bildirgec.org

ilişkiler hakkında tüm yazılar

Eskimiş Aşklar

Abi | 18 June 2008 11:24

Ferhan Şensoy Kıbrısta yerel Tv kanallarından birine röportaj veriyordu. Konu yazdıklarına ve aşk hayatına geldi. Ferhan Şensoy kendisinin çok yazan biri olduğunu yazarkende dünya ile iletişiminin kesildiğini başka türlü yazamadığını söyledi. Aşk öyle bir şeyki dedi ben Derya Baykal gibi sanatçı biriyle evlendim. Üstelik evlenirken benden çok sanatıma ve yazdıklarıma hayrandı, oysa evlendikten sonra sende amma çok yazıyorsun demeye başladı dedi.
Bir dostum anlatmıştı ki bohem biridir kendileri ve böyle olduğunuda hem bilir hemde ifade etmekten gocunmaz. Evlilikleri eskimeye başlayınca eşi bunun horlamasına ve yatış şekline takmış. Çocukların yanında bile hadi hafif ifade ile durumu şaka konusu yapmaya başlamış, üstünede yeni aldığı fotograf makinası ile dostumun uyurken fotografını çekmiş, fotografı çocuklara gösterip şakalaşıyorlarmış. Dostumuz bir şey demeden kalmış salonda kütüphaneyi karıştırmış ve elinde bir fotografla dönmüş. Fotograf dostumuzun uyurken çekilmiş bir fotografı, hemen hemen masada şaka konusu yapılan fotografla aynı poz yıllar önce çekilen fotografın arkasında bir not var; “ Sevgilim, o kadar güzel uyuyordunki, dakikalarca seni seyrettim uyandırmaya kıyamadım, hele o mırıl mırıl kedi gibi sesler çıkarman yokmu ne tatlı idi bir bilsen, Video kameramız yoktu tüm anlarını yakalayamadım, bende fotograf makinası ile her gün şahid olduğum bu masumiyeti ölümsüzleştirmek istedim” vs vs.
İki farklı olay dört farklı insan, kadınlar hep aynı diyerek onların anlaşılmazlıklarına dair yazılar yazmak değil amacım, sadece zamanın eskittiği aşklaradır isyanım. İlişkilerde kimse kimseyi suçlamasın, tek sorumlusudur zaman deyip sıyrılmaktır amacım…
Ne demiş şair;
“Zaman Yargılardı beni
Mahkum ederdi Yarının sabırsızlığına”…

Down..

pillibebekkuyuda | 18 June 2008 11:18

Onun benden başka arkadaşı yoktu..

Sebebi mi, Down Sendromlu oluşu.. Annesi ile babası rica etmişlerdi. Oğlumuzla arkadaşlık yapabilir misin?

‘’Arkadaşım Eşek’’ gittiğim ilk tiyatroydu orta okul yıllarında…. Bir anne ve babanın oğullarına arkadaş aramaları çok sıradan gibi görünse de, onun yuvarlak mavi gözleri, tombul parmakları, aslında çok sevimli görünüyordu gözüme..Sıradışı, normal arkadaşlarım gibi değildi..At gibi kişneyerek gülüyordu..Annem ve babamdan gizlice arayıp, ‘’Teyzeciğim, oğlunuzla arkadaşlık yapabilirim’’ demiştim.

KADINLAR DA ANLAMAZ BU KARI MİLLETİNİ

emotionnnnn | 01 April 2008 17:13

Madem yazıyorum önceliği hemcinslerime vereyim dedim..Hani hep derler ya kadınları anlamak zor diye onu çürüteyim,aslında ne kadar da anlaşılır olduğumuzu falan yaziim.

Ama ne kadar taraflı baksam da olmadı çürütemedim.Doğru çünkü.Anlaşılmazız biz…Kadınlar da anlamaz yani kadın milletini.Hepsi bi çeşittir çünkü bunların.. Belli olmaz nerde ne yapacakları ..

Kimi özgür olmak ister,kontrol altında tutulmamak,sınırlandırılmamak…’’sahibim değil ya,sevgilim o’’ der böylesi .. Gece yatar sabah kalkar,giyinir çıkar..Gün içinde bi alo bile demez sevgilisine ,beklemez de .. Nasılsa sevgilisidir ya,görür bi ara yine….

kadınlıklar ve erkeklikler

delidrama | 08 October 2007 12:49

Hep söylenir “Ben sana cinsel bakmıyorum, duygusal seviyorum” bu da nasıl bir önermeyse Hem cümle kurulumu, hem mantıksal hem de biyolojik olarak ne hatalı bir yaklaşımdır böyle.Ya da “Bu ilişkinin temelinde cinsellik var bir daha görüşmeyelim” Gibi yaklaşımlar tamamıyla civcivlerin yeme şartlanması gibi alışkanlık yapmış bir durum halini almış. Genellikle bu şikayetleri dişi camiasından duyarız. Erkek hep “cinsel gözle” bakan., kadın da buna mağruz kalıp kendini korumak zorundahisseden -hissettirilen- zavallı bir nesneye dönüşmüş. Her ikiside son derece aşağılayıcı bir zavallılık içerinde. Erkek kendine hakim olamayışıyla düştüğüacınası hali yüzünden Kadınsa erkeğin kaba kuvveti altında ezilen bedeni ve gururuyla. Yani şimdi hepimiz birer zavallı gibi dolaşıyoruz bizbize caddelerde. Sevgi ve cinsellik birbirinden ayrılamaz bir bütün aslında. İkisi de aynı şey Yani sadece “cinsel bakmak” ya da “duygusal sevmek” diye bir şey varsa “beni iyice bir yıkayın ama sakın ıslatmayın” diye de birşey vardır.Cinselliğe hep korkarak ya da iğrenerek baktık -baktırıldık-. Yalnış öğrendik biz bu cinselliği, sorunlar hep buradan başlıyor galiba.Cinsellik en başta kadın erkek farklılığı anlamına geliyor. Cins olarak kadın ve erkek arasında fark var demektir bu. Bu bu farklılıktan doğan bir sonuç olarakta karşı cinse ilgi duyarız Bir erkek, erkek olduğu için kadına yönelir. Aynen kadının erkeğe yöneldiği gibi. Eğer “cinsel” farklılığımız olmasaydı karşı cinse ilgi duymazdık, aşık olmazdık ki. Yani aşık olmamız tamamıyla cinsel bir durumdur. Aşık olduğumuz zaman cinsel bir süreç başlıyor. Onun için “her ilişkinin temelinde cinsellik vardır” değil “her ilişkinin kendisi cinsel bir olgudur” söylemi daha doğru sanki? Yani sen ne kadar “duygusal” seversen sev, ortaya cinsel bir durum çıkmasına sebep olursun. Erkeği kadına, kadını erkeğe bağlayan şey budur. Küçükken annem, televizyonda küçükte olsa bir kadın ayrıntısı, bir öpüşme sahnesi çıktığı zaman “pisliklere” diyerek kanalı değiştirirdi. Bende, eğer kanal değişmeseydi çok korkunç şeyler göreceğimi sanırdım. Neredeyse lise yıllarına kadar devam etti bu durum. Neyseki sosyal bir birey olmaya başlayınca kurtuldum bundan. Özellikle kız çocuklarına, cinsellik ve erkek, korkunç bir olgu olarak gösterilir. Bu, kuşaktan kuşağa aktarılır sonra birbirlerine ırz düşmanı gözüyle bakan, insan grupları çıkar ortaya. Gelişim psikolojisi eğitimi almış biri olarak derimki; Belli bir yaştan sonra ve ölçülü olmak kaydıyla kız ya da erkek çocukların kadın erkek farklılığını ayırt etmesi gerekir. Kadın ile erkek arasında geçebilecek farklı insan ilişkisini kavraması gerekir. Bunun sıkıntısını çekmiş bir nesil olarak bizler, gelecek kuşaklara daha iyi bir yaşama alanı sağlayabiliriz. Belki bizim çocuklarımız çözümsüzlük yumağına dönmüş ilişkiler yaşamak zorunda kalmazlar…