bildirgec.org

isyan hakkında tüm yazılar

İyi düşün, hayatın iyi olsun.

srkncntrk | 27 August 2008 16:16

Yine bir gece vakti
Uzandım koltuğa düşündüm geçmişi
Daldım sonsuzluğa, anladım muhtacız yalnızlığa
Yalnız gelmiştik dünyaya
Nasıl da avaz avaz ağlamıştık
Neydi bu yakarış neden ağlamıştık
Dünya idi ağlatan bizi
Anne karnının huzur içindeki sessizliğinden
Bilmediğimiz gürültülü bir ortama çıkmıştık
Artık bir cenin değil, insandık
Sorumluluk başlamış
Hayata ağlayarak merhaba demiştik
Derken büyüdük, öğrendik gülmeyi
Kimi zaman unuttuk neden geldiğimizi
Böbürlendik, hiddetlendik, isyan ettik.
Oysa ne kadar yanlıştı.
Şükretmedik, aksine oflar çektik.
Her of deyiş birşeyler aldı bizden
Yaşamın güzelliğini farkedemedik
Ben, sen kavgasına girip biz olamadık
Bizlik duygusuydu huzura kavuşturan.
Egoist düşüncelerdi ruhumuzu bozan
Para, Mal, mülk sevdasına kapıldık
Kimde çoksa ona el, etek açtık.
Bize hayat vereni unutuverdik.
Ama o bizi hiçbir zaman unutmadı
Hatta devamlı bizi izlemekte
Bunu bile bile nasıl günah işliyoruz
Zaten ne kaldı ki ecele
İyiliği düşün, kötülüğü men et.
Aldığın her nefeste.

Muharrem Ağabey Deli Ettin Hepimizi

SIMONLIVE | 29 July 2008 10:02

Apartmanda hepimizi deli eder “Muharrem Abi”, kavga etmediği yoktur. Apartmanın güvenlik görevlisi Muharrem abiyi görüp kapıyı açınca yanında durup
“kapıyı neden açtın” demiş.

Güvenlikçimiz de “Muharrem Bey sizin geldiğinizi gördüğüm için açtım” demiş.
“Madem kapıyı sen açacaksın ben niye bu aleti (kapının uzaktan kumandası) taşıyayım ki, benim arabamla başkası gelse içeri alacaksın yani? Ben buraya bu kadar parayı bunun için mi ödedim?” diyerek yaptığı incelik için teşekkür bekleyen güvenlikçiyi de deli etmeyi başarmıştır.

Bekliyorum…

linet | 26 March 2008 15:30

Cesur olduğunu, gözü pek olduğunu iddia ediyorsun, ama aslında korunmaya muhtaç birisin…

Her şeyi yadsımak için yola çıktığını söylüyorsun, ama yine de herkesin seni korumasını, anlamasını bekliyorsun… Bu nasıl bir isyan… Bu nasıl bir yadsıma… Korkarak, çekinerek, yardım dilenerek, anlayış dilenerek nasıl isyan edilir, nasıl anlaşılma beklenir… Bir ayağın burada, bu hayatın kuralları, ölçüleri , beklentileri içinde… Öbür ayağın hayallerin, isyanın, yıllardır düşünü gördüğün özgürlük düşlerinin içinde…

AĞIT

quanturk | 17 March 2008 21:39

Bir umutla doluyor içim bazen
Sonra ansızın hüzün fethediyor bütün topraklarını ruhumun
Bitmeyen yalnızlık savaşçıları geliyor ardından
Her yeri fütürsuzca yıkıyor ve yakıyorlar
Yaşayakalmak için yapıyorlar tüm bunları biliyorum…
Kalan son sevgi damlası da buharlaşıp gidiyor sonradan
Umutsuzluğun ateşkesi sarıyor dört bir yanı
Ağlamaklı oluyor tüm anılarım yüreğimde…
Unutulmaya yüz tutuyorlar
Aşka dair ne varsa soykırıma uğruyor kesin bir kararla gönlümde
Küçük mutluluklarım bir yerlere saklanıyorlar
Dev mutsuzluklardan korkup kaçıp
Onlar birer kara delik her şeyi yutuyor içimde ne varsa
İyi , kötü, güzel ve çirkin…
Ölüler ve yeni doğanlar aynı yere kapatılıyor bu savaşta
Küçük isyanlar çıkarıyor serzeniş yanlısı duygular
Neden diye soruyorlar bu talan ne uğruna? …

eczane gürgen palamut

mansonilized | 12 March 2008 16:36

Eczaneye girilir. Her şey son derece yolundadır. Güzel birgün başlamaktadır.

– günaydın gençler

– günaydın abla. Abla yalnız sabah sabah sana kötü bir haberimiz var.

– Hayırdır? ( Varan 1, iyi haber verildiğine henüz şahit olunmamıştır )

– Abla kapının önünden dükkanın bisikletini çalmışlar, görmedik.

– Neyse can sağlığı. Koltuğumda beni götürmediklerine dua edelim. ( zira semtte sürekli hırsızlık olmaktadır)

– Abla bir de paspası çalmışlar.

– Paspası niye çalıyorlar ya. Kirli paspası kim ne yapsın?

Çürümüşlüktü Tanıdığım, Ellerini Versene

| 12 March 2008 12:42

Kapı açıldığında aralıktan giren uzun saçlı kadın bana benziyordu. Ama tanıdığım o değildi. Kelimelerinde eskisi gibi saçmalayamıyordu. Bulamıyordum eskiden olduğu gibi onda benzer yanlarımı. Uzanıp dokunmak istediğim o teni eriyordu havanın mateminde. Sadece sıcaklığını istiyordum, o da yoktu bu atmosferde. Kalıpları eritip ruhunda şekle verdiğim o narinlik yerini tunç bir miğfere bırakmıştı. Bulamıyordum daha fazlasını ve daha azını gözlerinde. O, artık tanıdığım o değildi.

“Konuşma!” dedi bana bir anda.

Zaten payıma her zaman susmak kalıyordu ve bende öyle yapıyordum. Ve sadece sustum bir anda. İlerlediği soğuk havada bulduğum sadece ondan geriye kalan bu yalnızlık iklimiydi. Ama sonra… Birden durdu, adını sordu, cevap verecekken tam “Sus! Adımı kimseye söyleme” dedi.

Bir bilişim firmasının isyanı…

gockhan | 12 February 2008 14:53

Firmanın yaptığı tasarımlar, birileri tarafından hazır siteleri düzenliyorlar diye ortaya bir iddia atmış. Durumdan rahatsız olan firma yetkilileri ise ana sayfalarına şu şekilde bir haber girmiş.

TEMPLATE’e HAYIR…

ANNEMİM DEDİĞİNİ YAPIYORUM.(Bu yaşımda hem de)

haberhaberhaber | 23 January 2008 13:31

ANNEMİM DEDİĞİNİ YAPIYORUM.(Bu yaşımda hem de)
Canım annem ortaokulu bitirene kadar sen gözümde kocamandın. Herşeyin üstesinden gelebilen çok becerikli, hamarat, komşularıyla iyi geçinen, tüm arkadaşlarımın annelerinden güzel bir kadındın. Her dediğini kayıtsız şartsız yaptırırdın. Büyüdük liseye başladık her dediğini yaptıramaz oldun(büyüdük ya)
Kızım sırtına fanila giy soğuk
Kaşıntı yapıyor giymem.
Kızım dersini yaptın mı?
Ben çocuk muyum hatırlatıyorsun?
Yavrum arkadaşlarını iyi seç bak neler duyup görüyoruz.
Gazozuma ilaç mı katarlar haahhh hah.
Şu sigara meretini içme kanser yapıyormuş.
Sığara içmeyenler kanser olmuyor mu?
İşe başladım, evlendim ve anne oldum. Annem hakkındaki fikir ve düşüncelerim değişti durdu.
Evet, annem güzel bir kadındı ama diğer tüm meziyetler gözümde büyüttüğüm gibi değildi.
Anne sen eskiden demi böyle ağır iş yapardın?
Evet, benim elim ağırdır.
Anne şu ufacık musluğun contasını değişemez misin, bir sigorta için niye elektrikçi çağırıyorsun ki?
Ben bunları yapmayı bilmiyorum ki.
Gece saat yirmiüç anacık kanepede yanımda uyuyakaldı. Televizyonda harika bir yabancı film var. O koskoca filmin birkaç saliselik bir kısmında öpüşme sahnesi var. Pat diye gözlerini kocaman açıp önce televizyona sonra bana bakıp tüüüü diye tükürüp gecenin bu saatinde sen bunlarımı izliyorsun dedi ve arkasını dönüp yattı. Kendimi savunmaya fırsat bile vermeden.(ne zaman televizyonda veya sinemada bir öpüşme sahnesi görsem hemen etrafıma bakıyorum ve suratıma tükürüldüğünü hissediyorum.
Anne komşuyla niye kavga ettin?
Öyle komşu olmaz olsun, görgüsüzler.
Ah be annem üç gün hastanede yattın ikinci gün yandaki hastanın refakatçisiyle kavga ettin alıp veremediğin ne?
Temiz ve beyaz çarşafları hep kendine aldı yastığının altına da yedekleri koydu, bize mor ve eskileri kaldı. Biz enayi miyiz?
Bu yaşıma kadar bana hep akıl verdi, kendince doğru bildiği akılları onun verdiği nasihatleri kullandığımızda gözlerinin içi güldü. Verdiği nasihatlerin yanlış olduğunu gördüğünde ben yanlış biliyormuşum kusura bakmayın demez olsaydım dedi.
Ama bizi hep çok sevdi, çok değer verdi.
Üç gün önce telefonda kızım çok su iç televizyonda söylediler çok faydalıymış diye bağırıyordu..
Anneciğim dediğini yapıyorum vallahi günde en az üç litre su içiyorum ve seni çok seviyorum.

Orhan Aksoy gitti

kahramancayirli | 23 January 2008 11:16

‘Vurun Kahpeye’, ‘Kezban’, ‘Hayat Bayram Olsa’, ‘Ah Nerede’, ‘Aile Şerefi’,
‘Tatlı Nigâr’, ‘İsyan’, ‘Altın Şehir’ filmlerini sevmeyeniniz var mıdır? İşte bu keyifli aşk filmlerinin yönetmeni Orhan Aksoy, 78 yaşında hayatını kaybetti. Aksoy’un doksandan fazla filmi vardı..

GÜNEŞİ İNKAR ETTİK ; GECELERE TUTUNDUK

neslihanrelecni | 13 January 2008 12:59

GÜNEŞİ İNKAR ETTİK ; GECELERE TUTUNDUK

Suçluyuz
Sözcükleri kuruttuk.
Kuru sözcüklerle gözüyaşlıları avuttuk.

Yaşamayı unuttuk,
İnsanca yaşamayı.
Ömrümüzün uzunluğundan yakınır olduk.

Oysa umutlarımız vardı
Bir ömre sığdırılabilecek nice şeye dair.
Oysa umutlarımız vardı
Gülmeye dair.
Ömre sığdırılabilecek olanları unuttuk.
Oysa hayallerimiz vardı
Bir başka düzene doğan güneşe dair

Güneşler doğdu ve güneşler battı üzerimizden.
Günle birlikte kayıplar bıraktık gerimizde.
Kayıplarımızı ve bir güneşe olan inancımızı unuttuk.