bildirgec.org

kayısı hakkında tüm yazılar

Kayısının Faydaları

gkhaslan | 08 March 2011 17:34

Kayısı ülkemizin ithalatı açısından büyük paya sahip bir üründür. İçerisinde bir çok mineral ve vitamin depolamışdır bu çok sevilen meyve. Ülkemizde en çok Malatya ve çevresinde yetiştirilir kayısı. Kayısı bir çok şekilde sofralarımıza gelmektedir. Taze olarak yenebileceği gibi kalsiyum bakımından zengin hale getirilmiş kuru şekilde de yenebilir. Ayrıca kayısıyı sofralarımızda reçel ve komposto olarak da görebiliriz.
Kayısının yaprakları da kullanılır. Kayısı yaprağı kaynatılarak içildiğinde şifa deposudur.

bebegimin ilk yili 11-12 aylar

simsir tarak | 27 January 2010 13:44

bebeğimin ilk aylarını buradanokuyabilirsiniz.

11. Ayİşte korktuğum başıma geldi. Yardımcım, ben ve Emir, abisinin yatak örtüsünü değiştirirken şakalaşıp bebeklerin en sevdiği şey çarşaftan çadır yaparak Emir’le oynuyorduk. Tekrar işimize döndüğümüzde Emir kafasını abisinin masasının kenarına vurdu. Ve kaşı açıldı. Allahtan yardımcımız yanımızdaydı. Akan kana buzlu havluyla tampon yapar şekilde hastaneye gittik. Hastanede dikiş attılar, kafayı da tencere kapak şeklinde sararak bizi eve gönderdiler. Uykudan kalkınca o sargıyı başında tutmayacağı için eve gelirken hava geçiren bantlardan aldım. Tekrar pansuman yapıp bu bantlarla yapıştırdım. 7 gün sonra dikişlerimizi aldırdığımızda, korkularımın daha da artmasına rağmen kriz anında nasıl sakin kalabildiğimi ben de anlamamıştım.Bir çubuğa takılan renkli halkalar şimdi en favori oyuncağımız. Halkaları büyükten küçüğe dizebiliyor, sadece çubuğuna değil radyatör başlığına koltuk kenarlarına da takıyoruz. Halkaların renklerini tek tek söylüyorum fakat konuşma gelişmiyor. İşaret dilini kullanmaya başladı. Ya da kodluyor. Bizde bu kodları çözüyoruz.Televizyon kumandasına çok meraklı bizde kendimizinkini ona verip yeni aldık fakat bunun çalışmadığını fark ediyor. Yine bizimkinin peşine düşüyor o tarafa oyuncağını kaçırıyor. Sanki ona gidiyor gibi yapıp, kumandayı kapıp kaçıyor. Hem ağzına sokuyor hem televizyona tutuyor. Cep telefonları da aynı muameleyi görüyor.Tek eli ile her yerde ayakta durup diğer eli ile ortalığı karıştırabiliyor. Mama koltuğunda geniş nesneleri başının üstüne koyuyor “hadi siz bağırın” “ıh ıh” biz de hep bir ağızdan “Gevrek, gevrek var” diye bağırıyoruz evin dört bir yanından.İnşaat malzemeleri, temizlik malzemeleri yani sapı olup tutunabileceği, ayakta durup oynayabileceği materyallere çok meraklı. Ne bulursa ağzına götürme işi sınır tanımaz hale geldi, toprak taş, çamur… Her şey mutlaka ağza giriyor. Şunu bildiğim için rahatım solucan böcek gibi şeylerden tiksindiği için eline alamıyor dolayısıyla onlardan yediğini hiç görmedim. Kedi-köpek gibi hayvanları ben severim ancak elleyemem, tüyleri içimi ürpertir. Fakat Emir kedi-köpek ile ilgilendiğinde bu duygumu bastırıp onun ellemesine izin veriyorum. Eve geldiğimizde elini yüzünü sabunlamasını sağlıyorum.Diş çıkarma işi durdu hala 8 diş var boy 78 cm kilooo:14,5 bu gidiş gidiş değil.

Bebeğimin ilk yılı (devam)

simsir tarak | 15 January 2010 10:28

Giriş

3.ay kaynaşma

Gün içinde en güzel saatler dilimi oluşuyor. Emir’in uyanık kalma ve uyuma saatleri netleşiyor. Evin her yerine koyduğumuz saatler anlam kazanıyor.
Saat kaç şimdi uyanacak, saat kaç şimdi emecek, saat kaç gezinme vakti vb..
Sabah erkenden uyanıp biraz yatakta vakit geçirdikten sonra ana kucağında benimle birlikte evdeki mekanları gezmeye başlıyor. Hem günlük işlerimizi yapıyor hem de ara ara monologdan diyaloga dönen konuşmalar süre geliyor.Artık günde iki kez dışarı çıkıyorum Sabah kahvaltıdan sonra hemen gelen uykuyu uzaklaştırmak için 8-9 arası, akşam üstü 17-18 arası.Böylece dönüşlerde kesiksiz 3 saat uyuyor bende günlük hayata dâhil olabiliyorum. Büyük çaba sonrası kurduğumuz düzen aniden bozuluveriyor. Örneğin aşılar.
İki, üç gün yeniden Emir kafasına göre rahat hayata geçiyor.
Sabah erken kalkıp emip, biraz kestirdikten sonra tekrar tekrar yatıp kalkıp hiç bir şeyden memnun olmaz biçimde talepler talepler. Aşağıdaki gibi aşı kartı buzdolabın üzerinde duruyor tabi ki tarihleri kaçırmak istemeyiz.
Bu tatminsizliğin sebebi birden beliriyor. Alt çenede iki diş var. Hiç böyle bir şey hayal etmemiştim. Doktorumuzu arıyorum “108 günlüğüz ve diş çıkardık” diye. Genetik olduğunu diş köklerinin anne karnında oluştuğunu anlatıyor. Kolik ağlamaları yeni geçmiş istediğim düzeni tamda oluşturmuşken!

özlem yazısı

nazokiraze | 18 December 2009 18:47

Kış günü yazılmış yaz meyvelerine özlem yazısı.

Kışlık kavun olarak tabir edilen ,özellikle yılbaşı gecesi kavun yeme zevkinden mahrum olmak istemeyenlerin tavana astığı Kırkağaç kavunlarını bilmem ama ben kavunu özledim, kesmesi, zahmeti sırf zor geldigi için sevmedigim karpuzu bile özledim.(bir kavun içeceği subiya-sübye )

Çinde binlerce yıldır yetiştirilen kavun önce ülkemize ,sonra Avrupaya gitmiş olan bir meyve.Avrupa’da yaygınlaşması XIII. Charles tarafından Papa’nın sarayının bahçelerinde tesadüfen bulunması sonrasıdır.Fatih Sultan Mehmet’in de sevdigi tatlardan olan kavunun o dönem etli dolması yapılırmış( Evet kavunun ve elmanın etli dolması tüketilirmiş)

Malatya’dan “Altın Kayısı Film Festivali”

queennothing | 05 November 2008 09:57

45 yıldır Antalya’da gerçekleşen “Altın Portakal Film Festivali”, film gösterimi ve ödül töreni gibi etkinlikleriyle Türk sinemasına gönül verenlerin ‘mütevazı Oscar’ı. Türk sinemacıları için bu denli önemli olan bu festivale, bir yenisi daha geliyor; “Altın Kayısı Film Festivali”.

Malatya’da 16 yıldır düzenlenen ‘Altın Kayısı Festivali’, Malatyalı Sanatçılar ve Gazeteciler Birliği ve sinemacı Gani Rüzgar Şavata’nın uğraşları sonucu bir film festivaline dönüşüyor.

Festivalin destekçileri arasında Ali Sunal, Kenan Işık, Selahattin Alpay, Oktay Kaynarca gibi isimler de var.

Antalya’nın ‘portakal’ı gibi, Malatya’nın simgesi olan ‘kayısı’nın adı verilen festival, Aralık ayı’nda gerçekleşecek.

Merakla beklenen festival, birinci yaşında Kemal Sunal’ı tema edinecek. 2000 yılında kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Sunal’ın heykeli de festival boyunca kentin merkezinde olacak.

Kasa yöntemi ile kükürtleme

bucans | 04 May 2008 13:11

Malatya’da ve çevresinde genellikle kayısılar tahta veya plastik kasalara konularak kükürtlenmektedir. Meyve kasalarına konularak yapılan kükürtlemede kasanın üst kısmında bulunan meyveler yeterli SO2 gazı almasına karşılık orta veya alt kısımlardaki meyveler yeterli kükürt dioksit gazı alamamaktadır. Bu yüzden kayısı meyveleri kükürtleme odasından çıkarılmadan ikinci bir kükürtlemeye daha tabi tutulmaktadır. İkinci kükürtleme işlemi sonrası kasanın orta ve alt kısmında bulunan meyveleri yeterli miktarda kükürt gazı alırken bu sefer de üst kısımda bulunan meyveler aşırı kükürt gazı almaktadır. Kayısının ikinci kez kükürtlenmesi ile yumuşayan meyvelerin şırası akmakta ve kuru kayısı randımanı düşmektedir. Bu yüzden kasa içerisinde kükürtlemeden vazgeçilerek önceki yıllarda olduğu gibi kerevet usulü kükürtlemeye dönülmesi gerekmektedir. Şekil 3’de 1930’lu yılların başında Malatya’da modern kükürtleme çalışmaları görülmektedir.

Kerevet yöntemi ile kükürtleme

bucans | 04 May 2008 10:07

Kerevet yönteminde tek sıra halinde dizilmiş kayısı meyvelerinin toplam yüzey alanı arttığından daha düşük kükürt miktarı ile istenilen ölçüde kükürt verilebilmektedir. Kerevetler dikdörtgen şeklinde 90 X 180 cm veya kare şeklinde 90 X 90 cm ölçülerinde plastik veya kavak kerestesinden yapılmaktadır. Kerevetlerde çıta aralıkları yarım santimdir. 90 X 180 cm ölçülerindeki bir kerevete tek sıra halinde kayısı meyvesi dizildiğinde 32 kg meyve almaktadır (şekil 2). Kayısılar kerevetlere yerleştirilirken aşırı olgun, şekli bozuk, yaralı, patlamış ve ham kayısılar seçilerek ayrılır. Yaralı, bozuk ve patlamış kayısılar kabuk yapılarak değerlendirilir.

Yaz meyvaları ve cintonik

kopanisti | 14 June 2007 15:43

Dün geceyi yanlız geçirdim. İş seyehati denen gereksiz şey, daha iyi yaşamak için illaki para kazanmak zorunda olmak. Kazandıkça daha iyisini alabilmek için daha fazla çalışmak.

Çalıştıkça daha fazla çalışmak. Hep daha iyi bir yaşam için. herşeyi işimize vererek kendimize vakit ayıramamak, sevişirken bile yarını düşünmek. Sonuçta birşey olduğu da yoktur, yıprandığınla kalırsın. Hayat geçer sen gidersin, eşyaların paraların burada kalır.

Öğlen çok kaçırmışım yemeği, hala midem doluydu. Bir serin duş iyi geldi. Biraz meyve yiyeyim yeter diye düşündüm. yeter tabi niye yetmesin ki? Yaz meyveleri gibisi yoktur, hepside egzotiktir, erotiktir. Canlı renkleri, bol suları, tatları, duyguları, kokuları alır götürür insanı eğer götürülmek istiyorsa.

Dolaptan aldığım meyvelerden yıkayıp büyükce bir tabağa koydum ve balkona attım kendimi, deniz az da olsa gözüküyor balkonun ardından evlerin arasından. Bu kadarı da yeter mutluluğa. Güneş batıyor, hava tertemiz, gökyüzü kırmızılaşmaya başladı. Çilek, kiraz, kayısı, kırmızı erik dolu tabak. Ağzıma atıyorum önce kirazı, içerde ezip patlatıyorum, suyu dilime damağıma bulaşıyor, denizi seyrediyorum, keşke şeftali, kavun ve karpuz da olsaydı. Ama az kaldı bi dahaki sefere onlar olacak fakat çilek olmayacak, kiraz olmayacak. Hep böyledir. Birşeyler olunca birşeyler olmaz. Birşeyler gelirse birşeyler gider.

Bi şey daha eksik sanki dedim ve kalktım. uzun bir bardağa bol buzlu cintonik yaptım. İçine bir dilim kabuğunu soymadan yeşil elma ve bir dilim yeşil limon, bir iki damla da yeşil limonun suyu. Sessizlik güzel de hafiften de bir müzik gelse geri plandan hoş olur. Simon & Garfunkel, yanlızız ya hadi bakalım nostalji olsun. Bardağın yarısına geldim meyvalar eşliğinde. Sevgili hep akılda acaba otele varmış mıdır? Numarayı çevirdim. Canım şimdi çıktım odaya ben de seni arayacaktım, naptın bugün, nerdesin? Hiç işte ne yapayım, eve geldim duş falan balkonda oturuyorum. Bende yorgunum yemek yiyip hemen yatacağım. Sabah iki kontol var saat beş gibi çıkarım yola. Tamam bekleyeceğim yavaş gel lütfen uçma, birşey istermisin? O güzel tostlarından hazırla. Oldu hazırlarım, yavaş gel öpüyorum seni. Ben de seni sevgilim.
Malzemeler : çilek, kayısı, kırmızı erik, kiraz, cin, tonik, yeşil elma, yeşil limon, buz, bardak, deniz, gökyüzü, Simon&Garfunkel, dandik bir cep telefonu, sevgilinin sesi, kadın, erkek, aşk,