bildirgec.org

kadın hakkında tüm yazılar

Yakalayin! Evlilik Yasi Kaciyor!

plumprune | 13 December 2003 03:23

Izninizle cok hafif bir konuya deginecegim. Etliye sutluye karismadan, elimin hamuru ile evlilik yasi ile ilgili bir cift laf edecegim. Bir “Ben Evleniyorum” firtinasi yasanmis ulkemde, beni kasip kavurmasa da esintisi geldi uzerime. Gazete okurken karsilastigim bir arastirmadan yola cikarak, uzun suredir bos gordugum moderasyona bir yazi yollayayim dedim. Ne Irak’tan, ne AB’den, ne AKP’den, ne de KKTC’deki secimden bahsediliyor yazimda, haberiniz ola. Kac yasinda evleniyormusuz ve ben bu konuda ne dusunuyormusum, iste tum konu bundan ibaret. Adettendir, teknolojiye ve yeni yuzyila atifta bulunarak konuya gireyim simdi:

kadınlar yatakta ne ister?

lulu-thebrainsweeper- | 12 July 2003 12:32

Bu birkaç gün önce okuduğum bir yazının başlığıydı, o günden beri yanıtı üzerinde düşünüyorum. Bugün buraya bu konuda birşeyler yazmamda ise infuscoare’nin yalancının mumu adlı yazısının etkisi var. Girizgah burada bitiyor.

Kadınlar yatakta ne ister sorusunun yanıtını hafifin kadınları verir umarım bu yazının altına ahkam keserek. Benim niyetim, yatağımıza aldığımız erkeklere ne istediğimizi neden söylemediğimiz-söyleyemediğimiz üzerine bir fikir jimnastiği başlatmak.

Başlığını aldığım yazıdan alıyorum yine: Feminizmin onca kazanımına rağmen neden hala kadınlar için seks konusunda dürüst olmak bu kadar zor? “Hayır orgazm olmadım”, “sevişmelerimiz öyle monoton ki”, “oral seks yapmaktan hoşlanmıyorum”. Neden bu kadar basit şeyleri bile söylemekten kaçınıyoruz? Kadınlar neden kendi cinsel tatminleri pahasına partnerlerininki için kul köle olurlar? Çünkü belki bizi terk etmelerinden korkuyoruz. Gidip oral seks yapmaktan hoşlanan bir başka kadın bulmalarından korkuyoruz. Partnerlerimiz bizi başka biri sansın istiyoruz. İlişki sürsün diye, evlenip çocuk yapalım diye bir sürü şeye katlanmaya hazırız çünkü….İyi yanıtlar doğrusu. Partnerlerimiz bizi başka biri sansın meselesiyle başlayayım. Şöyle bişiy var mesela: Bir yatılacak kadın vardır. Bir de tapılacak kadın. Erkekler yatılacak kadınlara aşık olup, tapılacak kadınlarla evlenirler. Yatıp da adamı yakacak ama sonunda atılacak kadınlar olmamak için, tapılacak icebergler haline gelenlerimizi düşünün. Cinsel hazlardan ömür boyu mahrum kadınlar. Buzdağının altındakilerden kendilerini ve partnerini mahrum eden kadınlar. Üstelik erkeklerin egoları kırılgandır biliriz: üstümüze çıkıp tepinirlerken aman da ne güzel orgazm taklidi yaparmışız biz…

Ya da mükemmel bir karışım için bkz: Sokakta hanımefendi, yatakta orospu. Yine erkeklerin kaygan zemin ereksiyonu-iktidarı meselesi. Orospudan zevk alması beklenmez. Zevk vermesidir esas olan. Zevk alıyormuş gibi yapan tabi yine en makbul olan.

Böylece kadınlar yatakta ne istiyorum sorusunu sormadan, yatakta benden ne isteniyor sorusuna verecekleri yanıtı cilalayıp dururlar.

Kendi adıma ilk gerçek orgazmımı tatmadan önce, bir kız arkadaşımın anlattıkları altında ezilip, yahu işte benimki de böyle birşey herhalde demişliğim vardır. Oysa hiç değilse bu konuşmadan sonra biraz keşfe zorlasaymışım kendimi ve partnerimi, deseymişim yok ben bu işten bişiy anlamıyorum diye. Ben yatakta ne istiyorum sorusunun yanıtını daha çabuk ve daha az meşakkatli bir şekilde öğrenirmişim bi kere. belki beni tatmin edemediğini öğrendiğinde kendine güveni sarsılacak hatta bu durum onu benden uzaklaştıracaktı ama -kendime bunu o zaman itiraf etmediysem de muhtemelen daha iyi bir seks umuduyla-, bir başka erkek için terk ettim onu bir süre sonra zaten. Üstelik dürüstlüğüm ona da yarardı. Kendini kandırmaktan vazgeçer, iyi sevişmenin, gerçek tatminin haz almak kadar haz vermekle ilgili birşey olduğunu keşfeder, hem kendi ah uh’larının haz skalasında ne kadar gerilerde olduğunu anlar, hem de hiç değilse bir sonraki partnerinin sahte orgazm gülücüklerine kanmazdı. (iki yazı konusu çıkar burdan: bir, kendi haz skalalarının üst basamaklarını hiç bilmeyen erkekler (malbeze erkekler?). iki, altlarında yatan kadının orgazm taklidi yaptığını az çok bilmelerine karşın bu durumla yüzleşme cesareti gösteremeyen erkekler. )
yine başlığa konu olan yazıdan alıyorum: Peki ya şu büyük penis takıntısına ne demeli? İçim yarılmış gibi hissettiren bir penistense, içime uygun boyutlardakini tercih ederim. ve açıkçası memelerimin mıncıklanmasından da hiç hoşlanmıyorum.
Bu mesele de önemli. Bir kere büyük penisli erkekler bu konudaki mitlerden dolayı partnerleri için zaten bulunmaz hint kumaşı sandıklarından kendilerini, berbattırlar yatakta. Foreplay bilmezler, çoğu durumda can yakarlar ama pek az kadın vardır partnerine hop dur bakalım diyen, çoğu hemen boşalsın diye dua eder ki acı bir an önce bitsin. İşte böyleee. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar, kıssadan hisse.

Lanetlensem yeridir!

damned | 23 May 2003 21:59

Az once muhtesem bir hareket vardi, simdi ise hersey duragan. Dun gece az icseydim, gec yatmasaydim yada sabah ise gitmeseydim, bu guzel Cuma aksaminin belki tadina varabilirdim sehrin suslere burunmus sokaklarinda.

Aklima birseyler gelsin ben de yazayim diyorum, rahatlarim belki; ancak o kadar uc seyler aklima geliyor ki inanin desifre edilesi gibi degil. Belki de soylemek gerek, hadi bir cesaret…

Benim birden fazla sevgilim var, kimisi bu siteye geliyor, arada yazilanlari okuyor. Sizi sizinle aldatiyorum beyler, bunu duymak hosunuza gitti mi? Her biri de aslinda beni aldatiyor, komik degil mi? Ayri sevgililerdeniz biz, hani su cagdas modeller var ya, onlardan. Bana soruyor oldukca akli basinda, egitimli sevgililerimden biri: “Beni aldattin mi ben yurt disindayken?” Ben: “Sen buradayken aldatmistim, yurt disinda oldugun sureyi sorgulamayalim dilersen.” Cok uzuluyor, gururu inciliyor, Hulya Kocyigit gibi kosarak ortami terk ediyor. Aslinda o John Travolta gibi gitti de, ici Hulya Kocyigit. Ariyorum aksama: “Biliyorsun, biz hic soz vermedik birbirimize, lutfen sacmalama, kendine gel.” Vizil mizil birseyler mirildaniyor once, cok sarhos olmus, oysa ceylan gibi seke seke uzaklasmasinin uzerinden pek de cok zaman gecmedi, ne zaman sarhos oldun bre Travolta, siseyi mi diktin kafana? Sonra beni almaya gelmesini istiyorum; “gelmem” diyor. “Nasil yani?” diyorum, “ne zaman beni almayi reddedecek kadar beni unuttun?” Toparlaniyor haliye, sarhosmus araba kullanamazmis. Ben gidiyorum yanina bir aracla, hani o kadarini da hakketti. Yolda telefonumun neredeyse sarji bitecek, her 5 dakikada bir ariyor, yolun neresindeyim soruluyor. Taksi soforune telin verilmesi rica ediliyor, adam birazcik bahsis onerisi ile gaza geliyor, saygideger bacisini kukuma kusu gibi bekleyen sevgilisine teslim ediyor, korna calarak uzaklasiyor. Cikiliyor eve, saraplar tukenmis, sert ickilere gecilmis. Avutuluyor sevgili “baglanmaktan korkuyorum sana” diye. Opusuluyor, koklasiliyor, barisiliyor. Sevgili de mutlu, ben de.

Can-sız-

plumprune | 27 April 2003 01:23

Yavaş yavaş merdivenlerden çıktı, kararsız kalmış isyankar basamaklar arasında hiç bitmeyen bir tartışma söz konusuydu:

“aşağı mı iniyoruz, yukarı mı çıkıyoruz?”

En alt basamak ve onun takipçileri aşağı indiklerini, ulaşılacak en yüce mertebenin en alt basamak olduğunu iddia ederken, en üstteki ise göğe doğru ilerlemesinin onu yücelttiğini söylüyordu. En alt basamak ısrar etti:
“Hayır, ben olmazsam sen düşersin, demek ki temelin benim; ben, sen olmasan da ayakta kalabilirim.”

En üst basamak:
“Sen olmak kolay, yere en yakın olansın, önemli olan ben olmak, senin göremediklerini ben görebilmekteyim, beni yok etmek elinde olmadığına göre, boşuna kaderine direnme.”