bildirgec.org

izmir hakkında tüm yazılar

GARİP ADASI

necronamber | 04 April 2007 09:20

Şuradaki habere göre;

İzmir’in dikili ilçesinebağlı garip adasının satışı yunanlılar adayı almak isteyince vazgeçti. Peki adayı ben alsam sonra yunanlılar bana güzel bir teklif yaparsa ben de satarsam ne olacak. Toprak satılmamalı en azından adaların satışı hiç bir zaman olmamalı ben böyle düşünüyorum. Garip ada hakkında detaylı bilgi ve fiyat öğrenmek istersen şuradan bakabilirsin. Garip adası adı gibi garip …

Microsoft devBiz’i satin aldi

aksangrav | 28 March 2007 10:38

Izmir’de bulunan, iki elin parmaklarini gecmeyecek sayida calisani olan devBiz, TeamPlain isimli urunuyle dunya genelinde alaninin en iyisi olmayi basararak Turkiye’de bir ilke imza atmis bulunmakta. MS PressPass artikeli icin buraya, TeamPlain’i indirmek icin buraya, tebrik etmek icin de bana tiklayabilirsiniz.

ŞEHİRLERİN RUHU VARDIR

| 12 March 2007 11:00

Kendimi bildim bileli yeni bir eve ya da yeni bir şehre taşınıyorum..
Babam bir bankada çalışıyordu ve biz sürekli bir yerlere tayin olmak ve toparlanıp gitmek zorunda kalıyorduk. Çocukluğumun hüzünlü anlarıydı onlar. Nefret ediyordum arkadaşlarımdan ayrılmaktan. Gittiğim yeni okulda ve mahallede ilk başlarda mutlaka sinir bir tip oluyordu, hatta bazen birkaç tane. Neyse ki erkek gibi kavga ederdim de bir süre sonra herşey yoluna girerdi. Ee, naparsın, çocukken işler böyle yürüyor. Kibar olmayı, empatiyi, sempatiyi vb işleri büyüyünce öğreniyorsun, mecburen.
Genç kızlığımın ilk yıllarında daha da zordu. Aşık oluyordum kendi çapımda ve sonra hooop başka bir yere taşınıyorduk. Anneciğimi hatırlıyorum…Her seferinde, “Neyse ki, koli biriktirmiştim” diye başlardı toparlanmaya:)
Bir süre sonra kendi özgür irademle dolaşmaya başladım şehir şehir. Zamanla anladım ki her şehrin bir ruhu var. Ankara’da, o gri şehirde hep bir hüzün vardır mesela. Ama çok da vakurdur. Kolay kolay yıkılmayacağını hissettirir sana.
İzmir apayrı bir olay…Capcanlı, kıpır kıpır, yaramaz bir çocuk ruhu vardır İzmir’in…Akşamları sarhoş olmak istersin körfezine dalıp şarkılar söyleyerek.
İstanbul…İstanbul için onca yazılan çizilen şeyden sonra benim haddim değil ama, bana “zor sevgili” İstanbul…Canıma okuyor, yoruyor, ağlatıyor, delirtiyor bazen, ama sonra bir gece bir bakıyorum tüm çıplaklığıyla önüme sermiş ışıl ışıl güzelliğini..affediyorum dayanamayıp…
Bu aşka daha ne kadar dayanacağım bilemesem de, şimdilik kavga dövüş sürdürüyoruz İstanbul’la ilişkimizi:)
Bilmem bu “Kalk gidelim” aklımla seneye nerelerde bulurum kendimi…Gitmeli mi kalmalı mı? Sevmeli mi İstanbul’u, yoksa,”yerim böyle aşkın ızdırabını!” deyip çekip gitmeli mi???

Atatürk ve Tay-yeap

muttafa2007 | 26 February 2007 20:36

‘ananı da al git”kes ulan sesini”serefsizler”otur ulan oturdugun yerde’ gibi sozleri bize 5 senedir bizim basımızda duran insanlar tarafından bize karsı soylenmıstır.İzmir kurtulmustu ve halk cok yorgun ve bitap dusmustu.Ve Atatürk ve arkadasları trenle ankaraya donmektedirler.Kompartımana cekilirler.Ertesi gun kompartimanin kapisini calar yaveri, acar yorgun,
bitkin,kravatini yikamaktadir Ataturk. Yaveri ” pasam ,
bu ne hal hic uyumadiniz herhalde niye boylesiniz”der.”Ya çocuk kompartimanima yastikla battaniye koymayi unutmussunuz.Kolumu yastik yaptim agridi , setremi yastik yaptim usudum ,bende uyumadim kalktim”der.
Yaveri;”aman pasam! Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastikla battaniye getirirdik”der.Ve bir ulke kurtarmaktan donen komutan tarihi bir cevap verir,
der ki:”Gec farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz.
Hicbirinize kiyamadim.Onemli olan benim uyumam degil milletimin rahat uyumasi”.
Evet bize bu lafları ogretenler kendileri rahatta olsunlar diye bizim paralarımızla evlatları a.b.d de okutur keyiflerine bakarlar.Bu hikayeyi insanlara anlatın ve kimlere oy verdiklerini gorsunler.ATAM SEN RAHAT UYU BU VATAN SAHİPSİZ DEGİL

İstanbul İzmir Arası 6 saat 53 dakika

Siradanbiri | 21 February 2007 10:42

Bandırma – İzmir hattında sefer yapacak olan “6 Eylül Süper Ekspresi” bugün Bandırma Garı’ndan uğurlandı. Bu sayede Yenikapı’dan İDO (İstanbul Deniz Otobüsleri) ile 2 saatte Bandırma’ya geçecek olan yolcular, bir de aktarmayla yaklaşık 7 saatte İzmir’e ulaşabilecek.
Devamı burada

kendi çevreme ördüğüm hiçbir yer

plakton | 19 February 2007 18:20

Uzun zamandır en hoşlandığım şey yürümek Hemen hemen her gün işten çıktığımda, tatil günlerimde uzun uzadıya yaptığım şey. Her gün, yağmur güneş demeden, sıcak soğuk demeden bu kentte dolaşmak için çıkarım. Belli bir hedefim yoktur. Ayaklarım nereye götürürse oraya giderim.

İzmir gezmekle bitecek bir kent değildir. Sonu gelmez bir dolambaç gibi olur bazen gözümde. Ne kadar uzağa gidersem gideyim, kentin semtlerini ve sokaklarını ne kadar iyi tanırsam tanıyayım bu kaybolmuş olma duygusundan kurtulamam. Yalnızca kentte değil kendi içimde de kaybolurum. Ne zaman yürümeye başlasam kendimi de geride bıraktığımı hissederim. Kendimi sokaklardaki harekete teslim ettiğim zaman sanki sadece gören bir göze indirgiyormuşum gibi gelir. Böylece düşünmekten kurtulurum. Öncelikle huzur veriyor bu durum ve içimde sağlıklı bir boşluk oluşmasını sağlıyor.

laterna

cosmicdust | 18 January 2007 02:41

Kırmızı panjurlu evde yaşıyorum ben. Bahçesinde tavşan elmaları var bir sürü. Okul havası katıyor bahçeye. Gittiğim lise de ve İzmir in sokaklarında çok olur. İyice kızardıkları zaman tatlarına da bayılırım. Keçiboynuzundan çok farklı değiller. Bir avuç yemeden tadına varamazsınız. Dikenlidir elinizi atıp bir avuç toplayamazsınız. Ama onları yemek dünyanın en eğlenceli işi oluyor kimi zaman.
Buraya taşınalı üç sene oldu. Evi senler önce görmüştüm. Bordoya yakın dış cephesi ve demir kapısındaki sarmaşıklarıyla uzun süre önünden gelip geçerken izledim. Bakımsız bahçesi ve hüzünlü rengi çekmişti beni içine belki bu kadar çok. Yaşanmışlık ve ardından bomboş kalma hissi. Birlikte yenen akşam yemekleri, edilen kavgalardan sonra çarpılan kapıların evin temellerinde bıraktığı izler. Çocuk ağlamaları, içeride çalınan eski bir secaattin tanyerli plağı, mutfakta mırıldanılan bir tango.
Eski İzmir hanımlarının ve beylerinin anıları bana geçti sanki evle birlikte. Belki şizofrence ama onlarla yaşıyorum artık. Akşamüstü bahçede çay içiyoruz bazen. Sokaktan bir laternacı geçiyor. rebetikolar çalarak. Mangalda demlendikçe tadı güzelleşiyor çayın. Bir yandan tömbeki kokusu dolduruyor bahçeyi. Sahilden gelen imbat çocukların saçlarında dolaşıyor. Son vapur dönüyor Karşıyaka’dan peşinde martı sürüsüyle…
Günlerce evden çıkmadığım oluyor. Huzuru bırakıp karmaşanın içine düşmekten korkuyorum. Evin içinde yürüyorum. Her santimetresini biliyorum evin artık. Her gıcırdayan tahta parçasının yerini, Tırabzanın üzerindeki küçük çentikleri, tel dolabın yanındaki gül oymalarının tüm kıvrımlarını. İki apartmanın narin duvarları ittirmesiyle her gün biraz daha küçülüyor evim.Apartman dairelerine taşınıyor insanlar. Bir sürü insan gelip gidiyor. Sonra boyuyorlar duvarlarını. Marleyleri sökülüyor. Sanki orada kimse yaşamamış kimse sevişmemiş, hiç kimse ölmemiş, kimse ağlamamış gibi ruhsuz badana kokusuyla baş başa, hatırlanmayacak bir sürü silik ruha ekleniyor yeni komşularım.
Ben ve evim yaşamaya devam ediyoruz…

Sigara Böreği

kopanisti | 17 January 2007 10:50

Sevmeyenimiz yoktur sigara böreğini. Yaz günleri iş çıkışı kordon da oturuken, güneş de girerken Ege’nin denizine bir başka olur İzmir. Bu güzel güne buz gibi bir bira ve sigara böreği eşlik eder.
İzmir yangın yeri oldukta, yunan denize döküldükte de Gazi Kordon’da Kramer Palas Otel’in terasına oturur ve gün batımını izlerken garsonu çağırır rakısını söyler ve aslen rum olan garsona Kral Kostantin’in buraya gelip rakı içip içmediğini sorar, hayır pasam gelmemistir hiç cevabını alınca da öyleyse niye İzmir’i almak istemiş ki der.
Belki de Gazi’yi hissetmektir, gün batımında Kordon’da bira keyfi.
Bunları hatırladıktan sonra bugün okuduğum bir haber şöyle Türk Dil Kurumu (TDK), Yeşilay Gebze Şubesi’nin çağrışım yaparak çocukları kötü alışkanlıklara özendirdiği gerekçesiyle “sigara böreği”nin “Yeşilay böreği” olarak değiştirilmesi teklifine onay vermemiş.

Teklifi değerlendirmek için toplanan Güncel Türkçe Sözlük Çalışma Grubu, sözcüğün Türkçenin söz varlığında bulunduğu gerekçesinden yola çıkarak “Bu sözcükten olumsuz bir anlam çıkmaz, değiştirilmesine gerek yoktur” kararına varmış. Karar resmi bir yazıyla Yeşilay’a da bildirilecekmiş.
sigara böreği isminin tıpkı “kol böreği” gibi “benzetme” yoluyla türetildiğine, bu nedenle dilbilgisi açısından kullanılmasında bir sakınca olmadığına dikkat çekmiş.

Youtube’de Türk rüzgarı

siradisi00 | 18 October 2006 05:44

Youtube’deki Türk yıldızlarına bir örnek daha. Bu sefer hafif milliyetçilik kokan ve sezercik filmlerinden esinlendiği belirgin bir filmle karşı karşıyayız. Filmin amatörlüğü, bir oyuncunun birden fazla rolde oynaması gibi saçmalıklara rastlıyoruz.Ancak film her şeye rağmen eğlenceli bir yapıya sahip. Hepinize öneririm.