum olur olmaz cezalarla…

MEF U LÜ MEFKUD-U HAM HUM!

| 16 November 2007 15:40

demokrasi nedir?
eski doğu’da sadece tek kişi; yani despot,
eski yunan’da ise köle dışındaki halk özgürdü…
modern kabul ettiğimiz batı uygarlığında ise
herkes özgürdür… (acaba?)

adına demokrasi denen bu düzende ise,
birey özgürlüğü temel alınmıştır, teorik bazda. birey…
du yu egri vit mi?
hani türkçe yazınca anlaşılamıyorum da…
demokratik düzenin nirengi noktası ferttir.
öyle olmak icap eder.

ferdin toplum içindeki özgürlükleri, hakları
(ki, kanunlarla sınırlandırılmıştır) bu yönetsel oluşumun ana noktalarını husule getirir.
demokrasi dersi verecek değilim. ben kimim ki! ama bilinsin ki, demokrasi azınlık haklarına saygı rejimidir.
çoğunluğun diktası değildir demokrasi!
ayrımcılık hiç değil!!!
içimizde uykuya yatmış bulunan “faşizan” yaramazın demokrasiyi alaşağı etme cıvıldanmalarına izin vermesek…

düşüncelerimi çaldırdım doktor bey!

absence of mind | 16 November 2007 15:16

buyrun sayın g.,nerden dilerseniz başlayın anlatmaya.sizi dinliyorum.
doğrudan konuya girdi.’düşüncelerimi çaldırdım.’
psikolog bölesi bir şikayetle ilk kez karşı karşıya kalıyordu.geliştirilmiş,öğrenilmiş bir tepkisi yoktu.bir süre sustu.
sosyalleşme sürecinde ortak yapılan bir iş mevcut değilse taraflardan birinin konuşması gerektiğini öğreneli yıllar olmuştu g.nin.insanlar birarada sessizce bulunmaktan irite oluyorlardı.konuşması gerekenin kendisi olduğunu biliyordu.lakin konuşmak onun için zorlu bir işti.heteronom konuşma ahlakı edinmiş kimselerin ağzılarından çıkan her söze kendi hakikatleriymişcesine bağlılığı onu tiksindiriyordu.riyakarlıklarından utanıyordu.düşüncelerini sözsel ya da eylemsel dönüşüme uğratabilse katil ya da kahin olması muhtemeldi.korunmak adına eledi.bütün çer-çöpü kendisi yuttu,incelikli sözlerini buluşturdu kulaklarla.şimdi olan biteni anlatması gerekiyordu.terliyordu bir yandan.
‘bakın doktor bey.ben konuşmayı pek sevmem.küçüklüğümden bu yana az konuşan bir kimseyim.evde ailem,dışarıda öğretmenlerim ve arkadaşlarım bu suskunluğumu bozmak adına bir oldular.hepsinin benden almak istedikleri birşey vardı.küçük bir çocukken bunu anlamakta zorlanıyordum.şimdi herşeyin nedenini anlıyorum.düşüncelerimi çaldılar.’
‘bunu neden yapmış olabililer?’
yok etmek için.sosyalleşme diyorlar bunun adına.insanın sosyal bir varlık olduğu yanılgısıyla hareket ediyorlar’.sustu.içinden konuşmaya devam etti.
ah karıncalarda, arılarda ya da koyunlarda olduğu gibi bunun temel içgüdümüz olduğunu savunuyorlar.bu sayede bir arada tutuyorlar insanlığı,köleleştiriyorlar.illüzyon sahası olmuş hayatlar,kahrolsun ve yaşasın diye bağırmakla meşgul insan evlatları bunu görmüyor.anlatsam ne anlarsın ki sen?
içinden konuşmayı bıraktı,seslice konuşmaya başladı.
‘şimdi buradayım ve size sığınıyorum doktor.bende bana ait bu son düşünceyide benden alın.dinlediğim bütün ağızlar,okuduğum bütün yazarlar uyum içinde vals ederken zihnimde,bu fikrin onlara tezat bir biçimde var olma çabası antikor olup hücrelerimi yiyor.içimde tutunacak çürümemiş tek bir yer kalmadan alın onu benden.’durdu.
‘size yardımcı olabilmek için….’
‘elinizden geleni yapacaksınız.buna inanıyorum’.2666 kez söylendi diye geçirdi aklından.
‘tüm hayatınız boyunca kaç kez söylemiş olduğunuz bir cümle acaba’?diye sordu sevecenlikle.
‘yardım etmek bizim işimiz’
sizin de bir işiniz olsun diye var edilmiş bir yardımcı olmak işi diye düşündü.
‘pek tabi’ dedi güvensizce.
‘sizin güveninizi kazanmak zor olacağa benziyor’
zor,zor,zor..ne zaman sokulmuştu bu kelime insanlık içine?kaç yıllık bir geçmişi olabilirdi.zorun olduğuna inandırdılar önce bizi.zoru aşabilma için güçlü olmamız söylendi sonra.nasıl olacağını bilmiyorduk.birbirimize saldırdık.
‘yok hayır doktor,lütfen böle düşünmeyin.size itaatim sonsuz.lütfen beni iyileştirin’
‘bana biraz kendinizi anlatır mısınız?çocukluğunuzu?’
‘dediğim gibi az konuştuğum için şikayetçi olunan ama bu sayede istediğimden fazla ilgi gören bir çocukluk dönemi geçirdim.’
çocukluğuna döndü.kahrolası saçma oyunlarda yer almadım.önümüze gelene yüz tekme oyununda yerimi hiç bulamadım.önlerini tıkamadığım halde yediğim tekmeler oldu.yine de komin halinde hareket edip tekme atanlardan olmadım.bu oyunu bütün çocuklar bilir.en ücra köşelerdekiler bile.bütün çocuklar aynı oyunları oynar.
‘arkadaşınız var mıydı’.
‘kızlar sessizliğimi hem cinslerime göre daha kolay kabul ettiler.daha çok kız arkadaşlarım vardı’
ah,kadınlar ilk hayatımda varolduklarından bu yana aklımı başımdan aldılar.en kolay onlara teslim oldum.
ve dürbünümü dayayıp kadının diz kapakları arasına
bütün imparatorlukların yıkıldığı yere bakıyorum.
ben kadınlara ne çok gerçeğimi kaptırdım.
doktor söylediklerine kestirme cevaplar verip uzunca süre iç hesaplaşması yapan hastasına daha yakın olmanın yollarını arıyordu.muhim bir soru sordu.
‘düşünceleriniz çalınacak kadar kıymetli midir?onları tekrar yapılandıramaz mıydınız?sizin söylenimizle geri çalamaz mıydınız onları?’
g.yi öfkelendiren bir soru olmuşru bu.öfkesini örttü.
‘hatırlamıyorum.benim olan düşüncelerin niteliklerini hatırlamıyorum.’
hiç unutamadığım şeyler var ama diye düşündü.en sevdiğim sayı altı mıydı sahiden?atatürkün pembe bir köşkü vardı ve kargaları kovalamıştı dayısıyla birlikte.ilkem küçüklerimi korumak büyüklerimi saymak mıydı?ilkeleri küçükleri korumak olmayan bir ailenin evladı olmuşken.canı acıyordu.onu yok eden herkesi yok etmek istedi.eşitliğin iki tarafını denklerse var olabilirdi.zarar verme isteği perçinlenmişti bu soruyla.elbetki önemliydi düşünceleri.onundu çünkü.izolasyon alanına girip onu kendilerine benzetmişlerdi..bu benzerlik ruhunu kirletiyordu.ruhunun akıtılması gereken tortuları vardı.sıcak bir duşu düşledi.
‘bakın sayın g,sanrısal bir yanılgı içindesizin.sizin düşüncelerinizi kimse çalmış olamaz.diğer insanların düşünceleriyle etkileşim içinde onları kendiniz semirtip geliştirdiniz,yeri geldi değiştirdiniz.hiç bir düşüncenin zorla kabulü mümkün değildir.’
zorla değil ki.tekrarla becerdiler bu işi diye geçirdi aklından.kabul edecekti.
‘haklısınız’.
‘biraz telkinle bu işin üstesinden geleceğiz.beni dinleyin.bana kulak verin.’
sözlüğünü aceleyle karıştırıp ‘telkin’ kelimesinin anlamına baktı.telkin:bir duyguyu,bir düşünceyi aşılama.
doğru yerdeydi.
‘peki’ dedi.dinleyecekti.dinle-yerek iyileşecekti.

Meret

plakton | 08 September 2007 21:44

Her gün yeniden başlıyorum bu mereti içmeye. Her gün neden bıraktığımı hatırlayıp, tekrar başlıyorum bu hatalar yığınına. Bu kendi yolunda tınlamadan giden hayata, benim mantığımı dinlemeyen umursamaz tavrına hiç bir şey yapmadan bakıyorum. Pişman değilim olması gereken buydu ve oldu. Ama neden nefes alamıyorum? Neden bu kadar canımı acıtıyor soluk almak. İçtiğim su damlaları, bölüp bölüp yediğim ekmek lokmaları neden bu boğazımdaki kılçığı hazmetmeme yardımcı olmuyor artık?

Pişman değilim demiştim ama elime her aldığımda o ilkini anımsıyorum. Hani şu kaldırımın kenarına oturup küçük bir kedi yavrusuna elimde meretim, dilimde bin türlü kahrımla konuştuğum günü. Belki kedileri o yüzden sevmiyorum. Çünkü o da nankör çıktı. O da bir zaman sonra çekti gitti. Elimde özgürlüğünü kısıtlamadığım ne varsa, kim varsa hepsi gitti. Gitmeleri gerekiyordu belki de. Öğrenmem gerekiyordu.

Google sayfa eleme motorunu sesiz sedasız işleme başladı ! :)

taninmayan-68170 | 17 July 2007 11:27

Google sayfa eleme motorunu sesiz sedasız işleme başladı ! 🙂

SEO yeni olası aranılabilecek kelime öngörüleri ile
içeriğinde aranılan bilgilerin yer almadığı sadece
arama kelimeleriyle karşılaştığınız ticari reklama tıklaki aradığın sayfan açılsın diyen siteleri eleyen motoru sesiz sedasız devreye soktu.

bu konuda bir çok sitede SEO hack olaylarında genellikle okunamayacak kadar, küçük yazı fontlarında yazılmış SEO kelimeleri ve bunların
font rengi o sayfadaki renk tonu ile aynı veya
normalde anlaşılmayacak kadar farklı bir renk değerinde tanınmış ise veya en önemlisi wikipedia
sayfasındaki son değişiklikler sayfasının RSS çıkışını
kullanarak kelime sayfalarını oluşturan siteleri
otomatik olarak arama sırasında
🙂 google neredeyse yerin dibine sokacak kadar arkalara atıyor!. iyide yapıyor yani 🙂

BEYNİMİZDEKİ ÇATIŞMA

macro | 12 April 2007 18:09

SAĞ BEYİN VE SOL BEYİN ÇATIŞMASI
SAĞ BEYİN VE SOL BEYİN ÇATIŞMASI

SAĞ BEYNİMİZ KELİMELERİN ÜZERİNDEKİ RENKLERİ SÖYLEMEYE ÇALIŞIRKEN , SOL BEYNİMİZ KELİMELERİ OKUMAK İÇİN DİRENİR. 🙂

Dilimin Ucundaki Kelimeler, İntihar Ediyor

byrya | 23 April 2006 00:48

Uzun bir kıştan sonra aşka yakışır günler doğuyor. Her sabah güneşin içime işleyişini hissediyorum. Zarif ve şehvetli bir kadın gibi. Sonra bütün gün görebilmek için, belki iki kelime edebilmek için bir kadın bekliyorum telefonun yanında. Yada ben ona gidiyorum, belki iki kelime edebilmek için.

Üzerimde yabancı bir kentin yabancısılığı var. Sokaklarında kaybolmuş bir çocuğun korkuları, ama herşeye rağmen ben bütün çıkmazlara girip çıkıyorum ve sonra onu görüyorum karşımda oturup çay içiyoruz olur olmaz herşeyden konuşuyoruz ve sanki hiç eksilmiyor kelimeler. Kelimeleri deniz yapıyorum, kelimeleri gökyüzü, kelimelerden çiçek yapıp saçlarına takıyorum. Bir demet menekşe yapıyorum anılardan.