bebeğimin ilk aylarını buradanokuyabilirsiniz.11. Ayİşte korktuğum başıma geldi. Yardımcım, ben ve Emir, abisinin yatak örtüsünü değiştirirken şakalaşıp bebeklerin en sevdiği şey çarşaftan çadır yaparak Emir’le oynuyorduk. Tekrar işimize döndüğümüzde Emir kafasını abisinin masasının kenarına vurdu. Ve kaşı açıldı. Allahtan yardımcımız yanımızdaydı. Akan kana buzlu havluyla tampon yapar şekilde hastaneye gittik. Hastanede dikiş attılar, kafayı da tencere kapak şeklinde sararak bizi eve gönderdiler. Uykudan kalkınca o sargıyı başında tutmayacağı için eve gelirken hava geçiren bantlardan aldım. Tekrar pansuman yapıp bu bantlarla yapıştırdım. 7 gün sonra dikişlerimizi aldırdığımızda, korkularımın daha da artmasına rağmen kriz anında nasıl sakin kalabildiğimi ben de anlamamıştım.Bir çubuğa takılan renkli halkalar şimdi en favori oyuncağımız. Halkaları büyükten küçüğe dizebiliyor, sadece çubuğuna değil radyatör başlığına koltuk kenarlarına da takıyoruz. Halkaların renklerini tek tek söylüyorum fakat konuşma gelişmiyor. İşaret dilini kullanmaya başladı. Ya da kodluyor. Bizde bu kodları çözüyoruz.Televizyon kumandasına çok meraklı bizde kendimizinkini ona verip yeni aldık fakat bunun çalışmadığını fark ediyor. Yine bizimkinin peşine düşüyor o tarafa oyuncağını kaçırıyor. Sanki ona gidiyor gibi yapıp, kumandayı kapıp kaçıyor. Hem ağzına sokuyor hem televizyona tutuyor. Cep telefonları da aynı muameleyi görüyor.Tek eli ile her yerde ayakta durup diğer eli ile ortalığı karıştırabiliyor. Mama koltuğunda geniş nesneleri başının üstüne koyuyor “hadi siz bağırın” “ıh ıh” biz de hep bir ağızdan “Gevrek, gevrek var” diye bağırıyoruz evin dört bir yanından.İnşaat malzemeleri, temizlik malzemeleri yani sapı olup tutunabileceği, ayakta durup oynayabileceği materyallere çok meraklı. Ne bulursa ağzına götürme işi sınır tanımaz hale geldi, toprak taş, çamur… Her şey mutlaka ağza giriyor. Şunu bildiğim için rahatım solucan böcek gibi şeylerden tiksindiği için eline alamıyor dolayısıyla onlardan yediğini hiç görmedim. Kedi-köpek gibi hayvanları ben severim ancak elleyemem, tüyleri içimi ürpertir. Fakat Emir kedi-köpek ile ilgilendiğinde bu duygumu bastırıp onun ellemesine izin veriyorum. Eve geldiğimizde elini yüzünü sabunlamasını sağlıyorum.Diş çıkarma işi durdu hala 8 diş var boy 78 cm kilooo:14,5 bu gidiş gidiş değil.12. Ay -Küçük mekan merakıDolapların içi, koltuk arkaları, sandalye altları, kıyıda köşede nerede 15 cm açıklık varsa oralarda Emir var. Birden kendimiz onu ararken buluyoruz. Bu oyunu çok seviyor hiç sesini çıkarmıyor. Biz de yerini tespit edince oyunu uzatmak için onu bulmuyoruz. 30 dakika kadar oralarda sabit kalıyor. Sıkılıp çıktığında “ta tam” sesi veriyor. Her defasında şaşırma mimiği yapmak güç oluyor.Bardaktan su içme işini de kendi yapmaya başladı, mama önlükleri artık hep önümüzde. Çünkü aynı anda “kendim yerim durumu” iyice abardı. Biz de hep anlayışlı davranıyoruz. Her öğün sonrası kim denk gelirse onunla banyo yapıyor. Sayesinde pırıl pırıl bir aile olduk. Yürüme merakı, atma fırlatma. Yeni bir şey, önce ne kadar uzağa atabilirim testi yapıyordu sonradan isteğim yere atabilir miyim testine başladı. Hedef televizyon.Yan komşumuzun ikiz bebekleri Emir’den 6 ay büyük, kız olanla araları çok iyi erkek olan ikisini de aşağılıyor onlar daha yürüyemiyorlar diye. Bu ikisi de teşkilat kurup oyuncaklarını onunla paylaşmıyorlar. Biz hangi taraftan olalım bilmiyoruz. Yine hemen dikkat dağıtmaca “Hadi hep birlikte ördeklere yem vermeye gidelim”.Arada bir sol gözün içe kaydığını fark ediyoruz. O ne şaşılık mı var? Hem Yiğit hem de Emir için randevu alıyorum. Emir’in iyi bir muayene geçirdiği söylenemez. Doktor bey burunun üstünde iki gözü bölen kıkırdağın henüz yükselmediği için bir gözün diğerini fark ettiğini bunun fizyolojik olduğunu burun biçimi tamamlandığında geçeceğini söyledi.Elimize geçirdiğimiz her şeyi üfleyerek mum üfleme çalışmaları ve alkış provaları yapıyoruz. Ne de olsa doğum gününe az kaldı. Yiğit çok istiyor doğum gününde Emir yürüsün ve birlikte salona girsinler.Oluyor. Bir koltuğa tutunmuş oyuncaklarıyla oynarken Yiğit sesleniyor. “Emir gel”. Dönüyor ve abisine kadar üç-dört adım atıp abisine tutunuyor. Yiğit onu kucaklayıp öpüyor, hoplatıyor, çığlık atıyor “Anne görmedin.” Bence bu aşırı tepkiden sonra bir daha denemeyecek. Çünkü tay tay dururken de Fatih onu sık sık teşvik edip sonrada hoplatıp, fırlatıp sevincini ifade ediyordu. Sonra iş tersine döndü “önce sen hoplat ben istersem tay tay dururum”. Yürüme işi böyle olmadı zaten çok istediği için navigasyon problemi yaşaya yaşaya başladı yürümeye.Önce ileri, sonra ileri 90 derece dönüş, sonra ileri U dönüş. Bir haftada tamamlanınca kollar devreye giriyor. “Kolları kapalı yürüye bilir miyim? Elimde bir şeyler taşıyabilir miyim?” Yumuşak plastikten yapılma legoları evin içinde hep aynı yerlere koyup oradan alıp diğer tarafa koyuyor.Evet doğum günü traşı yapılacak. Yanımıza en sevdiğimiz Cd’yi alıp kuaförümüze gidiyoruz. Öyle beklediğimiz kadar ağlamadan bu işi yapıyoruz. Gerçekten mumları üfleyip alkış yapıyor. Çalışmalar işe yaramış.Bir bebek dünyaya getirmek kadına en iyi gelen duygu çünkü varlık sebebi bu.Çünkü en kıymetli emaneti almaya ,hayata hazırlamaya aday seçildi. İçinde hiç fark etmediği duygu tohumları renk renk, çiçek çiçek , kat kat açmaya başlıyor, ön sezileri güçleniyor, algıları hassaslaşıyor, farkındalığı artıyorBu nedenle ben şöyle söylüyorum kadınlar bebeğinin karınlarında olduğunu anladığı ilk günden otomatik bir değişim içine giriyor ve anne oluyor. Babalar da bu aynı paralelde olamayabiliyor.Hamilelikle başlayan yolculuk dilerim ki her anne için sağlık biçimde sonuçlansın. Bu mucizeyi herkes sonuna kadar keyifle yaşasın, sonrasında “bu nasıl oldu “ “benim için yazılan senaryoyu iyi çalışıp hakkını vererek oynayabilecek miyim”? gibi en normal kaygıları yaşasınlar.Aslında her bebek ve annesi için yazılan senaryo, bilinen senaryoların en eskisi. Oysa ki bazılarımızın yapısı senaryoyu anlayıp, canlandırmaya çok hazırken içinden anaçlık fışkırıyorken, bazılarımızın daha çok tekrara daha iyi ezbere, ayna karşında çalışmaya ihtiyacımız olabilir. Ancak her ne olursa olsun bu sadece sizin üstesinden gelebileceğiniz kadar zor ve sadece sizin rolünüz.Sizin verebileceğiniz en küçük bir şeyin o bebek için dünya üzerinde eşi yok.Karşılıksız vermenin ne olduğunu öğrenmek” herkes kadar benim içinde güç.Bu insana dair bir şey değil çünküSevgilerŞimşir tarak