demokrasi nedir?eski doğu’da sadece tek kişi; yani despot,eski yunan’da ise köle dışındaki halk özgürdü…modern kabul ettiğimiz batı uygarlığında iseherkes özgürdür… (acaba?)adına demokrasi denen bu düzende ise,birey özgürlüğü temel alınmıştır, teorik bazda. birey…du yu egri vit mi?hani türkçe yazınca anlaşılamıyorum da…demokratik düzenin nirengi noktası ferttir.öyle olmak icap eder.ferdin toplum içindeki özgürlükleri, hakları(ki, kanunlarla sınırlandırılmıştır) bu yönetsel oluşumun ana noktalarını husule getirir.demokrasi dersi verecek değilim. ben kimim ki! ama bilinsin ki, demokrasi azınlık haklarına saygı rejimidir.çoğunluğun diktası değildir demokrasi!ayrımcılık hiç değil!!!içimizde uykuya yatmış bulunan “faşizan” yaramazın demokrasiyi alaşağı etme cıvıldanmalarına izin vermesek…bunun ötesi şuna niye gitmesin?efenim, ben muhafazakâr ve hassas bir yaradılışa sahibim.bünyem garip cinayet haberlerine, serial killerincelemelerine dayanamaz ve cinsel temalı yazıları hazmedemez de… hicap duyar, kızarırım.bu tür yazılarının yanına da münasip bir ibare koysak?…ah, bir de şu var: ilk gençlik aşklarındaki hüsranları ve sevgilileriyle aralarında cereyan eden maceraları okumak da,hüsn ü aşk ile yoğrulmuş dimağıma pek yavan geliyor…bunların yanına da münasip bir ibare şeetseniz?…gelin, sokağa çıkalım mı şimdi de?hani nasıl desem, ben pek bi imanlımilliyetçiyim de…şu kürt esnafın dükkânlarına bir işaret şeedilse de,oralardan alışveriş yapmasak?…gördünüz değil mi, yazıların yanına ibare koyma hevesimiz nereye vardırıyor hadiseyi…bazı üyelerin şiir sevmeme, hatta nefret etme hürriyeti sonuna kadar vardır.bunu da en başta ben savunurum!ammaaa makara kukara bir başlık atarak karınca kararıncaedebî türlerin en çileli alanında bir şeyler yazmaya çalışanlarınonurlu, zahmetli uğraşlarına tolerans göstermeye tenezzül etmemek; en hafif tâbirle şık değildir.şiir alerjisinin tedavisi şudur: başlık tıklanır…mefkud rumuzu görülür…aman, o da ne?!miir yazmış teres, gibisinden meşrebe göre kalaylamayapılır ve daha “hedehödö” olmayan bir yazıya geçilir…bu işlem için en fazla 10 (on) saniye harcanır…o da en fazlasından…
yorumlar
sessiz kalmak da taraf olmaktır demiş bir üstad, sesimi çıkarıp tarafımı öyle belli etmek adına;
şiir, resim, görsel ifadeler, ses kayıtları gönderilsin bu siteye; buna herkesin tahammül etmesi gerekir. gerçekten tahammül edilmeli. mimleme, çarpı atma benzer şeyler yapmak iğrençliktir.
beğenmiyorsan bu siteyi, aradığının daha sığ olduğu başka site bulur oraya gider aradığını okursun ama bu site herşeyin bir yumak olduğu herkesin emek sunduğu bir site. kimseninkine yıkıcı eleştiri yapılmamalı. yapılması teklif dahi edilememeli.
bunu da yazdım. evvelden beridir görüşüm de buydu. niye yazdım?
şunu da ekleyeyim;
faşizm konuşma yasağı değil, söyleme mecburiyetidir. bir konudaki fikrinizi söylemeden gerisi dinlenmiyor çünkü. (etiketi yiyiveriyorsunuz benim gibi)
örneğin,”benim yahudi arkadaşlarım da var ama yahudilerden bazıları da böyle böyle yapıyor” diye değil de, ama(fakat) dan sonrasını doğrudan yazarsanız, faşist etiketi yeme katsayınız artar. faşizmin böyle de bir çeşidi var. faşist etiketi basma.
fikrinizi belirtmeden tepkinizi verirseniz, anti-faşist gümbürtüye gidersiniz. faşist olmadığınız halde faşizmin hedefi olursunuz.
efendim beğenmediğiniz her yazımı eleştirebilirsiniz. hiç gocunmam. yeterki küfür, hakaret içermesin. zira küfür ve hakaret içeren hiçbir yorumu dikkate almam.ayrıca neyi nasıl hangi dille eleştireceğimin kararını ben veririm. şükür aklım yerindedir. neyin yanlış neyin doğru olduğuna idrak edebilirim.sizinle kişisel bir savaşım olmadığından zahmet verip hazırlamış olduğunuz yazınızda hakkımdaki diğer hiçbir detaya cevap vermem çünkü gereksizdir, sıkıcıdır. (bu açıklamayı yaptım çünkü gördüğüm kadarıyla yazımdan duyduğunuz hassasiyet diğer başlığa sığmamış buraya taşmış.)
bir şiir denemem olmuştu hafif ortamında yayınladığım.. ancak contanızdan utandığımdan devamını getirmekte tereddüt ettim.. fakat şimdi şimdi anlıyorum ki aslında hata etmişim.. bu bayrağı taşımak gerekmiş.. neyse boş sözle doldurmayacağım burayı..aşağıda an itibarı ile tıkırdattığım, aaba, cccd, eefe formundaki şiirimi müsaadenizle buraya iliştiriyorum.. bunu bir imza olarak kabul edin.. düşüncenizin altına atılan naçiz bir tutanak teyidi mealinde.. sevgiyle..Münasebetsiz MayiMadrabazın matrası..İçi katran karası..Bade değil terkibi,Seyyal eza tasası..Kurumuş söğüt gibi,Nafile laf, söz gibi,Utanmadan cin gibi,Gelir alim öğütler..Söz uçar yazı kalır..Gel gör ki kime kalır..Dinle ey sahlanankoc,Duyduğun kârdır, kalır..16.11.07-Koşuyolu
efendim, bendeniz beğenmediği yazıya/incelemeye/şiire/öyküye küfür edecek, hakaret yağdıracak bünyede olamam ki zaten…tasavvuf ateşinde kavurmaya çalışıyoruz ciğerimiziolabildiğince…beğenmezsem, okumam, olur biter…şahsınızın şiir sevmez bünyesinden neşet eden”hedehödö”lü esprimsi prizmanızdan gözümüzüalan itirazınıza benzer bir “cevap hakkı”nı,bağımsız bir yazıda kullanmak için izin almam gerektiğinibilmiyordum.bilginiz olsun: zahmet etmedim.şeyh gâlib dede’yi yanımdan ayırmam.niyetiniz alıntı odaklıysa…tabii ki, neyi nasıl eleştireceğinizi siz en iyi şekilde bilebilirsiniz de…sizinki eleştiri haddini aşmış ve şiire/miire emek verenleriikinci sınıf (kuruntu değil, ibare teklifini düşününüz)raddeye götüren alaycı bir aura barındırıyordu.benim de sizinle kişisel bir alıp verememe durumumyoktur.her yazıya “çeşit”, “renk” diye baktığım içindir ki,benim anlayışıma taban tabana zıt yazıları bile anlayışlakabullenmiş ve ya sonuna kadar okumuşumdur ya da yarıya bile gelmeden “zap”lamışımdır.sizin de yapacağınız bu basit “zap” eyleminden ibarettir.n’aparsınız, bu kahrolası bünye narin ve de hassastır.devletle…
efendim ısrarla ve son defa söylüyorum sizin de dediğiniz gibi hassasiyetinizden olsa gerek üzerinize alındığınız yazı şiire emek veren kimseye dair hiçbirşey içermiyor direk şiir olayına yaklaşımımı simgeliyordu. ancak bilemiyorum neden hala şiire emek verenleri alaya almaktan bahsediyorsunuz. açıklamamı yapıyor gerisini artık size bırakıyorum.yazı tarzım, alaycılığım beni kişiliğimin özelliğidir. tıpkı sizin de bir tarzınız olduğu gibi. bu durumda haddimi aştığımı düşünmüyorum. tamamen gönül koyduysanız diye söylüyorum şahsınızı kırmak için hiçbir nedenim yoktur, olamaz.ayrıca ibare meselesini de açıklamama rağmen hala benim kapasitemin alamayacağı ısracı bir tutum içinde bir takım örnekler vermişsiniz. etiketteki o ibareyi gören gözlerin yanında bulunan zevklerin tartışılmazlığı bölümünü de rahatça görebileceği inancındayım.
pekâlâ, keyfiyet anlaşılmıştır.uzatmanın mânâsı yok. anlayan anlamıştır.”müsademe-i efkârdan barikayı hakikat doğar” ne delatif bir vecize…
en güzeli efendim.
Mefkud insanı, zat-i alimin çevirmesi için bir dörtlük yazmışsınız. Bire bir çevirmek yerine bir yaşanmış öykü anlatayım.Şimdi Salvador Dali amca bir lokantaya gider. Garsonlardan biri gelir ve ondan bir sanat eseri ister. Dali’de bir peçeteyi buruşturup garsona verir ve 1000 dolar olduğunu söyler. Garson hayretler içerisinde aman efendim sadece 1 dakikadan kısa bir süre zarfında yaptınız bu nasıl olur.- Bir dakika değil, 40 sene 1 dakika
😉
🙁
Kaybederken kazanmayı şiirden öğrendimÖyle bir harp meydanına döndü ki ömrümMağlup bir şah iken gâlip bir nefer-i merkûmYürüyorum sılaya, uyağımda ölüm.Can YÜCEL
şiirden çıkmışım yola poetik patikalarda atlaya atlaya…aldınız mı hiç hissa?- pardon, kafiye tutsun istedim da! -ham hum indirdiniz mi beni de mideniza?- kafiyeyi tutturamadık bi kere! -indirin. indirim var rumuzları yeme kampanyasında!bir rumuz yiyene ikinci rumuz bedava!!!oh, iyi iş valla!- bakın, şimdi tuttu! –
🙂