bildirgec.org

karpuz hakkında tüm yazılar

KARPUZ

results | 02 July 2007 11:38

Yaz aylarının vazgeçilmezidir karpuz… Sıcak günlerin 1 numaralı kurtarıcısıdır. Onsuz bir yaz düşünülemez. Yazlıkçıların en büyük gözdesidir. Kıra bayıra pikniğe gidildiğinde hiç eksik olmaz karpuz. Hatta göl veya nehir kıyısına gidildiğinde buz gibi suya konur, çatlayana kadar soğutulur, sonra da afiyetle yenir.

Karpuz çeşitli milletlerce çeşitli hallere sokulmuştur. Hüzünlü birşeydir aslında karpuz olmak. Herkes eller sizi.Almadan önce elinde hoplatır, vurur birkaç kez.Olup olmadığına bakar.Eğer istenen ses gelmediyse bir kenara itilir karpuzcuk.

İşte resimde görüldüğü gibi Japonlar da acımamış, plastik kabın içerisinde zorla bu karpuzcukları üretmiş. Bu gırgır karpuzcuğun tadı çok güzel olmamakla beraber bir de 60 YTL civarında satışa sunulmuş. Karpuz lezzetini güneşten alır, sen onu alır kare kaba koyarsan, güneşsiz ancak kabak gibi olur…

Çekik gözlü Japonlar küp karpuz yapa dursunlar, Çekik gözlü çinliler yememiş-içmemişler işi sanata dökmüşler.E bakmışlar 60 YTL demişler bu yenmez, bunu işleyip pahalıya satalım, biz kalabalık milletiz para lazım. Bu sayede karpuz sanatı ortaya çıkmış. Karpuz uzak doğu ülkelerinde çok değerli bir doğum günü hediyesiymiş. Çünkü çok pahalıymış.

Onlar birbirlerine doğum günlerinde hediye ede dursunlar, karpuz sağlık için de çok faydalıdır. Bir kere karpuz en eğlenceli diyet meyvesidir. Ama arkasından doğurduğu tuvalet ihtiyacı da ayrı bir işkencedir. Karpuzun kalın bir diliminde diliminde 664 miligramın üzerinde potasyum bulunmaktadır. Görülen Bu miktar bir muzun veya bir bardak portakal suyunun içerdiğinden daha fazladır.
karpuzun 1001 derde deva olduğu şu linkte de belirtilmiştir. link
İşte böyle birşeydir karpuz. Bir diliminde ağzınıza dolan dayanılmaz tadıyla hepimizin vazgeçilmezidir. Yanında peynirle mükemmel bir uyum gösterir. Kavunla kardeş olduğu söylense de tutamaz bir dilim karpuzun yerini hiçbirşey…

ÇEK ELİNİ!

redorack | 22 June 2007 09:18

Kendimi bildim bileli yediğim şeye dokunmayı sevmem. Dokunduğum şeyi de yemeyi…
Hele başkasının dokunduğu gıda maddesi fikri beni çileden çıkarır!

İnsan eliyle temas etmemesi için mutlaka bir araç gereç vardır diye düşünürüm ki, sanırım hepsi için bu geçerli değil. Peki neden aynı muameleyi yapmıyoruz tüm yiyeceklere?

Çocukken ağzımı yüzümü karpuza buladığım zamanları hayal meyal hatırlıyorum; çizildiği kadar güzel görünen yarım daire karpuz dilimlerini… Aralarda bir yerde edindim bu takıntıyı. Hala da kendimi aşmaya çalışırım ama pek mümkün olmuyor. Milletin aristokrasiye yorduğu çatal bıçak kullanımım tamamen bu takıntıyla ilintili.

Yiyemem efendim balığı – tavuğu öyle elimle. Karpuzu da tutamam! Evet, tost yerken de mutlaka çatal bıçak ararım. Soğuk sandviçi elle yemek bünyemde sarsıntıya sebep olur. Gel gör ki yemek yapmak gerek arada. Eh, malzemelerin tamamı için alet edevat kullanarak yemek yapamazsınız.

Yaz meyvaları ve cintonik

kopanisti | 14 June 2007 15:43

Dün geceyi yanlız geçirdim. İş seyehati denen gereksiz şey, daha iyi yaşamak için illaki para kazanmak zorunda olmak. Kazandıkça daha iyisini alabilmek için daha fazla çalışmak.

Çalıştıkça daha fazla çalışmak. Hep daha iyi bir yaşam için. herşeyi işimize vererek kendimize vakit ayıramamak, sevişirken bile yarını düşünmek. Sonuçta birşey olduğu da yoktur, yıprandığınla kalırsın. Hayat geçer sen gidersin, eşyaların paraların burada kalır.

Öğlen çok kaçırmışım yemeği, hala midem doluydu. Bir serin duş iyi geldi. Biraz meyve yiyeyim yeter diye düşündüm. yeter tabi niye yetmesin ki? Yaz meyveleri gibisi yoktur, hepside egzotiktir, erotiktir. Canlı renkleri, bol suları, tatları, duyguları, kokuları alır götürür insanı eğer götürülmek istiyorsa.

Dolaptan aldığım meyvelerden yıkayıp büyükce bir tabağa koydum ve balkona attım kendimi, deniz az da olsa gözüküyor balkonun ardından evlerin arasından. Bu kadarı da yeter mutluluğa. Güneş batıyor, hava tertemiz, gökyüzü kırmızılaşmaya başladı. Çilek, kiraz, kayısı, kırmızı erik dolu tabak. Ağzıma atıyorum önce kirazı, içerde ezip patlatıyorum, suyu dilime damağıma bulaşıyor, denizi seyrediyorum, keşke şeftali, kavun ve karpuz da olsaydı. Ama az kaldı bi dahaki sefere onlar olacak fakat çilek olmayacak, kiraz olmayacak. Hep böyledir. Birşeyler olunca birşeyler olmaz. Birşeyler gelirse birşeyler gider.

Bi şey daha eksik sanki dedim ve kalktım. uzun bir bardağa bol buzlu cintonik yaptım. İçine bir dilim kabuğunu soymadan yeşil elma ve bir dilim yeşil limon, bir iki damla da yeşil limonun suyu. Sessizlik güzel de hafiften de bir müzik gelse geri plandan hoş olur. Simon & Garfunkel, yanlızız ya hadi bakalım nostalji olsun. Bardağın yarısına geldim meyvalar eşliğinde. Sevgili hep akılda acaba otele varmış mıdır? Numarayı çevirdim. Canım şimdi çıktım odaya ben de seni arayacaktım, naptın bugün, nerdesin? Hiç işte ne yapayım, eve geldim duş falan balkonda oturuyorum. Bende yorgunum yemek yiyip hemen yatacağım. Sabah iki kontol var saat beş gibi çıkarım yola. Tamam bekleyeceğim yavaş gel lütfen uçma, birşey istermisin? O güzel tostlarından hazırla. Oldu hazırlarım, yavaş gel öpüyorum seni. Ben de seni sevgilim.
Malzemeler : çilek, kayısı, kırmızı erik, kiraz, cin, tonik, yeşil elma, yeşil limon, buz, bardak, deniz, gökyüzü, Simon&Garfunkel, dandik bir cep telefonu, sevgilinin sesi, kadın, erkek, aşk,